Türk eğitim sistemi bilimsel bir temele dayanmakta mıdır?
Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com açıklama yapıyor.
“Milli eğitim sistemimiz içinde bilimsellikten uzaklaşıldığını gösteren pek çok örnek bulmak mümkündür.”
“Okul müfredatları her geçen gün biraz daha bilimsellikten uzaklaştırılmaktadır. Bilimsel içeriklerin ağırlığı azaltılarak yerlerine din ağırlıklı konuların yerleştirildiğine tanık olmaktayız.”
Prof. Dr. Abdurrahman Tanrıöğen ile eğitim sistemimizin bilimsel temellerden nasıl uzaklaştırıldığını konuştuk.

Bu soruya yanıt vermeden önce eğitimde bilimselliğin ne olduğunu tanımlamakta yarar görülmektedir. Eğitimde bilimsellik, eğitim uygulamalarının ve politikalarının bilimsel bilgiye, kanıta ve sistematik araştırmalara dayanmasıdır. Bu, öğretim yöntemlerinin, öğrenme süreçlerinin, değerlendirme yaklaşımlarının ve eğitim yönetiminin deneysel verilerle, gözleme dayalı analizlerle ve mantıklı akıl yürütmelerle şekillendirilmesi anlamına gelir.
Eğitimin bilimsel bir temele oturabilmesi için bazı temel özellikleri taşıması gerekir:
Bilimselliğin birinci özelliği, eğitimde kanıta dayalı yaklaşımın bulunmasıdır. Eğitim sürecinde kullanılan yöntemlerin, daha önce yapılmış bilimsel araştırmalarla desteklenmiş olması gerekir. Örneğin, belirli bir öğretim stratejisinin öğrencilerin başarısını artırdığı bilimsel olarak gösterilmişse, bu stratejiyi kullanmak bilimselliğe uygundur.
1. Sorgulayıcı ve eleştirel düşünme: Eğitimde kullanılan bilgilerin doğruluğu sorgulanmalı, farklı kaynaklar ve veriler ışığında ele alınmalıdır. Dogmalardan kaçınılmalı, öğrenme süreci sürekli gelişime açık tutulmalıdır.
2. Nesnellik: Bilimsel yaklaşım önyargılardan, kişisel görüşlerden ve inançlardan bağımsızdır. Eğitimde alınan kararlar, politik ve kişisel kanaatlere değil, gözlem ve deneylerle elde edilmiş nesnel verilere dayanmalıdır.
3. Test edilebilirlik: Bilimsel bilgi, tekrar edilebilir ve test edilebilir olmalıdır. Bir öğretim yönteminin başarılı olduğunu iddia etmek için bu yöntemin farklı ortamlarda benzer sonuçlar vermesi gerekir.
4. Kuramsal temellendirme: Eğitim uygulamaları yalnızca deneysel değil, aynı zamanda kuramsal bir temele dayanmalıdır. Örneğin, Piaget’in bilişsel gelişim kuramı ya da Vygotsky’nin sosyal öğrenme kuramı gibi yaklaşımlar, uygulamaları yönlendirir.
EĞİTİMDE BİLİMSELLİK NEDEN ÖNEMLİDİR?
Bilimsel bir eğitim, ülkenin geleceğini kurtaracak gençlerin yetiştirilmesi misyonuna sahip olan eğitim politikalarının rastgele değil, etkili ve verimli biçimde planlanmasını sağlar.
Öğrencilerin daha iyi öğrenmesi, öğretmenlerin daha etkili ders işlemesi, eğitim kurumlarının daha verimli işlemesi ve sonuç dluruk etkili vatandaşların yetiştirilmesi için zemin hazırlar.
Bilimsel bir temel üzerine inşa edilmeyen uygulamalar zaman, emek ve kaynak israfından başka bir işe yaramayacaktır.
Milli eğitim sisteminin bilimsellikten uzaklaştığına ilişkin kamu oyunda tartışılan bazı göstergelerden söz etmek konunun daha iyi anlaşılabilmesini olanaklı kılacaktır.
Milli eğitim sistemimiz içinde bilimsellikten uzaklaşıldığını gösteren pek çok örnek bulmak mümkündür. İlk olarak müfredattan başlamak gerekir. Okul müfredatları her geçen gün biraz daha bilimsellikten uzaklaştırılmaktadır. Bilimsel içeriklerin ağırlığı azaltılarak yerlerine din ağırlıklı konuların yerleştirildiğine tanık olmaktayız.
Yeni müfredatta “sadeleştirme” vurgusu yapılmakta, matematik dersi dahil birçok dersin kazanım / öğrenme çıktılarının ve konularının öğrenciler için gereksiz görülen bazı konular daraltılmıştır. Özellikle lisede integral konusu müfredattan çıkarılması büyük bir kayıptır. Ayrıca “kümeler, mantık gibi konular” gibi bazı alt başlıklar da sadeleştirme kapsamına alınmıştır.
Bunların yanı sıra, evrim teorisinin lise biyoloji müfredatından çıkarılması, en sık verilen örneklerden biridir. Bilimsel dünyanın temel teorilerinden birinin eğitimde yer almaması, uluslararası standartlardan uzaklaşma olarak görülebilir.
Bilimsel yöntem ve eleştirel düşünme becerilerinden çok dogmatik, ezbere dayalı içeriklere ağırlık verilmesi de bu kapsamda değerlendirilebilir.
Seçmeli derslerin çoğunun din ağırlıklı olması, öğrencilerin bilimsel merak ve farklı alanlardaki gelişimlerinin geri plana itilmesi anlamına gelir. Bazı okullarda deneysel bilginin yerine dini referanslarla açıklamaların öne çıkarıldığı, bu anlayışla yapılan projelerin ödüllendirildiği yönünde eleştiriler bulunuyor.
Zorunlu eğitimin süresi, merkezi sınavlar gibi kritik kararların pedagojik ve bilimsel araştırmalar yerine daha çok siyasi veya ideolojik kaygılarla merkezden alınması bilimselliğe pek uygun düşmemektedir.
Öğretmen yetiştirme politikalarının sürekli değişmesi (örneğin, eğitim fakültelerinin işlevsizleştirilmesi anlamına gelen Milli Eğitim Akademisi’nin açılması, eğitim fakültelerinin temel kaynağı olması gereken öğretmen liselerinin kapatılması, formasyon uygulaması ile kısa sürede öğretmen yetiştirilmesi, hemen hemen her meslekten öğretmen yetiştirilmeye çalışılması) bilimsel temelli değil, günübirlik kararlar olarak değerlendirilmektedir.
PISA ve TIMSS gibi uluslararası değerlendirmelerde Türkiye’nin düşük sıralarda yer almasına rağmen, bu sonuçların nedenleri bilimsel bir analizle tartışılmak yerine, çoğu zaman siyasi söylemlerle geçiştirilmekte ve görmezden gelinmektedir.
Eğitimdeki sorunların kök nedenlerini ortaya koyan veriler yeterince dikkate alınmamakta, problem yerine problemlerin belirtilerinin tartışılması geleneği ısrarla sürdürülmektedir.
Eğitim reformları yapılırken, geniş ölçekli pilot uygulamalara veya akademik araştırmalara dayandırılmadan, merkezden alınan kararların doğrudan tüm ülkeye uygulanması bilimsel yaklaşıma uygun düşmemektedir (örneğin 4+4+4 sistemi).
Öğrenci başarısı, öğretmen niteliği veya okul kaynaklarının etkisini ölçen bağımsız bilimsel araştırmalara yeterince alan açılmaması da bu türden bir eksiklik olarak değerlendirilebilir.
Ezbere dayalı eğitim ve deneysel öğrenmenin ihmal edilmesinin de altının çizilmesi gereken konulardan birisidir. Laboratuvar çalışmaları, proje tabanlı öğrenme veya deneysel uygulamalar yerine hâlâ büyük ölçüde sınav odaklı, ezberci bir yaklaşımın sürmesi sistemimize faydadan çok zarar getiren bir durumdur.
STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) eğitimine geç başlanması ve uygulamaların sınırlı kalması da ne yazık ki bilimselliğe pek uygun düşmemektedir.
Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:71
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 21 Ekim 2025 05:04 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















