Gün geliyor krallar da kaybediyor
Ankara24.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Yıllardır ilk kez bir diziyi, hem de Türk dizisini sonuna kadar izledim. Taylan Biraderler’in (Cem Toluay’ın eşlik ettiği) ustalık eseri, “KRAL KAYBEDERSE”..
Gülseren Budayıcıoğlu’nun, hastalarının ya da şimdilerde moda olan kibar ifadeyle danışanlarının hikayelerinden derlenmiş bir kurgu.
Ama yönetmenlerinin, senaristin ve asıl oyuncularının elinde (final hariç) bambaşka bir seviyeye yükselmiş.
Halit Ergenç zaten başlı başına bir fenomen. Oynuyor mu? Yoksa o hayatını yaşarken kameralar rastgele tanıklık mı ediyor? Bazen anlayamıyorsunuz. Hatta öyle sahneler var ki, işler sarpa sarmış da Halit Ergenç spontane durumu kurtarıvermiş hissine kapılıyorsunuz.
Ama ilginç olan şu: Halit Ergenç’in oyunculuğuna tüm rol arkadaşları eşlik etmiş.. Başta Merve Dizdar.. Sırıtan tek bir karakter yok.
Yan hikayeler.. Onların kahramanları.. Alıp götürüyor. Hele mekanlar, özellikle kadınların, her biri kendine özgü kıyafet, takı vs tasarımı..
Şölen gibi bir anlatımla KRAL’ın şaşaasını, sonra düşmeye başlamasını ve en sonunda kaybederken kazanmasını izliyorsunuz.
Dizi bittiğinde de kendi hayatınızın krallarını ve sonlarını düşünmeye başlıyorsunuz.
*. *. *
Aklıma üşüşen isimleri saklamadan yazacağım.
Ali Kırca mesela, katkısını kanalda herkesin bildiği haber bültenleri için verilen ödülleri almak üzere sahneye çıktığında tam bir kraldı. Ve tüm krallar gibi biz kullarından söz etmez, Türkiye’ye teşekkür ederdi. En son vali ve kaymakam ziyaretlerinden birkaç fotoğrafıyla gördüm.
Kenan Tekdağ sonra.. Bir kez karşılaştık. Fatih Altaylı’nın HaberTürk’te birlikte çalışmak için yaptığı teklifi konuşmak üzere üçümüz bir öğle yemeği yedik. Yemekte beni Fethullah Gülen konusunda “mülakata” aldı. Yanıtlarımdan hiç hoşlanmamış olacak ki, sonrasında ne teklif tazelendi.. Ne de ben, en azından bir süreliğine, Fatih’e ulaşabildim. HaberTürk’te çalışmış olan arkadaşlarımdan dinlediğim kadarıyla da kanalın KRALI Kenan Tekdağ’dan uzak olduğuma sevindim.
Mehmet Ali Birand ise tanıdığım en ilginç kraldı. Teknesini, Ali Koç’un teknesiyle mukayese edecek kadar özgüvenli.. “Sen gelişme hakında iki kelime söyle, gerisini bana bırak” deyip, bir kere bile gerisini getiremeyen, ama bunda bir tuhaflık görmeyecek kadar da durumuna yabancıydı. Bensiz de benle da yapamıyordu. Nedeni de Erdoğan ve Gülen’i kızdırmamak gibi “basit” bir sorundu!!
Ve elbette Erdoğan: Kendisini gerçekten KRAL zanneden… Geçmişteki tüm kral ve kraliçeler gibi bulunduğu yeri Tanrının iradesine bağlayan bir fani!
*. *. *
Erdoğan’a döneriz ama, burada İskoç Kraliçesi Mary’den örnek vermek istiyorum. İngiltere’nin güçlü kraliçesi Elizabeth ile giriştiği taht kavgasında önüne iki seçenek çıkar: Tacı ya da kellesi!
Mary her hükümdar gibi, tacın kendisine ilahi bir güç tarafından verildiğine inanmaktadır. Bu yüzden asla tacından vazgeçmez.
(Bu örnek birileri tarafından Erdoğan iması diye anlaşılmaz umarım. Ama Levent Gültekin’in gözaltına alınıp bırakılmasını ve Adliye çıkışı “Türkiye’deki hukuksuzluğu herkes bir gün tadacaktır” diye yorumladığını düşününce.. Tahtalara vurup dilimi ısırdım, merak etmeyin!)
*. *. *
Peki Erdoğan’dan Mary’ye nasıl geçtin diye sorarsanız.. Aslında Halit Ergenç’ten geçtiğimi söylerim.
Zira, dizinin bende bıraktığı düşünce şu oldu: Krallar gün gelir kaybedebilir. Önemli olan; nerede, ne zaman, neden kaybettiğini fark etmek ve gerekirse düşüşten önce kenara çekilmeyi bilmektir.
Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal olarak nereye geldiğini.. Çalışanların emeklerinin karşılığı için geldiği Meclis’in kapısına bile yaklaştırılmadığını görmüyor mu!
Saray kulisi olarak yazılıp konuşuldu. Erdoğan kurmaylarını en son EYT konusunda paylamış.
Meslektaşım Nuray Babacan, toplantıya katılan bir AKP’linin sözlerini Nefes’te aktardı:
“Sorumluluğu kime atıyoruz? Bunu biz yapmadık mı? 'Bizi zorladılar' gibi bir savunma yapamayız. EYT düzenlemesinin hata olacağını o dönem söyleyenlerin sözleri dikkate alınmadı. Bununla da kalmadı, Cumhurbaşkanını eksik ve yanlış bilgiler verildi. 'Bu düzenlemenin yıllık maliyeti 25 milyar lira' dendi. 300 milyar lira olduğu ortaya çıkınca Cumhurbaşkanı ‘beni kandırdınız’ diye kızdı. Maliyetin sürekli katlanarak artacağını ve devam edeceğini söyleyenler dikkate alınmadı…"
Erdoğan “BENİ KANDIRDINIZ” demiş ya.. Acaba bir gün oturup muhasebesini yapsa, 20 küsur yıl boyunca kaç kez kandırıldı.. Kimler kandırdı.. Bir baksa.
Sonra da dönüp İBB davasında nasıl kandırıldığını bir fark edip araştırsa!
En büyük iyiliği kendisine yapar.
Zira günü geldiğinde kimse küçük rollerdeki isimleri değil, sizi hatırlar.
Kral Kaybederse’nin Kenan Baran’ı son demlerinde yaptığı iyiliklerle dengeyi tutturmaya çalışıyordu.
Bunca karanlıkta kaybolmamak için kandırılmamak, dengeyi sağlamak ve kralların da kaybedeceğini hiç unutmamak lazım.
Bu yazıyı elbette okumayacaksınız. Çevrenizdekiler de söz bile etmeyecek.
Ama belki gecenin bir vakti gözaltına alınan Levent Gültekin’in Adliye çıkışı anlattıkları kulağınıza gelir. Savcılıkta ifadesi bile alınmadan, şöyle bir gerekçeyle hakimliğe sevk edildiğini görür de olan biteni anlarsınız:
“Şüphelinin söylemleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Türkiye Cumhuriyeti Devletinde şeriat düzenine geçildiği yönünde bir algı oluşturulmasına elverişli olduğu, toplumda korku ve endişe yaratabilecek nitelik taşıdığı, "medyaya operasyon yapılıyor, "önce Habertürk sonra diğerleri" şeklinde ifadelerle devletin yargı ve kolluk birimleri eliyle medya kuruluşuna yönelik hukuka aykırı işlemler yürütüldüğü algısı oluşturduğu, aynı zamanda bahse konu söylemlerin, medya kuruluşlarına yönelik işlemlerin yargısal denetime tabi olduğu gerçeğinin çarpıtıldığı, adli mercilerin bağımsız ve hukuka uygun işlem yaptığına dair toplumsal güvenin zedelenmesine elverişli olduğu, toplumda adli ve idari kurumların keyfi ve hukuka aykırı hareket ettiği, yine şüphelinin yargı organlarının talimat ile hareket ettiği, duruşmaların bilinçli şekilde uzatıldığı yönündeki söylemlerinin, yargı organlarının tarafsız ve bağımsız olmadığı algısını yaratmaya, devam eden bir yargılamayı toplum nezdinde gayrimeşru göstermeye, kamu düzeninin temel unsurlarından biri olan yargıya duyulan güveni zedelemeye elverişli olduğu..”
Gerekçe böyle akıp gidiyor..
Ne sadede geliniyor, ne de somut bir suçlama yöneltilebiliyor.
Levent’in sözlerinin “algı oluşturulmasına ELVERİŞLİ OLDUĞU” tespiti nedir ya!
Hukuki deseniz değil.. Akıl süzgecinden geçmiş deseniz hiç değil..
Bırakın otobüsü dolmuşu, taksiye binmeyi -tıpkı Ertuğrul Özkök gibi- kabullenemeyen Kenan Baran’ı dizinin sonunda otobüs durağında görseniz, anlarsınız: Krallar da kaybediyor. Maalesef çok BÜYÜK oldukları için onlar kaybederken ülke ve milyonlarca emekçi de kaybediyor.
Bilin yani!
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:19
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 20 Aralık 2025 09:13 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















