Ulus devlet niteliği
Ankara24.com, Halktv kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin davetiyle terör örgütü PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla başlayan süreç kutuplaşmayı zayıflatacağına aksine daha da keskinleştiriyor.
Süreçte PKK yanlıları ve DEM Parti sözcülerinin söylem ve eylemleri toplumu birleştirmiyor, ayrıştırıyor.
Diyarbakır’da düzenlenen yürüyüşte kalabalığı yönlendiren konuşmacı mikrofondan polise “düşman” diye hitap ediyor.
DEM Milletvekili Sırrı Sakık, TBMM’de yaptığı konuşmada, Atatürk’ün liderliğinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarına atıf yaparak “kuruluşta Kürtleri yok sayan alçaklar” ifadesini kullanıyor.
Atatürk’ün temsil ettiği kuruluş iradesine “alçaklar” diyerek, güvenlik güçlerine “düşman” diye seslenerek toplumu bütünleştirmek, sürece toplumsal destek sağlamak mümkün değildir.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “hiçbir koşul, şart, pazarlık, müzakere olmayacak" demelerine karşın DEM sözcüleri her gün şartlar öne sürüyor, talepte bulunuyorlar.
Öcalan’a umut hakkı tanınması, özgür bırakılması, Kürtçenin Anayasa’da ikinci resmi dil, eğitim dili olarak hüküm altına alınması, Kandil’deki PKK yöneticilerinin ve onlara bağlı kadroların Türkiye’ye gelmesi ve siyaset yapmaları gibi.
Bu taleplerin Türkiye Cumhuriyeti devleti ve halkın büyük çoğunluğu tarafından kabul edilmesi mümkün değil.
DEM Parti sözcülerinin üstenci bir söylemle bu talepleri tekrarlamaları sürecin kutuplaşmayı keskinleştiren bir tepki yaratmaktan başka bir etkisi yok.
DEM Parti’nin taleplerinin tümü Atatürk’ün kurduğu laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin Anayasa’da sayılan temel niteliklerine aykırı.
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni bir ulus devlet olarak kurmuştur.
Türk kimliğini de bir etnik kimlik olarak değil bir üst kimlik olarak inşa etmiştir.
Bu yaklaşımı Atatürk’ün “Türk milleti” tanımında görmek mümkündür.
Atatürk Türk milletini, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” şeklinde tanımlamıştır.
Bu tanımda etnik köken, inanç farklılığı yoktur.
Türk milleti bir üst kimliktir.
Bu gerçek karşısında DEM Parti’nin Kürtçenin ikinci resmi dil olması, eğitim dili olması talebi Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus devlet niteliğine aykırıdır.
İkinci bir dilin resmi dil olarak kabul edilmesi toplumsal ayrışmayı güçlendirir ve Türkiye’nin bölünmesine hizmet eder.
Bugün sadece Türkiye’de değil birçok ülkede birden çok dil konuşuyor, farklı kültürler yaşanıyor.
ABD’de, Fransa’da, Almanya’da, İtalya’da, İsveç’te, Norveç’te, Yunanistan’da günlük hayatta farklı diller konuşuluyor.
Ancak bu ülkelerin hepsinde bir tek resmi dil, bir tek eğitim dili var.
Bütün vatandaşlar resmi dili biliyor ve eğitim resmi dilde yapılıyor.
Bu nedenle anadili öğrenmek, öğretmek, farklı kültürleri yaşatmak başka, ikinci resmi dil, ikinci eğitim dili uygulamak başkadır.
Böyle bir uygulama toplumu, kamu hizmetlerini, eğitimi, dolayısıyla günlük yaşamı ayrıştırır.
Bunun anlamı Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus devlet niteliğini ortadan kaldırmaktır.
Anayasa’ya aykırılık oluşturur.
Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen Anayasanın ilk üç maddesini değiştirmek anlamına gelir.
Böyle bir girişim halkın çok büyük çoğunluğu tarafından reddedilir.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:65
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 20 Ekim 2025 05:13 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















