Kartalkaya yangın faciasında 3 üncü duruşma: Bakanlık yetkililerinin yargılanmasına bir el engel oluyor
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com haber yayımlıyor.
Bolu Kartalkaya’da bulunan Grand Kartal Otel’de, 21 Ocak’ta meydana gelen ve 78 kişinin yaşamını yitirdiği, 133 kişinin yaralandığı yangın faciasına ilişkin davanın üçüncü duruşması, Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam ediyor. Davada 20’si tutuklu 32 sanık yargılanıyor.
Duruşmada yakınlarını kaybeden aileler, esas hakkındaki mütalaaya karşı söz alarak açıklamalarda bulundu.
Kartalkaya yangın faciasında 3'üncü duruşma: Aileler adalet bekliyor!
Yangında gelini Kübra Altın ve torunu Alya Altın’ı kaybeden Ahmet Altın, konuşmasında “Geleceğe, umuda açılan kapılarımız kapatıldı. Huzurdaki sanıklar kapattı bu kapılarımızı” dedi.
Altın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hayatının ilkbaharında 9 yaşında burada yanarak, katillerin ihmalleri, para hırsları yüzünden yavrum benim cayır cayır hayatını kaybetti. Benim ciğerim yanıyor. Evlatlarımız bir defa öldü ama biz her gün ölüyoruz. Sabah kalkıyoruz ölüyoruz, öğlen ölüyoruz, akşam ölüyoruz. Kimin yüzünden? Ben anlatayım kısaca; buradaki devlet yetkilileri, Bolu Belediyesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı hepsi buradaki katiller kadar birinci dereceden sorumludur.”
Altın, ETS Turizm üzerinden yapılan rezervasyonları hatırlatarak, “ETS Turizm, Bakan Mehmet Nuri Ersoy’un. Hiç mi görmediniz bu oteli? Burada benim çocuklarım da dahil pek çok kişi ETS Turizm ile bu otele gitti. Sırf bu yüzden Bakan Ersoy’un istifa etmesi lazım. Allah için adil bir karar verin onun bunun etkisinde kalmadan” dedi.
“HER ŞEY BİR KAHRAMAN HAKİMİN ÇIKIP BU CEZASIZLIK DÜZENİNE SON VERMESİYLE DEĞİŞİR”Eşi Kübra Altın ve kızı Alya Altın’ı kaybeden Hilmi Altın, yargılamanın kaderini belirleyecek kararı beklediklerini vurguladı:
“Kahraman dediğinin adı vardır, Alp’tir, Yiğit’tir. Kahraman ‘Hakim’ olur mu? Olur. Her şey bir kahraman hakimin çıkıp bu cezasızlık düzenine son vermesiyle değişir. Kağıttan kuleler yıkılır, ibret olur. Gidenlerin acısı değişmez ama kalanlara nefes olur.”
Altın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Canlarımın her şeyi duruyor ama canlarım yok. Yaşadığımın hala gerçek olduğunu düşünmüyorum. Yaşadıklarımdan dolayı psikiyatristler birbirine yönlendiriyor, ‘sende duvarda tosladık’ diyorlar. Benim canlarım, biz nefes alamazken kimse bize el uzatmadı. Ne bir ışık, ne bir siren sesi vardı. Kendi çabamızla tesadüfen çıktık oradan. Ben 10 metreden kendimi bırakırken evladıma ve eşime kavuşacağım diye düşündüm. Ama onlar yok şu an. Denetlemiş gibi yapanlar siz bu otelin tabut olduğunu biliyordunuz. Benim için bu dava ilk günden beri çok net. Bu otelin açık kalmasına göz yuman herkes katildir; burada olanı da, getirilemeyeni de katildir.”
Altın, denetimlerdeki ihmallere değinerek sözlerini şöyle bitirdi:
“DEVLETE GÜVEN DİYEBİLMEM İÇİN BU KARARA İHTİYACIMIZ VAR”“Bu dava köprüden önceki son çıkıştır. Siz bizi diri diri yaktınız. Turizm Bakanlığı denetçilerinin otelde yiyip içip yattığını, ertesi gün denetlenmiş gibi yaptıklarını gördük. Bu rüşvet çarkı hesap vermeli. Eğer bu davadan doğru karar çıkarsa başka çocuklar yanmayacak. Eğer hakkaniyetli bir karar çıkmazsa benim bu devlete hakkım helal değildir.”
Eşi Atakan Yalçın ve kızı Derin Elif Yalçın’ı kaybeden Yaprak Yeşilada Yalçın, gözyaşları içinde şöyle konuştu:
“İDARENİN İÇİNDEN ADALETİ ÇIKARTIRSANIZ EŞKIYA ÇETESİNE DÖNÜŞÜR”“Bu bir zincir, suç zinciri. Bu çürümüş düzen bizim için yeni değil, ama coğrafya da kader değil. Bu davada verilen karar başka canların kastedilmesine yol açmasın. Evdeki bir çiçekte, bahçede oynayan çocukların neşesinde Derin’i yaşatmaya çalışıyorum. Bu ülkeye olan güvenini kaybetmek üzere büyük kızım. Ona ‘devlete güven’ diyebilmem için buradan çıkacak karara ihtiyacımız var.”
Yangında yaşamını yitiren Alp Mercan’ın babası Eray Mercan, oğlunun rüyasına giren bir arkadaşının anlattıklarını paylaşarak başladı:
“‘Babama söyleyin ben kötü bir şey yapmadım. Babam bana kızmasın. Babamın mücadelesini görüyorum, biz ışıklar içindeyiz’ demiş. Babam beni merak etmesin.”
Mercan, sözlerine şöyle devam etti:
“Yargıtay kararlarına göre, burada ‘ben bir şey bilmiyordum, sorumlu değilim’ diyen insanlar menfaat sahibidir ve bu yüzden suçludurlar. Eğer yaşasaydı o sesleri duyarak oğlum ya psikolojik tedavi görürdü ya da hayatına son verirdi. Oğlum Alp, sana söylüyorum, ben önceden kendi sıfatımla tanınırken artık ‘Alp Mercan’ın babası olarak anılıyorum’. Bu onuru bana yaşattığın için teşekkür ediyorum. Ben sadece ne zaman sana kavuşacağım diye bekliyorum. İdarenin içinden adaleti çıkartırsanız eşkıya çetesine dönüşür. Adaletli bir karar vereceğinden eminim heyetin.”
Alp Mercan’ın annesi Ceyda Mercan ise gözyaşlarıyla “Benim kıyametim 21 Ocak’ta koptu. Ben biliyorum evladım geri gelmeyecek. O yüzden emsal bir karar bekliyorum. Siz son nefesinizi verene kadar nefesim ensenizde olacak katiller” dedi.
“DÖRT EVLADIM YANDI, ONLARI POŞETLERİN İÇİNDE TOPRAĞA VERDİM”Kızı Seden Nurgül Dayı, damadı ve iki torununu kaybeden Ayşe Ekici, “Dört evladım yandı, onları poşetlerin içinde toprağa verdim. Her sabah kalkıp adalet arayışına giriyoruz. Neden böyle bir ülke olduk? Biz bunları hak etmedik. Lanet olası paranın yüzünden bu kişilerin yaptıkları olacak iş mi?” diyerek isyan etti.
“BU DAVA BİZİM EVLATLARIMIZIN ÜSTÜNDEKİ İS KOKUSU DAVASI”Çocukları Nehir ve Doruk’u kaybeden Duygu Can ise gözyaşlarıyla şu sözleri söyledi:
“TURİZM VE KÜLTÜR BAKANLIĞI YETKİLİLERİ BURADA YARGILANMIYOR"“Bu dava bizim evlatlarımızın üstündeki is kokusu davası. Sizler çocuk katilisiniz. Sizler 36 çocuğun katilisiniz. Buradaki anaların, babaların, dedelerin, ninelerin, arkadaşların da katilisiniz. Ceyda, ben oğlumu yıkarken gözünü su kaçmasın diye yıkardım onu, aynı acılarla sınanın. Allah hepinizin belasını versin. Öbür dünyada da iki elimiz yakanızda olacak sizin. Kızımın hayalı hukuk okumaktı Sayın Savcım, Nehir’in hayalleri omzunuzda kalsın Sayın Savcım.”
Müşteki avukatı Aşkın Demir, duruşmada yaptığı açıklamada, savcılığın tutumunu eleştirerek şunları söyledi:
“Turizm ve Kültür Bakanlığı yetkilileri burada yargılanmıyor, gizli bir el engel oluyor. Bir anda mütalaa sunuldu, olası kastların bazıları taksire çevrildi. Otel yöneticilerinin, yangın olduğunu ve daha da büyüyeceğini bilerek sessizce kimseyi uyandırmaması, kırmızı ışıkta geçen bir otobüs şoförünün ne olacağını bilmemesinden farkı var mıdır? Neler oluyor bilmiyorum ama duruşmanın akışını bir el değiştiriyor. Savcılık makamı, Kültür ve Turizm Bakanı'nın müdafisi gibi davranıyor.”
Duruşmada bugün ailelerin beyanlarının ardından sanık savunmalarının alınması ve karar sürecine geçilmesi bekleniyor.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:49
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 28 Ekim 2025 12:44 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















