Yıl 2032: Rusya 3 Balık ülkesine saldırır... Bir Rusya Avrupa savaşı senaryosu
Haber Global sayfasından alınan verilere göre, Ankara24.com bilgi veriyor.
Putin’e karşı, Avrupa’nın savunması belki de açık denizde başlar.
Hayal edelim: 2032 sonbaharı. Birkaç aylık krizin ardından Rusya, Baltık ülkelerinde “Rusça konuşan azınlıkların korunmasına yönelik özel bir operasyon” başlatıyor; yakın askerî hedef, Rus sayılan toprakları ilhak etmek; stratejik olarak arzu edilen etki ise Atlantik İttifakı’nı ve Avrupa Birliği’ni parçalamak. Daha en başında, sahte bayrak altında hareket eden Rus birlikleri üç cumhuriyete aynı anda saldırıyor; “zayıf halka” sayılan Letonya’ya öncelik veriliyor. Estonya’nın Narva kentine karşı ikincil oyalama manevraları ve Suwałki Koridoru’na baskılar devreye sokuluyor.
Kriz, Rusya’nın yürüttüğü hibrit operasyonlar bağlamında aylarca olgunlaşmıştı. Moskova’nın tarih seçimi tesadüf değil: Amerika Birleşik Devletleri tam bir başkanlık kampanyasının ortasında ve Trumpçılığın mirasçısı olan giden yönetim Avrupa’da herhangi bir müdahaleye karşı.
Neyse ki Avrupa 2025’ten itibaren yeniden silahlanmıştı. Avrupalılar dayanışmalı ve makul ölçüde kendinden emin: kâğıt üzerinde hava ve kara kuvvetleri dengesi savunucular lehine.
Ancak altı ay sonra Avrupa, Rus denizaltı savaşına yeniliyor.
Peki savaş nasıl gelişiyor ve neden sonunda Rusya kazanıyor? İşte şu an bilinen verilere dayanılarak hazırlanan o senaryo...
Atlantik’te Rus sabotajı: kaybedilmiş bir savaşın muhasebesi
Saldırının başlangıç safhasında, belirleyici çatışmanın denizde yaşanacağına dair hiçbir işaret yoktu.
FSB’nin Rus azınlıklara yönelik bir dizi bombalı saldırı organize edip bunları “Brüksel’in emrindeki neonazi aşırılıkçılara” atfettiği bir kampanyanın ardından Rus taarruzu, 2014’te Kırım’da olduğu gibi, Moskova’nın inkârları eşliğinde “yeşil adamlar”ın müdahalesiyle başlar: Litvanya ile Letonya, iki ilk Rus “çalımı”na maruz kalır. Baltık ülkeleri derhal Kuzey Atlantik Antlaşması’nın 5. maddesine ve Avrupa Birliği Antlaşması’nın 42(7). maddesine, ayrıca tüm ikili savunma anlaşmalarına dayanırlar.
Bekleneceği üzere, Kuzey Atlantik Konseyi toplantısı zorlu geçer.
ABD, istemeye istemeye saldırının gerçekten Ruslardan kaynaklandığını kabul etse de doğrudan angajmana yanaşmaz. ABD başkanı “asgari hizmete” onay verir: Avrupalılara bazı destek unsurlarını (havada yakıt ikmali, istihbarat) ve bir miktar mühimmat stokunu tahsis eder; fakat çatışmalara doğrudan katılım yoktur. Ayrıca ABD’nin Baltık ülkelerine nükleer garantileri konusunda son derece muğlâk konuşur; NATO’nun nihai bildirisi muğlâklık şaheseri olur.
Farketmez: Avrupalıların kararlılığı sağlamdır ve tırmanma riskini gündeme getiren uyumsuz bazı seslere rağmen Birlik, Baltık ülkelerine tam ve mutlak desteği onaylar.
Paris ve Londra’nın 2025’ten beri yürüttüğü “gönüllüler koalisyonu” meyvesini vermiştir: en azından savunma düzleminde araçlar vardır ve bunları komuta edecek yapılar hazırdır. Kanada ve Norveç, Washington’un uyarılarına rağmen koalisyona katılır.
Krizin başlangıcından itibaren Fransız-Britanya nükleer caydırıcılıkta siyasi koordinasyon, Biskay Körfezi’ndeki “müstahkem bölgeyi” (bastion) aktive etmeye ve mevcut Fransız ve Britanya SNLE’lerden (balistik füze denizaltıları) dördünü devriye için göndermeye karar verir. Manevra başarılı olur ve kriz boyunca hiçbir Rus denizaltısı bu denizalanına yaklaşamaz; ancak her iki donanmanın imkânlarının çok önemli bir kısmını “tüketir”: fırkateynler, saldırı nükleer denizaltılar (SNA) ve deniz karakol uçakları bu bastionu ve yakın çevresini gözetlemekle meşguldür.
Bu kararın geleceğe önemli sonuçları olur; en azından başlangıç safhasında Paris ve Londra’nın bu stratejik sinyali Moskova’yı her türlü nükleer şantajdan caydırır.
“2032 sonbaharı… Rusya, Baltık ülkelerinde ‘Rusça konuşan azınlıkların korunmasına yönelik özel operasyon’ başlatıyor; yakın askerî hedef, Rus sayılan toprakların ilhakı; stratejik hedef, Atlantik İttifakı’nı ve Avrupa Birliği’ni parçalamak.”
Kara cephesi: Rusları tutmak
Estonya’da Narva’nın hızla düşmesine ve Vilnius’un bombalanmasına rağmen savunma dirençlidir.
Baltık ülkelerinde bulunan NATO muharebe grupları, sınırlı imkânlarına ve Washington’un emriyle üç cumhuriyetteki ABD askerlerinin çekilmesine rağmen derhal angaje olurlar. Polonya ordusu çok hızlı biçimde Kaliningrad’a “önleyici” saldırılar başlatır; bölgedeki nükleer silah depolarını özellikle hedef almaktan kaçınan dikkatle hazırlanmış bir hedefleme planıyla yüzlerce çok namlulu roketatarla bu enklavı etkisizleştirir.
Çatışmalar üçüncü gününe girerken Rusya ana taarruzunu Letonya’ya yöneltir.
Daha başında “ayrılıkçı” gruplar mayınlı ve tahkim edilmiş sınıra saldırdığında kısa bir tereddüt yaşanır: Kanada muharebe grubu, Ottawa’dan, kara mayınlarının yasaklanmasına ilişkin sözleşme gereğince, kontrol etmekle sorumlu olacağı bir mayın tarlasını devralmayı gerektirecek bir sektörün ön hattına ilerleyemeyeceği ve ikinci hatta kalması gerektiği talimatını alır. Neyse ki Kanadalılar emri esnetir ve Baltıklı yoldaşlarının yanında, drone yağmuru altında ilk darbeyi göğüsler. Sonraki günlerde Avrupalılar ve Kanadalılar gerçeklikle yüzleşince angajman kurallarını güncellerler.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:65
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 23 Ekim 2025 10:23 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















