Yiğit Koçak: Sadece yakışıklı diye birini iki buçuk saat izlemezsin
Hurriyet kaynağından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com açıklama yapıyor.
Yeni işi için bir süredir Adana’da. İlk izin gününde röportaj için İstanbul’a geliyor ve buluşuyoruz. Uzun zamandır tanışıyoruz, tanındıkça egosu artanlardan değil. Çok beyefendi ve sakin biri. Başlıyoruz muhabbete...
◊ Senelik klasik buluşmalarımızdan biri daha... Direkt başlayalım mı?
Başla, biz seninle tanışma faslını çoktan geçtik.
◊ Bu sene 30 oldun. 30’lar sana nasıl geldi?
Bu yaz askere gittim, orada kendi kendime kalmam her şeye farklı bir pencereden bakmamı sağladı. Davranışlarım, dünyaya bakışım, ilişkilerim, hepsi değişti... Belki bu 30 yaşıma denk geldiği için oldu, onu da bilmiyorum.
◊ Neler değişti?
Eskiden tezcanlıydım, daha sakinim. Bir sıkıntım, bir yeri geçindirme derdim yok, elimdekilerin kıymetini bilmeyi öğrendim. Ve yanımda olanlarla ilişkilerime daha çok dikkat
ediyorum.
◊ Yanlışlarınla yüzleştin mi?
Özellikle iş hayatımda çok taviz vermişim. Herkesin hesabı sadece oyunculuk olmuyormuş. O yüzden bazı kayıplar yaşadım. Bu yaptığım yanlış mıydı, kesinlikle değildi, ben hâlâ iş odaklı düşünüyor ve bunun doğru olduğuna inanıyorum, oysa dünya öyle ilerlemiyor. Ama ben işimi iyi yaparsam kendime saygı duyabilirim. Ünlü olunca sadece tanınırsın ama saygı duymadıkları sürece ünü ne yapacaksın ki?
◊ Aslında Bahçeşehir Üniversitesi’nde ekonomi ve finans bölümünü bitirmişsin...
Yok, bitirmedim. Hazırlığı okudum, sonra iki-üç sene daha okuldaydım ama hiç alakam yoktu. Bunu annemlere de söyleyemiyor, kaçak kaçak takılıyordum.
◊ Neden böyle yaptın, oyunculuk aşkından falan mı?
Ekonomi benlik bir bölüm değildi. Okul artık üstüme üstüme geliyordu. Bir de benim yapım toplu eğitimi hiçbir zaman kaldıramadı. İlkokula başladığım zamanı hatırlıyorum, sallanma tikim bile o zamanlar başladı. Kalabalık beni çok rahatsız etmişti, ellerimi bacaklarımın altına koyup sallanmaya başladım. Genelde özel dersler yardımıyla ilerledim.
◊ Ama şimdi ekip işinin göbeğindesin. Nasıl adapte oldun?
İşimin güzel tarafı, kamera kayda başladığı zaman izole olmam. Bir de oyunculukta şuna sığınıyorum; ben bir karakteri canlandırırken başka biriyim, bunlar benim kelimelerim, cümlelerim değil. Bunların rahatlığı vardı, artık alışmaya da başladım, kaç sene geçti.
◊ Karadenizlisin, ailen Samsun’da. Üniversite için İstanbul’a geliyorsun. Ne zaman oyuncu olmaya karar verdin?
Aslında hep aklımdaydı ama Samsun’da buna çok fırsat olmadı. İstanbul’a geldiğim sene Google’a ‘oyunculuk eğitimi’ yazdım ve sonrasında olan oldu, eğitimler aldım.
◊ Ve başladın mı?
Aslında bir ara yine bıraktım.
◊ Eee, sen de az değilsin...
Bir-iki sene geçti, tekrar özel ders almaya başladım. Haliç Üniversitesi Konservatuvarı’na geçtim. İkinci sene ‘Kardeşlerim’ dizisi başladı. Ve okul dondu.
◊ Ailen kızmadı mı?
“Tiyatroya geçeceğim” dediğimde kıyametler koptu. Ama alıştılar.
◊ Tanınmanın en güzel ve en zor yanı nedir?
Hiç tanımadığın insanlarla çok sıcak sohbet edebiliyorsun, o çok keyifli. En zor yanı, yaptığın her şeyin yargılanması. İyi yaptığın şeyi bile kötü olarak algılayıp o yöne çekecek biri çıkıyor.
"İSPANYA’DA ‘OMAR, OMAR’ DİYE BAĞIRIYORLARDI’’
◊ Bu röportaja gelirken asla itiraf etmeyeceğine dair kendi kendine söz verdiğin bir şey var mı?
Yok, seninle sohbetlerimiz kendi içinde gelişiyor, nereye gideceğini kestiremiyorum, o yüzden öyle bir şey düşünmedim.
◊ Evde tek başına kaldığında yaptığın en anti-star hareket nedir?
Beni hiç FIFA oynarken görmedin, değil mi? Sinir krizleri, bağırmalar, çağırmalar. Rahatlamak için oynuyorum ama daha stres dolu oluyorum.
◊ Arkadaşlarının sende en çok değiştirmek istediği özellik ne?
Bir yerlere gitmemem. Hani bir yere çıkalım dediklerinde huysuz olan kişi vardır ya, o benim. Evde yapamadığım neyi dışarıda yapacağım diye düşünüyorum.
◊ Senin kendinde en çok değiştirmek istediğin özellik ne?
Kendimi sürekli acımasızca eleştirmem.
◊ Kendini izleyebiliyor musun?
İzlemek zorundayım. O da benim için kriz oluyor; 'Bunu böyle yapmamalıydım', 'Bak burada şöyle olmuş' diye düşünüyorum, sonra hemen hocamla konuşuyorum.
◊ Yastığa başını koyduğunda bundan sonrası için neyin hayalini kuruyorsun?
Kafamda istediğim birkaç rol var, o fırsatın bana gelmesini ve onlardan birini layıkıyla oynamak istiyorum.
◊ Yurtdışında çok hayranın var. Oralarda neler yaşıyorsun?
Mesela İspanya’ya gittiğimizde çok ilgi vardı, orada o dönem canlandırdığım karakterin adıyla “Omar, Omar” diye bağırıyorlardı. O yüzden farklı bir dilde oynamayı da çok isterim.
‘DÜŞMAN AİLENİN KIZIYLA AŞK YAŞIYOR’
◊ Bu sezon yeni neler var?
‘Bereketli Topraklar’ başladı. Salih karakterini canlandırıyorum.
◊ Nasıl biri Salih?
Salih, Adana’nın önde gelen ailelerinden birinin en küçük oğlu. Kan davası yüzünden abisi, zarar görmemesi için onu küçük yaşta Amerika’ya göndermiş ama Salih bunu hiç bilmeden büyümüş. 20 yıl sonra abisinin onu Adana’ya çağırmasıyla dönüyor ama onun uzakta büyümesinin öfkesi devam ediyor. Bunların yanında bir de düşman ailenin kızıyla yaşadığı aşk var.
◊ Âşık olduğu kızla arasında bir kan davası var. Aşk böyle engelleri tanır mı?
Bence tanır. Bu hikâyede de tanımalı. Salih başta aşkın engel tanımayacağını, her şeyin üstesinden gelebileceğini düşünüyor. Ama içindeki aile genetiği zamanla ortaya çıkmaya başlayınca bazı şeylerin de farkına varacak.
◊ ‘Kardeşlerim’den sonra seçeceğin iş çok önemliydi. Neden bu dizi?
Daha önceki işimde canlandırdığım Ömer’den tamamen farklı bir karakterdi. Salih yaralayıcı şeyler yaşamış biri. Onun ailesinin başına geçmesi yolundaki gelişimini, New York’tan gelip Adana’da köklerine yeniden tutunma sürecini deneyimlemek istedim.
‘BÜTÜN İŞLER ARASINDA EN KUTSALI BU DİYEMEZSİN’
◊ Eğer oynamasam ölürüm diyenlerden misin?
Ölecek kadar abartacak bir durum yok. Tutkulu olmak güzel ama o kadar.
◊ Oyuncu Dilan Çiçek Deniz’in açıklamasından yola çıkarsak son dönemde çok konuşulan “Oyunculuk kutsal mı” sorusuna senin cevabın nedir?
İşimi çok seven, işime saygı duyan biriyim. Ben paramı bundan kazanıyorum, bununla geçiniyorum, o yüzden benim için kutsal, çünkü beni geçindiriyor. Ama bütün işler arasında en kutsalı bu iş diyemezsin, denmemeli.
◊ Oyunculuk geçen 4-5 senede ne öğretti?
Her şeyin oyunculuk olmadığını öğretti.
◊ Ne kadar iyi oynarsan oyna bazı şeyler olmuyor mu?
Evet. Ama benim gece rahat yatabilmem için işimi iyi yapmam gerekiyor, o yüzden ilk fokusum her zaman oyunculuk.
◊ Sence jön müsün?
Ben o kavrama çok inanmıyorum. Aktörsün.
◊ Peki, yakışıklı olmasan bugün burada olur muydun?
Olurdum. Yani yakışıklılık neye göre, ben ilk işimde saçı başı dağınık, kötü giyinen birini oynadım. Bir de mesela sadece yakışıklı diye birini iki buçuk saat izlemezsin.
◊ Yakışıklısın, yeteneklisin, magazinel bir ilişkin var ama dışarıya kapalı yaşıyorsun. Bu ne kadar doğru?
Kimine göre doğru, kimine göre yanlış olabilir, ben hayatı böyle yaşamayı seviyorum. Özel hayatım benim özel hayatım. Siz beni Yiğit olarak değil, oynadığım karakter kadar tanıyorsunuz, o yüzden Yiğit’i çok tanımanızın da bir anlamı yok. Beni canlandırdığım karakter olarak tanımanız daha mutlu ediyor.
‘BİRDEN BUNLARI SORUNCA, BAK DİZİMİN BAĞI ÇÖZÜLÜYOR’
◊ Son söyleşimizde “Bizim ailede kadınlar tek kaşıyla sülaleyi yönetir” demiştin. Dominant bir ailede mi büyüdün?
Annemler Trabzonlu. Anneannem çok baskın bir karakterdir, annem de ona çekmiş. Babam köyde büyüyor, çalışıp doktor oluyor, idealist biri. Annem bana sesini hiç yükseltmez. Tek kaşını tık diye kaldırdığı zaman orada bir problem olduğunu anlarım. Babam sakin konuşur ama ikinciyi de söylemez, anlarsın... Öyle bir ailede büyüdüm. Kadınlarımız hep güçlüydü.
◊ “Tek kaşını kaldırdığında herkesi yönetecek biriyle birlikte olabilirim” demiştin. Bulabildin mi öylesini?
Sence?
◊ Lizge (Cömert) bana hiç tek kaşını kaldırmadı. Öyle bir etkisi var mı?
Hakan ben çok geriliyorum ya, sen birden bunları sorunca, bak dizimin bağı çözülüyor (gülüyor).
◊ Konu buraya gelmişken...
Konu oraya gelmedi, sen getirdin...
◊ Tamam, konuyu buraya getirmişken sorayım. Son röportajımızda ikiniz de aranızda bir şey olmadığını söylediniz. Meğer ilişkiniz varmış. Neden bana bunu yaptınız?
O zaman birlikte bir işimiz vardı. İşimiz konuşulsun istiyorduk.
◊ Peki, nasıl başladı? Sette mi?
Orası sahne, orada gerçek bir duygu yok. Set dışında bir süreç içinde bu oldu.
◊ Aşk seni nasıl biri yapıyor?
İç ritmimde değişiklikler oluyor, bir şeyi tek kişilik düşünmüyor ya da yapmıyorsun.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:26
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 08 Kasım 2025 08:07 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















