Gazze Mahkemesi’nin nihai oturumu ikinci gününde Gündem Haberleri
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com duyuruda bulunuyor.
İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Cemil Bilsel Konferans Salonu'nda düzenlenen Gazze Mahkemesi’nin Nihai Oturumunun ikinci günü Kaliforniya Üniversitesi'nden eğitmen Angela Davis’in video mesajı ile başladı. Davis, “Biz Filistin halkıyla beraberiz. Bu felaketi ve taarruzları hak edecek bir şey yapmadılar. Kolonileşmenin en yıkıcı saldırılarına karşı duruyorlar. Filistinliler ayağa kalkıyor” dedi.

“Açlık Silah Olarak Kullanılıyor”
Ardından Gazze’de kardeşini ve birçok yakınını kaybeden Gazze Destek Hattı’nın kurucularından Hani Almodhound, “Aç Bırakma ve Tasarlanmış Kıtlık” konulu konuşması için çevrimiçi bağlandı. Almodhound, “Hiç kimse ve organizasyon için Gazze'de kolay bir zaman geçmedi. İnsanlar bilerek aç bırakıldı. Guardian'ın raporuna göre, İsrail devleti de bu olayı bilgileriyle, verileriyle doğruladı, bu yıl Mart'tan Haziran'a gıda yardımlarının yüzde 25'inden azına izin verdiler. Yüzde 25'in azı 1.3 milyon kişi için yeterli değildi. Yüzlerce insani yardım kamyonu yola çıksa, Gazze sınırlarına ulaşsa da İsrail tarafından girişler engellendi. En büyük acı açlık olabilir. İşgalciler, bolluk var gibi eski fotoğrafları gösterdiler.” diye konuştu. Gazze’nin halen yemeğe aç kaldığını vurgulayan Almodhound, “Ateşkes tam olarak sağlanamadı. Kimseye Gazze aç değil dedirtmemeliyiz. Onlara hesaplanmış, tasarlanmış mühendislik çıktısı olan açlık ve kıtlığı göstermeliyiz. Bu suni bir açlık ve Filistinliler bu suni açlığı gerçekten yaşayan millet. İşgali reddetmeliyiz. Bir kase çorba bizim motivasyonumuz oldu. Filistinlilerin gerçeği bu.” dedi.

“Kıyameti Tersine Çevirmek Gerekiyor”
BM Gıda Hakkı eski Özel Raportörü Hilal Elver de “Kıtlık İlanı ve İnsani Yardımın Silah Haline Getirilmesi” başlıklı oturumda şunları söyledi:
“Birçok çatışma gördüm. Gazze ama hep merkezdeydi. Özellikle gıda, su hakkı, gıda güvenliği, Filistin halkları için hep reddedilen haklardı. Açlık seviyesi beklenmedik insani krize sebep verdi. Aralık 2023'te Birleşmiş Milletler otoritesi gıda ve gıda güvenliği için Entegre Gıda Güvenliği Sınıflandırması üzerinden çalıştı. 2025 Şubat'ında “un soykırımı” dediğimiz olay yaşandı. İsrail, gıda kuyruğunda olan 118 kişiyi öldürdü ve 760'dan fazla kişiyi yaraladı. Günler sonra açlıktan ilk çocuk ölümleri, susuzluktan ilk çocuk ölümleri yaşandı. Kıtlık başlamıştı. Birleşmiş Milletler raportörleri soykırımın barizliğine vurgu yaptı.

Ekim'de Gazze'deki su arıtma ve işleme merkezleri çöktü. Ekim'de uluslararası suç mahkemeleri Netanyahu ve hükümetin suç yükümlülüğü ve aç bırakma savaş suçunu işlediğini tanımladı. Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail sözde Gazze İnsani Derneği'ni oluşturdu. Ve özellikle yardım dağıtacağını söyledi. Ama uygulamada özel silahlandırılmış bir organizasyondu. Vatandaşlar tuzağa düşürüldü, saldırıldı. 2 binden fazla kişi yardım beklerken hayatını kaybetti. Temmuz'da Gazzeliler günlerce yemek yemeyecek hale geldi. Bu ekonomik açlık Gazze'nin silahların susmasından sonra da ayakta kalamaması için yapıldı. Uluslararası sistemler bir işe yaramadı. Raportörler işgal bölgelerinden atıldı ya da yerleri değiştirildi. Hem biyolojik hem de sosyal bir utanç gösterimiydi bu. Bu kıyameti tersine çevirmek için Gazze'nin büyük çaplı insani yardım erişimine ihtiyacı var. En önemli olanı açlık üzerine işlenen savaş suçlarının araştırılması. Çünkü sorumluluk olmadan adalet olmaz. Adalet olmadan iyileşme olamaz. Gazze'nin kasten aç bırakılması ve kasten yapılan kırklığı suç ve insansızlık olarak asla unutulmamalı, normalleştirilmemeli ya da affedilmemeli.”

Psikolojik ve çevresel boyutu da konuşuldu
Mahkemenin ikinci gününde İsrail’in işlediği savaş suçlarına ilişkin uzman ve tanık görüşlerine yer verildi. “Ekositin Boyutları” bölümünün konuşmacıları Filistinli bilim insanı ve yazar Prof. Dr. Mazin Qumsiyeh, İngiliz şair ve filozof David Whyte çevrimiçi katıldılar. Prof. Dr. Mazin Qumsiyeh ve David Whyte, Gazze’de sadece insanlar değil, çevre, tarım alanları, su kaynakları ve doğal yaşamın da yok edildiğini vurguladılar. Bu yıkımın sadece insani değil, ekolojik ve gelecek nesiller için telafisi zor bir travma olduğu belirtildi. İsrail’İn Gazze’ye giden su kaynaklarını kısıtladığı, su kuyularının vurulduğu, zirai ve tarım alanları üzerine el konulduğu ifade edildi.
Kentsel soykırım

“Ev Yıkımı” bölümünde ise gazeteci Mohamed Al Helou, Birleşmiş Milletler (BM) Konut Hakkı Özel Raportörü Balakrishnan Rajagopal, Filistinli yazar Shourideh C. Molavi görüşlerini aktardılar. Al Helou, İsrail'in katliamından kurtulmayı başaran “şanslı” bir gazeteci olduğunu söyledi ve soykırım öncesi ve sonrasına ait görüntüleri paylaştı. Rajagopal ise Tel Aviv yönetiminin Gazze'deki altyapıyı yok ederek yaşam alanlarını tahrip ettiğini ifade etti. Evlerin ve yaşam alanlarının yok edilmesinin psikolojik ve kültürel etkilerinin olduğunu vurgulayan Rajagopal, “Gazze’de sivil altyapı tamamen yok edildi. Evlerin üçte ikisinden fazlası kullanılamaz hale geldi. Bu, kentsel bir soykırımdır” dedi. İsrail'in tüm hakların iadesi için tazminat sağlaması gerektiğine dikkati çeken Rajagopal, bu noktada Gazze Mahkemesi'nin önemli bir dönüm noktası olduğunu kaydetti.
Sağlık Sistemine de Saldırdılar
Gazze’de bir dönem çalışan doktorlar Javid Abulmoneim, Taner Kamacı, Ghassan Abu Sittah, Mads Gilbert ve Gwyn Daniel gibi isimler, sağlık çalışanlarının ve hastanelerin doğrudan hedef alınmasını belgelerle ortaya koydu. Zihinsel sağlık alanındaki yıkımın boyutu özellikle vurgulandı.
Eğitim ve Bilgi de Yok Edildi
Mahkemenin ikinci gününde eğitim alanında yaşanan tahribat da ele alındı. Akademisyen Wesam Amer, İsrail’in sadece binaları değil, bilgi üretimini, düşünsel yapıyı ve Filistin halkının geleceğini hedef aldığını belirtti.
Osama Alostta, Malek Alsweirki ve çok sayıda öğrenci tanığı, eğitim kurumlarının bombalanmasının yalnızca fiziksel değil, kültürel bir soykırım olduğunu dile getirdiler.
Gerçekleri Anlatmak Ölümle Eşdeğer
Mahkeme oturumlarında gazeteciler de tanıklıklarını dile getirdiler. Abubaker Abed, bir gazeteci olarak yaşadıklarını aktarırken, “Gazze’de gerçekleri anlatmak ölümle eşdeğer hale geldi” dedi.
Noura Erakat ve Ahmed Alnaouq gibi isimler ise uluslararası hukukun çöküşüne ve medya susturmanın, dezenformasyonun artık savaşın bir parçası olduğuna dikkat çekti.
Katılımcılar, mahkeme oturumlarının yanı sıra gün boyu süren yan etkinlikler kapsamında belgesel gösterimleri, Wadie Said ile söyleşi, Richard Falk’ın halka açık dersi ve Gazze’yi terk etmek zorunda kalan Filistinli öğrencilerle yapılan özel bir söyleşiye katıldılar. Gün boyunca ayrıca Paint-by-Numbers Tuvali, şiir okumaları ve kitap imza etkinlikleri gibi etkileşimli programlarla Gazze’nin hikâyesi ve adalet arayışı farklı yönleriyle deneyimlendi. Yine ünlü yazar Avi Shlaim kitap imza programında Türk okuyucuları için kitaplarını imzaladı.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:88
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 25 Ekim 2025 09:51 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















