Sanat Allah’a götüren yoldur Kültür Sanat Haberleri
Ankara24.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
SEVDE YILMAZ
Savaş Ş. Barkçin’in “Sanat ve Anlam” kitabı Ketebe Yayınları’ndan çıktı. Barkçin, çeşitli dergilerde yazdığı yazılardan oluşan bu kitabında; sanatta tevhid, ahlâk, edep, güzellik, doğruluk ve mûsikî, usûl vb. gibi birçok kavrama değinerek, sanatın asıl özünün tevhid olduğunu, sanatın edep ve ahlâktan ayrılamayacağını, müminin hikmeti, güzeli ve doğruyu aramasının gerekliliğini vurguluyor. Batı’ya değil, kendi özümüze ve geleneğimize dönmemiz gerektiğinin altını çizen Barkçin, müminin din dışı bir işi olamayacağının da önemini ifade ediyor. Savaş Hoca’yla kitabını ve olması gereken sanatı konuştuk.
Sanat ve Anlam kitabını yazarken sizi en çok harekete geçiren temel mesele neydi?
Gençliğimden beri meşgul olduğum müzik, şiir, edebiyat ve ilgilendiğim diğer sanatların anlamları üzerinde durmayı severim. Herkes her şeyin menkıbesini veya tarihini anlatıyor ama anlamı üzerinde duranlar az. Oysa bizi geleneğimize bağlayacak şey bize intikal eden sanat eserlerinin kökündeki görünmeyen ilkelerdir. “Sanat ve Anlam”, sevdiğim ve ilgilendiğim sanat dalları üzerinde muhtelif zamanlarda yazdığım değinilerden oluşuyor. Daha çok müminlerin yanlış kavrama, yorumlama ve iş tutuşlarından hareketle sahih sanatın bizim için ilkelerini; işin hikâyesini, ansiklopedik tanımları, basmakalıp lafları değil, işin özünü göstermeye çalışıyor.
BATILILAR GİBİ YAPMAYA ALIŞMIŞIZ
Özellikle kendilik krizi ve tevhid bilincinin kaybı yazdığınız yazılarınızın ana eksenini oluşturuyor. Bugünün kültür ortamında bu kavramlar nasıl karşılık buluyor? Bulmuyorsa ortaya nasıl bir şey çıkıyor?
Bizim iki asırlık derdimiz kendimiz olamamak, kendimizi kaybetmişiz. Birileri gibi olmaya çalışıyoruz veya öyle rol kesiyoruz... Mümin olmak bize maalesef kâfi gelmiyor. Mümince düşünmek, hissetmek, eser vermek, kitap tasarlamak, mühendislik yapmak deyince şaşıp kalıyoruz. Çünkü hep Batılılar gibi yapmaya alışmışız. Onları kıymetli görüyoruz. Şık olan onlar. Kendimizle, kendi birikimimizle ilgili merakımız da bilgimiz de az. Dindar görünümlüyüz ama Müslümanlığın kokusu ne işimizden, ne sanatımızdan, ne konuşmamızdan, ne tartışmamızdan geliyor. Bu ikilik insanları neredeyse dinlerini zamanlarına, kendilerine uygun görmemeye sevk ediyor. Oysa tevhid ehli, şartların altında değil, üstünde kalabilen insandır.
AHLAKI AKSESUAR GİBİ GÖRÜYORUZ
Sanatın ahlâktan ayrı tutulamayacağını ve bir sanatçının ahlâklı olması gerektiğinin altını çiziyorsunuz. Peki, günümüz sanat tartışmalarında ahlâkın yeri var mı?
Öncelikle bu sorun, her şey gibi ahlâkı da başka Batılı kavramlara benzeştirmemizden kaynaklanıyor. Ahlâkı bir detay gibi, bir aksesuar gibi görüyoruz. Oysa ahlâk insanın fıtrat hâlidir. Rabbimizin bize ölçü olarak gösterdiği doğru ve yanlışlar fıtratımızı şekillendirir. Ama ahlâkı bile tutup etik kavramıyla eş, eşit ve eş değer görünce kendi kişiliğimiz zıvanadan çıkıyor. Sanatçılar da öyle. Aslında Allah’ın en büyük nimetine mazhar olmalarına rağmen sanatı bir iş olarak gördükleri ve işlerine de Allah’ı karıştırmadıkları için en ahlâksız kesimlerden birisi...
Bugünün genç sanatçılarında sık sık “kimlik kaygısı” ve “yönsüzlük” görüyoruz. Bir genç sanatçıya yol gösterecek olsanız, ne söylersiniz?
İmana ve müminlere öncelik, değer ve itibar ver. Sanat mümin için bir ilim, amel ve ihsân alanıdır. Her amel alanı gibi ölçüleri, helâl ve haramlarını öğren. Dinimizce meşru olan ile olmayanı ayırt edecek kadar ölçüleri öğren. Sadece eser üretmede değil kendini inşa etmede de... Sanat Allah’a götüren bir yoldur. Büyük bir nimettir. Her nimet gibi bu nimeti de kötüye değil iyiye kullan.
BİR NEVİ CEZBEDİR SANAT
Bugün biz hangi değerleri ya da ilkeleri yeniden “çekip süzmeye” en çok ihtiyaç duyuyoruz?
Öncelikle sanat bir meslek veya meşgaleden ibaret değildir. Güzellik alanıdır. Güzel olmak da her müminin vazgeçilmez özelliğidir. Bir mümin hem doğru hem iyi hem de güzel olmalıdır. Güzelliğin de ölçüsü Resulullah (sav) Efendimizdir. Güzeli ve güzelliği yaratan, yayan, bahşeden ve seven Mevlâmızdır. Sanatı mümkün kılan da her şeyi yaratan, yöneten, yaşatan Rabbimizdir. İman ve tevhid duygusunu en mükemmel ifade eden şey sanattır. Zira kalbin taşmasıyla ortaya çıkar. Bir nevi cezbedir. Kişinin elinde olmadan aslına yani Rabbine çekilmesidir. Yunus demiş ya: “Ya ben öleyim mi söylemeyince.” O yüzden sanatı bir meslek, hayatın bir parçası, bir aksesuar, marjinal tipli insanların yaptığı şeyler olarak anlamayı terk etmeliyiz. Gerçek sanat, Rabbimizin tecelligâhıdır. Çünkü sanatçıya hem varlığı hem hayatı hem yeteneği hem de ilhamı veren Rabbimizdir. Bunu bilen bir mümin, sanatını samimiyetle yapar.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:43
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 20 Kasım 2025 05:21 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















