Küresel şirketler ve devletlerin İsrail’le işbirliği Selçuk Türkyılmaz
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, Ankara24.com bilgi veriyor.
Gazze Mahkemesinin nihai oturum raporuyla bir kez daha teyit edilen hususlardan biri, işlediği savaş suçları da dâhil olmak üzere asıl olarak İsrail’i ortaya çıkaran sistemin yargılanıyor olmasıdır. Bizde soykırım kavramı üzerinde daha fazla durulduğunu fark etmemek mümkün değil. Fakat İsrail’le ve İsrail’i ortaya çıkaran sistemle ilgili sorunları soykırım suçuyla sınırlandırdığımızda farklı boyutlar görünmez kılınıyor. Hâlbuki kolonyal hegemonyayı bütün dehşetiyle ortaya çıkarmak için sistemin diğer nitelikleri üzerinde de durmak gerekir. Bu çerçevede asıl olarak “Siyonizm, apartheid ve yerleşimci kolonyalizm”in Filistin’in tarihî toprakları ve Filistin halkı üzerinde yarattığı ve yaratmaya devam ettiği korkunç etkiler sistemli bir durumun sonuçlarıdır.
Filistin’in tarihî topraklarında yüzleştiğimiz durum ne Filistinlilerle sınırlıdır ne de Arap-İsrail çatışmasıyla izah edilebilir. Bugün İsrail’in ABD ve İngiltere ile ilişkisini hâlâ tam olarak belirleyebildiğimizi zannetmiyorum. Bu, Almanya için de geçerlidir. Türkiye’de yaygın olan inançlara göre Batı sistemi hâlâ değerler hiyerarşisinin tepe noktasında yer almaktadır. Yaklaşık iki yüz yıldır doğrudan Batı sisteminin meydana getirdiği sorunların içinde yaşamamıza rağmen bağımlılık derecemiz hakkında yaygın bir kanaate sahip olmadığımızı söyleyebilirim. Ülkesinden ve kültüründen uzaklaşmayı marifet zanneden insanların haddinden fazla olması sistemli durumun Filistin’le sınırlı olmadığını gösterir. Hâlbuki “Siyonizm, apartheid ve yerleşimci kolonyalizm” Batı sistemini oluşturan en temel unsurlardır ve bu kavramların özünde taşıdığı anlam fazlasıyla korkutucudur. Filistin’in tarihî topraklarında Siyonist Yahudilerin işlediği suçlarla ilgili Türkiye dışındaki literatürün kavramsal çerçevesi temel kavramların özünde taşıdığı anlamları yansıtmaktadır. Aynı yansıma bizde geçerli değildir. Böylelikle hadiseleri bir bağlam içinde değerlendirmek mümkün olmuyor. Örneğin İngiltere ve ABD’nin İsrail’le ilişkisi hâlâ bir sistem içinde analiz edilmiyor. Almanya’nın İsrail’le işbirliği de İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma kavramlarla izah ediliyor.
“Soykırımı mümkün kılan bir sistem” İsrail’e alan açıyor ve bu da İngiltere, ABD ve Almanya hakkında yeni sorular sorulmasını gerekli kılıyor. Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte şekillenen sistem özellikle bizim coğrafyamıza yeni bir hegemonya biçimini dayatmıştı. Almanya o dönemde de sistem içindeki bir unsurdu. Dolayısıyla Almanya’nın Yahudilerle ilişkisi de hiçbir zaman sistem karşıtı bir duruma işaret etmemişti. Almanya ve Yahudiler arasındaki sistem içi mücadelenin asıl yıkıcı sonuçları coğrafyamızda görüldü. Almanya ve Yahudiler arasındaki ilişkiyi Anglosakson bakış açısına göre yorumlayınca “Siyonizm, apartheid ve yerleşimci kolonyalizm” tartışma konusu olmaktan çıktı. Hâlbuki daha İkinci Dünya Savaşı’ndan önce Siyonist Yahudiler Güney Afrika’nın kolonizasyonu sürecine İngiltere ve ABD adına aktif olarak katılmıştı. Bugün özellikle ABD’de faaliyet yürüten teknoloji şirketlerinin Güney Afrika kolonisiyle doğrudan ilişkili olması ifade etmeye çalıştığımız sistemli durumun sonucudur.
“Siyonizm, apartheid ve yerleşimci kolonyalizm” Anglosakson merkezli sistemin en temel unsurlardır ve bütüncül bakış açısını zorunlu kılar. İsrail’le birlikte işbirlikçilerinin yargılanması bu çerçevede çok önemlidir. İsrail’in işbirlikçileri ifadesi Richard Falk’a ait. Falk, bu ifadeyi Gazze Mahkemesinin sonuç raporuyla ilgili konuşmasında kullandı: “Filistinliler, Gazze’nin yeniden inşasını yönetmeli, İsrail ve işbirlikçileri ise tüm tazminatlardan sorumlu tutulmalıdır.” Falk’ın tespitleri çok önemli.
Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te Batı sistemi tarihî dinamikleriyle yeniden hortladı. Bu durum Batı sisteminin çöküşüne değil, yeniden ortaya çıkmasına delalet eder. Filistin’in tarihî topraklarında ortaya çıkan Siyonizm, apartheid ve yerleşimci kolonyalizm bu sistemi inşa eden devletlerin en temel unsurlardır. BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese’nin son iki raporunu ciddi ciddi tahlil etmek gerekir. Albanese önceki raporunda küresel şirketlerin İsrail’le işbirliğini ortaya çıkarmıştı. Son raporunda ise İsrail’le işbirliği hâlinde olan ülkeleri tek tek sayıyor. Albanese bu devletleri ve şirketleri işbirliğine sevk eden sistemi de raporlarında açıkça ifşa ediyor.
Küresel şirketlerle sistemi kuran devletleri İsrail gibi koloni devletlerle bir araya getiren sistem üzerinde daha fazla kafa yormak gerekir.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:83
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 30 Ekim 2025 04:15 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















