Mülakatta keyfilik mahkemeleri böldü! Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com haber yayımlıyor.
Atatürk’ün, “Unutmayınız ki, cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir” dediği öğretmenler, yıllardır mülakat giyotininde ezildi. Türkiye birincisi de dahil binlerce öğretmen KPSS’yi geçip, mülakatta elendi. Öğretmen adaylarının karşısına kurulan üç kişilik jüri sordukça, sordu. “En çok kahveyi hangi ülke üretiyor? Tahinin ham maddesi ne? Kendini hangi dondurma aroması gibi görüyorsun? Termal su bileşeni ne? Mangoyu bilmeyen bir çocuk, görünce, şeftali derse bu hangi ilkedir? Eşkıya filminde Şener Şen’in rol arkadaşı kim? Yedi Cüceler’in adını say? Behzat Ç. karakterini kim oynadı? Pepsi mi? Coca Cola mı tercih edersin? Dünyada açlığı çözmek için planın ne? İleride mezar taşında ne yazsın?”
EŞKIYALIK SINIRSIZ
‘Genel Kültür’ ölçme amaçlı çokça entelektüel (!) sorular, öğretmen adaylarına soruldu. Coca Cola’nın protesto edildiği günlerde, ‘Vallahi, Pepsi içiyorum’ demediyse yandı. ‘Dünyada açlık mı? Üniversite bitirdim. Ana-babamdan harçlık alıyorum. Ben açım, ben!’ dese bir türlü, demese bin türlü. Çaresiz, üç beş cümle eveleyip, gevelendi. Eşkiya’da Şener Şen’in rol arkadaşını bırak, MEB’de Oscar performanslı eşkıyalık yapılıyor’ demeye kalksa CeHaPe’li bu, otur sıfır! ‘Mango ne? Şeftalinin kilosu pazarda 150 lira’ diye itiraz etse ‘Cumhurbaşkanımızın çok sevdiği ejder meyvesine gönderme yapıyor. Ekonomiyi kötülüyor. Hain!’ diye mülakat jürileri teyakkuza geçebilir.
SIFIR SENDROMU
MEB’e şimdiye kadar KPSS’de kazanıp, mülakatta elenen 1.611 öğretmen dava açtı. Ankara 25. İdare Mahkemesi, 5 ay önce ilk kararı verdi. Öğretmen Fatih Uzun’un mülakatında, eğitim bilimlerinde üç jürinin de aynı soruda sıfır vermesinin hukuken izahı olmayacağı ve mülakatın objektif yapılmadığına hükmetti. Davayı, MEB kaybetti. Mülakat mağduru öğretmenlerden Tuba Sağır da aynı gerekçeyle 5 ay önce dava açtı. Dava, Ankara 25. İdare Mahkemesi’yle aynı koridordaki Ankara 20. İdare Mahkemesi’ne düştü. Mahkeme bu kez, eğitim bilimlerinde tüm jüri üyelerinin öğretmene mülakatta sıfır verilmesinde, hukuka aykırılık bulmadı. Dava reddedildi.
GÖSTERMELİK TİYATRO
Sakarya Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden 9 yıl önce mezun olup, 23 yaşından bu yana atanmak için 5 kez KPSS’ye giren Tuba Sağır’a karar önceki gün tebliğ edildi. KPSS’de yüksek puanlar alıp, mülakatta elenmişti. Hacivat ve Karagöz’le ilgili göstermelik tiyatro soruldu. Atatürk’ün, ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür’ sözünü değerlendirmesi de istendi. Jüri dinleyip, “Hocam, zaten kontenjandasın. Aramıza hoş geldin” diyerek elini sıkıp, bir bardak da su ikram etti. Sevinçle ayrıldı. Sonuçlar açıklandığında üç jüri üyesinden ikisinin eğitim bilimlerinden sıfır verdiği, birinin sıfır bile etmeyen boş küme yani etkisiz eleman anlamında not verdiği ortaya çıktı.
JÜRİ KOPYA ÇEKMİŞ
Türk Dili ve Edebiyatı’nda, 796 öğretmen kontenjanı açılmıştı. 41 bin aday içinde 82.27 puan alıp 724. olduğu için atanmak hakkıydı. MEB Yusuf Tekin o tarihte, “Kontenjan içindekilerin KPSS’ye tekrar girmesine gerek yok. Puanı yeterli olanlar zaten atanacak’ dese de atanmadı. MEB, ‘hata yok’ diyerek itirazını reddedince, dava açtı. Tuba Sağır, “Eğitim bilimlerindeki 80 sorudan en az 60’ını yapamayan zaten 80 puanı geçemez. 82.27 puan aldım. Jüri buna rağmen eğitim bilimlerinde benim hiçbir şey bilmediğime hükmetti. Davada üç maddi hata var. Eğitim bilimlerinde iki jüri üyesi aynı yerde, aynı toplama hatasını yapıp, birbirlerine bakıp, puanlamış. Mahkemenin ret kararı önceki gün geldi, istinafa gideceğiz” dedi.
ÖĞRETMENİN SUÇU NE?
Gözyaşları içindeki Tuba öğretmen, “Ankara 25. İdare Mahkemesi öğretmenleri haklı bulurken, Ankara 20. İdare Mahkemesi reddetti. Mülakatta emeklerimi çalan MEB, şimdi benden 36 bin TL mahkeme ücreti istedi. 9 yıl önce okulu bitirdim. Atanmaya uğraşırken, evlendim. Oğlum İlkay’ı emzirirken, ayağımda sallarken bu sınava çalışıp, kazandım. Öğretmen olmak için daha ne yapayım?” diyerek isyan etti. Rıfat ve Ayten çifti, Tuba’yı okutmak için ailece bedel ödemiş. Babasının işleri bozulunca, annesi ve babaannesi gece gündüz el işi örüp satarak, harçlık yollamış. Yaşadıklarını, Reşat Nuri Güntekin’in Yaprak Dökümü romanındaki Ali Rıza beyin, sorumluluklarını yerine getirse de yine de ezilen kızı Fikret’e benzetiyor. Öğretmenlere mülakatta, ‘İleride mezar taşında ne yazsın?’ diye soran mülakat adaletsizliğini musallat eden Yusuf Tekin; sahi, ölünce mezar taşında ne yazsın?
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:75
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 17 Ekim 2025 05:03 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















