Yapay zeka işsizler ordusu mu yaratacak? Ya oyunun içindesin ya riskte!
Halktv sayfasından alınan verilere göre, Ankara24.com bilgi veriyor.
Zülal Koçer - Özel Haber / halktv.com.tr
Son zamanlarda sık sık şöyle haber başlıkları atıyoruz:
“Yapay zeka işimizi elimizden mi alıyor?”, “Yapay zekanın yok edeceği 10 meslek belli oldu!” “Yapay zeka şu kadar kişiyi işsiz bırakacak.”
Derin bir ekonomik krizin yaşandığı, işsizlik verilerinin iç açıcı olmadığı bir tabloda bu haberler de endişe verici oluyor. Yapay zekanın birçok mesleği ya yok edeceği ya da daha az çalışanla sürdürülebilir meslekler haline getireceği sık sık gündeme geliyor. Peki gerçekten böyle mi? Gerçekten yapay zeka işsizler ordusu mu yaratacak? Yapay zeka 10 kişinin yaptığı işi tek başına mı yapacak? Ya da bazı meslekler, yapay zekanın tek tıkla halledebilecek olması nedeniyle yok mu olacak?
TÜRKİYE'DE 5 KİŞİDEN BİRİ YAPAY ZEKAYA BAŞVURUYOR
Yakın zamanda yapılan bir araştırma ortaya çıkardı ki; Türkiye'de 5 kişiden biri yapay zeka kullanıyor. Yani hayatımızda giderek yaygınlaşan ancak bir yığın soru işaretini de barındıran bir teknolojiyle karşı karşıyayız. Bilinmeyenin yarattığı korku hali de hemen yanı başımızda.
Yapay zekaya dair tüm soru işaretlerini işin uzmanına sorduk. Yapay zeka eğitimi veren, alanda önemli çalışmalara imza atan UP-HB-Academy kurucusu Hilal Baktaş ile bu yeni çağın bütün merak edilenlerini konuştuk.
"İKİ AY SÜRECEK PROJEYİ BİR HAFTADA BİTİRDİM"
Hilal BaktaşBaktaş aslında proje danışmanlığı yapıyor. Yani AB projeleri ve diğer hibe programlarına yönelik proje geliştirme, yazma, danışmanlık ve eğitimini veriyor . Ancak teknolojiye bitmeyen ilgisi onu yapay zeka ile haşır neşir etti.
3 yıl önce yapay zekayı deneyimleyen Baktaş, bu deneyimin bir dönüm noktası olduğunu söylüyor:
“Normalde iki ay sürecek bir projeyi yapay zekâ ile bir haftada tamamladım. O andan itibaren bu teknolojinin sadece teknik bir araç değil, üretkenliğin merkezine yerleşecek bir yardımcı olduğunu fark ettim.”
2 aylık işi bir haftaya indiren bu teknoloji mevcut işleri nasıl etkiler? Baktaş, henüz çok yeni olduğunun altını çizdiği yapay zeka ile ilgili aslında bir keşif sürecinin olduğuna işaret ediyor.
Yani biz yapay zekayı keşfediyoruz, deneyimliyoruz o ise bizden de öğrenerek gelişiyor. Mesleklerle ilgili kaygıya gelince; evet bazı meslekleri rafa kaldıracağı muhakak ancak dönüşümler ve yeni meslekler de yaratacağa benziyor.
İŞLERİ YAPAY ZEKA ASİSTANI YAPACAK
Burada "agent" kavramı devreye giriyor. Birebir çeviride karşılığı "ajan" olsa da agent aslında yapay zekanın sunduğu asistan. Kişiler ya da şirketler, bu asistan alanında eğiterek tam donanımlı hale getirebiliyorlar. Doğru komutları ve etkileşimi kurarak, angarya işleriden kurtaracak, Baktaş'ın aktardığına göre 4-5 kişinin yapacağı işi tek başına kısa sürede halledebilecek bir asistan oluşturulabiliyor. Bu anlamda iş yaşamındaki dengeleri sarsması pekala mümkün. Ancak bir yandan da hem mesleği tamamen yok etmiyor -çünkü doğru komutları verecek kişi gerekiyor- bir yandan da yeni meslekler ortaya çıkarıyor. Örneğin yapay zeka asistanını eğitmek bir iş olabilir. Bu süreç hızlı olduğu kadar yeni bir süreç. Bu nedenle öngörüler de kısıtlı olabiliyor.
SİNEMA BİLETİNİ DE O ALIYORYapay zeka asistanının neler yapabildiğine dair Baktaş'ın kendi kişisel asistanına dair anlattığı örneğe bakalşım: Bir akşam sinemaya gitmek için verdiği tek komutla, "agent", yakınındaki tüm sinemaları, onun daha önce listesine aldığı filmleri, iş planına göre uygun saatleri göz önüne alarak bir bilet sunuyor. Satın almaya kadar tüm süreci araştırıp kişiye özel seçeneği sunan bu yapay zeka asistanı, satın almada ise kararı kişiye bırakyor.
"OYUNUN DIŞINDA KALMAK EN BÜYÜK RİSK”
Yapay zekanın yaptıkları, öngörülemezliği, bilenmeyen yanları insanlarda endişe yaratıyor.
Yapay zekâdan korkmak yerine onunla “oyunun içinde” olmanın önemini vurgulayan Baktaş, bu teknolojiyi bir devrim olarak tanımlıyor:
“Yapay zekâ, sanayi devriminden ya da internetin icadından bile daha büyük bir dönüşüm. Bu oyuna dahil olmazsak, sadece izleyen konumuna düşeriz. O yüzden insanlar kendi dijital asistanlarını oluşturmalı, teknolojiye yön veren tarafta yer almalı.”
“YAPAY ZEKA İNSANI DEĞİL, İNSAN ZEKÂSININ GÜCÜNÜ BÜYÜTECEK”Yapay zekânın tarihsel gelişimini özetleyen Baktaş, bu teknolojinin insanın yerini değil, onun kapasitesini genişleteceğini vurguluyor:
“1950’lerde Alan Turing’in ‘Makineler düşünebilir mi?’ sorusuyla başlayan yolculuk, bugün insana yardımcı akıllı sistemlere dönüştü. Büyük veri ve güçlü bilgisayarlarla birlikte artık makineler örüntüleri tanıyıp yeni durumlara uyum sağlayabiliyor.
Ancak unutmayalım: Bu sistemleri besleyen yine insan zekâsı. Yapay zekâ insandan daha zeki değil, onu zeki yapan insandır.”
Proje danışmanlığının yanı sıra yapay zekayı hayatının bir parçası haline getiren Hilal Baktaş eğitimler verdiği kadar her gün yenilikleri de takipte. Baktaş, alanında iyi isimlerden bir ekip ile yapay zeka dersleri veriyor. Çocuklarla projeler üretmekten, akademik makale yazımına, öğretmenlerin kullanımından üretken yapay zekaya kadar farklı alanlarda çalışıyorlar.
ÇOCUKLAR TABLETİ BIRAKMIYORSA...Böylelikle yapay zeka ile hayatı kolaylaştırmanın ve yapay zekayla uyumlu gitmenin yolu aranıyor. Örneğin ebeveyniler tableti ya da telefonu hiç ellerinden düşürmeyen çocukları için kaygılanıyor. Ancak teknoloji çağında çocukları bu aletlerden uzak tutmak pek mümkün değil. Sınırlandırma da çözüm değil çünkü çocuk o esnada interneti nasıl kullanıyor sorusu da aileler için problem. Çocuklar için yapay zekayı en faydalı şekilde kullanmalarının formülü veriliyor Çocuklar burada kendileri projeler üretiyorlar, projeler üzerine düşünüyorlar. Aslında tembelleşen değil üreten bir zihin ortaya çıkıyor ve bu noktada yapay zekadan destek alıyorlar.
“YAPAY ZEKÂYA DEĞİL, ONU KULLANMA BİÇİMİMİZE ODAKLANMALIYIZ”Baktaş, teknolojiyi “öğrenilmesi gereken bir dil” olarak görüyor.
“Yapay zekâ, insanların üretkenliğini destekleyen bir zeka formu. Önemli olan onu ne kadar etkin ve etik kullandığımız. Kişilerin kendi asistanlarını geliştirmelerini, yani yapay zekâyı ihtiyaçlarına göre kişiselleştirmelerini öğretiyoruz. Böylece kullanıcı teknolojiye değil, teknoloji kullanıcıya hizmet ediyor.”
Baktaş, hem bireylerin kendi “kişisel yapay zekâ asistanlarını” geliştirebilmeleri hem de bu teknolojiyi bilinçli biçimde yönetebilmeleri için eğitim programları yürütüyor.
YENİ NESİL EĞİTİM: YAPAY ZEKABaktaş, yapay zeka eğitimi verdikleri akademinin yaklaşımını şöyle özetliyor:
“Çocuklarımıza teknolojiden tamamen uzak durmalarını söylemek yerine, onu bilinçli ve üretken biçimde kullanmayı öğretiyoruz. Bu sayede tembelleşen değil, düşünen ve üreten bir zihin yapısı gelişiyor.
Öğretmenlere de derslerinde yapay zekâyı nasıl verimli şekilde kullanabileceklerini, ders materyallerini nasıl optimize edebileceklerini gösteriyoruz.”
Akademide ayrıca “kişisel asistan geliştirme”, “etik yapay zekâ kullanımı” ve “veri okuryazarlığı” gibi alanlarda uygulamalı eğitimler veriliyor. Böylece katılımcılar yalnızca kullanıcı değil, aynı zamanda üretici konumuna geçiyor.
"4 YAŞINDA AMA ÇOK HIZLI BÜYÜYOR"Hilal Baktaş, sözlerini çarpıcı bir benzetmeyle tamamlıyor:
“Yapay zekâ bir bebek gibi. Şu anda belki dört yaşında ama çok hızlı büyüyor. Onu nasıl yönlendireceğimiz bizim elimizde. Korkmak yerine öğretmek, yasaklamak yerine rehberlik etmek gerekiyor. Çünkü bu çağda en büyük güç, bilinçli kullanıcı olmak.”
*Bu haber yapay zeka desteği ile hazırlandı
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:53
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 14 Ekim 2025 13:17 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















