“Ada ile Efe Güvende”: Çocuklara Güvenliği korkutmadan anlatmak
Halktv sayfasından alınan bilgilere göre, Ankara24.com açıklama yapıyor.
“Bir çocuğun güvenliği tek bir kişinin sorumluluğu değildir. Okullar risk haritaları çıkarmalı, net güvenlik protokolleri oluşturmalı. Aileler çocuğu dinlemeli, örnek olmalı. Toplum mahalle güvenliğini ve ortak alanları yeniden düşünmeli.”
“Çocuklar ise haklarını bilmeli, tehlikeyi tanımalı ve bir sorun olduğunda yetişkine gitmekten korkmamalı. Çocuklar “başına iş açarsın” diye susturulmamalıdır.”
Güvenlik uzmanı yazar Osman Öztürk ile “Ada ile Efe Güvende” kitap serisini ve her yönüyle çocuklarda güvenlik bilincini konuştuk.
Güvenlik uzmanı yazar Osman Öztürk“ADA İLE EFE GÜVENDE” KİTAP SERİSİ NEDEN ORTAYA ÇIKTI? BU SERİ HANGİ İHTİYACA CEVAP VERİYOR?
Aslında her şey torunum Ada ile başladı. Onu büyürken izlerken çok net bir şeyi fark ettim: Biz yetişkinler riskleri görüyoruz, hatta çoğu zaman bu riskleri kendi deneyimlerimizle hemen tanımlayabiliyoruz ama çocukların dünyasında aynı durumlar aynı şekilde görünmüyor. Çocuk, karşılaştığı birçok tehlikeyi ya tehlike olarak algılamıyor ya da algılasa bile “şimdi ne yapmalıyım?” sorusuna cevap bulamadığı için donup kalıyor.
Sahaya çıktığımda, okulları dolaştığımda, öğretmenlerle ve ailelerle konuştuğumda da bu tablo değişmiyordu. Çocuklar bir sorun yaşadığında ne yapacağını bilmiyor; aileler ise iyi niyetle ama çoğu zaman çaresizlikle “nasıl anlatacağım, nasıl öğreteceğim, onu korkutmadan nasıl bilinçlendireceğim?” sorularıyla baş başa kalıyordu. Kimi zaman aşırı yasaklara gidiliyor, kimi zaman da “biraz büyüsün, anlar” diyerek mesele erteleniyordu.
Yani aslında bilgi vardı ama ortak bir dil yoktu. Çocuk ayrı bir dünyadaydı, aile ayrı bir dünyadaydı, okul ise çoğu zaman bambaşka bir yerden konuşuyordu. Ben de dedim ki: Bu meseleyi çocukların anlayacağı bir dille anlatalım. Onları sıkmadan, korkutmadan, didaktik olmadan… Hikâyeyle, oyunla, karakterlerle anlatalım. Çocuğun karşısına geçip ders verir gibi değil, yanına oturup birlikte düşünür gibi anlatalım.
Ada ile Efe tam olarak bu noktada doğdu. Çünkü çocuk, kendine benzeyen karakterler üzerinden çok daha kolay öğreniyor. Hikâyede bir çocuğun yaşadığı durumu kendi hayatına uyarlaması, soyut bir kuralı ezberlemesinden çok daha etkili oluyor. Bu yüzden Ada ile Efe, çocukların gündelik hayatta karşılaşabileceği riskleri, onların dünyasına uygun bir dille ele alıyor.
Amacımız başından beri çok netti: Çocuk riskleri fark etsin, doğru davranışın ne olduğunu öğrensin ve bir aksilik olduğunda ne yapması gerektiğini bilsin. Yani çocuğa kendi “güvenlik pusulasını” kazandırmak istedik.
Bu seri sadece çocuklara yönelik değil; aynı zamanda aileler ve öğretmenler için de ortak bir güvenlik dili oluşturmayı hedefliyor. Çünkü çocuk okulda başka, evde başka bir mesaj alırsa kafası karışıyor. Biz herkesin aynı şeyi söylemesini istedik:
“Güvenlik bilinçle başlar.”
Bu yaklaşımın karşılık bulduğunu görmek benim için çok kıymetli. Serinin yeni kitapları da kısa süre önce okurlarla buluştu. Hatta bu yıl TÜYAP 2025 Kitap Fuarı’nda okurlarla bir araya gelip imza günü yapacağız. Çocukların, ailelerin ve öğretmenlerin birebir gelip bu kitaplar üzerine konuşabilmesi benim için ayrıca önemli.
SİZCE GÜVENLİK NEDİR? ÇOCUKLAR AÇISINDAN GÜVENLİK İHTİYACI NASIL TANIMLANMALI?
Güvenlik sadece tehlikenin olmaması değildir. Güvenlik, çocuğun fiziksel ve duygusal olarak kendini korunmuş hissetmesidir. Yani çocuk yalnızca “başına bir şey gelmediği” için değil, bir sorunla karşılaştığında ne yapacağını bildiği için kendini güvende hisseder.
Bu durum çocuğun iç huzurunu, öğrenme kapasitesini ve davranış gelişimini doğrudan etkiler. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisini düşündüğümüzde de bunu çok net görürüz: Güvenlik ihtiyacı karşılanmadan üst basamakların sağlıklı çalışması mümkün değildir. Güvende olmayan çocuk öğrenemez, odaklanamaz, kendini geliştiremez.
O yüzden ben güvenliği şöyle tanımlıyorum:
“Güvenlik, tehlikenin yokluğu değil; çocuğun kendini koruyabileceğini hissetmesidir.”
GÜVENLİK BİLİNCİ NEDİR? ÇOCUKLARDA BU BİLİNÇ NASIL OLUŞUR?
Güvenlik bilinci; tehlikeyi fark edebilme, o tehlikeyi değerlendirebilme ve uygun tepkiyi verebilme becerisidir. Yani olay olduktan sonra değil, olmadan önce fark edebilmek çok kritiktir.
Çocuklarda bu bilinç çoğu zaman çok basit davranışlara dönüşür: Tanımadığın biriyle gitmemek, zorbalığa sessiz kalmamak, internette dikkatli olmak, rahatsız olduğu bir durumu bir yetişkine anlatmak gibi. Burada amaç çocuğu korkutmak değildir; farkındalık ve özgüven kazandırmaktır.
Biz istiyoruz ki çocuk bir riskle karşılaştığında donup kalmasın. Ne yapacağını bilsin, seçenekleri olduğunu fark etsin.
ÇOCUKLARDA GÜVENLİK BİLİNCİ NASIL ÖĞRETİLMELİ?
Oyunla, hikâyeyle ve tekrar ederek öğretilmeli. Yasaklayarak değil, açıklayarak. Çünkü çocuklara sürekli “yapma, etme” demek onları korumuyor; aksine meraklarını ve risk alma davranışlarını artırabiliyor.
Çocuğa kontrol hissi vermek çok önemli. Bandura’nın sosyal öğrenme kuramı bize şunu söylüyor: Çocuk şiddeti, riski ve davranışı çoğu zaman gözlemleyerek öğrenir. Yani ne söylediğimiz kadar, ne yaptığımız da önemlidir.
Ada ve Efe karakterleri bu yüzden var. Çocuk kendine benzeyen bir karakterin yaşadıklarını izlediğinde, “ben olsam ne yapardım?” diye düşünmeye başlıyor. Aile ve okul aynı mesajı verdiğinde bu öğrenme çok daha hızlı ve kalıcı oluyor.
AİLELERE BU NOKTADA NE GİBİ SORUMLULUKLAR DÜŞÜYOR?
Ailenin en temel görevi rehberlik etmek, dinlemek ve çocuğu ciddiye almaktır. Evde model olmak son derece kritik. Emniyet kemeri takmak, güvenli internet kullanımı, saygılı bir iletişim dili… Bunların hepsi çocuğun güvenlik algısını doğrudan etkiler.
“Bizimkine bir şey olmaz” demek belki de yapılan en büyük hatalardan biri. İnternet yasaklanmamalı; düzenlenmeli ve rehberlik edilmelidir. Çocuğun anlattığı her şeyin önemsendiği bir iletişim kültürü oluşturulmalıdır.
Çünkü güvenlik evde başlar. Çocuğun öğrenme şekli çoğu zaman gördüğünü tekrar etmektir.
BUGÜN ÇOCUKLARIN KARŞI KARŞIYA OLDUĞU EN BÜYÜK RİSKLER NELER?
Bugünün çocuğu iki ayrı risk alanında büyüyor: Gerçek dünya ve dijital dünya. Fiziksel riskler hâlâ çok ciddi; kaybolma, yabancılar, okul çevresi, trafik ve servisler bunların başında geliyor.
Psikolojik riskler de giderek artıyor: Akran zorbalığı, dışlanma, baskı ve tehdit. Dijital dünyada ise siber zorbalık, zararlı içerikler, kandırılma ve kimlik hırsızlığı gibi risklerle karşı karşıyayız.
Türkiye’de yapılan araştırmalar zorbalık oranlarının %50–60’lara ulaştığını gösteriyor. OECD PISA 2022 verilerine göre öğrencilerin %25’i ayda en az bir kez zorbalığa maruz kalıyor. MEB’in 2025 verileri ise şiddetin en çok dijital ortamlarda yaşandığını ortaya koyuyor.
OKULLARDA GÜVENLİK DEYİNCE EN SIK KARŞILAŞILAN SORUNLAR NELER?
En yaygın sorun hâlâ akran zorbalığı. Bahçe, koridor ve tuvalet gibi alanlarda gözetim eksikliği var. Giriş–çıkış kontrolleri yetersiz, servislerde düzensizlik yaşanıyor. Dijital erişim çoğu zaman kontrolsüz.
Üstelik MEB verilerine göre okulların %61’inde hâlâ güvenlik görevlisi bulunmuyor. Öğretmenlerin yalnızca %7’si güvenlik konusunda bir eğitim almış durumda. Bu tablo bize şunu söylüyor:
Okul güvenliği sadece kapıdaki güvenlik görevlisi değildir; bir bütün sistemdir.
SON OLARAK… OKULLAR, AİLELER, TOPLUM VE ÇOCUKLAR NE YAPMALI?
Bir çocuğun güvenliği tek bir kişinin sorumluluğu değildir. Okullar risk haritaları çıkarmalı, net güvenlik protokolleri oluşturmalı. Aileler çocuğu dinlemeli, örnek olmalı. Toplum mahalle güvenliğini ve ortak alanları yeniden düşünmeli.
Çocuklar ise haklarını bilmeli, tehlikeyi tanımalı ve bir sorun olduğunda yetişkine gitmekten korkmamalı. Çocuklar “başına iş açarsın” diye susturulmamalıdır.
Riskleri konuşmak karamsarlık üretmek değildir. Aksine, çocuklarımız için riskleri minimize etmenin ilk adımıdır.
“ADA İLE EFE GÜVENDE” KİTAP SERİSİ OLDUKÇA GENİŞLEDİ. OKURLARIMIZ İÇİN SERİDE HANGİ KİTAPLAR VAR, BİRAZ DA BUNLARDAN BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?
Ada ile Efe Güvende aslında tek bir kitap değil; çocukların günlük hayatta karşılaşabileceği farklı risk alanlarını adım adım ele alan bütünlüklü bir seri. Çünkü güvenlik tek bir mekâna ya da tek bir duruma sıkışmış bir mesele değil; çocuk neredeyse risk de orada.
Seride şu anda çocukların en sık karşılaştığı alanlara odaklanan kitaplarımız var.
Örneğin “Ada ile Efe Serviste Güvende”, çocukların her gün kullandıkları okul servislerinde nelere dikkat etmeleri gerektiğini, kime nasıl davranmaları gerektiğini anlatıyor.
“Ada ile Efe Okulda Güvende”, akran zorbalığı, yabancılaşma ve okul içindeki risklere odaklanıyor.
“Ada ile Efe Evde Güvende”, çocuğun en güvenli sandığımız ama bazen en çok ihmal edilen alanlardan biri olan ev ortamındaki riskleri ele alıyor.
Bunun yanında “Ada ile Efe Denizde, Gölde ve Havuzda Güvende”, yaz aylarında sıkça yaşanan kazalara dikkat çekerken;
“Ada ile Efe Ormanda Güvende”, doğayla temas eden çocuklar için farkındalık kazandırmayı amaçlıyor.
“Ada ile Efe Şehirde Güvende”, trafik, kalabalık alanlar ve şehir yaşamının getirdiği riskleri sade bir dille anlatıyor.
Ve elbette çok önemli bir başlık olarak “Ada ile Efe Depremde Güvende”, çocuklara afet anında ve sonrasında ne yapmaları gerektiğini korkutmadan öğretmeyi hedefliyor.
Serinin yeni kitapları çok kısa süre önce yayımlandı. Bu yıl TÜYAP 2025 Kitap Fuarı’nda da okurlarımızla bir araya gelip imza günü yapacağız. Çocukların kitapları ellerine alıp “Ben bunu biliyorum” diyerek anlatmaya başlaması, ailelerin “Biz bunu evde nasıl konuşacağız?” diye sorması benim için bu serinin amacına ulaştığının en net göstergesi.
Ada ile Efe’nin yaptığı şey çok basit ama çok güçlü:
Çocuğa şunu söylüyor: “Korkma ama farkında ol. Yalnız değilsin ama bilinçli ol.”
Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:98
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 19 Aralık 2025 05:03 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















