SALİH TUNA Seçim kazanmanın dijital sırrı
Ankara24.com, Sabah kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Mart 2019 yerel seçimleri öncesinde CHP'nin İBB adayı olarak Ekrem İmamoğlu'nun adı henüz açıklandığında çalışma arkadaşlarından CHP'li bir dostuma "dan" diye sormuştum: "Ekrem Bey vatana ihanet etmez değil mi?.."
Bu nasıl soru, alt tarafı belediye başkanlığı seçimi demeyin.
Zira Beylikdüzü Belediye Başkanlığı'ndan itibaren Cumhurbaşkanı olmaya hazırlandığını (veya hazırladıklarını), İBB Başkanlığı'nın sadece bir vasıta veya basamak olduğunu biliyordum.
Herkes de şunu biliyordu: Ekrem Bey'in 15 Temmuz'da çok sorunlu tweetleri vardı. Saygıdeğer eşi Dilek Hanımefendi de "Beyinsizler" demişti FETÖ işgaline direnenlere. Ayrıca ne hikmetse tüm müstevli başkentlerinin ve tüm terör örgütlerinin desteğini kazanmıştı.
Demem o ki, durduk yere öyle sersem sepet soru sormadım. Zaten İmamoğlu'nun çalışma arkadaşı da cevap olarak "Taç giyen baş akıllanır" dedi de (onca ısrarıma rağmen) başka bir şey demedi.
Dürüst, sözüne güvenilir bir arkadaştı. Benim için belirleyici kıymet hükmün "vatana sadakat" olduğunu bildiği hâlde İmamoğlu'na kefil olmamıştı.
Hüseyin Gün'ün itiraflarını okuyunca bu anekdot aklıma geldi. Lakin üç bakanın fotoğrafı muhabbetinden bir şey anlamadım. Bakan fotoğraflarını servis etmek nasıl casusluk konusu olabilir? Araya karıştırılan "yabancılaştırma efekti" midir bu, yoksa "itibarsızlaştırma maymuncuğu" mu, bilemedim.
Benim bildiğim şudur: Dün NATO brifingleriyle akıl verenler, bugün "veri analizi" diye dolaşıyor. Yöntem daha ince, daha steril. Tank yok, kurşun yok; ama etiketi, algoritması, uygulaması var.
Hüseyin Gün denilen zatın itirafları, Türkiye'nin dijital kuşatılma biçiminin ibretlik bir örneği gibi. Adamın telefon rehberinde de yok yok: MI6 Başkanı Richard Moore'dan CIA mensuplarına, Mossad subaylarından eski İngiliz generallerine kadar bir dolu istihbaratçı. Bir hobi olarak istihbaratçı numarası biriktirmiyordur herhalde.
Devir değişti; "dış güçler" artık sınır geçmiyor, veritabanına giriyor. Bayrak taşımıyorlar, sunucu taşıyorlar.
"İBB veritabanının dark web üzerinde yer alıp almadığına baktık (...) İstanbul Belediyesi veritabanı kopyalama riskini azaltmak için dijital ordumuzu aktive ettik..." diyen Hüseyin Gün gibiler de bunların piyonları olsa gerek.
İddialara bakılırsa "dijital politika hattı" şöyle çalışmış: CIA'da görev yapmış Aaron Barr rapor hazırlamış, Gün bu raporu Necati Özkan'a iletmiş, Özkan da İmamoğlu'na.
Şunu da hatırlayalım: Rand Corporation adlı Amerikan düşünce kuruluşu, 2019 öncesi bir raporunda yeni bir siyasi profil tarif etmiş, Erdoğan'ın karşısına "en uygun aday" olarak İmamoğlu'nu koymuştu.
Sizin anlayacağınız mesele sadece "dijital analiz" değil; yabancı zihnin Türk seçmeninin zihninde laboratuvar kurmasıydı.
Bir yanda veri madenciliğini "özgürlük" diye pazarlayan Batı aklı, öte yanda hâlâ afiş asıp kahvehane gezen yerli siyaset. Bir yanda seçmeni dijital mikroskopla inceleyen algı operatörleri ve "psikometri uzmanları"; öte yanda hâlâ saha anketiyle nabız yoklayan partiler...
Demem o ki eski dünyanın refleksleriyle çalışanların, seçmeni ekran arkasında kodlara bölen "veri casuslarına" karşı seçim kazanma ihtimalleri var mı?
Yeni vesayet artık askeri değil, dijital. Kodla geliyor, algoritmayla yayılıyor, "demokrasi, hukukun üstünlüğü" kılıfıyla servis ediliyor.
Her şey değişti ama müstevlilerin Türkiye'yi yönlendirme arzusu hiç değişmedi.
Görüntülenme:58
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 29 Ekim 2025 07:04 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda
İletişim








En çok okunanlar



















