Ne çözüm... Ne Barış...
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com haber yayımlıyor.
Nereden başlamalı, bilmiyorum.
Çözüm süreci Türkiye, Gazze barışı bölge için hayati önemde iki başlık.
Ne var ki, her ikisinde de coşku, umut yerini hayal kırıklığına bıraktı. Sanki başlama noktasına döndük.
Ayrıntılarını yazacağım, GAZZE’NİN KAYYUMU Tony Blair’in ekibindeki isimler sızdı. Herkes şaştı kaldı.
Önce “içerideki gelişmelere” bir bakalım.
Maç izlemediğim, medya da görmediği için biraz geç keşfettiğim bir olay: Türkiye - Gürcistan milli maçını Erdoğan da izledi malum.
Maçı yerinde ya da televizyonda izleyenler fark etmiştir mutlaka. Erdoğan şeref tribününde göründüğü anda ıslık kıyamet protesto duyuldu.
Protesto edilen aslında çözüm süreci ve komisyonmuş. Stadyumdaki binler, o anda göremediğimiz yazılar ve protesto ile, tepkilerini Erdoğan’a böyle birinci ağızdan iletmiş.
Erdoğan o anlarda renk vermedi ama diğer gelişmelerle birlikte meseleyi bir yere oturtmuş olmalı: Toplumda sürece destek azalıyor!
Gerçi Pervin Buldan’ın “sürece ve bize saldıran medya iktidar tarafından hizaya getirilsin” diye kabaca özetlenebilecek sözlerine karşı yükselen tepki ortadayken.. Abdülkadir Selvi’nin “yumuşatıcı hamlesi” Saray’ın ipleri koparmaya henüz hazır olmadığını gösteriyordu:
“Türkiye bölünsün, akan kan devam etsin, şehit cenazeleri gelsin diye uğraşanlar dururken, Pervin Buldan’a saldırılmasını iyi niyetli bulmuyorum. Bunun altında başka hesaplar var. Bu hesaplar yerli ve milli hesaplar değil. Terörsüz Türkiye hedefini sabote etmek isteyen güçler, içerideki uzantılarını harekete geçirmeye başladılar. Terörsüz Türkiye hedefinin başarısız olmasını isteyenler, Pervin Buldan’ı hedef alıyor.”
Saray’ın Sesi Selvi, tepkinin nedenini yazmadan saydırınca anlaşılamamış olabilir!
Ama memleketin belki de en yerli ve milli ismi Bahçeli’nin çıkışını anlamayan kalmadı herhalde.
Süreci başlatan isimdi Bahçeli. Öcalan’ın Meclis’te konuşması gerektiğini söyleyecek kadar da çizgiyi epey ileriden çizmişti. Sonra süreç uzadıkça ve evdeki hiçbir hesabın çarşıya uymadığı görülünce o da sertleşmeye başladı.
Hele DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit'in şehitler için sarf ettiği "gencecik cesetler" ifadesinden sonra:
“Şehitlerimize gencecik cesetler demek doğru ve isabet kaydeden bir söz değildir. Herkes ve hepimiz ‘Terörsüz Türkiye’ hedefinin sekteye uğramamasına özenle dikkat etmeliyiz. Hepimiz Türk milletiyiz. Denizi geçtikten sonra derede bocalamanın hiç kimseye faydası olmayacaktır. Maksimalist taleplerin gündeme gelmesinden kaçınmalıyız.”
Bahçeli “ MAKSİMALİST TALEPLER” derken, Kandil’den adeta “alın size talep” der gibi bir açıklama geldi.
KCK Yürütme Konseyi üyesi Duran Kalkan “ÖCALAN ÖZGÜR KALMAZSA ÇÖZÜM OLMAZ” dedi:
“İktidar kanadı Kürt'ü inkar ve imha zihniyetinden ve siyasetinden vazgeçmiş değil. Kürt varlığını tanımış değil. Kürt'e Kürt demiyor. Kürt haklarından söz etmiyor. Kürt sorununun varlığını kabul etmiyorlar. Bir çözüm arayışı yoktur. Bizim yaptıklarımıza karşılık olumlu denecek herhangi bir şey yok. Komisyonu oyalıyorlar, oyalıyorlar, konuşuyor öyle. Ne olacağı hiç belli olmayan bir şey var. Dağ doğura doğura fare doğuracak.
Sonunda yeni bir pişmanlık kanunu çıkaracaklar. Şimdiden diyelim öyle olursa alıp öper misiniz? Başınıza mı çalarsınız? Ne yaparsanız yapın. O bir tane kişiyi etkilemez. Bu dağda hiçbir savaşçıyı Önder Apo'nun özgürlüğü dışında hiç kimse indiremez. 40 yıl bekleseler de ulaşamazlar buna. Her türlü sözü söyleseler de ulaşamazlar. Kimse yapmaz, yaptıramaz. Kimse bizden de öyle bir şey beklemesin. Biz böyle bir şey yapamayız.”
Eğer bu ülkenin karar vericileri sorunu ciddiye alarak, gerçekten çözmeye niyet ederek ele alsaydı, şunu görürdü.
Kürt realitesi aslında Öcalan realitesidir.
Onca yıl silahlı bir mücadele zaten başka türlü sürdürülebilir miydi?
Hatırladıkça tüylerimi diken diken eden.. Hani Öcalan’ın “kendinizden bir meşale yaratın” çağrısıyla cezaevlerindeki PKK’lıların kendilerini yakarak hayatlarına son vermesi.. Benim, sizlerin anlayabileceği bir şey mi!
Umarım o günleri bir daha yaşamayız. Ama zaten ABD destekli Rojava gerçeği sorunu başka bir düzleme taşıyor.
Ülkeyi yönetenler bunu da görmemeye çalışsa da!!
*. *. *
Ve Gazze Barışı!
Saray kalemşörleri bile anladı ki, ortada barış değil, nereye evrileceği meçhul bir ateşkes var.
Rehineler, insani yardımlar, eve dönüş konvoylarıyla Filistin cephesi “kötünün iyisi” diye bakıp en azından nefes alıyor.
Netanyahu ise, Trump’ın garantörlüğü ve imzalanan metindeki “hediyelerle” pek memnun.
Hele ABD Başkanı’nın İsrail parlamentosunda yaptığı konuşmada Kudüs ve Golan tepelerini tümüyle İsrail egemenliğinde diye nitelemesi.. Neredeyse Mısır zirvesinin en çarpıcı kazanımı..
Zaten “iki devletli çözüm” metin dışında bırakılmış.. Gazze’nin yönetimi için de “kayyum” modeli bulunmuş..
Kayyum, biliyorsunuz İngiltere eski başbakanı Tony Blair.. 2003 yılında ABD’nin yanında Irak savaşına soyunan güvenilir ortak!
Şimdi Gazze’yi yönetecek.
Seçmece ekibiyle birlikte.
Kimler mi var ekipte:
Sızdırılan bilgiye göre Kurul için dört isim öne çıkıyor: üç milyarder iş insanı ve bir Avrupalı siyasetçi. İşte Blair’in “Gazze için ekibi”:
“ *Aryeh Lightstone: Haham.. Trump’a ve Yahudi damadına çok yakın bir isim. İki devletli çözüme karşı önce Hamas bitirilmeli tezini savunuyor.”
“ * Naguib Sawiris: Mısırlı Milyarder, Blair’in dostu. On milyar dolarlık servetiyle ve batılı liderlerle samimiyeti ile biliniyor.”
“ * Marc Rowan: Yahudi asıllı Amerikalı işadamı.. Wall Street kurdu! Kendi serveti 10 milyar dolar. Ancak portföyündeki şirketler 840 milyar doları buluyor. Trump’ın kampanyasına 1 milyon dolar bağışlamış. Hedefinin Trump ile birlikte Cumhuriyetçi Parti’de yükselmek olduğu biliniyor.”
“ * Sigrid Kaag: Listenin tek Filistin yanlısı ismi. Hollanda’nın da tek kadın parti lideri. Kaag, BM’nin 2023–2025 arasında Gazze İnsani Yardım Koordinatörü olarak görev yaptı. Gazze’deki yıkımı “ay manzarası”na benzetti, İsrail’in yardımı silah haline getirdiğini söyledi. Çalışmalarında en büyük ilham kaynağı ve yardımcısı kocası, Filistinli diş hekimi, Arafat’ın ilk kabinesinde sağlık bakan yardımcısı olan Enis el-Kak.”
Yeni yılda bu isimleri daha yakından tanıyacağız elbette.
Ama İsrail’in garantörü Trump.. Irak savaşı sırasında ingiliz şarkıcı George Michael’ın bir klibinde “Bush’un köpeği” rolünü verdiği Blair.. Yanı sıra bir Haham, bir Yahudi işadamı, bir de Blair’in yakını..
Gazze’deki filmin oyuncuları, bize neler izleyeceğimizi şimdiden gösteriyor.
Erdoğan mı dediniz!
O, Trump’ın dostu olarak gidebileceği kadar gitmeye çalışacak.
Her gün yeni bir operasyon.. Cezaevlerinin kapasiteyi çoktan aşmış koğuşlarına yatarı ya da zaten kanıtı olmayan suçlamalarla yeni sevkiyatlar.. Her sabah yeni zamlarla değişen etiketler.. Ve aksiyon filmlerini aratmayan sokak çetelerinin, en son gazeteci Hakan Tosun’un hayatını alan vahşeti..
İyi seyirler!!!
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:89
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 17 Ekim 2025 11:37 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















