‘İleri evrede bile uzun yıllar kontrol altında tutulabiliyor’
Hurriyet sayfasından alınan verilere göre, Ankara24.com bilgi veriyor.
Hastalığın daha erken dönemlerde teşhis edilmesiyle ve yeni tedavilerle meme kanserine bağlı ölüm oranları azalıyor. Ancak bir taraftan da ülkemizde 40 yaşın altında meme kanserine yakalanma oranı artıyor. 1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı vesilesiyle hastalıkla ilgili son gelişmeleri Meme Sağlığı Derneği (MEMEDER) Kurucusu ve Onursal Başkanı, Senologic International Society (Dünya Meme Derneği) Başkanı Prof. Dr. Vahit Özmen’le ve Acıbadem Maslak Hastanesi tıbbi onkoloji uzmanı Prof. Dr. Gökhan Demir’le konuştuk.
TARAMA YÖNTEMLERİ
‘Değerlendirmeye yapay zekâ desteği’
◊ 20’li yaşlarındaki genç kadınlar özellikle âdetlerinin bittiği dönemde,ayda bir kez elle meme kontrolü yapmalı.
20 yaşından sonra klinik muayene öneriyoruz. 40 yaşından sonra da her yıl veya iki yılda bir mamografi yaptırılmalı. Kadınların yaklaşık yüzde 10’unda BRCA1, BRCA2 genetik pozitifliği oluyor. Eğer bu varsa taramalara 25 yaşında başlıyoruz. Bu kanserle ilgili 12 gen daha var. 50 yaşın altında tanı konan her kadına; iki ya da daha fazla birinci derece akrabasında meme, yumurtalık veya prostat kanseri olanlara bu genlere sahip olup olmadıklarına dair test yaptırıyoruz. (Prof. Dr. Vahit Özmen)
◊ Bahçeşehir Meme Kanseri Erken Tanı ve Tarama Projesi kapsamında 10 bin kadını, 10 yıl süreyle taradık. Her mamografiyi iki ayrı radyoloji uzmanı değerlendirdi. Türkiye’de milyonlarca tarama yapılıyor. Bunların değerlendirilmesi hem doktor hem de devlet açısından yük getiriyor. Yapay zekâyla radyologları karşılaştıran bazı çalışmalar var. Yapay zekâ uzman meme radyoloğuna yakın, doğru oranda mamografiyi değerlendirebiliyor. (Prof. Dr. Vahit Özmen)
◊ Mamografi cihazları gelişiyor. Eskiden daha konvansiyonel cihazlar kullanılırken bugün tomosentez denen, daha ince kesitlerle tüm meme dokusunu tarayan yeni mamografik görüntüleme yöntemleri tercih ediliyor. (Prof. Dr. Gökhan Demir)
◊ Radyolojik tarama dışında artık
moleküler genetik tarama yöntemleri işin içine giriyor. Kanda dolaşan tümör DNA’sı testi erken evre kanserlerin takip edilmesinde standart oldu. Ameliyattan sonraki üçüncü ayda uygulanıyor ve üç ayda bir tekrarlanıyor. Tümör DNA’sının ameliyat sonrası negatif olduğu kişilerde hastalığın nüksetme riski düşük, pozitif olduğu kişilerdeyse yüksek. Bu testler Türkiye’de yapılmıyor, yurtdışına gönderiliyor. (Prof. Dr. Gökhan Demir)
VAKALARDA SON DURUM
‘Henüz bir azalma yok’
◊ Türkiye’de meme kanseri sıklığı son 30 yılda üç katı arttı. 1990’lı yıllarda 100 binde 24’ken, geçen sene yaptığımız çalışmada 100 binde 50’ye ulaştı. Şimdi 100 binde 60 civarında. Türkiye’de toplam hasta sayısının
250 bin civarında olduğunu düşünüyoruz. Hastalarımızın yaklaşık yüzde 20’si 40 yaşın altında, tüm hastaların yarısı 50’nin altında. Batı ülkelerine göre daha genç yaşta hasta oranına sahibiz. Bu yüzden Sağlık Bakanlığı’yla görüşerek ücretsiz mamografi yaşını 50’den 40’a düşürdük. Gençlerde meme kanseri görülmesinde etkili faktörleri şöyle sıralayabiliriz: Stres, hazır ve katkı maddeli yiyecekler, alkol, hareketsizlik ve obezite. (Prof. Dr. Vahit Özmen)
◊ 2024 verilerine göre bazı kanser türlerinin sıklığında azalma olmasına rağmen (örneğin akciğer kanseri) meme kanserinde henüz azalma söz konusu değil. Bununla ilgili hem çok araştırma hem de spekülasyon var. “Güney toplumlarında âdet döneminin daha erken başlaması ve dolayısıyla hormona maruziyetin fazla olması
bu sıklığı arttıran bir faktör olabilir” deniyor. Çocuklarda erken menarşı (ilk âdet) tetikleyen etkenlerse çevresel faktörler ve beslenme. (Prof. Dr. Gökhan Demir)
İYİ HABERLER VAR
‘Evre 1 ve 2’de şifa oranı yüzde 99’
◊ Meme kanseri artık tedavi edilebilir bir hastalık haline geldi. Örneğin evre 1 ve evre 2 hastalıklarda yüzde 99 oranında; evre 3 hastalıkta da yüzde 75-85 arasında şifa söz konusu. Evre 4 hastalıklardaysa, yani metastatik hastalarda, bundan önceki yıllarda ortalama yaşam süresi 2 yılken bugün yaklaşık 5 yıl oldu. Hatta 10 yılın üzerinde yaşattığımız ileri evre hastalarımız var. Meme kanseri ileri evrede bile artık uzun yıllar kontrol altında tutulabiliyor. Erken tanı, tarama programlarının düzenli uygulanmasıyla ve yeni tedavilerin devreye girmesiyle meme kanserine bağlı ölüm oranları önemli ölçüde düştü. (Prof. Dr. Gökhan Demir)
TEDAVİDEKİ GELİŞMELER
‘Gri zondaki vakalara genetik test’
◊ Kemoterapi hâlâ kullanılıyor ama kimin kemoterapiye ihtiyacı olduğunu gösteren genetik testler var. Kemoterapi kullanımı yüzde 20 ila 30 oranında azaldı. Bazı hastalara kemoterapi yapılmadan sadece hormonal terapiler bir seçenek olabiliyor. Gri zondaki vakalara bu genetik testleri yapıyoruz.
◊ Yapılan çalışmalarda, meme kanserinin erken döneminde akıllı ilaçların hormonal tedavilerin gücünü yüzde 30-35 oranında arttırdığı görüldü.
O nedenle özellikle yüksek riskli hastalarda akıllı ilaçları hormonal terapilerle beraber veriyoruz.
◊ İmmünoterapi son yıllarda meme kanserinde çok popüler. Direkt tümör hücrelerine yönelik bir tedavi değil. Bağışıklık hücrelerinin hassasiyetini sağlıyor ve tümör hücrelerini bulup yok etmelerine destek oluyor. Meme kanserinin alt grupları var. Bunların içinde en agresif alt gruplardan biri üç reseptörün de negatif olduğu, üçlü negatif (triple-negative) meme kanserleri. Bu kanserlerde genellikle tedaviye ameliyat öncesi kemoterapilerle (neoadjuvan tedavi) başlanıyor, sonrasında cerrahi yapılıyor. Bu hastalarda kemoterapinin yanına eklenen immünoterapinin yanıt oranlarını önemli ölçüde arttırdığı gösterildi.
◊ Klinik araştırmaların tasarlanmasında veya tümörün genetik haritalamasının yorumlanmasında da yapay zekâ kullanılıyor. 30 bin kadar genimiz, yüz binlerce RNA’mız, bu RNA’ların ürettiği de milyonlarca protein molekülü var. Asıl işlevi yapan o protein molekülleri. Şimdi bu protein moleküllerinin analizi yapılmaya başladı. Yapay zekâ tümöre karşı hangi tedavilerin uygulanması gerektiğini söyleyecek. (Prof. Dr. Gökhan Demir)
◊ Hastalarımızın neredeyse yüzde 90’ında memeyi koruma şansımız var. 15 yıl içinde meme kanserinin tedavisi tamamen değişti. Eskiden neredeyse her hastada tedaviye önce ameliyatla başlarken şimdi birçok hastada önce ilaçla ilerliyoruz. Tümörü küçülterek memeyi koruma oranımız arttı. Onkoplastik cerrahi dediğimiz estetik yöntemler de çok gelişti. Tümör boşaltıldığı zaman, çevre meme dokusunu veya sırttan kas dokusunu oraya kaydırarak memenin korunmasına yardımcı oluyoruz. (Prof. Dr. Vahit Özmen)
ETKİSİ VAR MI YOK MU?
◊ Sutyen: Günlük hayatta kadınlar pek istemiyor ama kanser olsun olmasın sutyen kullanmayı tavsiye ediyoruz.
◊ Lazer: Tüy aldırmanın olumsuz bir etkisi yok. Ama hastamız meme kanseri tedavisi görmüşse o koltuk altının lazerden veya herhangi bir uygulamadan uzak kalmasını öneriyoruz.
◊ Roll-on: Meme kanseriyle ilişkisi kesin olarak tespit edilmedi.
◊ Zayıflama ilaçları: Obezitenin meme kanserinde nüksü arttırdığını biliyoruz. Obeziteyle mücadelede egzersiz ve diyetin yetersiz kaldığı durumlarda, bir endokrin uzmanı ve kardiyolog kontrolünde bu ilaçlar kullanılabilir.
◊ Menopozda hormon tedavisi: 2002’de yayımlanan bir çalışmaya göre kadınların menopozdan sonra uzun süre hormon tedavisi alması meme kanseri riskini arttırıyor. Ancak ortalama yaşam süresi uzadı ve kadınlar hayatının neredeyse yarısını menopozda geçiriyor. Bu nedenle 40-45 yaş gibi erken menopoza giren kadınlarda yakın meme takibi yaparak hormon replasman tedavisi önerebiliyoruz. (Prof. Dr. Vahit Özmen)
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:53
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 26 Ekim 2025 07:36 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















