10 yıl daha ölmeyin! Sözcü Gazetesi
Ankara24.com, Sozcu kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Prof. Derya Unutmaz.
50 yıl fazla yaşamak için!..
Şimdi bir laboratuvar düşünün...
Cam bir tüpün içinde, mikroskobun altında bir hücre yavaş yavaş ölüyor. Bilim insanı, parmaklarının ucundaki komutla hücreye “yaşama” sinyali gönderiyor. Hücre, bir anlık duraksamadan sonra yeniden nefes alır gibi kıpırdanıyor. Ölüm, ertelenmiş oluyor. O laboratuvarda duran bilim insanı, Türkiye’den çıkmış bir isim...
Prof. Derya Unutmaz.
Bir sabah Connecticut’taki Jackson Laboratuvarı’nda çalışma masasının başına geçtiğinde, aklında tek bir cümle vardı...
“Ölmemek için sadece 10 yıl daha dayanın.”
Bu, bir roman cümlesi değil; Unutmaz’ın insanlığa çağrısı.
★★★
Derya Unutmaz, Türkiye’de tıp eğitimini tamamladıktan sonra ABD’de Rockefeller Üniversitesi ve New York Üniversitesi gibi dünyanın en köklü kurumlarında immünoloji üzerine çalışan, şu anda Jackson Laboratory for Genomic Medicine’da görev yapan bir bilim insanı.
Uzmanlık alanı, insan bağışıklık sistemi... Özellikle de T hücrelerinin yaşlanma sürecindeki rolü...
Ancak onu dünyada bir adım öne çıkaran, yalnızca laboratuvarındaki buluşlar değil; bilimin geleceğine dair vizyonu.
Ona göre insan ömrü, doğanın bize biçtiği rastgele bir süre değil. “Yaşlanma bir kader değil, bir biyolojik arıza” diyor. Bu arızayı düzeltmenin yolu da bilgisayarların içinde, yapay zekânın veri okuma yeteneğinde saklı!
Prof. Unutmaz, 20 yıl önce “biosingularity” terimini (Yaşamın yapay zekâyla birleştiği eşik) ilk kez kullandığında kimse ciddiye almamıştı. Bugün o kavram, tıbbın en büyük devrimlerinden birine dönüşüyor.
Onun vizyonuna göre yapay zekâ, yalnızca hastalıkları teşhis eden bir araç değil; yaşlanmayı ortadan kaldıracak yeni bir zekâ biçimi.
“Bir hücreyi dijital ortamda modelleyebiliyorsak” diyor, “onu yaşlandırmadan da tutabiliriz.”
★★★
Laboratuvarında yapay zekâyla “sanal hücreler” üretiyor. Bu hücrelerin içinde, milyonlarca olasılığı saniyeler içinde simüle eden yazılımlar çalışıyor. Yeni ilaçların etkisi, genetik hataların düzeltilmesi, hatta organ yaşlanmasının durdurulması artık bu sanal modeller üzerinden test ediliyor. Prof. Dr. Unutmaz’a göre “klinik deney” kavramı bile 10 yıl içinde tarihe karışacak.
En çarpıcı iddiası şu:
“Eğer önümüzdeki 10 yılı sağlıklı geçirirseniz, 5 yıl daha kazanacaksınız. 15 yılı tamamlarsanız, 50 yıl daha yaşayacaksınız. Çünkü o zamana kadar yaşlanmayı çözmüş olacağız.”
Buna “longevity escape velocity”, yani ömrün kendi kendini uzatma hızı, diyor. Her bilimsel gelişme, insan ömrünü biraz daha uzattıkça, biz de o ilerlemeden yararlanacak kadar hayatta kalırsak, bir sonraki sıçramaya yetişiyoruz.
Ve işin ilginç yanı, Prof. Unutmaz bunu bir “ölümsüzlük masalı” olarak değil, insan ömrünün doğasını yeniden tanımlamak olarak görüyor. “Ölümsüzlük değil, uzatılmış gençlik” diyor. “Eğer yaşlanmayı bir hastalık olarak tanımlarsak, tedavisi de mümkündür.”
Yapay zekânın bugünkü gücüyle, birkaç yıl önce hayal bile edilemeyecek hızda ilerleyen biyoteknoloji birleşiyor.
AlphaFold adlı yapay zekâ sistemi bir günde tüm insan proteinlerinin yapısını çözebiliyor. ESM-3 yapay zekâ programı ise ilaçlarla hücreler arasındaki tepkileri saniyeler içinde hesaplıyor.
Unutmaz; “Bir insanın hücreleri arasındaki iletişimi dijital olarak kopyalayabiliyorsak, artık onun yaşamını da mühendislik edebiliriz” diyor.
★★★
Elbette o da tehlikelerin farkında. Yapay zekâ, sağlıkta devrim yaratırken ekonomiyi, işi, etiği, hatta politik dengeyi altüst edebilir. Ülkelerin “Yapa zekâ (AI) çağının eşiğinde ama bilincinde olmadığını” söylüyor.
Yine de umudunu koruyor... “Eğer doğru yönetilirse, insanlık tarihinin en parlak çağına giriyoruz. Bir Altın Çağ’a...”
Ne kadar ironik değil mi?
Türkiye’de ismini çok az kişinin bildiği Türk bilim adamı, belki de insan ömrünün tarihini yeniden yazmaya hazırlanıyor.
Henüz Nobel almadı. Parlak bir reklam (PR) kampanyasıyla tanıtılmadı.
Ama sözleri yurt dışında yankılanıyor...
“10 yıl daha ölmemeye bakın.”
Bu kadar yalın, bu kadar iddialı bir cümle ancak ömrünü bilime adamış kişiden çıkabilir.
O yüzden bu pazar yazısını şöyle bitirmek istiyorum...
Eğer bugünü biraz daha sağlıklı, biraz daha merakla yaşarsak...
Belki 22’nci yüzyılı görürüz.
Ve belki o gün, insanlığın en büyük devriminin bir Türk’ün laboratuvarında başladığını hatırlarız.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:47
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 16 Kasım 2025 05:02 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















