İsrail ABD Güvenlik Anlaşması Gazze’deki yıkım sürerken masada Dış Haberler
Haberturk sayfasından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com duyuru yapıyor.
İsrail ile Amerika Birleşik Devletleri, normalde 10 yıllık dönemler için imzalanan mutat askerî yardım mutabakatını bu kez 20 yıla uzatacak yeni bir güvenlik anlaşması üzerinde görüşmeler yürütüyor. Amerikalı yetkililer, Tel Aviv yönetimi anlaşmanın süresini iki katına çıkarması beklenirken, Trump yönetiminin "America First" söylemine uyumlu özel hükümler de öneriyor.
Bu pazarlık, Gazze’de Filistin kaynaklarına göre 70 binin üzerine çıkan sivil ölümleri ve ağır yıkımın hâlâ sürdüğü; İsrail ordusunun eylemlerine ilişkin savaş suçu ve soykırım hem uluslararası kurumlarda hem de Amerikan bürokrasisinde tartışıldığı bir dönemde yürütülüyor.
38 milyar dolarlık MOU’dan 20 Yıllık "Güvenlik Şemsiyesi"ne
Washington ile Tel Aviv arasında güvenlik ilişkilerinin omurgasını, 1998, 2008 ve 2016’da imzalanan 10 yıllık üç ayrı askerî yardım mutabakatı (MOU) oluşturuyor.
• 2007’de imzalanan paket, 2019’a kadar 30 milyar dolar yardım öngörüyordu.
• 2016’da Obama yönetimi döneminde imzalanan son MOU ise, 2019–2028 yılları için 38 milyar dolarlık askerî yardımı garanti altına aldı; bunun 33 milyar doları doğrudan dış askerî finansman, 5 milyar doları ise füze savunma sistemleri için ayrıldı.
Bu çerçevede Tel Aviv, 2028’de sona erecek mevcut anlaşmanın 2026’dan itibaren yenilenmesini, ancak bu kez sürenin 2048’e kadar uzatılmasını öneriyor. Böylece İsrail’in yüzüncü yılına kadar, ABD’den kesintisiz ve öngörülebilir bir askerî şemsiye sağlanması hedefleniyor.
İsrail’in teklifinin iki kritik unsuru öne çıkıyor: 1. Sürenin 10’dan 20 yıla çıkarılması. 2. Yardımın bir kısmının doğrudan silah sevkiyatı yerine, ABD–İsrail ortak savunma sanayii ve Ar-Ge projelerine, özellikle de yapay zekâ temelli askerî teknolojiler ve hava savunma sistemlerine (Iron Dome türevleri, lazer tabanlı Iron Beam vb.) yönlendirilmesi.
Süreci takip eden diplomatik kaynaklar, bu modeli “kutu dışı düşünme” olarak tanımlayıp, anlaşmayı iki ülkenin orduları için “kazan–kazan” çerçevesi olarak pazarlıyor; fonların önemli bölümünün ABD savunma sanayiinde harcanacak olmasının, Washington’da “America First” çevrelerinin itirazlarını yumuşatacağı hesabı yapılıyor.
İsrail Medyasında Tartışma: "Güvenlik Sigortası mı, Bağımlılık Kıskacı mı?"
İsrail medyasında yer alan yorumlarda, yeni 20 yıllık pakete ilişkin iki ana çizgi öne çıkıyor. Sağ ve merkez sağ çevreler, anlaşmayı “tarihi fırsat” olarak sunuyor.
Bu kanada göre, Trump yönetimine “America First” vurgusuyla uyarlanmış, Ar-Ge ve ortak teknoloji diline yaslanan uzun vadeli bir güvenlik anlaşması, hem İran’a hem de bölgedeki diğer aktörlere “ABD’nin İsrail’e stratejik bağlılığının sarsılmadığı” mesajını verecek. Times of Israel’in aktardığına göre anlaşmanın 2048’e kadar uzatılması, özellikle “İran ekseni” ve Hizbullah’la olası uzun soluklu çatışma senaryoları açısından stratejik sigorta olarak değerlendiriliyor.
Liberal ve sol eğilimli yorumcular ise bambaşka bir noktaya işaret ediyor: Onlara göre, Gazze’deki savaşın boyutu, sivil kayıpların ölçeği ve uluslararası soruşturmalar masadayken, Tel Aviv’in Washington’dan böyle uzun vadeli ve şartsız bir taahhüt istemesi, İsrail’i ABD iç siyasetinin daha sert ve daha kırılgan rüzgârlarına açık hale getirebilir. Gazze’de yürütülen operasyonlara ilişkin savaş suçu ve soykırım, ileride Amerikan kamuoyunda ve Kongre’de şarta bağlanmış yardım tartışmalarını güçlendirebileceği uyarısı yapılıyor.
Bazı israil taraftarı analistler, yeni anlaşmanın “güvenlik şemsiyesi” olmasının yanı sıra, ABD’nin ileride İsrail politikalarına daha doğrudan müdahale etmesini kolaylaştırabilecek bir kaldıraç haline dönüşebileceğini vurguluyor: Yerleşim politikası, Batı Şeria ilhak adımları ve Gazze’deki operasyonların kapsamı gibi alanlarda, “yardımın kesilmesi” tehdidinin daha görünür bir siyasi araç olmasından endişe ediliyor.
Amerika’da Artan Şartlı Yardım Tartışması
Amerikan medyasındaki analizlerde ise iki paralel gündem öne çıkıyor:
Mali ve siyasi yük tartışması: CFR’nin değerlendirmelerine göre, ABD’nin İsrail’e askerî yardımı, Gazze savaşı ile birlikte son yılların en yüksek seviyesine çıkmış durumda; 2019–2023 döneminde yıllık 3,3 milyar dolar seviyesinde seyreden askerî yardım, 2024’te ek paketlerle ciddi biçimde arttı.
Kamuoyu baskısı ve "çok fazla destek" algısı: Pew ve Chicago Council gibi kurumların son anketleri, Amerikan toplumunda "İsrail’e fazla destek verildiği" kanaatinin hızla yükseldiğini ortaya koyuyor. Eylül–Ekim 2025 tarihli çalışmalarda, Amerikalıların yaklaşık üçte biri ile üçte ikisi arasında değişen oranlarda, özellikle Demokrat ve bağımsız seçmenler nezdinde, Washington’un İsrail’e “gereğinden fazla askerî destek sağladığı” görüşü öne çıkıyor; aynı anda, Gazze’deki sivillere yönelik insani yardımı “yetersiz” bulanların oranı da artıyor.
Bu tablo, Amerikan medyasındaki yorumları da keskinleştiriyor: Bir kısım yorumcu, 20 yıllık yeni anlaşmayı “siyasi intihar paketi” olarak nitelendirip, Trump döneminde dahi Kongre’den geçmesinin ancak ağır şartlar ve “insan hakları taahhütleri”yle mümkün olabileceğini savunuyor.
Başka bir kesim ise, İsrail’e verilen desteğin “stratejik yatırım” olduğunu, Çin ve Rusya’nın Ortadoğu’daki nüfuz arayışına karşı İsrail’in vazgeçilmez bir müttefik sayılması gerektiğini öne sürüyor; ancak onlar bile Gazze’deki operasyonların Washington’u zorladığını kabul ediyor.
Gazze Savaşının Gölgesi: 70 Bini Aşan Can Kaybı, Savaş Suçu İddialarıGazze’de işgal başlamasından bu yana BM ve sahadaki veriler, 70 bini aşan Filistinli ölümüne işaret ederken, Filistinli ve bölgedeki bazı kaynaklar bu sayının 70 bini geçtiğini, büyük bölümünün sivil olduğunu vurguluyor. Sadece can kaybı değil; Gazze’nin altyapısının büyük bölümü çökmüş durumda, Milyonlarca insan yerinden edilmiş, Açlık, salgın riskleri ve enkaz altındaki kayıplar hâlâ netleşmiş değil.
Reuters’ın son haberlerinden birinde, Amerikan istihbarat birimlerinin, İsrail ordusundaki askerî hukukçuların Gazze’deki bazı operasyonlara ilişkin "savaş suçu" riski uyarıları yaptığına dair iç yazışmaları tespit ettiği iddia ediliyor. 
Böylesi bir tabloda, Tel Aviv’in Washington’dan 20 yıllık yeni bir askerî taahhüt istemesi, özellikle Arap dünyasında ve küresel kamuoyunda, "katliamın ödüllendirilmesi" şeklinde okunuyor.
"America First" Makası: Yardım mı, Savunma Sanayi Teşviki mi?
İsrail tarafının dosyaya eklediği “Amerika’ya da kazandırıyoruz” argümanı, Trump yönetimine uyum kaygısının açık göstergesi.
Anlaşmanın taslak çerçevesinde: Yardım fonlarının kayda değer kısmının, ABD’deki savunma sanayi şirketlerinde harcanması, ABD–İsrail ortak şirket ve programları eliyle yapay zekâ, insansız sistemler, hava savunma ve füze teknolojilerinde Ar-Ge projelerine kanalize edilmesi,
böylece Washington’a hem yeni nesil silah teknolojilerinde test sahası olarak İsrail’i kullanma, hem de kendi ordusunun da bu teknolojilerden faydalanmasını sağlama imkânı sunuluyor. Yani bu yakın zamanda İsrail eli ile daha büyük can kayıpları ve soykırım demek.
İsrailli yetkililer, bunu "iki orduya da fayda sağlayan ortaklık" diye sunarken; eleştirel yorumlarda bunun aslında, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü yıkıcı işgalin bedelinin Amerikan vergi mükelleflerine ve ABD savunma sanayi döngüsüne yedirilmesi olduğu vurgulanıyor.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:78
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 13 Kasım 2025 20:56 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















