Sahadaki gerçekler ve iradelerin iyimserliği… Abdullah Muradoğlu
Ankara24.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Gazze’deki soykırımın durdurulması en acil durum idi. Trump’ın ‘Gazze Plânı’ bunu ‘şimdilik’ sağlayacak gibi ‘gözüküyor’. Zira İsrail Filistinlilerle yaptığı anlaşmaları tek taraflı olarak bozmakla meşhur. İsrail hiçbir zaman anlaşmaların dürüst tarafı olmadı. ABD de öncülük ettiği anlaşmalarda “dürüst arabulucu” olmadı. Şimdi de ‘farklı’ bir sonuç beklemenin fazlaca iyimserlik olduğunun herkes farkında. Tarihin tekerlekleri dönüyor ve ne olacağını göreceğiz.
1978-1979 “Camp David Anlaşmaları” ve 1990’lar’daki “Oslo Anlaşmaları” hem ABD ve hem de İsrail’in dürüst olmayan pozisyonlarının birer örnekleri. Bu anlaşmalarda da ABD’nin sözde arabulucu veya müzakere heyetleri çoğunlukla İsrail yanlısı Yahudi diplomatlardan teşkil edilmişti. Filistinlilerinse masada verilen sözlere güvenmekten başka bir seçenekleri bulunmuyordu.
1990’larda İsrail işgali altındaki topraklardaki yasa dışı Siyonist yerleşimlerin sayısıyla şimdiki yerleşimlerin sayısı arasındaki devasa fark bile İsrail’in bir Filistin Devleti’ne yer bırakmamak konusundaki politikasını gözler önüne seriyor. İsrail Meclisi de Batı Şeria’nın ilhakı için çağrı yapan bir kararı oy çokluğuyla kabul etti. Trump, Batı Şeria’nın ilhakına izin vermeyeceğini söyledi söylemesine ama İsrail’in ilhak politikasından vazgeçtiğini beyan ettiğini duymadık.
ABD Kongresi’ndeki iki partinin önde gelen liderleri de Tevrat’a göre Filistin topraklarının Yahudilere ait olduğunu savunuyorlar. ABD Senatosu’ndaki Demokratlar’ın lideri Chuck Schumer 2018’de “Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi”nin bir etkinliğinde yaptığı konuşmada Filistinlilerin Tevrat’a inanmamalarından ötürü barışın yapılamadığını söylemişti. Senatör Schumer’e göre Siyonist işgalciler değil, işgali kabul etmeyen Filistinliler suçluydu.
1980’lerde, 1990’larda İsrail’in Batı’daki kalemşorları “Büyük İsrail” projesinin bir ‘Arap uydurması’ olduğunu savunuyorlardı. Bu adamlara göre İsrail’in toprak genişletmek gibi bir politikası yoktu, “Büyük İsrail” söylemleri İsrail’i kötülemek için başvurulan bir kara propaganda idi. Bu adamlardan bazıları hayatta ve Netanyahu’nun yakın bir zamanda sarf ettiği “Büyük İsrail’e tutkuyla bağlıyım” sözleri karşısında sessizliklerini koruyorlar.
Trump’ın Gazze Planı “esir takası” dışında boşluklarla dolu. Her şey Trump’ın Netanyahu’nun dizginlerini elinden kaçırmamasına bağlı. Ve yine, her zaman olduğu gibi, sağlam güvencelere dayanmayan bir anlaşmanın iyimser tarafı Filistinliler ve Filistinlileri destekleyen ülkeler oldu.
İsrail öteden beri Gazze’ye saldırıları bir “çimleri biçme” stratejisi olarak niteliyor. Antik Yunan’da asker-devlet Sparta’nın köleleştirdiği çiftçi halkların genç kesimlerini düzenli olarak katletmesinden esinlenen bir strateji bu. “Daimi-asker” olarak eğitilen genç Spartalıların köle halkın (Helotlar’ın) gençlerini avlamaya çıkmaları ödüllendirilen cinayetler arasındaydı. Bu avlanmalar için bir sebep bile gerekmiyordu. Amaç Helot’ların Sparta’ya isyan etmemeleri için iradelerini kırmaktı. Netanyahu da İsrail’in bir “Süper Sparta” olduğunu zaten söylüyor.
Düşmanın düşmanlığına güvenmek gerekir. İsrail nehirden denize Filistin topraklarını işgal ve ilhaktan etmekten vazgeçmeyecek. Dahası, İsrail Filistin topraklarının da ötesine geçmeye çalışıyor. ABD’nin İsrail’e koşulsuz desteği, Batılı hükümetlerin iki yüzlü politikaları ve “BM” dahil sözde liberal, kurallara dayanan uluslararası düzenin acziyetleri, Filistinlilerin yüz yüze geldiği gerçekler. Bu gerçekler değişmeden Filistinlilerin selamete kavuşmaları çok zor.
Dolayısıyla Filistinlileri destekleyen ülkelerin Trump’ı İsrail’in dizginlerini sağlam şekilde tutmaya devam etmeye zorlayacak nitelikte birleşik bir politika takip etmeleri gerekiyor. Kâğıt üstündeki “Filistin Devleti”nin gerçek bir devlete dönüşmesi için güçlerini kararlı bir şekilde birleştirmeleri gerekiyor. ABD ve diğer Batı ülkelerindeki kamuoylarının Filistinliler lehinde değişmesi çok önemli bir gelişme. İsrail’in davranışlarını değiştirmenin yolu ABD’nin davranışlarını değiştirmekten geçiyor. Amerikan kamuoyu bu yolu açtı. İki partinin genç tabanlarından gelen tepkiler İsrail yanlısı liderlik takımlarını köşeye sıkıştırmaya başladı.
Trump’ın Gazze Plânı kırılgan olmakla birlikte ümit verici fırsatlar da içeriyor. Bu fırsatları genişletmek ve İsrail’in Filistinlilere yönelik soykırımını durdurmak çok çok önemli. Ancak daha da önemlisi Filistinlilerin en tabii haklarını elde etmelerini kalıcı bir şekilde sağlamak.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:14
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 14 Ekim 2025 04:03 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















