Sürdürülebilir eğitim için anahtar: Öğretmenlerin mesleki gelişimi
Halktv sayfasından alınan verilere göre, Ankara24.com bilgi veriyor.
“Öğretmen öğrenmeye devam ettikçe, eğitim sistemi de yaşamaya, yenilenmeye ve gelişmeye devam ediyor. Mesleki gelişim öğretmenin kendi değerini yeniden hatırlamasını sağlıyor. Bu mesleğin neden önemli olduğunu, neden seçtiğini, öğrencilerine nasıl ilham verdiğini yeniden fark etmesine yardımcı oluyor.”
İngilizce Dil Eğitim Danışmanı ve Öğretmen Eğitim Uzmanı Beril Yücel ile öğretmenlerin sürekli mesleki gelişimini konuştuk.
İngilizce Dil Eğitim Danışmanı ve Öğretmen Eğitim Uzmanı Beril YücelUzun yıllar İngilizce dil eğitiminde mesleki gelişim çalışmaları yapan, öğretmen eğitimleri düzenleyen ve farklı kurumlarda mesleki gelişim sistemleri kurmuş biri olarak sormak isterim: Sizce eğitimde sürdürülebilirliğin kalbinde neden öğretmenlerin sürekli mesleki gelişimi yer alıyor? Bu bağlantıyı nasıl açıklarsınız?
Sizin de belirttiğiniz gibi özellikle İngilizce dil eğitimi alanında uzun yıllardır mesleki gelişim çalışmaları yürüten biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Öğretmenin sürekli gelişimi, sadece yabancı dil eğitiminin değil, tüm eğitim sisteminin sürdürülebilirliğinin kalbinde yer alıyor. Çünkü öğretmen hangi branşta olursa olsun, öğrencinin öğrenme deneyimini en doğrudan şekillendiren kişi.
Benim uzmanlık alanım İngilizce öğretmenliği ve öğretmen eğitimi olsa da, burada vurgulamak istediğim noktaların hepsi bütün öğretmenleri ilgilendiriyor. Mesleki gelişim, bir branşa ait bir lüks ya da ek bir görev değil; bütün öğretmenlerin mesleğini daha etkili, daha anlamlı ve daha sürdürülebilir kılan temel bir ihtiyaçtır.
Araştırmalar da bunu destekliyor. Öğretmen niteliği, öğrenci başarısını etkileyen en güçlü faktörlerden biri olarak görülüyor. Kendini geliştiren öğretmen daha iyi ders tasarlıyor, öğrencileriyle daha bilinçli iletişim kuruyor, daha kapsayıcı bir sınıf ortamı oluşturuyor.
Bir de çağın getirdiği değişim var. Teknoloji, yapay zekâ, yeni nesil öğrenme modelleri, öğrencilerin beklentileri… Bunlara uyum sağlamanın tek yolu, öğretmenin kendi öğrenme yolculuğunu en etkili şekilde sürdürmesi.
Ve önemli bir nokta daha: Mesleki gelişim, öğretmeni sadece bilgi anlamında değil, duygusal anlamda da besliyor. Öğretmenin tükenmişliğini azaltıyor, motivasyonunu artırıyor, sınıfa taşıdığı enerjiyi yeniliyor. Bu da öğrencilerin hissettiği ve hemen fark ettiği bir dönüşüm yaratıyor.
Kısacası, öğretmen öğrenmeye devam ettikçe, eğitim sistemi de yaşamaya, yenilenmeye ve gelişmeye devam ediyor.
Sizce öğretmenlerin mesleki gelişime katılması, günlük sınıf ortamına ve öğrencilerin öğrenme deneyimine nasıl yansıyor?
Mesleki gelişim, öğretmenin sınıftaki rolünü yeniden tanımlayan güçlü bir süreçtir. Bu süreçte, öğretmen sadece bilgi aktaran biri olmaktan çıkar; öğrenmeyi kolaylaştıran, öğrencisinin yolculuğuna eşlik eden bir rehber hâline gelir. Bu değişim de elbette sınıf atmosferinde çok net hissedilir.
İlk olarak, sürekli mesleki gelişim ile öğretmenin pedagojik farkındalığı artar. Kendi güçlü yönlerini ve geliştirmesi gereken noktaları gerçekçi bir gözle görmeye başlar. Bu farkındalık daha bilinçli, daha esnek ve daha kapsayıcı bir öğretim yaklaşımına dönüşür.
İkinci olarak, sınıf içi iletişim ve ilişki kalitesi zenginleşir. Empati kurabilen, hataları öğrenme fırsatına dönüştüren bir öğretmen; hem öğrencinin özgüvenini artırır hem de güvenli bir öğrenme ortamı yaratır.
Üçüncü olarak, öğretmen gelişim yolculuğunda yeni yöntemler öğrendikçe sınıf daha etkileşimli hâle gelir. Öğrenciler sadece dinleyen değil; üreten, sorgulayan, karar veren bireylere dönüşür.
Ve en önemlisi: Gelişen öğretmen öğrencisine güçlü bir mesaj verir—“Öğrenmek hayat boyu devam eden bir süreçtir.”
Bu mesaj ve model olma hali hiç şüphesiz öğrencinin tutumunu, motivasyonunu ve öğrenme kültürünü doğrudan etkiler.
Öğretmenlerle yakından çalışan ve mesleki gelişim süreçlerini sahada gözlemleyen biri olarak şunu sormak isterim: Sürekli mesleki gelişim, öğretmenlerde yaşanan tükenmişliği nasıl önleyebilir? Bu ilişkiyi nasıl açıklarsınız?
Öğretmen tükenmişliği aslında sadece yoğun iş yükünden değil, kendini tekrar eden bir rutinden, gelişememe hissinden ve mesleki yalnızlıktan da beslenen bir durum. Bana göre sürekli mesleki gelişim işte tam bu noktada öğretmenin hem zihinsel hem duygusal dünyasına dokunan çok güçlü bir araç.
Son yıllarda İngilizce öğretmenleriyle yaptığım çalışmalarda bunu çok net görüyorum. Bir öğretmen yeni bir yaklaşım öğrendiğinde, sınıfında farklı bir etkinliği denediğinde ya da meslektaşlarından geri bildirim aldığında, yönetim tarafından bu konuda desteklendiğinde iç motivasyonu tazeleniyor. Çünkü mesleki gelişim, öğretmene ‘Ben ilerliyorum, yenileniyorum, katkı sağlıyorum’ duygusunu veriyor.
Ayrıca bilimsel araştırmalar da gösteriyor ki, öğrenmeye devam eden öğretmenlerin öz-yeterlik inancı, yani ‘Ben bu işi yapabilirim’ hissi belirgin şekilde artıyor. Bu da doğrudan tükenmişliği azaltan bir faktör. Kendini yeterli hisseden öğretmen hem daha enerjik oluyor hem de sınıfındaki zorluklara daha dirençli yaklaşıyor.
Bir başka önemli boyut, mesleki gelişimin öğretmeni yalnızlıktan çıkarması. Paylaşım, iş birliği, meslektaş sohbetleri… Bunlar öğretmenin sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını karşılıyor. Bir topluluğun parçası olduğunu hissetmek, öğretmenin yükünü hafifletiyor.
Ve belki de en insani tarafı: Mesleki gelişim öğretmenin kendi değerini yeniden hatırlamasını sağlıyor. Bu mesleğin neden önemli olduğunu, neden seçtiğini, öğrencilerine nasıl ilham verdiğini yeniden fark etmesine yardımcı oluyor.
Sürdürülebilir ve sürekli mesleki gelişimden tam olarak ne anlamalıyız? Bugünün öğretmenleri için bu gelişimin nasıl olması gerektiğini nasıl tanımlarsınız?
Sürdürülebilir sürekli mesleki gelişim dediğimizde aslında tek seferlik seminerleri, bir günlük eğitimleri ya da dönemsel çalıştayları kastetmiyoruz. Burada çok daha derin ve öğretmenin kendi öğrenme yolculuğuna yön verebildiği, uzun vadeli bir yaklaşım söz konusu.
Bugün öğretmenlerin elinde mikro öğrenme araçlarından web seminerlerine, çevrimiçi topluluklardan açık eğitsel kaynaklara kadar pek çok imkân var. Bu çeşitlilik öğretmenlere kendi ihtiyaçları doğrultusunda kişiselleştirilebilir öğrenme yolları sunuyor.
Sürdürülebilir mesleki gelişimin temel özelliklerini şöyle özetleyebiliriz:
İhtiyaç temelli olması: Öğretmen kendi sınıfının ve öğrencilerinin gerçek ihtiyaçlarından yola çıkar.Sürekli ve döngüsel olması: Öğrenme–uygulama–gözlem–yansıtma–yeniden deneme süreci sürekli işler.Yansıtıcı (reflective) olması: Öğretmen kendi uygulamasını düzenli olarak düşünür, sorgular ve geliştirir.İş birliğine dayalı olması: Akran geri bildirimi, ortak planlama ve meslektaş desteği sürecin ayrılmaz parçalarıdır.Gerçek sınıf hayatına yansıtılması: Sınıfa taşınmayan bilginin mesleki değeri yoktur.Etkinlik değil kültür olması: Öğretmenin profesyonel kimliğinin doğal bir parçası hâline gelir.Bugün geldiğimiz noktada, mesleki gelişim öğretmenin dışarıdan beklediği bir hizmet değil; kendi tasarladığı, kendi sahip olduğu, kendi yön verdiği bir öğrenme yolculuğu olmalıdır. İşte bu nedenle hem kişisel hem de kurumsal anlamda sürdürülebilir bir yapıdan söz edebiliriz.
Sizce bir okulun liderleri/yöneticileri ve diğer paydaşları, öğretmenlerin mesleki gelişimini nasıl sürdürülebilir hale getirebilir? Bir kurumun gerçekten ‘öğrenen bir okul’ olabilmesi için kimlere hangi roller düşüyor?
Öğretmenlerin mesleki gelişiminin sürdürülebilir olması sadece yöneticilerin değil, tüm paydaşların omuz omuza verdiği bir kültürün sonucudur. Bir okulun öğrenen bir kuruma dönüşmesi için okul liderleri kadar öğretmenler, bölüm başkanları, rehberlik birimi, veliler ve hatta öğrenciler bile bu sürecin bir parçası olmalıdır.
Liderlerin rolü elbette kritik… Onlar güven ortamını, öğrenmenin değer gördüğü kültürü ve gelişim için gerekli zamanı ve kaynakları sağlar. Mesleki gelişimin cezalandırmadan ziyade deneme-yanılmayı destekleyen bir iklimde gerçekleşebileceğini en iyi onlar şekillendirir.
Öğretmenler, kendi öğrenme sorumluluğunu alan, yansıtıcı yaklaşımı benimseyen ve meslektaş iş birliğine açık bireyler olduğunda bu kültür güçlenir.
Bölüm başkanları ve koordinatörler, gerçek ihtiyaçlara dayalı mesleki gelişim yolları tasarlayan ve profesyonel öğrenme topluluklarını canlı tutan önemli köprülerdir.
Rehberlik birimi, öğretmenin iyi oluşunu destekleyerek gelişimin duygusal boyutunu güçlendirir.
Veliler sağlıklı beklentilerle sürece katkı sağladığında öğretmen kendini daha değerli ve daha desteklenmiş hisseder.
Hatta öğrenciler bile bu sürecin bir parçasıdır. Öğrencilerin geri bildirimleri, öğretmenin kendi öğretimini yeniden tasarlamasına ve daha etkili yöntemler geliştirmesine yardımcı olur.
Gerçek anlamda öğrenen bir okulda tek başına gelişen kimse yoktur. Herkes birlikte öğrenir, birlikte gelişir, birlikte ilerler.
Son olarak şunu belirtmek istiyorum. Tüm bu konuştuklarımızı sağlamak vizyon, zaman, emek, gelişim zihniyeti ve çok çalışmayı gerektiriyor. İşte tam da bu noktada Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün yıllar önce söylediği güçlü söz hâlâ yolumuzu aydınlatıyor:
“Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak.”
Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:101
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 20 Kasım 2025 05:00 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















