İmkansızı alışkanlık haline getiren nesil: Özgüven Devrimi Düşünce Günlüğü Haberleri
Ankara24.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
Raşit Ünal - İletişim Uzmanı
Son 20 yılda Türkiye’de yaşanan en büyük devrimin ne olduğunu düşündünüz mü? Ekonomideki büyüme mi? Sağlıktaki gelişim mi? Teknolojideki muazzam ilerleme mi? Ben size söyleyeyim: Tüm bunların temelini oluşturan ve son 20 yılımıza damga vuran en büyük devrim; gençlik olarak, millet olarak gerçekleştirdiğimiz “Özgüven Devrimi’dir.”
Otuz yaş üzeri olanlar bu durumu çok daha iyi anlayacaktır. Bir zamanlar bizim hayallerimiz, tabiri caizse, ikinci eldi. Bize sürekli, “Yapamazsınız,”
“Sizin işiniz bu kadar,”
“Hayal kurmayın” denilirdi.
GENÇLER YAPABİLİR GENÇLER BAŞARIR!
Benzer bir sindirme operasyonu yıllar sonra da sahneye kondu. Bugün yerli ve millî teknoloji hamlesinin öncülerinden biri olan Selçuk Bayraktar, daha yolun başındayken aynı zihniyetle karşılaştı. Bazı savunma sanayi çevreleri ona açıkça şunu söylüyordu: “Başımızı ağrıtmayın, biz üretemeyiz; siz de üretmeyin. Gelin, bunları ithal edelim, dışarıdan satın alalım, siz de bize aracı olun.” İşte, nesiller boyu süren bu teslimiyetçi zihniyeti yıkan, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “Hayır, gençler yapabilir, gençler başarır!” vizyonu olmuştur. Bu meydan okuma sadece politik bir söylem değil; toplumsal bir devrimin ilk kıvılcımıydı. O günden sonra Türkiye, yalnızca projeler üretmeye değil, kendi özgüvenini de üretmeye başladı.
Yıllarca “Bizden olmaz” denilen bir millete, “yapabiliriz” inancını yeniden hatırlatan bu liderlik duruşu, Türkiye’nin potansiyelini harekete geçirdi. Oysa bu toprakların insanı, coğrafyası, enerjisi ve zekâsıyla başlı başına bir cevherdi. Ve bilirsiniz; cevher, kendi hâline bırakıldığında sadece bir taş parçasıdır. Onu işleyip ışığını ortaya çıkaracak olan şey, tam da bu özgüvendir. İşte o özgüven bugün yeniden inşa edildi. Artık bu ülkenin gençleri, “acaba yapabilir miyiz” demiyor; “nasıl daha iyisini yaparız” diye soruyor. Hayal kuruyor, deniyor ve imkânsız denileni mümkün kılıyor. Çünkü bir ülkenin en büyük zenginliği ne petrolüdür, ne altını, ne de yer altı kaynaklarıdır. Bir ülkenin en kıymetli sermayesi; umutla, cesaretle ve öz güvenle üreten gençleridir.
ŞİMDİ DAHA İYİSİNİ YAPACAĞIZ!
Ne yazık ki, bu zihniyetle mücadele hâlâ bitmedi. Aynı eski anlayış, bugün de değersizleştirmeye, sindirmeye ve inancı kırmaya çalışıyor. İHA’lar için “maket” dediler. Togg için “İtalya’dan parça aldılar” dediler, “Gemilerle İtalya’dan getirip Gemlik Limanı’na indirdiler” diye yaygara kopardılar. KAAN için “kalorifer peteği” diyerek alay ettiler. Uzaya çıkan ilk astronotumuz için “turistik gezi yaptı” dediler. Peki, sonuç ne oldu? İlahi adalet nasıl tecelli etti? Bugün İHA ve SİHA teknolojilerimiz; sınır ötesi operasyonlarda, Karabağ Zaferi’nde, Libya ve Ukrayna’da sahada kendini kanıtladı. Togg, Avrupa standartlarında NCAP testlerinden 5 yıldız aldı, 70 bini aşkın satış gerçekleştirdi. Yapay zekâ teknolojileriyle güçlendirilmiş, radara yakalanmayan 5. nesil savaş uçağımız KAAN, göklere yükseldi ve Endonezya’ya satıldı. “Uzay Vatan” vizyonu, artık bir hayal değil; tam bağımsız Türkiye’nin ön şartı olarak tarihe geçti. ASELSAN’dan TUSAŞ’a, uydudan tanka, gemiden silaha kadar her alanda kurulan yerli ekosistem, Türkiye’yi artık sadece bir oyuncu değil, oyun kurucu yaptı. Bugün artık sadece “Yapabiliriz!” diyen değil, “Daha iyisini yapacağız!” diyen bir gençlik var. İnanın, düşmanlarımızın en çok korktuğu şey bu: Bilinçli, üretken ve özgüvenli bir nesil. Türkiye’nin son 15 yılda kazandığı en büyük hazine ise korkmadan, cesaretle ve inançla başarabileceğine duyulan güvendir.
OYUN KURAN AKTÖR
Özgüven Devrimi’nin en net ve ölçülebilir başarısı, savunma sanayiinde yakalanan stratejik bağımsızlıktır. Ülke olarak bir tank parçası almak için kapı kapı dolaştığımız günler geride kaldı. Türk savunma sanayii, sadece 20 yıl içinde büyük bir dönüşümle yüzde 83 yerlilik oranına ulaştı. Avrupa’nın birçok ülkesinde bu oran çok daha düşük seviyelerdeyken, Türkiye savunma sanayideki dışa bağımlılığını önemli ölçüde ortadan kaldırdığını kanıtlamıştır.
Bunun stratejik sonucu olarak, Türkiye’nin uluslararası arenadaki rolü temelden değişmiştir. Türkiye, artık kendi senaryosunu yazan, kendi hikayesinde başrol oynayan Türkiye, küresel sorunların çözümünde “anahtar ülke” konumuna yükselmiştir. Ukrayna–Rusya Savaşı'nda, Somali–Etiyopya gerginliğinde arabulucu rolünü üstlenen, Suriye meselesinde masayı kuran ve Gazze’deki savaşın sonlanması için diplomasinin merkezinde yer alan, barışın ana aktörü bir Türkiye var. Cumhurbaşkanımızın açtığı yol sadece bir siyaset yolculuğu değil; bir öz güven laboratuvarıdır. Ve o laboratuvarın en somut, en heyecan verici sahnesi bugün TEKNOFEST’tir.
TEKNOFEST NESLİ
TEKNOFEST, “Hayal et, dene, başar!” düsturunun ete kemiğe büründüğü bir farkındalık sürecidir. 2018’de 20 bin yarışmacıyla başlayan etkinlik, bugün her sene 1 milyondan fazla yarışmacının katıldığı bir “özgüven meydanına” dönüşmüştür. Bu meydan, öğrenilmiş çaresizliğin yıkıldığı meydandır. 20 bin gencin “Ben de yapabilirim” diyerek başladığı bu yolculuk, bugün milyonlara ulaşan bir TEKNOFEST nesli doğurmuştur. Eğer bugün Türkiye, yerli ve millî teknolojide bu seviyedeyse ve 10 yıl sonra çok daha ileri bir noktaya ulaşacaksa, bunun temelinde işte bu artan özgüvenin, bu üretme arzusunun payı vardır.
Özgüven Devrimi, sadece bir yetenek değil; bir sorumluluk, bir miras ve geçmişe verilmiş bir sözdür. Bu devrim; hayallerini gerçekleştiremeyen eski nesillere, ülkesi için düşünen her anne-babaya, öğretmene, mühendise ve aylarca projesi üzerine titreyerek TEKNOFEST’e başvuran o küçük çocuğa duyulan borcun bir tezahürüdür. İşte bu yüzden her adımımız, her başarımız sadece kendimiz için değil; bu ülkenin geçmişine, bugününe ve geleceğine verdiğimiz bir sözdür.
İMKANIN SINIRINI GÖRMEK İÇİN İMKANSIZI DENEMEK LAZIM
Türkiye, eski devlet başkanlarının çekingen ve yenilgiyi kabul etmiş duruşundan, kendi güvenlik stratejisini belirleyen, sınır ötesi operasyonlarını yapan, küresel krizlerde aktif rol üstlenen, kararlı ve özgüvenli bir liderliğe ve millete geçiş yapmıştır. Türkiye, nerelerden geldiğini asla unutmayacak, ancak geçmişin zorluklarına takılıp kalmayacaktır. Gözünü her zaman hedefine dikerek, tam bağımsızlık yolunda, korkmadan, cesaretle ve inançla başarabileceğine duyduğu güvenle yoluna devam edecektir.
Unutmayalım, Fatih Sultan Mehmet’in dediği gibi: “İmkânın sınırını görmek için, imkânsızı denemek lazım!” Türkiye, öğrenilmiş çaresizliği yıkarak, imkânsızı alışkanlık hâline getirmiş bir nesil yetiştirerek, bu özgüven devrimini tüm dünyaya kanıtlamıştır.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:67
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 06 Kasım 2025 04:03 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















