Hatimoğulları: Süreç ikinci aamaya geçti, demokratik siyaset zamanı Agos
Ankara24.com, Agos kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Partisinin grup toplantısında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Bir yılı aşkındır devam eden süreç, ikinci aşamaya geçmiş durumda. İkinci aşama demokratik siyasetin zamanıdır. Devletin gittiği yere siyaset neden gitmesin? Komisyon gecikmeksizin İmralı'ya gitmeli, adada bu görüşmeyi gerçekleştirmelidir” dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Hatimoğulları, konuşmasında şunları şöyledi:
"AİHM kararları uygulanmıyor. Demirtaş, Yüksekdağ ve bütün Kobani kumpas davası tutukluları ve Osman Kavala, Can Atalay, Gezi direnişi tutukluları bir saniye bile içeride kalmamalı. Adalet Bakanı 'Bazı davalar siyasallaştırılıyor' diyor. Sizin iktidarınız değil mi bu davaları siyasallaştıran? Selahattinler, Figenler, Canları AİHM'in kararına rağmen içeride tutarak siyasal kararlar alan sizler değil misiniz? Yargıyı da, bu davaları da siyasallaştıran sizsiniz. Türkiye'nin itibarını zedelemeye devam ediyorsunuz, bir an önce bundan vazgeçin. AİHM ve AYM kararları uygulansın. Bütün arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın.
Bugün sayın İmamoğlu ve seçilmiş kimi belediye başkanları ve arkadaşları hakkındaki iddianamenin çıkmasını bekliyoruz. Bu dava da yargının siyasallaştığının büyük bir göstergesidir. Buradan bir kez daha diyoruz ki, Ekrem İmamoğlu ve seçilmişler derhal serbest bırakılmalı.
Geçen hafta 13. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM'nin Tayfun Kahraman hakkındaki yeniden yargılama talebini reddetti. Bu talebi reddederken AYM'yi 'yetki gasbı' ile suçladı. Bu düpedüz bir akıl tutulması. Türkiye'yi komple bir cezaevine dönüştürdüler. S ve Y Tipi yani kuyu tipi, tabut tipi hapishaneleri hâlâ inşa etmeye devam ediyorlar ve orası mahpuslar için işkencehaneye dönüşmüş durumda. Mahpusların yaşam, sağlık, iletişim ve insan onuruna yakışır koşullarda tutulma haklarına sistematik bir biçimde ihlal var. İnfazı yakılanlar 30 sene yattığı hâlde infaz yakmaya devam ediyorlar. Açlık grevleri de var. Bütün bunlar görmezden geliniyor.
Hükümet AB raporunu da görmezden gelmemeli. Türkiye'nin bu raporu ters yüz etmesi için tarihi bir fırsat var; iç barış sürecini başlatmak, demokrasiyi güçlendirmek ve hukuku ayağa kaldırmak. Bütün bunları yapabilmek için daha fazla cesaret, demokrasiyi sahiplenme, demokrasiyi ve barışı bir bütün olarak görerek mücadele etme, harekete geçme zamanı. Bunu hep beraber yapabiliriz. Barışa giden yolda demokratik siyasete çok önemli görevler düşünüyor. Meclis'e, iktidara ve muhalefete önemli görevler düştüğünü her fırsatta söylüyoruz. Barışı örgütleyecek olan demokratik siyaset alanıdır.
Bir yılı aşkındır devam eden süreç, ikinci aşamaya geçmiş durumda. İkinci aşama demokratik siyasetin zamanıdır. Bu aşama geçilecek en önemli kapının eşiğidir. 'Barış tohumu bu toprağa düştü, tohumu toprağa döktükten sonra artık biter' deyip, çekip gidemeyiz. Barışın filizi kırılgandır. Bu filizin güçlü bir ağaca dönüşmesi için gereken emek, özveri ve kararlılığı daha fazla göstermeliyiz.
Muhalefet barıştan yana. Malesef barıştan yana olmayanlar var. Tarihi fırsatın önüne set çekenler var. İktidar içinde, iktidar adına açıktan barış karşıtlığı yapan manşetler görebiliyoruz. Bu manşetler barış adına büyük bir utanç. Barışa karşı çıkmak, gelecek nesillere karşı işlenmiş tarihi bir suçtur. Barış ve Kürt sorununun çözümü, kimi siyasi partilerin seçim hesaplarına kurban edilemez.
Sayın Öcalan'ın barış için verdiği mücadele, açtığı yollar çok eskiye dayanır. Sayın Öcalan'a karşı toplumda çok farklı duygular var, bunu anlıyoruz, farkındayız. Ama toplum olarak şunu görüyoruz, barış için ısrarla verilen bir mücadele var. Barış bir taktik, geçici bir manevra değil, stratejik bir tercihtir. Sayın Öcalan yaklaşık 30 yıl önce yayınlanan röportajında bile ‘halis muhlis Anadolu çocuğuyum’ diyor.
1 Ekim 2024'te başlayan süreçte sayın Öcalan'ın kararlılığı çok kritik. İlk günden beri pozitif dil kullandı, tarihi konulara takılmadı, daima sağduyuyla hareket etti. Sayın Cumhurbaşkanı ne dedi; 'Şu anda İmralı bu konuyla ilgili her türlü desteği verdi, veriyor.' Önemli bir tespit. Sayın Bahçeli ne söyledi? 'Meclis'te kurulan komisyonda seçilecek milletvekillerinin İmralı'ya giderek ilk ağızdan mesajları alması, süreci güçlendirecekti.' Son derece önemli bir vurgu.
Devletin gittiği yere siyaset neden gitmesin? Siyaset kurumu böylesi tarihi bir meselede neden en aktif şekilde görev almasın ki? Sayın Öcalan gibi bir aktörü atlamak mı, yoksa sürece daha fazla dahil etmek mi? Yanıt belli. Komisyonun sayın Öcalan'ı dinlemesi, süreci hızlandıracak ve topluma bir güven verecektir. Önyargılarla yol alınamıyor. Komisyon gecikmeksizin İmralı'ya gitmeli, adada bu görüşmeyi gerçekleştirmelidir.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:102
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 11 Kasım 2025 14:01 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















