Ankara24.com
close
up
Menu

Türkiye’de Üniversite Eğitimi. En İyi Üniversiteler, Fırsatlar ve Başvuru Rehberi 2025

Kerem Aktürkoğlu pişman etti: Hayal kırıklığıydı

Beylikdüzü döneminde ihaleye fesat karıştırdığı iddia edilmişti: Mahkemeden İmamoğlu hakkında karar Politika Haberleri

Bir güvenlik travmasının anatomisi.... Haber7 yazarından ezber bozan İran kitabı!

Sarıyer de sağanak sonrası göle dönen caddede domuz boğuldu

Merdan Yanardağ ın gözaltı süresi uzatıldı

İsrail medyası Galatasaray ın koreografisini UEFA ya şikayet etti Sözcü Gazetesi

TOKİ KİRALIK KONUT ÖDEME PLANI Kira ücretleri ne kadar olacak, kimler başvurabilir?

Dışişleri Bakanı Fidan Ürdünlü ve Mısırlı mevkidaşlarıyla telefonda görüştü Gündem Haberleri

Cevdet Yılmaz KKTC Cumhurbaşkanı nı ziyaret etti!

Avrupa devleri sinyal yakmıştı! Osimhen için taraftarın yüreğine su serpen açıklama

ŞOK aktüel kataloğu 24 28 Ekim yayında! ŞOK ta bu hafta neler var? İşte ŞOK indirimli ürünler listesi

Gece boyu uyuyana kadar saatleriniz mi geçiyor? Uykusuzluk çekiyorsanız daha derin bir uyku için uygulamanız gereken yöntemler!

Gençlerbirliği TÜMOSAN Konyaspor maçının hazırlıklarını sürdürdü Futbol Haberleri

ABD de bütçe krizine bağış yaması!

Başkan Gülpınar: Göbeklitepe insanlığın ortak hafızasıdır

İsrailli antropolog Barış Kurulu nun olası tehlikesine karşı uyardı: Sömürgeye kapı açmak!

Khloe Kardashian dan şaşırtan itiraf: 3 yıldır kimseyle birlikte olmadım

Forensic Architecture ın kurucusu Weizman: Soykırım kalkınma adı altında sürebilir

Kremlin den şaşırtan açıklama! İptal deniyordu ama... Trump ve Putin görüşecek

Kürtçe şiir Sözcü Gazetesi

Kürtçe şiir Sözcü Gazetesi

Sozcu sayfasından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com haber yayımlıyor.

“TBMM başkanı Numan Kurtulmuş, Kürtçe şiir okudu, TBMM’nin resmi sosyal medya hesabından yayınlandı, tarihte ilk” deniyor. Doğru... Ama eksik... Çünkü, bu noktaya nasıl gelindiği hiç anlatılmıyor. Bu noktaya nasıl gelindiği anlatılmadığı için bundan sonra nerelere gidileceği de hiç konuşulmamış oluyor. Münferit bir olay gibi sunuluyor.

Halbuki...

2003 yılıydı, AKP iktidara geldi. “Avrupa Birliği’ne gireceğiz, bu yüzden Avrupa Birliği’ne uyum düzenlemeleri yapıyoruz” denildi, nüfus kağıtlarına Kürtçe isim yazdırmak serbest bırakıldı, Avrupa Birliği’ne uyum çerçevesinde Kürtçe özel kurslar açıldı, Kürtçe yayınlar serbest bırakıldı, ilk Kürtçe şiir kitabı yayınlandı, kitabın yazarı Öcalan’ın avukatıydı. Sayın medyamızda Avrupa Birliği’ne uyum ayaklarıyla ilk açılımı CnnTürk yaptı, ilk Kürtçe müzik klibi yayınlandı, Kardeş Türküler’in Mirkut isimli şarkısıydı. İlk Kürtçe erotik film, video kaset olarak piyasaya sürüldü, Xaşhiki Kaliki, Dedenin Fantezileri anlamına geliyordu, başrolünde seks filmlerinin popüler yıldızı Yasemin Ünlü vardı, yaşlı bir adamın İstanbul’daki cinsel maceraları anlatılıyordu, tüm diyaloglar Kürtçe’ydi, satış rekoru kırdı. Aynı yıl, Avrupa Birliği’nin merkezi Brüksel’de, Sürgünde Kürdistan Parlamentosu açıldı. Sayın ahalimiz AKP hükümeti sayesinde Avrupa Birliği’ne gireceğini zannederken, aslında eşzamanlı olarak, bölücü örgüt resmen, Avrupa Birliği’nin himayesi altına alınıyordu.

2004... Avrupa Parlamentosu, Leyla Zana’ya Sakharov Ödülü verdi. Aslında bu ödülü tee dokuz yıl önce vermişlerdi ama Leyla Zana hapiste olduğu için takdim edememişlerdi, AKP iktidara gelir gelmez Leyla Zana serbest bırakıldı, takdim ettiler. Sakharov Ödülü daha önce Güney Afrika’da ırk ayrımcılığına karşı mücadele eden efsane lider Nelson Mandela’ya verilmişti, yani Avrupa Parlamentosu açısından Leyla Zana, Mandela gibiydi. Eşzamanlı olarak, asrın liderimiz Washington’a gitti, Beyaz Saray’da ABD başkanıyla görüştü, Türkiye’ye döner dönmez, “biliyorsunuz, Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanlarından bir tanesiyiz” dedi, gerçi bilmiyorduk ama o gün öğrenmiş olduk, Büyük Ortadoğu Projesi ilk kez resmen telaffuz edilmişti, “ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Diyarbakır yıldız olacak” dedi. Hemen peşinden, Abdullah Gül’le birlikte oturdular, takvimde başka gün yokmuş gibi, tam 29 Ekim’de Cumhuriyet Bayramı’nda, Papa heykelinin önünde, Avrupa Birliği Anayasası’na imza attılar, Türkiye’de habire anayasayı değiştirmek istiyorlardı ama Avrupa Birliği Anayasası’nın bir kelimesine bile itiraz etmeden imzayı bastılar.

2005... Orhan Pamuk çıktı, “Kürtleri katlettik, Ermenileri soykırdık, benden başka kimse bunları söylemeye cesaret edemedi” dedi, şak, Almanya’dan Barış Ödülü aldı. Şablon netleşmişti, Türkiye’yi suçlarsan “barış yanlısı” oluyordun, Türkiye’yi savunursan “savaş yanlısı” oluyordun, “barış” kavramı bu tür yöntemlerle sömürülmeye başlandı, Türk medyasında “barış” maskesi takan ikinci cumhuriyetçilere, sömürge solcularına, Avrupa Birliği fonlarının musluğu açıldı. Eşzamanlı olarak, Amerikan işgali ilk meyvesini verdi, Irak Anayasası’nda Kürdistan bölgesine “özerklik” verildi.

2006... Orhan Pamuk’a Nobel Ödülü verildi. Eşzamanlı olarak, Roma’daki NATO toplantısında bir ilk yaşandı, brifing veren Amerikalı albay, dev ekranda Ortadoğu haritası açtı, Türkiye’nin yarısında alenen “Kürdistan” yazıyordu. Türkiye’yi bölmeyi hedefleyen, Türkiye, Irak, Suriye ve İran’dan parça koparan Kürdistan projesinin, alenen NATO projesi olduğu ortaya çıktı.

2007... Asrın liderimizin, “Apo’ya sayın, şehitlere kelle” dediği ortaya çıktı, meğer tee 2000 yılında Avustralya’da bir radyo kanalına konuşmuştu, yedi yıl sonra bu konuşmanın kaseti ortaya çıktı, orada böyle dediği anlaşıldı. Eşzamanlı olarak, 12 Eylül’de darbe yapan, darbe yaptığı dönemde “Kürt diye bir şey yoktur, karda yürürken kart kurt sesleri çıkıyor, o seslerden oluşmuş bir kavramdır” diyen Kenan Evren, sürpriz açılım yaptı, “dünyaya ayak uyduramayanların kafası almıyor ama Türkiye’nin eyalet sistemine geçmesinde fayda var” dedi, “Barzani’nin Kürt devleti kuruldu, bu saatten sonra yapacak bir şeyimiz yok” dedi, “benim yaşım ilerledi, ben belki göremem ama Türkiye mutlaka eyaletlere bölünmeli, yoksa huzur bulamaz” dedi, “her eyalet Türk Bayrağı’nın yanına kendi bayrağını assın” dedi, Türkiye’nin İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Erzurum, Eskişehir, Trabzon ve Diyarbakır’dan oluşan, sekiz eyalete bölünmesi gerektiğini anlattı. Eşzamanlı olarak, bugünkü DEM partinin o günkü versiyonu olan DTP’nin kongresinde açık açık “Türk denmesin, Türkiyeli densin” denildi.

2008... Ahmet Türk “Kürtler soykırıma uğradı” dedi. Türkiye’nin güya onur konuğu olduğu Frankfurt Kitap Fuarı’nda Türkiye’nin yarısını Kürdistan olarak gösteren harita asıldı. Eşzamanlı olarak, CIA’in Ortadoğu şefi Graham Fuller’in AKP’ye övgüler düzdüğü “Yeni Türkiye” isimli kitabı piyasaya çıktı, “Kemalizm’in sonu geldi” diyordu. Gayet netti, AKP’den öncesini “eski Türkiye” diye aşağılayan, “Yeni Türkiye” denilen kavram, CIA projesiydi.

2009... Dindar cumhurbaşkanı denilen Abdullah Gül, Bitlis’in Güroymak ilçesine gitti, “Norşin” dedi. Devletin televizyon kanalı TRT, tarihte ilk kez Kürtçe kanal açtı. Diyanet tarihte ilk kez Kürtçe mevlit okuttu, mevlit kandiliydi, Diyarbakır müftülüğü Hazreti Muhammed’in doğum gününde, Ulucami’de Kürtçe mevlit okuttu, TRT Şeş’te naklen yayınlandı. Üniformalı PKK’lılar Kandil’den Habur sınır kapımıza geldiler, havai fişekler eşliğinde yürüye yürüye Türkiye’ye girdiler, otobüsün üstüne çıkıp zafer turu attılar, asrın liderimiz “Habur’daki manzara karşısında umutlanmamak mümkün mü, çok sevindirici şeyler oluyor” dedi. Eşzamanlı olarak, Diyarbakır belediye başkanı Osman Baydemir’di, basın toplantısı düzenledi, gayet zarif bir dille ifade etti, “devlete mesajımız var, hasstirin burdan” dedi!

2010... Asrın liderimiz, PKK’yla masaya oturduğumuzu iddia edenlerin şerefsiz olduğunu söyledi, ama masaya oturduğumuz ortaya çıktı. İmralı’ya heyet gitti, Pervin Buldan, Altan Tan, Sırrı Süreyya Önder’di, Kandil’le İmralı arasında kuryelik yapıyorlardı. “TBMM’de kravat takılmasın” diye önerge veren, TBMM albümüne kravatsız fotoğrafını koydurtan Sırrı Süreyya Önder, Apo’ya kravat takarak gitmişti. Eşzamanlı olarak, Murat Karayılan, Kandil’de basın toplantısı düzenledi, sayın medyamız sevinçle, koştura koştura gitti, kalaşnikoflarla karşıladılar, Apo posterleriyle, PKK bayraklarıyla donatılmış sofralara oturttular, pilav üstü tavuk yedirdiler, muz ikram ettiler, yemekten sonra hepsini sıraya soktular, donlarına kadar arama yaptılar, kamyonet kasalarına bindirip, dağa çıkardılar, sayın medyamızdan 160 gazeteci vardı, hepsini çadıra soktular, Murat Karayılan teşrif etti, Apo posteriyle PKK bayrağının önüne oturdu, konuşma yapacağı masada 34 ayrı televizyon kanalının mikrofonu vardı, Anadolu Ajansı bile oradaydı, devletin resmi haber ajansı canlı yayın için Kandil’e gönderilmişti, tarihte ilk’ti, bilahare kuyruğa girdiler, sırayla Murat Karayılan’ın yanına oturdular, sırıta sırıta poz verdiler, Murat Karayılan’ın “saygılı, kültürlü, bilimsel konuşan, güleryüzlü bir insan” olduğunu yazdılar, tonton, babacan biri olarak tanıttılar, kadın gazetecilerden biri mesela, şahane ambalajlıyordu, “çatık kaşlı olacağını düşünmüştüm, halbuki Murat Karayılan sohbet boyunca gülümsüyor, kariyer hırsı yok, bir lokma bir hırka” diyordu, yani bi tek “terörişko” demediği kalmıştı, ana haber bültenlerinde ballandıra ballandıra yayınladılar, gazetelerde tam sayfa yayınladılar, kendilerini karşılayan teröristler hakkında “sevimli delikanlılar” diye yazan bile oldu. Eşzamanlı olarak, Türk Patent Enstitüsü, Kürtçe markaları tescillemeye başladı, Örümcek Adam mesela Tevnepir Mirov oldu.

2011... Yüksek Seçim Kurulu, Leyla Zana’nın milletvekili adaylığını iptal etmeye cüret etti, PKK derhal sahaya indi, karakol, okul, otobüs, her yeri ateşe verdiler, şırrak, Yüksek Seçim Kurulu geri vitese taktı, adaylığa izin verdi, Leyla Zana 20 yıl sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girdi. Yemin töreninde herkesin gözü Leyla Zana’nın üzerindeydi, çünkü, 20 yıl önce milletvekili seçildiğinde, yeşil- sarı- kırmızı bandanayla meclis kürsüsüne çıkmıştı, yeminini Kürtçe sözlerle bitirmişti, tutuklanmıştı, acaba bu defa ne yapacaktı? Kürsüye çıktı, “büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim” diyeceğine, yeminin sözlerini değiştirdi, “büyük Türkiye milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim” dedi. “Türk milleti” demedi, “Türkiye milleti” dedi. Yemin metnine sadık kalmadığı için tekrar edilmeliydi ama oturumu yöneten AKP’li meclis başkanı Cemil Çiçek tekrar ettirmedi, bütün Türk milletinin duyduğunu duymamış gibi yaptılar. Demeye kalmadı, MİT’ileaks patladı, Oslo görüşmelerinin ses kayıtları internete düştü, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın PKK’yla resmen masaya oturduğu ortaya çıktı. Norveç’in başkentindeki pazarlıklara, o dönem başbakanlık müsteşar yardımcısı olan Hakan Fidan’la MİT müsteşar yardımcısı Afet Güneş̧ katılmıştı, Hakan Fidan kendisini teröristlere tanıtırken “sayın başbakanımızın özel temsilcisiyim” diyordu. Bu ses kayıtlarını internete kimin sızdırdığı meçhuldü. İddia o ki... MİT’le PKK arasındaki müzakereler, İngiliz istihbaratının hakemliğinde yürütülmüştü, PKK’nın İngiliz avukatı vardı, Mark Muller Stuart, bu arkadaş Londra’da bir düşünce enstitüsü kurulmasını sağlamıştı, güya bu enstitü arabuluculuk rolü üstlenmişti, kabak gibi ortaya çıkmıştı ki, bu sözde enstitünün faaliyetlerine BDP milletvekilleri ve AKP milletvekilleri de katılıyordu. PKK yönetimi Oslo pazarlıklarında MİT’e taslak sunmuştu, taraflar karşılıklı ateşkes yapacaktı, Öcalan serbest bırakılacaktı.

2012... PKK tanık, TSK sanık oldu, genelkurmay başkanı terörist ilan edildi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin liyakat sahibi bütün generalleri amiralleri, kurmay subayları komple hapse atıldı, sonra da ordudan atıldı. Eşzamanlı olarak, Leyla Zana röportaj verdi, “bu işi çözerse Tayyip Erdoğan çözer, Tayyip Erdoğan’da bu cesaret var” dedi. Barzani, AKP kongresinde onur konuğu oldu, Türkiye seninle gurur duyuyor diye alkışlandı. Kozmik odayı soymak için adeta levye olarak kullanılan Bülent Arınç, “Apo’nun gençliğinde namazında niyazında bir delikanlı olduğunu, oruç tuttuğunu” anlattı, “kandırıldığını, kurban edildiğini” söyledi, yani bi tek “zavallı Apocuk” demediği kalmıştı.

2013... Akil insanlar icat edildi. Aslında PKK projesiydi, ilk kez Öcalan dile getirmişti, böyle bir heyet kurulmasını istemişti, hatta isimler önermişti. Sayın ahalimizi PKK açılımına ikna etmek için, yedi bölgeye dokuzar kişilik heyetler gönderildi, TÜSİAD eski başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’dan TOBB başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’na, Kadir İnanır’dan Hülya Koçyiğit’e, sendika başkanları, TESEV başkanı Can Paker, Murat Belge, Etyen Mahçupyan, Doğu Ergil, Deniz Ülke Arıboğan, Nihal Bengisu Karaca, Abdurrahman Dilipak, İzzettin Doğan, Mehmet Uçum, Hilal Kaplan, Hasan Karakaya, Fehmi Koru, Kezban Hatemi filan, hepsi akil olmuşlardı. “Kürt başka PKK başka denilemez” diyen akil vardı, “dağdakiyle birlikte yaşamak isterim” diyen akil vardı, “her iki taraf da şehit” diyen akil vardı, “Türk demeyelim Türkiye bayrağı diyelim” diyen akil vardı. Akiller rapor yazdı, “Dersim soykırımı”nın kınanmasını istediler, Seyid Rıza’ya itibarının iade edilmesini istediler, Dersim için yas ilan edilmesini istediler. Eşzamanlı olarak, TC’yi silmeye başladılar, Ziraat Bankası’nın ismindeki TC ibaresi kaldırıldı, sağlık bakanlığına ait kurumlarından TC ibaresi kaldırıldı, Bursa Valiliği’nden mesela, “TC Bursa Valiliği” tabelası indirildi. Demeye kalmadı, asrın liderimiz Barzani’yle birlikte Diyarbakır’da miting yaptı. Şivan Perver özel olarak davet edilmişti, İbrahim Tatlıses’le düet yaptılar, asrın liderimiz sahneye çıktı, Şivan Perver’in elini şampiyon olmuş boksör gibi havaya kaldırdı, asrın liderimiz orada yaptığı konuşmada tarihte ilk kez “Kürdistan” dedi, “dostum Barzani, sizin şahsınızda Irak Kürdistan bölgesini muhabbetle selamlıyorum” dedi. Şak... İmralı tutanakları patladı, Pervin Buldan, Altan Tan ve Sırrı Süreyya Önder’in ziyareti sırasında Öcalan’ın neler söylediği Milliyet gazetesinde yayımlandı. Öcalan’ın “sansürsüz” açıklamaları, Türkiye’nin hem geleceğine, hem de son 10 yılına dair çok çarpıcı ipuçları veriyordu. Açık açık “rejim değişikliği” olacağını söylüyordu. “Yepyeni bir Cumhuriyet kurulacak” diyordu. “AKP’yi 10 yıldır ayakta tuttuğunu, iktidarı AKP’ye altın tepside sunduğunu, AKP’nin olgunlaşması için bilerek beklediğini, sabrettiğini” anlatıyordu. “İslamcıların 40 yıllık rüyasını biz gerçekleştirdik” diyordu. Sırrı Süreyya Önder’e talimat veriyordu, “vatandaşlık maddesini sana yazdırıyorum, yaz” diyerek, Anayasa’da olmasını istediği vatandaşlık tanımını yazdırıyordu, “özgür iradesiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılığını ifade eden her birey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır” diyordu, yani, Anayasa’nın 66’ncı maddesinde yer alan “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” ibaresini “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır” olarak değiştiriyordu. Eşzamanlı olarak, anadilde savunma yasası çıkarıldı, mahkemelerde artık Kürtçe savunma yapılabilecekti.

2014... Öcalan’a, Nevruz’da, Diyarbakır’da “ulusa sesleniş” konuşması yaptırdılar, mesajı Türkçe ve Kürtçe okundu, “saygıdeğer Türkiye halkı” diye başlıyordu, o gün o meydanda bir tek Türk Bayrağı bile yoktu, her taraf PKK bayraklarıyla donatılmıştı, asker/polis ortalıktan çekilmişti. Aynı dakikalarda, Murat Karayılan, Almanya Bonn’da Nevruz kutlamalarına katılıyordu. Eşzamanlı olarak, Diyarbakır’da PKK mezarlığı açıldı. Elinde kalaşnikofuyla Mahsum Korkmaz’ın heykeli dikildi. Kürt Dili Araştırma Geliştirme Derneği tarafından, Kürtçe eğitim veren sözde ilkokullar açıldı, Diyarbakır, Hakkari ve Şırnak’ta bazı binalar “okul” haline getirildi, ilkokul çocuklarına Kürtçe eğitim verilmeye başlandı, Yüksekova’da açılan okula, Öcalan’ın annesinin ismi verildi, tabela asıldı, Uveyş Ana İlkokulu’ydu. Elbette yasal değildi ama sembolik olarak eğitime başlamışlardı. Huninin ağzına yaklaştıkça hızlanan girdap misali, Türkiye döne döne sürükleniyordu... Barzani’nin Kürdistan silahlı kuvvetleri, takvimde başka gün yokmuş gibi, tam 29 Ekim’de Cumhuriyet Bayramı’nda, topuyla füzesiyle, Kürdistan bayraklarıyla, Türkiye topraklarında resmi geçit yaptı. Habur’dan girdiler, Türkiye üzerinden Suriye’ye, Kobani’ye geçtiler. Sadece karadan değil, havadan da girdiler, bazıları THY uçaklarıyla taşındı, imkan olsa denizden de gireceklerdi. Kurbanlar kesildi, havai fişekler fırlatıldı, halaylar çekildi. Mardin-Urfa yolunda acıktılar, dinlenme tesisinde lahmacun yediler, lahmacunun parasını bile Türkiye Cumhuriyeti Devleti ödedi. Aynı yıl, “Ben Dersimli Kemalim” diyen CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu, Seyid Rıza heykelinin önünde miting yaptı, “Tunceli’nin Dersim olmasını isterim, referandum yapılsa bu yönde oy veririm” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi, Tunceli isminin Dersim olarak değiştirilmesi için TBMM’de resmen yasa teklifinde bulundu. E, Seyid Rızacılar CHP eliyle atağa kalkınca, Şeyh Saidçiler de hemen vites yükseltti... Şeyh Said, İstiklal Mahkemesi tarafından suçlu bulunarak, Dağkapı Meydanı’nda asılmıştı, Diyarbakır büyükşehir belediye başkanı Gültan Kışanak, o Dağkapı Meydanı’nın ismini Şeyh Said Meydanı olarak değiştirdi.

2015... Asrın liderimiz Mardin’de miting meydanına çıktı, Kuran-ı Kerim’in Kürtçe mealini havaya kaldırdı, sallaya sallaya gösterdi, “12 yıl önce böyle bir şey mümkün değildi” diye bağırdı, dinin siyasete malzeme yapıldığı çok görülmüştü ama dinin Kürtçe üzerinden siyasete malzeme yapılması ilk defa görülüyordu. Eşzamanlı olarak, AKP’yle HDP arasında Dolmabahçe mutabakatı yapıldı, toplumdan gizlemeye çalıştıkları o mutabakata göre, Türkiye’de eyalet türevi özerk bölgeler oluşturulacaktı.

2016... Avrupa’da sivil toplum örgütü muamelesi gören PKK, İsviçre’de gençlik kampı açtı. Pentagon, artık gizlisi saklısı olmadan, PKK’ya açık açık silah ve cephane vermeye başladı.

2017... Barzani Ankara’ya geldi, Kürdistan bayrağı başkentimizde göndere çekildi, tarihte bir başka ilkti. Binali Yıldırım başbakandı, “itiraz edilecek ne var” dedi, “Kürdistan parlamentosu var, başbakanı var, kendine ait bayrağı var, elbette tanınır” dedi, Türkiye Cumhuriyeti resmen Kürdistan’ı tanımış oldu.

2018... Türkiye’nin resmen tanımasıyla birlikte, birinci çinko, Irak’taki Kürdistan tamamlanmıştı, sıra ikinci çinkoya gelmişti, Pentagon’un yıllık bütçesine, Suriye’de PYD/PKK’ya 65 bin kişilik ordu kurulması için özel bütçe ilave edildi.

2019... ABD başkanı Trump, asrın liderimize mektup yazdı, “uysal ol” dedi, “otur PKK’yla anlaş” dedi, “aptallık etme” dedi, “yoksa ekonominizi mahvederim” diye tehdit etti. Aslında bir değil, iki mektuptu, Trump kendi mektubuna “general” dediği Mazlum Abdi’nin mektubunu iliştirmişti, ABD başkanının “general” dediği, “siyasi muhatap” olarak sunduğu Mazlum Abdi, gençliğinden beri aktif PKK mensubuydu, Öcalan’ın yanında yetişmişti. Demeye kalmadı, Abdullah Öcalan’ın kırmızı bültenle yakalama kararı bulunan kardeşi Osman Öcalan, TRT’ye çıkarıldı.

2020... Türk ordusu Suriye’ye hamle yapmaya kalkınca, Avrupa ülkeleri anında Türkiye’ye silah ambargosu uygulamaya başladı.

2021... Papa, Kuzey Irak’ı ziyaret etti, Barzani de Papa’nın şerefine pul bastırdı, o puldaki haritada Türkiye’nin nerdeyse üçte biri Kürdistan olarak görülüyordu. Adıyaman, Şanlıurfa, Malatya, Elazığ, Erzincan, Mardin, Diyarbakır, Batman, Siirt, Şırnak, Bitlis, Van, Hakkari, Bingöl, Muş, Ağrı, Kars, Iğdır, Tunceli, Kilis, Hatay, Gaziantep, Sivas, Erzurum ve Kahramanmaraş... Barzani’nin pulunda Kürdistan sınırları içinde gösteriliyordu.

2022... Köktendinci terör örgütü Hizbullah’ın siyasi uzantısı Hüdapar, saray ittifakına katılma kararı aldı. Hizbullah’la PKK elbette sahada rakiptiler ama Hüdapar’la HDP’nin ortak paydaları vardı, her iki parti de Kürtçüydü, her iki parti de bölgesel özerklik istiyordu, her iki parti de Anayasa’daki vatandaşlık tanımını değiştirmek, anayasadaki Türk kavramını silmek istiyordu, her iki parti de Türkçe’nin tek resmi dil olmasına karşıydı, vatana ihanetten asılan Şeyh Said’i mesela her ikisi de “şehit” olarak görüyordu. Asrın liderimiz çıktı, “Hüdapar tamamen yerli ve milli bir yapı” dedi, cezaevlerinin kapıları Hizbullahçılara ardına kadar açıldı, yüzlerce kişiyi domuz bağıyla öldürenler, mezar evlerle tanınanlar, müebbet hapis cezası alanlar dahil, Diyarbakır emniyet müdürü Gaffar Okkan’ı şehit edenler dahil, alayı serbest bırakıldı, sokağa salındı. Bununla da kalmayacaktı, Hüdapar adayları AKP listelerine monte edilecek, AKP seçmenlerinin oylarıyla Meclis’e taşınacaktı.

2023... Cumhuriyet’in yüzüncü yıl dönümünde genel seçim yapıldı, İstiklal Madalyalı gazi Meclis, mutasyona uğradı. Terör örgütleriyle bağlantısını inkar etmeyen kişiler, terör örgütüne üye olmaktan hapis yatmış kişiler, “Hizbullah terör örgütü değildir” diyen, “PKK terör örgütü değildir” diyen kişiler, milletvekili oldu. “Kemalizm ırkçılıktır” diyenler, milletvekili oldu. “Türk diye bir ırk yok” diyenler, “Türk Bayrağı bana problemli geliyor” diyenler, sözde Ermeni soykırımını savunanlar, Amerikan istihbarat teşkilatının haber kaynağı olarak kullandığı tipler, Dersim’i soykırım olarak nitelendirenler, “karma eğitim kaldırılmalı” diyenler, “şeriat için referandum yapılsın” diyenler, “tarikatlara resmi statü verilsin” diyenler, “imam nikahı resmi nikah olmalı” diyenler, milletvekili oldu. Meclis’in genetiği değiştirildi.

2024... “Ben Dersimli Kemalim” diyen Kılıçdaroğlu gitti, 2010 yılından beri yardımcısı olan, Kılıçdaroğlu’nun bütün günahlarının ortağı olan Özgür Özel, CHP genel başkanı oldu, ilk iş, DEM partiyle ittifak kurdu, “kent uzlaşısı” yaptı, Türkiye topraklarında Kürdistan kurulmasını isteyen operacının elini öptü, Şeyh Said’in manevi hatırasına saygı duyulması gerektiğini söyledi, DEM parti eşbaşkanlarını CHP otobüsünün üstüne çıkartıp konuşma yaptırdı, “Kürtler soykırıma uğradı” diyen Ahmet Türk’ün “barış güvercini” olduğunu söyledi. Eşzamanlı olarak, asrın sürprizi yaşandı, MHP lideri Devlet Bahçeli, Abdullah Öcalan’a umut hakkı tanınmasını, serbest bırakılmasını istedi, hatta “buyursun gelsin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde konuşma yapsın” dedi, hızını alamadı, Öcalan’a “kurucu önder” dedi, “kurucu irade” dedi. Demeye kalmadı, Özgür Özel çıktı, “el yükseltiyorum, Kürtlere Türkiye Cumhuriyeti devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum” dedi. Demeye kalmadı, TBMM başkanı Numan Kurtulmuş çıktı, “anayasanın ilk üç maddesi değişmeli” dedi, “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü tabiri değişmeli, çünkü devletin milleti olmaz” dedi.

2025... İki tane dandik tüfeği mangalda yaktılar, sayın hükümetimiz ve sayın medyamız bayram müjdesi olarak sundu, “PKK silah bıraktı” dediler, “PKK kendini feshetti” dediler, halbuki PKK o mangal töreninde resmen manifesto yayınladı, açık açık söylediler, “Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası’na karşı silahlı mücadele başlattıklarını” anlattılar, talepleri yerine getirilmeden kesinlikle silah milah bırakmayacaklarını açıkladılar. Öcalan’ın isteği doğrultusunda Meclis’te komisyon kuruldu. Meclis çatısı altında Apo sloganları atıldı. Diyarbakır’da Öcalan’a özgürlük yürüyüşü yapıldı, sokaklarda polise Pokemon kovalatanlar, polise megafonla “düşman” diyenlere hiç seslerini çıkarmadılar. Ve... TBMM başkanı Numan Kurtulmuş, Diyarbakır’a gitti, Dicle Üniversitesi’nin açılış töreninde Kürtçe şiir okudu, TBMM’nin resmi sosyal medya hesabından yayınlandı.

Beraber yürüdük biz bu yollarda diyorlar ama...

Aslında, beraber yürüdük biz bu yıllarda.

Numan Kurtulmuş’un şiirine işte böyle yıl yıl getirildik.

(Aslına bakarsanız, İmralı tutanakları medyaya sızdığında, kabak gibi ortaya çıkmıştı... Hükümetle nasıl pazarlık ettiğini, Anayasa’yı nasıl değiştireceğini anlatan Öcalan, kendisine kuryelik yapan Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’i uyarıyordu, “mecliste komisyon kurulacak, meseleyi anayasal düzene oturtacağım, Kürtler kendilerini özgürce yönetecek, ama şu anda bunu dayatırsak, toplumda büyük alerji yaratır” diyordu. Yani alenen... Alıştıra alıştıra, ufak ufak, usul usul demek istiyordu.)

Kurbağa deneyini bilirsiniz mutlaka... Kurbağalar eksi iki derecelik suda, ölür, 50 derecelik suda, gene ölür. Mesela, 50 derecelik su bulunan kovaya tık diye bırakırsanız, anında tepki verir, refleksleri çalışır, zıp diye sıçrar, kendini dışarı atar. Ama, 15 derecelik suya bırakıp, yavaş yavaş ısıtırsanız, gıkını çıkarmaz, 20 derece, 25 derece, hiç istifini bozmaz, hayat normal akıyor zanneder, 30, 32, 35, bu yaz sıcaklar biraz fazla olacak herhalde diye düşünür, yeniden mevsim normallerine döneceği umuduyla, rehavetle oturmaya devam eder, 40, 41, 42, nihayet vaziyetin sakat bir yere doğru gittiğini idrak eder, sıçrayıp kurtulmak için hamle yapar, e nafile tabii, yavaş yavaş ısıtılan su, kaslarını kullanılmaz hale getirmiştir, aslında yay gibi olan bacakları, hamur gibi gevşemiştir, bir daha dener, yok kardeşim, iş işten geçmiştir, sinsi sinsi kendisini hedef alan değişimi kavrayamamış, geç kalmıştır, çok geç, çaresizlikle teslim olur.

Deney, tecrübedir, hayat denilen kavram, bir nevi laboratuvardır.

İnsan, kurbağadan akıllı olmalıdır.

Önemli haberleri ve güncellemeleri kaçırmamak için Ankara24.com'ı takip edin.
seeGörüntülenme:48
embedKaynak:https://www.sozcu.com.tr
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 21 Ekim 2025 05:03 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Türkiye’de Üniversite Eğitimi. En İyi Üniversiteler, Fırsatlar ve Başvuru Rehberi 2025

24 Ekim 2025 14:50see280

Kerem Aktürkoğlu pişman etti: Hayal kırıklığıydı

24 Ekim 2025 18:38see110

Beylikdüzü döneminde ihaleye fesat karıştırdığı iddia edilmişti: Mahkemeden İmamoğlu hakkında karar Politika Haberleri

24 Ekim 2025 18:31see105

Bir güvenlik travmasının anatomisi.... Haber7 yazarından ezber bozan İran kitabı!

24 Ekim 2025 16:35see105

Sarıyer de sağanak sonrası göle dönen caddede domuz boğuldu

25 Ekim 2025 12:11see104

Merdan Yanardağ ın gözaltı süresi uzatıldı

25 Ekim 2025 09:27see104

İsrail medyası Galatasaray ın koreografisini UEFA ya şikayet etti Sözcü Gazetesi

24 Ekim 2025 13:47see104

TOKİ KİRALIK KONUT ÖDEME PLANI Kira ücretleri ne kadar olacak, kimler başvurabilir?

24 Ekim 2025 16:33see104

Dışişleri Bakanı Fidan Ürdünlü ve Mısırlı mevkidaşlarıyla telefonda görüştü Gündem Haberleri

24 Ekim 2025 15:04see104

Cevdet Yılmaz KKTC Cumhurbaşkanı nı ziyaret etti!

24 Ekim 2025 14:21see104

Avrupa devleri sinyal yakmıştı! Osimhen için taraftarın yüreğine su serpen açıklama

24 Ekim 2025 16:03see104

ŞOK aktüel kataloğu 24 28 Ekim yayında! ŞOK ta bu hafta neler var? İşte ŞOK indirimli ürünler listesi

24 Ekim 2025 19:06see104

Gece boyu uyuyana kadar saatleriniz mi geçiyor? Uykusuzluk çekiyorsanız daha derin bir uyku için uygulamanız gereken yöntemler!

25 Ekim 2025 11:56see104

Gençlerbirliği TÜMOSAN Konyaspor maçının hazırlıklarını sürdürdü Futbol Haberleri

24 Ekim 2025 17:14see103

ABD de bütçe krizine bağış yaması!

25 Ekim 2025 13:29see103

Başkan Gülpınar: Göbeklitepe insanlığın ortak hafızasıdır

24 Ekim 2025 14:33see103

İsrailli antropolog Barış Kurulu nun olası tehlikesine karşı uyardı: Sömürgeye kapı açmak!

24 Ekim 2025 14:34see103

Khloe Kardashian dan şaşırtan itiraf: 3 yıldır kimseyle birlikte olmadım

24 Ekim 2025 16:05see102

Forensic Architecture ın kurucusu Weizman: Soykırım kalkınma adı altında sürebilir

24 Ekim 2025 13:30see102

Kremlin den şaşırtan açıklama! İptal deniyordu ama... Trump ve Putin görüşecek

25 Ekim 2025 08:13see102
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları