Öfkenin Gölgesinde: Güç Tutkusu
Sonhaberler sayfasından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com duyuru yapıyor.
Haklı olmanın değil, güçlü görünmenin peşinde koşan bir toplumun hâli. Engin K. Demir
Bu halet nerelerde karşımıza çıkıyor? En tepemize bakacak olursak siyaset dünyası bu şekilde. Muhalefet iktidarla, iktidar muhalefetle kavga ediyor. Belirli bir siyasi görüşe sahip kanalı izlediğimizde, karşı tarafın gereksiz sertliğine tanık oluyoruz. Tartışma programları bu cenahta kurgulanıyor.
Tepelerden aşağılara indikçe, halkın da sürekli tetikte olduğunu görüyoruz. Her an, her yerde öfke patlayabiliyor. Trafikte, en sakin şoför bile kolaylıkla kavgaya girişiyor. (Sözde özlenen) sokak mahallerinde komşular birbirine giriyor; eşler, akrabalar kendi aralarındaki kavgaları sürdürüyor. Biz de tüm bunları ekran başında, bir dizi izler gibi seyrediyoruz.
Devlet erkânının yansımasını mı halkta görüyoruz, yoksa halkın hâli mi devlete sirayet ediyor? Bunu bilemem. Ama bildiğim şey tepeden tırnağa öfkeli olduğumuz.
Bu durum dizilerimizde açıkça görülüyor. Eşref, Veliaht, Uzak Şehir, Taşacak Bu Deniz, Halef gibi yapımlara baktığımızda, oyuncular sanki her an kavgaya tutuşacakmış gibi rollerini sergiliyor. Hâlimizi dizilerde görmekten büyük bir keyif alıyoruz.
Öfkenin gölgesi, evlerimizin duvarlarına, televizyon ekranlarına, hatta çocuklarımızın gözlerine kadar uzanmış durumda. İzlediklerimizin ailemizi parçaladığını fark etmiyoruz. Önce eşlerimizden uzaklaşıyoruz, ardından çocuklarımız kayboluyor. Garip olan ise, görmezden geldiğimiz gerçeklere rağmen haberlerde çocukların davranışlarına şaşırıyor olmamız. Kınıyoruz, üzülüyoruz ve sonra dizileri aynı keyifle izlemeye devam ediyoruz. Ta ki kendi çocuğumuzla, eşimizle kavgaya tutuşana kadar. O zaman oturup ağlıyoruz. Ve düşünüyoruz.
Galip önemli değil, hatta hak aranmaz. İstenen şey kendi kabulümüz. Nefsimizde saklı egoyu ortaya çıkarmak. Maksat kazanmak. Karşımızdakinin de duyguları olduğunu düşünmeyiz. Haklı olabileceğine, doğruyu söylediğine ihtimal vermeyiz. Adil olmayı değil, güçlü olmayı seçtik. Çünkü yenilgiyi, geri çekilmeyi, hakkı teslim etmeyi zayıflık olarak gördük.
Televizyonlarımızda bir şiddet sarmalının içine giriyoruz; sokakta da durum farklı değil. Mahallede, hatta arkadaşlarımız arasında bile bir güç kavgası sürüp gidiyor. Öne çıkma ve alkışlanma arıyoruz. Herkes konuşuyor, herkes bağırıyor, herkes kazanmak istiyor.
"Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, bir kişi hayırdan kendisi için istediğini, Müslüman kardeşi için de istemedikçe mükemmel bir şekilde iman etmiş olmaz." Bu hadisi örnek almıyor; kendimizi dinliyoruz. Kimse olması gerekenin peşinde değil. İnsanlığın, güzel ahlakın değil; kendi hevasının peşinde. Belki de geriye dönüp bakmanın, “dur" demenin zamanı gelmiştir.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:48
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 26 Aralık 2025 12:00 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















