Vatandaşın Cebine Yeni Yük: GSS Primine İkinci Zam Yolda!
Halktv sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, Ankara24.com duyuru yapıyor.
Merhaba kıymetli okuyucularım,
21 Kasım 2025 tarihli, 33084 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan karar; kâğıt üzerinde kuru bir oran değişikliği gibi görünse de, gerçekte milyonlarca insanın sofrasındaki ekmeği, cebindeki son kuruşu ilgilendiriyor.
Cumhurbaşkanı kararıyla, bugüne kadar brüt asgari ücretin %3’ü üzerinden tahsil edilen zorunlu Genel Sağlık Sigortası (GSS) primi, 1 Aralık 2025’ten itibaren %6’ya yükseltildi. Yani prim oranı tam %100 artırıldı. Ayrıca GSS prim oranını %12’ye kadar yükseltme yetkisi de Cumhurbaşkanı’nındadır. Bugün ikiye katlanan prim, yarın daha da yukarı çekilebilir. Herhangi bir garantisi yoktur.
Bu yıl için GSS primi 780 TL olarak uygulanırken, Aralık ayıyla birlikte ödeme tutarı 1.560 TL olacak. Gelir elde etmeyen, düzensiz çalışan ya da işsiz bir kişi için 1.560 TL yalnızca bir rakam değildir; barınma, gıda ve fatura arasında bocalayan bir hane bütçesinde, doğrudan sağlık hakkı ile temel ihtiyaçlar arasına sıkışmış ağır bir tercih anlamına gelir.
Eski “yeşil kartlı” kitle, GSS sistemine devredildi.
Gelir testi yaptıranlar için, belli sınırların altında geliri olanların primi devletçe karşılanır.
Bugün hâlâ, hastaneye gittiğinde GSS prim borcu sebebiyle çekinen, icra korkusuyla e-Devlet ekranına bakmaya imtina eden yüz binlerce yurttaştan söz ediyoruz.
Asgari Ücrete Zam, GSS Primine İkinci Darbe
GSS primlerinin asgari ücrete endeksli olması, bir başka kırılganlığı daha beraberinde getiriyor: Yıl başında asgari ücrete yapılacak her zam, aynı zamanda GSS priminin de artması anlamına geliyor. Yani bugünkü artış, aslında önümüzdeki aylarla birlikte ikinci bir sıçramanın da habercisi.
Olası asgari ücret artış senaryolarına göre, GSS primi şöyle şekilleniyor:
%20 zam olursa → 1.872 TL
%25 zam olursa → 1.950 TL
%30 zam olursa → 2.028 TL
Bugün 1.560 TL’yi denkleştiremeyen bir vatandaşın, birkaç ay sonra 2.000 lirayı aşan bir primi nasıl ödeyeceği sorusu, bu ülkenin en ciddi “sosyal politika sınavı”dır. Üstelik bu rakamlar, kişinin gerçek gelirine göre değil; tek bir asgari ücret rakamına bağlanmış, tek tip prim kurgusuna göre belirlenmektedir. Geliri sıfır olanla, düzensiz geliri olan bir vatandaş aynı tarifeye tabidir.
GSS Bir “Katılım Payı” Değil, Ağır Bir Finansal Yük
Zorunlu GSS priminin geldiği seviye, artık yalnızca “sağlık için sembolik bir katkı” olmaktan çok uzaktır. 1.560 TL, birçok hane için kiraya, doğalgaza, elektrik faturasına eşdeğer bir tutar hâline gelmiştir.
Bugün geldiğimiz noktada gerçek tablo şudur:
Prim borcunu ödeyemedikçe borcu büyüyen,
Borcu büyüdükçe sistemi kullanmaya çekinen,
Sağlık hizmetine başvurmayı erteledikçe hastalığı ilerleyen, milyonlarca insan var.
Bu yalnızca bireysel bir dram değil, toplum sağlığını da tehdit eden yapısal bir sorundur. Çünkü zamanında önlenebilecek pek çok hastalık, sağlık sistemine geç başvuru yüzünden ağır ve maliyetli tablolarla karşımıza çıkmaktadır.
Anayasa diyor ki:
“Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir.”
Bu hükmün merkezinde devlet vardır; yani devlet, bu hakkı yaşama geçirmekle yükümlüdür. Sosyal devletin varlık nedeni, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde yurttaşın yükünü hafifletmektir.
Bugün GSS primlerine getirilen artış, ne yazık ki bu ilkenin tam tersine işlev görmektedir.
Geliri olmayan vatandaşa, “Önce primini öde, sonra sağlığını konuşuruz” diyen bir politika; adı ne olursa olsun, sosyal devlet değildir.
Sosyal güvenlik, topluma karşı verilmiş anayasal bir taahhüttür. Ekonomik kriz derinleştikçe bu taahhüdün güçlendirilmesi, kapsamının genişletilmesi gerekirken; tam aksine, prim oranlarını ikiye katlayarak erişim alanını daraltan bir yol tercih edilmektedir.
Bugün GSS düzeninin karşısında duran temel soru şudur: Bu sistem, gerçekten ihtiyaç sahibini koruyor mu, yoksa “prim borçlusu” üreten bir mekanizmaya mı dönüşmüş durumda?
GSS, kurulduğu gün “herkesi kucaklayan büyük bir güvence” olarak anlatıldı. Bugün ise, prim oranlarının bir gecede ikiye katlandığı, yarın daha da artırılabileceği, geliri olmayanın bile borçlandırıldığı bir tabloyla karşı karşıyayız.
Sağlık hakkı, bu ülkenin vatandaşına karşı kullandığı bir baskı aracına dönüşmemelidir.
GSS, insanı sağlığa götüren bir köprü olmalı; onu, prim borcu uçurumunun kenarına sürükleyen bir yol değil.
Asıl soruyu net koyalım:
Devlet, vatandaşının yükünü mü alıyor, yoksa vatandaşına yeni yükler mi yüklüyor?
Bu soruya verilen dürüst cevap, hem GSS’nin geleceğini hem de Türkiye’de sosyal devlet ilkesinin gerçekten yaşayıp yaşamadığını gösterecek.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:50
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 25 Kasım 2025 05:08 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















