NEBİ MİŞ Krizli bir yıl ve pozitif ayrışan Türkiye
Ankara24.com, Sabah kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
2025 yılını geride bırakırken, 2026'nın dünya için daha zor bir yıl olacağı neredeyse genel bir kanaate dönüşmüş durumda. Dünyanın mevcut durum ve gelecek yıl analizinde kötümser senaryolar ağır basıyor.
Küresel sistemde, büyük güç rekabeti, savaşların donma-alevlenme döngüsü, ticaret ve teknoloji alanında bloklaşma, regülasyon rekabeti ve kuralların güçle yeniden yazılması normalleşti.
Büyük güçler kendi aralarında sıcak bir çatışmaya girmese de, kendi alanını genişletme, rakibinin alanını daraltmak için baskı politikalarına ağırlık verdi. ABD, kendi çıkar ve kapasitesini tahkim edecek tehdit politikasını olağan hale getirdi. Çin, teknolojik ve ekonomik alanda genişleme stratejisini sessizlik politikası ile derinleştirdi. Rusya, zorlayıcı güçle sonuç alabileceğini göstermek için cephede savaşıyor.
Sıcak savaşlar ve krizler bitirilmiyor, büyük güçler tarafından kendi çıkarlarına göre kontrollü olarak yönetiliyor. İsrail soykırımı ve Rusya-Ukrayna savaşlarında olduğu gibi, ateşkes çabaları barış inşası için değil, pazarlık zemini üzerinden pozisyon güçlendirme politikasının aracı haline getirildi. Uluslararası kurumlar, güçlünün çıkarına göre etkisizleştiriliyor ya da ABD'nin çıkarına göre yeniden dizayn edilmeye çalışıyor.
Ticaret, ekonomi ve teknoloji ülkelerin dış politikaların en önemli enstrümanı olarak işlevselleştirildi. Serbest ticaretin yerini, yeniden bloklaşan ülkeler arasında stratejik ticarete bıraktı. Yapay zeka sadece bir teknoloji meselesi olarak ilerlemiyor, küresel rekabette bir egemenlik sorununa dönüştü, bugünün en önemli uluslararası kriz başlığı haline geldi.
2025 yılı, küresel sistemin yön ve yönelimi ile ilgili bir resim ortaya koydu. Bu yön ve yönelimin önümüzdeki yılda kalıcı bir mahiyet göstereceği konusunda neredeyse bir konsensüs var.
Devletler arası ilişkilerde; stratejik otonomi, çok katmanlı diplomasi ve devlet kapasitesi gibi unsurlar öne çıktı. Mevcut belirsizlik ya da geçiş döneminde, bazı ülkeler bu tablodan daha fazla zarar gördü. Bazıları ise uyum sağlayarak pozitif ayrıştı.
TÜRKİYE'NİN POZİTİF AYRIŞMASI
2025 yılında Türkiye, pozitif ayrışan az sayıdaki ülkelerden biri olarak öne çıktı. Türkiye, normatif beklentilerden ziyade sahadaki gerçeklikleri iyi okudu. Küresel sistemdeki kriz ve kırılganlıklara en hazırlıklı ülkelerden biriydi. Çünkü özellikle son on yıllık dönemde bir çok kriz ve müdahale siyasetleri ile mücadele ettiği için devlet kapasitesini ve toplumsal direncini güçlendirmişti.
Türkiye geride bıraktığımız yıla, dış politika önceliğini tam bir bloka angaje olmadan ve sistem dışı bir aktör konumuna savrulmadan stratejik bir esneklik üzerinden yürüttü. NATO içinde kalıcı güvenlik aktörü konumunu sürdürdü. Rusya ve öne çıkan bölgesel aktörlerle temas kanallarını açık tuttu. Ortadoğu, Kafkasya ve yakın çevresinde kriz yönetebilen bir güç olmaya devam etti.
Askeri gücü, ekonomik büyüklüğü, güvenilir liderliği ve en nihayetinde güçlü devlet kapasitesi ile uluslararası siyasetin temel belirleyicilerinden biri haline geldi. Güvenlik tüketen değil, güvenlik ve istikrara katkı sağlayan, bunun için çabalayan bir ülke olarak proaktif bir profil sergiledi.
2026 yılına girerken, stratejik otonomisi güçlü, kriz yönetme kabiliyeti yüksek, diplomasi güvenlik ve savunma alanlarında kapasitesi sahaya yansıyan kurumsal gücüyle Türkiye, diğer ülkelerden pozitif anlamda ayrışmaktadır.
Türkiye'nin sahip olduğu bu dinamizmi ve güçlü devlet kapasitesi, asrın felaketinin ardından sergilediği hızlı toparlanma sürecinde en somut ve net biçimde test edilmiştir. 6 Şubat depremleri, 11 ili, 14 milyondan fazla insanı etkileyen ve 150 milyar doları aşan bir hasara yol açan asrın en büyük felaketiydi. Dünyadaki benzer büyüklükteki felaketler dikkate alınarak yapılan tahminlerde, yeniden inşanın 10 yılı bulacağı tahmin ediliyordu.
Ancak iki yıl içinde inşa ve ihya konusunda büyük bir toparlanma sağlandı. İki yıl içinde 455 binin üzerinde bağımsız bölüm hak sahiplerine bir önceki gün teslim edildi. Karamsar beklentilerin aksine dünyaya model olarak sunulabilecek büyük bir başarı hikayesi yazıldı.
Enflasyonun yüksek, finansman koşullarının sıkı ve mali baskıların belirgin olduğu bir dönemde yüzbinlerce konutun inşası sıradan bir toparlanma başarısı değildir. Bu başarıda; 23 yıldır iktidar olan AK Parti'nin yönetimde elde ettiği tecrübe, siyasi istikrarın devamlılığı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın liderliği, herkesin kabul edeceği bir hakikat olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un çalışkanlığı ve iş takip sorumluluğunu da bu başarıya eklemek gerekir.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:43
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 29 Aralık 2025 07:00 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















