Anglosakson emperyalizmi ve yeni bir devşirmecilik Selçuk Türkyılmaz
Ankara24.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
İsrail’in Gazze’ye yönelik kolonyal yayılmacı saldırıları yeniden başladığında ortaya çıkan inanılmaz yıkım çok kimseyi derinden sarsmıştı. Yaklaşık yüz yıldır Filistinlilere yönelik soykırım, etnik temizlik ve sürgün bir medeniyet politikası olarak sürdürülmesine rağmen Batı dünyasında ne kilise ne sivil toplum örgütleri ve ne de ideolojik gruplar ciddiye alınacak bir karşıtlık oluşturmuştu. Tam aksine Filistinlilere yönelik devlet politikaları toplumsal tabanlarda da karşılık bulmuştu. Bunu izah etmek için Yahudi propagandası, sinema, televizyon ve edebiyat dünyasının Filistinliler aleyhine organize edildiği ortaya sürüldü. Fakat bunlar yine de kilise, sivil toplum ve ideolojik grupların suskunluğunu izah etmez. Doksanlarda topyekûn Batı dünyası İslam dünyası karşısında yeniden harekete geçti. Bundan sonra Müslümanlara yönelik nefret suçlarında inanılmaz bir artış gözlemlendi. Batı dünyasında yükselen düşmanca hisler 7 Ekim 2023’ten sonra en üst seviyeye çıktı. Bu umumî durumun ideolojik temelleri de dinî kavramlarla tanımlanmıştı. Evanjelizm ve Evanjelikler Yahudilik ve Hıristiyanlık temelinde birleşmenin sonucu olarak yeni bir fetihçi anlayışı temsil etmekteydi. Dolayısıyla Türkiye’de pek çok kimse rahatlıkla bu, bir din savaşıdır dedi. Doğrusunu söylemek gerekirse onları haklı çıkartacak birçok unsur da adeta gözümüzün önündeydi. Neredeyse Batı dünyası bir bütün hâlinde Hıristiyanlar ya da Avrupa Birliği ve Kuzey Amerika ülkeleri gibi dinî, siyasi ve iktisadi yapılar hâlinde Siyonizm’e açıktan destek verdi. Fakat ilk cümlede ifade ettiğim gibi bu, bir kolonyal yayılmacılık saldırganlığı idi. Daha yaygın bir ifade ile bu, yeni bir emperyalizm meselesiydi. Bizim bu hadiseye başka bir yerden bakmamız gerekliydi. Hadiseleri tahlil etmek için bu, kaçınılmaz bir durumdu. Açıkça söylemek gerekirse Papa’nın Türkiye gezisinden sonra bu görüşümde herhangi bir değişim olmadı.
Batı dünyasında dinin yeri ve anlamıyla ilgi bir tartışmaya ne kadar dâhil olup olmayacağımız sorusu herhâlde Papa’nın Türkiye gezisinden sonra tekrar gündeme gelecektir. Geçmişte olduğu gibi bugünkü tartışmaların anlamlı bir cevaba ulaşmamıza yol açacağından şüpheliyim. Batı dünyasının yeni bir ideolojik arayış içinde olduğundan şüphe duymamak gerekir. Fakat olayları, Hıristiyanlığı merkeze alarak tahlil etmek bizi yanlış sonuçlara götürür. Batı dünyasının iktisadi açıdan büyük bir sorun yaşadığı yazılıp çiziliyor. İngiltere ve Fransa Rusya’ya karşı uzun bir savaşın içindeydi. Ukrayna’yı vekâleten savaşa sürüklediler ama hedeflerine ulaşamadılar. Fransa’nın Afrika kolonileri tam bağımsızlığa doğru adım adım ilerliyor. İngiltere ve ABD de Doğu Akdeniz’de Siyonist İsrail’i her açıdan silahlandırdı ama hedefe ulaşamadılar. Siyonist Yahudiler savaş alanında bütün Batı dünyasını bin yıl unutulmayacak suçlara batırdı ama “askerlik sanatı”nın gereklerini yerine getirmekten çok uzakta kaldılar. Kadınları ve çocukları ve hatta bebekleri düşman olarak görmekten ileriye gidemediler. Ortaya çıkan kir ve lanet bütün Batı dünyasının peşini en az bin yıl boyunca terk etmeyecektir. Bu kir ve lanet bütün Yahudi dünyasının peşinden de hiçbir zaman ayrılmayacaktır. Bir gün gelecek birbirlerini suçlamak mecburiyetinde kalacaklar. Bugün Filistin’de işledikleri suçlar, onlar için büyük bir ayrışmaya yol açacaktır. Bu ayrışmayı din ile durduramazlar. Bugün gördüğümüz, ABD öncülüğünde Katolik ve Ortodoksları Protestan Anglosaksonlar tarafından taşınan sepete koymaya çalışmaktır. Üstelik Anglosaksonlar içinde de öncülüğü Evanjelik Hıristiyanlar yapıyor. Fakat bütün bunlar dinî bir kaygıyla değil, 19. yüzyıl başlarında olduğu gibi emperyalist amaçlar doğrultusunda yapılmaktadır. Bütün bir Avrupa ve ABD’yi Anglosaksonlar öncülüğünde bir araya getirmek istedikleri de açıktır.
Victor Hugo 1828’de yayımlanan şiir kitabını Yunan İsyanından duyduğu heyecan ile yazmıştı. Onu harekete geçiren asıl faktör kolonyal yayılmacılığın önündeki en büyük engelin kaldırılmış olmasıydı. Türk düşmanlığı iliklerine kadar işlemişti. Yunan’a destek vermişler fakat bedel olarak Yunan tanrılarını Avrupa’ya davet etmişlerdi. İngiliz Lord Byron da Yunan tanrılarını İngiltere’ye taşıdı. Bu tanrılar üzerinden Avrupa ve ABD çapında evrensellik anlayışı geliştirdiler. Bunda başarılı olduklarını söyleyebilirim. Bunun için dini bir kenara itmeleri gerekiyordu. Şimdi Papa, ABD üzerinden Hıristiyanlığı yeniden mücadeleye dâhil edebilecek mi bilmiyorum ama üç mezhebi Yahudilikle birlikte yeniden yoğurmak istediklerini düşünebiliriz. Bu, Anglosakson emperyalizminin devşirme politikalarında yeni bir dönem anlamına gelir.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:61
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 01 Aralık 2025 04:03 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar


















