Louvre Müzesi soygununun ardından gelen soru: ‘Mücevherlere ne olacak
Hurriyet sayfasından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com duyuruda bulunuyor.
Geçen pazar (19 Ekim) günü yerel saatle 9.30’da Paris’teki Louvre Müzesi’ne giren maskeli dört hırsız 7 dakika içinde Fransa’nın en değerli mücevherlerinden sekiz parçayı çalarak kayıplara karıştı. Çalınan kraliyet mücevherlerinin değeri 88 milyon euro olarak açıklandı.
Dünyanın en önemli sanat galerilerinden birinde yaşanan bu soygun, sanat eserlerinin güvenliği konusunda büyük bir tartışmaya yol açtı. Eserlerin akıbetinin ne olacağı da zihinlerde soru işareti oluşturdu. WSJ Magazine’in Federal Soruşturma Bürosu’nu (FBI) kaynak göstererek verdiği bilgiye göre çalıntı sanat eserlerinin gizli küresel ağı, Dubai (Birleşik Arap Emirlikleri) ve Delhi’deki (Hindistan) elmas kesim dükkânlarından New York (ABD), Anvers (Belçika) ve Tel Aviv’deki (İsrail) kuyumculara kadar uzanan bir yelpazede yılda milyarlarca dolar değerinde kaçak eser ticareti yapıyor.
Yaşanan en büyük endişe bu tarihi eserlerin parçalanarak ayrı ayrı satılması. Çünkü resim, heykel gibi geleneksel sanat eserlerinin değerlerini koruyabilmeleri için mükemmele yakın kalitede muhafaza edilmesi gerekirken mücevherde durum farklı. Soyguncular mücevherleri parçalayıp altın, elmas ve değerli taşları alıcılara parça parça satma yoluna gidebilirler. Sanat hukuku alanında uzman Dr. Av. Zeynep Hekim Bülbül çalınması durumunda takı veya madeni para gibi kültür miraslarının bulunma şansının düşük olduğunu söylüyor: “Bana kalırsa Louvre’dan çalınan bu değerli taşlar büyük olasılıkla çoktan parçalanmış, farklı şekil ve boyutlarda kesilmiş ve tanınması zor bir hale getirilmiştir.”
Galeri Baraz’ın yöneticisi Yahşi Baraz’sa farklı bir ihtimalden bahsediyor. Baraz, Louvre’da olayın çok profesyonelce planlandığına dikkat çekip şöyle diyor: “Dünyada bazı çok zengin, ruhsal sorunlar yaşayan koleksiyonerler var. Profesyonel hırsız tutup müzelerden eser çaldırır, sonra da kendi malikânelerine asar, karşısına oturup seyreder. Çünkü bu tür eserlerin piyasada alıcısı yoktur. Louvre’daki olayın da sipariş üzerine yapıldığını düşünüyorum. Profesyonel bir planla, aylar süren hazırlığın ardından gerçekleştirilmiş olabilir.”
10 hırsızdan 1’i yakalanıyor
Soygun deyince akla güvenlik, güvenlik deyince de akla eserlerin sigortalı olup olmadığı geliyor. Polaris Sigorta ve Reasürans Brokerliği Sanat Sigortaları Direktörü Nazan Yılmaz sanat eseri hırsızlığının silah ve uyuşturucu kaçakçılığından sonra en çok paranın döndüğü üçüncü sektör olduğunu söylüyor. Yılmaz’a göre sanat eseri hırsızlığından yılda yaklaşık
5 milyar dolar para kazanıldığı tahmin ediliyor. Sanat hırsızlarının yakalanma oranıysa sadece 10’da 1. Gerçekleştirilen hırsızlık oranı her yıl yüzde 10 artmakta. Yılmaz “Sanat hırsızlarının başarı şansı maalesef düşük değil. Sanat eseri hırsızları uzun vadeli amaçlar için sanat eserlerini çalıyor, unutulması için 10 yıl gibi bir sürenin geçmesini bekliyorlar” diyor.
Kültür miraslarının korunması ve gelecek nesillere aktarılmasının önemli olduğunu vurgulayan Yılmaz sözlerini şöyle sürdürüyor: “Sigortanın önemi de burada karşımıza çıkıyor; sanat sigortası eserlerin korunarak gelecek kuşaklara aktarılması ve de maddi karşılığının güvenceye alınması için en önemli koruma aracı.
Louvre Müzesi de Türkiye’deki devlet müzeleri de devlet güvencesinde. Bu yüzden iyi korundukları düşünülmekte ancak maalesef bu örnekte de göründüğü üzere durum böyle değil. Tüm koruma önlemlerine rağmen hırsızlık olabiliyor. Sadece hırsızlığa karşı değil, eserlerin tüm risklere karşı (All Risk poliçesi) korunma altına alınması gerekiyor.”
‘Cezası oldukça ağır’
Dr. Av. Zeynep Hekim Bülbül
Her ülkede, bizdeki Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) gibi kurumlar var ve bu kurumlar INTERPOL, gümrük ve müzelerle koordineli çalışıyor. Müzayede evleri, galeriler ve sanat eseri satan yerler bu sistemin bir parçası; üzerlerinde ciddi sorumluluklar var. Çünkü bu suçların cezaları oldukça ağır.
UNESCO 1970 ve Uluslararası Özel Hukukun Birleştirilmesi Enstitüsü (UNIDROIT) 1995 gibi önemli sözleşmelerle ülkeler arasında yapılan ikili anlaşmalar, bu mekanizmanın uluslararası ayağını oluşturuyor. Interpol, UNESCO ve Uluslararası Müzeler Konseyi’nin (ICOM) veritabanları sayesinde çalınan bir eser çoğu zaman izlenip bulunabiliyor.
‘Hayat hızlı bir şekilde normale döndü’
Paris’in günlük yaşamına dair paylaştığı sosyal medya içerikleriyle tanınan 27 yaşındaki Emir Erdoğan
o gün Paris sokaklarında neler yaşandığını anlattı.
O gün müzenin az gerisinde kartpostal satanlara gidecektim. Soygundan 2-3 saat sonra bisikletle yola çıktım. Pont des Arts köprüsünden geçerken soyguncuların girdiği pencerenin önündeki kalabalığı fark ettim.
Ekstra bir güvenlik önlemi görmedim. Trafik normal şekilde ilerliyordu. Hırsızlığın yaşandığı balkonda olay yeri incelemeden 3-4 görevli vardı. Yolun karşısında da basın mensupları ve insanlar görevlileri izliyordu. Durumu o sırada fark eden turistlerse anı olsun diye fotoğraf çektiriyordu. En çok şaşırdığım şey aslında hayatın bu kadar hızlı bir şekilde normale dönmesiydi.
Fransızlara göre bu ülke için çok büyük bir itibar kaybıydı. Ama bunu sokakta, kafelerde trajikomik olarak yorumluyor ve açıkçası dalga geçiyorlardı. Z Kuşağı sosyal medyada bu durumla alakalı komik videolar paylaşmaya başladı.
‘Güvenlik zafiyeti değil, tarihin ironik tekrarı’
Şerif Yaşar, Sanat Tarihi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Louvre Müzesi yalnızca Fransa’nın değil, dünyanın kültürel vitrini olarak kabul edilir. Ancak yaşanan olay bu ‘görkemli vitrin’in ardındaki derin çelişkileri bir kez daha gözler önüne serdi. Yaşanan elbette büyük bir güvenlik skandalı. Fakat asıl mesele, Louvre’un tarih boyunca da ‘çalınan eserlerin sergilendiği’ bir yer olması. Tıpkı İngiltere’deki British Museum gibi, Louvre’da sergilenen birçok eser, ait oldukları coğrafyalardan koparılmış, halklarının hafızasından sökülüp alınmıştır.
Son olarak İstanbul’da Mimar Sinan’ın Piyalepaşa Camisi çinilerinin de Louvre envanterinde olması çok büyük bir eleştiri almıştı. Hepsi Batı’nın ‘evrensel kültür mirası’ söyleminin ardına saklanmış büyük bir tarihi yağmanın sessiz tanıklarıdır.
Dolayısıyla bugün Louvre’da yaşanan hırsızlık, sadece bir güvenlik zafiyeti değil, tarihin ironik bir tekrarından ibarettir.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:88
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 26 Ekim 2025 08:21 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















