Maryam Şahinyan’ın körüklü kamerasıyla 60 yıllık portresi Agos
Agos sayfasından alınan verilere göre, Ankara24.com bilgi veriyor.
Maryam Şahinyan, körüklü kamerasının ardında 60 yıl boyunca İstanbul’un yüzlerini, acılarını, umutlarını ve dönüşümünü belgeledi. Ermeni bir kadın olarak göçle, kayıpla ve yalnızlıkla örülü bir hayatın içinden ışıkla, sabırla ve incelikle binlerce hikâye yarattı. Her bir karesi yalnızca bir portre değil, Türkiye’nin çok katmanlı hafızasının siyah-beyaz aynası oldu. Türkiye’nin ilk kadın stüdyo fotoğrafçısı Maryam Şahinyan'ın hikâyesine uzanıyoruz.
Bu yıl 29’uncu kez tiyatroseverlerle buluşan ve 22 Kasım'da sona erecek olan İstanbul Tiyatro Festivali'nin gelecek haftaki programında yer alan “İstanbul Mon Amour: Pera’nın Karanlık Odası”, Türkiye’nin ilk kadın fotoğrafçısı Maryam Şahinyan’dan ilhamla şehri bir sahneye, yürüyüşü anlatının parçasına dönüştürüyor.
İstanbul Mon Amour Pera’nın Karanlık Odası, 15 ve 16 Kasım tarihlerinde Beyoğlu Spor Kulübü, Beyoğlu Sineması ve Metrohan’da gerçekleştirilecek. Detaylar ve biletler İstanbul Tiyatro Festivali’nin internet sitesinde.
Maryam Şahinyan'ın göç, fotoğraf ve hikâye ile dolu yaşamını derledik.
1911’de Sivas’taki Şahinyan Konağı’nda doğan Maryam Şahinyan, 1915 Ermeni Soykırımıyla zorunlu göçe maruz kalan Ermenilerden sadece biri. Sahip oldukları her şeyi bırakarak Samsun üzerinden İstanbul’a göç etmek zorunda kalan Şahinyan ailesi, Harbiye’de bir apartman dairesine taşınır.
Okul çağına geldiğinde, babası Mihran Şahinyan, Maryam’ı Esayan Ermeni Okulu’na yazdırır. Esayan’dan mezun olduktan sonra orta öğrenimi için Sainte Pulchérie Fransız Lisesi’ne devam eden Şahinyan’ın annesi, 1936 yılında yaşamını yitirir.

Şahinyan’ın babası, 1933 yılında Galatasaray Meydanı’nda bir pasajda bulunan Foto Galatasaray adlı fotoğrafçıya ortak olur.
Fotoğrafçılığa ilk adımMaryam Şahinyan, yaşadıkları ekonomik zorluk nedeniyle orta öğrenimini yarıda bırakarak fotoğrafçıda babasına yardım etmeye başlar. Zamanla fotoğrafçılığı sevdiğini fark eden Şahinyan, babasından stüdyo fotoğrafçılığını kapsamlı bir şekilde öğrenir ve 1937’de ailesinin tüm ekonomik yükünü omuzlayarak stüdyoyu tek başına işletmeye karar verir.
Şahinyan, fotoğrafçıyı devraldığı günden itibaren Foto Galatasaray adıyla üç stüdyo değiştirse de hiçbir zaman çalışmasına ara vermez. Ortakların ayrılması, babasının da vefatıyla Maryam Şahinyan, Foto Galatasaray’ı devralır.
Her gün öğle yemeğinde evinden getirdiği bir kırmızı elma yiyen Şahinyan, 60 yıl boyunca kesintisiz bir şekilde Ermenilerin, Hıristiyan ve Musevi toplulukların, transların, çocukların ve her renkten insanın fotoğrafını çeker.
Şahinyan'ın fotoğrafları aynı noktadan, açıdan ve perdeden çekmesi, sandalye gibi dekoratif malzemeleri veya aynı kostümü kullanması gibi değişmeyen birtakım unsurlar, bir nevi Şahinyan'ın gizli imzası olur. Kendi fotoğrafının çekilmesinden hoşlanmayan Şahinyan'ın, yalnızca dört vesikalığı ve bir aile fotoğrafı bulunuyor.
Şahinyan, İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma körüklü fotoğraf makinesi ve kendine has tarzıyla 60 yıl boyunca yalnızca siyah-beyaz fotoğraflar çeker. Fotoğraf ve teknolojinin gelişimine rağmen Şahinyan, körüklü kamerasını 1985 yılına kadar kullanır.
Çektiği her filmin banyosunu kendi yapan Şahinyan, fotoğrafları tek tek numaralandır, aralarına pelür kâğıtlar serer ve hepsini sırasıyla arşivler.
1985’te stüdyosunu devreden ve yaklaşık 60 yıllık fotoğraf arşivini Hıdivyal Palas’taki deposuna taşıyan Şahinyan, Katolik din görevlileri, Ermeni rahibeler, bar mitsva (ergenlik töreni) yapılan Musevi çocuklar, Rum kadınlar, Bolşevik Devrimi’nden kaçıp İstanbul’a sığınan Ruslar, tiyatro grupları, müzisyenler, LGBTI+ bireyler ve transseksüelleri fotoğraflayarak her birinin unutulmuş ya da unutulacak hayatını belgeler.
60 yıl boyunca fotoğraf çeken ve hiç evlenmeyen Şahinyan, 1996 yılında İstanbul’un Şişli ilçesindeki evinde yaşamını yitirir ve Şişli Ermeni Mezarlığı’na defnedilir.
Kendisinden geriye, binlerce fotoğraf ve ahşap körüklü kamerası kalır.

1990’lı yıllarda 20 yıldan fazla bir süre depoda kalan, ülkenin 60 yıllık tarihine ışık tutan ve tamamı filmlerden oluşan Şahinyan'ın devasa arşivi, 2012 yılında Tayfun Serttaş ve ekibi tarafından bulundu ve iki yıl süren bir restorasyon ve temizlik çalışmasıyla gün ışığına çıkarıldı.
Arşivde yaklaşık 200 bin adet negatif ve bir milyona yakın insanın fotoğrafı mevcut. Şahinyan'ın 200 bine yakın filminin tamamını yeniden görselleştirmek için üç yıl çalışıldı. Arşiv, binlerce insanın portrelerinin yanı sıra dönemin kültürüne, yaşamına, insanlarına ve tarihine de ışık tutuyor.
Sahinyan'ın arşivini ortaya çıkaran sanatçı ve araştırmacı Tayfun Serttaş, Şahinyan'ın çalışmalarının editörlüğünü üstlenerek, 2011'de Aras Yayıncılık’tan “Foto Galatasaray” isimli kitap çıkardı. Eserde, İstanbul’un yakın dönem klasik fotoğraf stüdyolarından bugüne ulaşabilmiş Foto Galatasaray arşivinden seçilen bine yakın fotoğraf yer alıyor.
1942 Varlık Vergisi, 6-7 Eylül 1955 Pogromları, 1974 Kıbrıs Savaşı gibi birçok olaya tanıklık eden Şahinyan’ın fotoğrafları, genelde kadın ve çocuklardan oluşuyordu.
Türkiye’nin ilk kadın stüdyo fotoğrafçısı olan Maryam Şahinyan, İstanbul Kadın Müzesi’nde adı geçen dört kadın fotoğrafçıdan biri.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:55
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 15 Kasım 2025 11:37 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















