Zayıflama iğnelerini bıraktıktan sonra ne oluyor? Sorunun cevabı pek iç açıcı değil! Araştırma sonuçları korkuttu: Tekrar kilo alanlarda felç riskini artıyor
Hurriyet sayfasından alınan verilere göre, Ankara24.com bilgi veriyor.
Elbette kilo vermenin en sağlıklı yolu sağlıklı beslenme ve hareketli bir yaşam tarzından geçiyor. Ancak bin bir bahane ile kilolarımızdan kurtulamıyor, bir çay, kahve ya da bir ilaç içeyim, zahmetsizce o kilolarımıza kısa sürede veda edelim istiyoruz. Bir dönemim zayıflama ilaçları son yıllarda yerini zayıflama iğnelerine bıraktı.Bu iğneler aslında kilo vermek için değil, tip 2 diyabet tedavisi amacıyla geliştirildi. Ancak zamanla bu ilaçların kilo kaybı üzerindeki etkileri fark edilince, obezite tedavisinde de kullanılmaya başlandı ve kilo vermek isteyenlerin radarına girdi.
Tüm dünyayı kasıp kavuran diyabet iğneleri önce Hollywood ünlüleri ile moda oldu, oradan tüm dünyaya yayıldı ve bir zayıflama trendi haline geldi.
Etken maddeleri semaglutid (Ozempic) ve tirzepatid (Mounjaro) olan diyabet iğnelerini Sağlık Bakanlığı sadece tip 2 diyabet tedavisinde kullanımında onaylıyor.
VÜCUT ESKİ DÜZENE GERİ DÖNÜYOR
Mounjaro gibi GLP-1 reseptör agonistleri, iştahı azaltarak ve tokluk hissini artırarak kilo kaybına yardımcı oluyor. Ancak bu ilaç bırakıldığında, vücut eski yeme alışkanlıklarına ve metabolik düzene geri dönebiliyor. Bu da verilen kiloların büyük ölçüde geri alınmasına neden olabiliyor.
Peki ya iğneyi bıraktıktan sonra verdiğiniz kilolar ne olacak? İşte zayıflama iğnelerini bıraktıktan sonra ne kadar kilo alacağınızı gösteren yeni araştırma bu sorunun cevabını veriyor.
HER 5 KİŞİNİ 4’Ü VERDİĞİ KİLOYU GERİ ALIYOR
Yeni bir araştırmaya göre, kilo verme amaçlı kullanılan Mounjaro ilacını bırakan her beş kişiden dördü tekrar kilo alıyor, hem de öyle bu sadece birkaç kilo değil.
36 haftalık uluslararası bir klinik çalışmada, diyabet tedavisinde kullanılan ve artık kilo kaybı için de reçete edilen Mounjaro’yu kullanan kişilerin, iğneyi bıraktıktan sonra verdikleri kilonun en az %25’ini geri aldıkları
tespit edildi.
Texas Üniversitesi’nden araştırmacıların yürüttüğü ve ilacın üreticisi Eli Lilly tarafından finanse edilen çalışmaya 308 kişi katıldı. Katılımcılar 36 hafta boyunca iğnenin etken maddesi olan tirzepatide’yi kullandıktan sonra bir yıl boyunca plasebo ilaçla devam ettiler. Bu süreçte ne kadar kilo geri aldıkları gözlemlendi.
Katılımcılara ayrıca düşük kalorili diyet uygulamaları ve fiziksel aktivitelerini artırmaları önerildi.
JAMA Internal Medicine dergisinde yayımlanan çalışmada, ilacı kullandıkları dönemde katılımcıların hem kilo verdikleri hem de sağlık göstergelerinde iyileşmeler yaşadıkları belirtildi.
Ancak plasebo aldıkları bir yıllık süreçte, anlamlı kilo kaybı yaşayanların %82’si verdikleri kilonun en az %25’ini geri aldı. Araştırmacılar, geri alınan kilo miktarı arttıkça kolesterol ve açlık insülin düzeyleri gibi sağlık göstergelerinde de düşüş yaşandığını vurguladı.
İĞNEYİ BIRAKTIKTAN SONRA KİLO ALANLARDA FELÇ RİSKİ ARTTI
İğnenin kullanımını bıraktıktan sonra tekrar kilo alan kişilerde aynı zamanda kan basıncında artış gözlemlendi ve bu durum felç riskini artırdı.
Araştırmacılar, beklendiği gibi ve obezite tedavisinde kullanılan benzer ilaçlarla yapılan çalışmalara paralel olarak, etken madde tirzepatide’in kesilmesinin, yaşam tarzı müdahaleleri devam etse bile katılımcıların çoğunun tekrar kilo almasına yol açtığını söylediSonuç olarak, “bu bulgular, obezite tedavisinin devamlılığının önemini vurgulamaktadır” ifadesine yer verildi.
Birleşik Krallık’ta yaklaşık 2,5 milyon kişinin zayıflama iğnesi kullandığı tahmin ediliyor.
FAZLA İNSÜLİN ÜRETİYOR, SİNDİRİMİ YAVAŞLATIYOR
Bu ilaçlar, vücutta doğal olarak bulunan bir hormonu taklit eden GLP-1 agonistleri sınıfında yer alıyor. Kilo verme ilaçlarının “King Kong”u olarak anılan ve bahsi geçen araştırmaya konu olan Mounjaro, vücudun ihtiyaç duyduğunda daha fazla insülin üretmesini sağlıyor, karaciğerin glikoz üretimini azaltıyor ve sindirimi yavaşlatıyor.
Birleşik Krallık’ta artık aile hekimleri, vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde olan ve tip 2 diyabet, yüksek tansiyon veya uyku apnesi gibi en az dört obeziteyle ilişkili sağlık sorunu bulunan hastalara bu ilacı reçete edebilecek.
Doktorlar uzun süredir, kilo verme enjeksiyonlarının, Birleşik Krallık’ın yıllık yaklaşık 100 milyar sterline mal olan kronik obezite sorunuyla mücadelede “oyun değiştirici” olduğunu savunuyor. Ağırlıkla ilişkili hastalıkların ekonomiye yıllık maliyeti 74 milyar sterlini buluyor. Aşırı kilolu bireyler, kalp hastalığı, kanser ve tip 2 diyabet gibi ciddi sağlık sorunları açısından daha yüksek risk altındalar.
Kaynak: Daily Mail30 YIL ÖNCESİNE GÖRE 6 KİLO DAHA FAZLAYIZ
Birleşik Krallık’ta her üç kişiden ikisi aşırı kilolu veya obez sınıfında yer alıyor. NHS verilerine göre, insanlar günümüzde 30 yıl öncesine kıyasla ortalama 6 kg daha fazla kiloya sahip.
Dünya genelinde şu anda 30'dan fazla yeni GLP-1 ilacının geliştirilme aşamasında olduğu düşünülüyor.
Elon Musk, Kim Kardashian ve sunucu Jeremy Clarkson ilacı kullanan ünlüler arasında. Musk, 'sporla mı yoksa diyetle mi kilo verdiği' sorulduğunda “oruç ve zayıflama iğnesi” yanıtını vermişti. Kardashian da bir galada bir zamanlar Marilyn Monroe tarafından giyilen elbiseye sığmak için verdiği 7 kilonun bu ilaç sayesinde olduğu söylemişti.
İLAÇ BIRAKILDIĞINDA TOKLUK SİNYALLERİ ZAYIFLAMAYA BAŞLAR
Özellikle iğne ile verilen kiloları kalıcı hale getirmek için ne yapmak gerekir?
Dyt. İrem Berra Çinbaşı, kilo verdikten sonra yaşanan geri alımın, özellikle zayıflama iğneleriyle verilen kilolarda oldukça yaygın olduğunu ve bu durumun çok faktörlü bir mekanizmaya dayandığını söyledi.
“İlaç bırakıldığında açlık hormonu ghrelin yeniden yükselmeye, tokluk sinyalleri zayıflamaya başlar; vücut biyolojik olarak “eski kilosuna dönme” eğilimi gösterir. Buna set-point teorisi denir.” diyen Çinbaşı, iğne bırakıldığında geri gelen kiloların nedenini detaylı bir şekilde anlattı:
“Hızlı kilo kaybı dönemlerinde bazal metabolizma hızı doğal olarak düşer; yani kişi daha az enerji harcayan bir metabolik seviyeye iner. İğne bırakıldığında iştah artarken metabolizmanın hâlâ yavaş olması, kilo geri alımını hızlandıran en önemli etkenlerden biridir. Bir diğer kritik nokta ise ilacın sağladığı kilo kaybının çoğu zaman gerçek davranış değişikliği ile değil, iştah baskılanması ile gerçekleşmesidir. Yani kişi daha az yediği için zayıflar, fakat yeme davranışını, porsiyon kontrolünü, duygusal yeme tetikleyicilerini, beslenme ritmini ve alışkanlıklarını kökten değiştirmediği için ilaç ortadan kalktığında eski düzenine kolaylıkla geri döner. Bu nedenle ilacı bıraktıktan sonra kilonun korunabilmesi için sürece bilinçli ve yapılandırılmış bir şekilde hazırlanmak gerekir.”
İğneyi bırakma döneminde protein ve liften zengin, düşük enerji yoğunluklu bir beslenme modeline geçiş yapmak, kan şekeri dalgalanmalarını kontrol altına almak, direnç antrenmanı ile kas kütlesini koruyarak metabolizmayı desteklemek ve yeme farkındalığı, duygusal yeme yönetimi ve porsiyon bilinci üzerinde çalışmanın en temel adımlar olduğunu söyleyen Çinbaşı, ayrıca 3N kuralının; Ne yediğin, ne kadar yediğin, ne zaman yediğin sürdürülebilir bir yaşam alışkanlığı haline gelmesinin kilonun uzun vadede korunmasını sağladığını söyledi ve ekledi:
“İlacın birden kesilmesi yerine kademeli olarak azaltılması ve sürecin mutlaka bir diyetisyen tarafından izlenmesi, kilo geri alım riskini belirgin şekilde azaltır. Bu bütünsel yaklaşım olmadan verilen kiloların korunması biyolojik olarak çok zordur.”
METABOLİZMAYI KÖKTEN VE KALICI DEĞŞTİRMEZ
“Bu iğnelerin uzun vadeli kullanımı metabolizma üzerinde kalıcı bir etki bırakıyor mu?” sorumuza Çinbaşı şöyle yanıt verdi:
“Bu ilaçlar tedavi sonlandırıldığında hormonal düzen yeniden eski dengesine dönme eğilimi gösterir: açlık hormonu ghrelin yükselir, tokluk sinyalleri zayıflar, iştah artar ve kişi daha fazla besin tüketmeye yatkın hale gelir. Aynı şekilde kilo kaybı sürecinde doğal olarak azalan bazal metabolizma hızı, ilaç kesildiğinde hızla toparlanmaz; bu da “daha yavaş çalışan bir metabolizma ile daha güçlü bir iştahın” birleşmesine yol açarak kilo geri alım riskini artırır. Bu nedenle zayıflama iğnelerinin metabolizma üzerinde bıraktığı temel etki geçicidir ve tedavinin devam ettiği sürece bağlıdır. Ancak bu süreçte kazanılan sağlıklı beslenme alışkanlıkları, düzenli fiziksel aktivite, porsiyon kontrolü, stabil kan şekeri yönetimi ve davranış değişiklikleri uzun vadede korunursa, metabolizmanın eski haline dönüşü daha yavaş ve daha kontrollü olabilir. Yine de tirzepatid ve GLP-1 grubu ilaçların 3 yıl ve üzeri uzun dönem etkilerine ilişkin bilimsel veriler hâlâ sınırlıdır; metabolik adaptasyonun boyutu, kas-yağ oranı üzerindeki kalıcı etkiler ve uzun vadeli hormonal yanıtlar hakkında kesin sonuçlara ulaşmak için daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu nedenle bu ilaçlar metabolizmayı “kökten ve kalıcı olarak değiştiren mucize çözümler” değil, doğru yaşam tarzı müdahaleleriyle birlikte kullanıldığında etkili olan destekleyici araçlar olarak değerlendirilmelidir.”
5-10 kilo fazlalığı olanlar bile diyet ve spor yerine bu iğneleri kullanıyor. Bu ne kadar doğru?
“Bilimsel gerçek şu ki bu ilaçlar hafif kilolu kişiler için değil; obezite, insülin direnci ve diyabet riski taşıyan bireyler için geliştirilmiş tıbbi tedavilerdir.” diyen Dyt. İrem Berra Çinbaşı, hafif kilo fazlalığı olan bir kişinin bu ilaçları kullanmasının gereksiz olduğunu, hızlı kilo kaybının özellikle bu grupta kas kaybı oranını artırabileceğini, kas kütlesindeki azalmanın metabolizmanın daha da yavaşlamasına, ilacı bıraktıktan sonra verilen kiloların çok daha hızlı geri alınmasına neden olacağını ifade etti.
ESTETİK KAYGILARLA REÇETE EDİLMEMELİ
Bu seviyede kilo fazlalığı olan bireylerde asıl ihtiyacın beslenme davranışını düzenlemek, bağırsak sağlığını güçlendirmek, uyku ve stres yönetimini stabilize etmek ve inflamasyonu azaltmaya yönelik bütüncül bir yaşam tarzı planı oluşturmak olduğunun altını çizen Çinbaşı, zayıflama iğnelerinin bu grup için ilk seçenek olmaması gerektiğini, yalnızca gerekli görülürse, kapsamlı bir tıbbi değerlendirme ve profesyonel diyetisyen desteği ile düşünülmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
“Tıbbi gereklilik olmadığı halde bu ilaçların estetik kaygılarla reçete edilmesi, hekimlik etiğine göre “gereksiz ve uygunsuz ilaç yazımı” kapsamına girer ve hastanın gereksiz yan etki risklerine maruz bırakılması anlamına gelir.” diyen Çinbaşı, bulantıdan pankreatite, kas kaybından hipoglisemiye kadar değişen potansiyel yan etkiler göz önüne alındığında, tıbbi ihtiyacı olmayan bireylere bu ilaçların verilmesi hem etik dışı hem de bazı ülkelerde yasal olarak suç kabul edilen bir uygulama olduğunu belirtti.
Bu ilaçların sosyal medyada “mucize çözüm” olarak pazarlanması halk sağlığı açısından neden riskli?
Bu durumun halk sağlığı açısından ciddi bir risk yarattığını, insanlarda gerçekçi olmayan beklentiler oluşturduğunu, iğnelerin yalnızca iştahı baskıladığı, davranış değişikliği olmadan kalıcı bir sonuç sağlamadığı bilinmesine rağmen, sosyal medyada bu ilaçları tek başına yeterli gibi sunarak kontrolsüz kullanımı arttığını söyleyen Çinbaşı, bu durumun reçetesiz ilaç temini, internet üzerinden sahte ürünlerin satın alınması ve doz ayarlaması yapılmadan kullanılan riskli enjeksiyonları yaygınlaştırarak karaciğer, pankreas ve safra sistemi üzerinde ciddi komplikasyonlara yol açabildiğini hatırlattı ve sözlerine şöyle devam etti:
“Sosyal medya baskısıyla zayıflama iğnelerine yönelen bireylerde özellikle gençlerde ve ergenlerde bedensel memnuniyetsizlik, yeme bozuklukları ve sağlıksız beden algısı tetiklenebilir. Tüm bu süreç, bilimsel bilgiye dayalı diyetisyenlik ve tıp uygulamalarının itibarını zedeler; influencer odaklı yanlış yönlendirmeler, toplumun sağlık profesyonellerine olan güvenini azaltarak halk sağlığını olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle bu ilaçların “kolay ve mucizevi çözüm” gibi sunulması hem bireysel hem toplumsal ölçekte önemli bir sağlık tehdididir.”
PANKREAS İLTİHABI, TROİD TÜMÖRÜ GİBİ HASTALIKLARA NEDEN OLABİLİR
Herhangi bir hastalığı olmayan kişilerin bu iğneleri kullanması tehlikeli mi?
Karadağ, sadece kilo verme amacıyla bu iğnelerin kullanılmasının riskleri hakkında bilgi verdi.
-- Bulantı, kusma, hazımsızlık, halsizlik gibi sindirim sistemi problemleri en sık yaşanan yan etkilerdi.
-- Daha ciddi vakalarda pankreas iltihabı, safra kesesi problemleri, böbrek fonksiyonlarında bozulma ve bazı tiroid tümörleri riski vardır.
-- Sağlıklı bir insanda dahi hipoglisemi (düşük kan şekeri), bayılma veya ciddi halsizlik gelişebilir.
-- Gereksiz ve kontrolsüz ilaç kullanımı vitamin ve mineral eksikliklerine, kas kaybına ve genel beslenme bozukluklarına yol açabilir.
-- Bir diğer önemli sorun ise, bu ilaçların uzun süreli ve gereksiz kullanımında bırakıldığında kilo geri alımı çok sık yaşanır. Yani kişi ilacı kullandığı süre boyunca kilo kaybetse de ilacın bırakılmasıyla birlikte vücut eski haline dönme eğilimine girer ve çoğu zaman kaybedilen kilodan fazlasını geri almak mümkündür. Unutulmaması gerekir ki bedenimizin bir kilo hafızası vardır, eski kiloya geri döndürmek için elinden geleni yapar.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:28
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 29 Kasım 2025 11:18 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















