Gaziantep’ten, İslâm Dünyası Nereye? Yasin Aktay
Yenisafak sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, Ankara24.com duyuru yapıyor.
Karamsarlığın hâkim olduğu zamanlarda, umudun kıt bir kaynağa dönüştüğü kötümser durumlarda Türkiye’ye bir de Gaziantep’ten bakmakta fayda oluyor demiştik birkaç yıl önce, bir vesileyle geldiğimiz bu güzel şehirde. Gerek sanayi üretimi gerek insanının çalışkanlığı ve üretkenliği ve gerekse de toplumsal sorunlarla kendine özgü, alabildiğine pozitif bir yaklaşımla baş etme yolları dolayısıyla her zaman umut canlandıran, ufuk açıcı bir yer gibi gelmiştir bana Gaziantep. Güneydoğu’nun kalbinde ortaya koyduğu güçlü kalkınma, sanayileşme ve ekonomik performansı, kentteki kültürel çeşitliliği başarılı bir biçimde kaynaştıran insani yaklaşımıyla bütüncül bir modele bağlamıştır. 14 yıl boyunca misafir ettiği Suriyelileri de ülkenin başka bölgelerine nazaran çok daha işlevsel bir entegrasyonla şehrin bir parçası haline getirirken bunun sonucunda Arap dünyasına güçlü ticari ve kültürel köprüler de atmış. Özellikle 8 Aralık’taki Suriye devriminden sonra bu köprüler şehir için çok güçlü bir açılım potansiyelini her geçen gün daha fazla hissettirmeye başlamış. Devrimden hemen sonra Suriyelilerin 100 bine yakını geri dönmüş ve bu şehir üzerindeki bazı baskıları hafifletmiş var olanların ise daha işlevsel bir nüfus haline gelmesini sağlamış. Sanayi ve toplumsal kalkınmasına paralel olarak bilim, teknoloji ve kültür alanında da paralel bir gelişim kaydetmiş şehir. Şehirde 5 üniversite var, bu üniversitelerin bazılarının Suriye’deki eski güvenli bölgelerde bölümleri veya ortak faaliyetleri de var. Gaziantep Üniversitesi’nin mesela Azez’de birkaç fakültesi var ve burada yetişen öğrenciler bugün yeniden inşa aşamasında bulunan Suriye’ye her bakımdan katkı sunmaya hazırlar. Geçtiğimiz hafta içinde bu şehrimizden bu sefer Türkiye’ye değil, bütün İslam dünyasına, hatta bütün dünyaya bakmaya çalıştık. Gaziantep Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin (GİBTU) iki yıldır düzenlediği Gaziantep Forumu’nun ikincisi İslam Dünyası Nereye? Başlığı altında “Güçlü bir Gelecek için Perspektif” arayışıyla İslam dünyasının her yanından Müslüman alimleri, entelektüelleri ve akademisyenleri bir araya getirdi. İki gün süren panel ve atelye çalışmalarında katılımcılar İslam Dünyasının geleceğine dair öngörülerde bulunurken tabii ki bolca tarihe ve şimdiki ahvale dair çözümlemelerde bulundular. İslam dünyası daha genel dünyadan, yani küresel toplum ve güç dengelerinden kopuk değil elbet. Nereye gideceği, biraz da küresel sistemin, yani şimdi ciddi bir kriz içinde olduğunu hissettiren küresel sistemin nereye doğru gelişeceğiyle yakından ilgili. İslam dünyası adına siyaset kuranların kendi geleceklerini tayin için küresel sistemin çökmesini mi bekleyecekler? Yoksa İslam Dünyası adına hareket edecek aktörlerin tercihleri veya etkinlikleri küresel sistemin geleceğinin şekillenmesinde bir etkisi olacak mıdır? Bu çok çetin bir soru tabi. 7 milyonluk mücrim İsrail’in Gazze’de işlediği soykırım cürmü ve küstahlığı karşısında etkili bir duruş sergileyemeyen 2 milyar Müslüman küresel sistemin geleceğinde nasıl bir etkide bulunacak? Hangi aktörleriyle, hangi projeleriyle? Nasıl bir ruh ve motivasyonla? Ne yazık ki bu tür soruları her sorduğumuzda karşımıza aynı acı gerçeklik çıkıyor ve yüzümüze çarpıyor. Gaziantep Forumu esnasında da aynı sorular defalarca gelip yüzümüze vurdu. Ancak tabi bu sorunun yüzümüze vurması bir çaresizliği daha fazla üretmeye yaramıyor, bilakis çare arayışlarını, söylemi, inisiyatif sorumluluğunu daha fazla üretiyor. O yüzden bu tür forumlar, konferanslar, tartışmaları asla küçümsememek gerekiyor. Acı gerçeğe yine de gelecek olursak. Bu tür forumlarda ortaya konulan önerileri uygulayabilecek konumda olanlar devletlerdir. Ancak bugün dünyada temel endişesi veya varlık sebebi İslam olan hiçbir Müslüman devlet yok. Buna başka bir ifadeyle Müslümanların bir siyasal bedeni yok. Adına İslam ülkesi denilen ülkelerin temel önceliği ulusal çıkarlar, dolayısıyla siyasetleri alabildiğine seküler bir siyaset. Bu durumda İslam dünyasının güzergahını belirleyecek kumanda odasında dümeni kim yönetiyor, kim yönetecek? Öyle bir aktörün şu anda devrede olmadığı durumda İslam dünyasının nereye gittiğine dair söylemler, soranları da nihayetinde pasif seyirciler olarak tasavvur eden bir söylemden öteye gidemiyor. ABD hegemonyası bittiğinde Çin hegemonyası mı başlayacak? O zaman her halükârda bizim hiçbir dahlimiz olmaksızın rüzgârda savrulup duran İslam dünyası Çin’in hegemonyasında daha mı rahat edecek? Veya çok kutuplu bir dünyada İslam dünyası daha mı rahat edecek? İslam dünyasını tarihi yapan bir aktör olarak tasavvur edemeyen bir yaklaşım bu tabi. İslam dünyası adına biz küresel hegemonyanın krizlerini, ABD ve Çin veya Rusya arasındaki salınımlarını izlemekle mi yetineceğiz? Aslında Gaziantep Forumu’nda bu açmazlar da çok iyi görüldü ve ele alındı. Mevcut İslam ülkelerinin İslam dünyasını bir aktöre dönüştürebilmek için istekliliği veya isteksizliği konusunda herkesin ortak bir algısı ve endişesi var. İslam dünyası elbette devletlerden ibaret değil. “Küresel Sistem Meşruiyetini Kaybetti mi?” başlığını taşıyan ve benim de konuşmacılar arasında bulunduğum açılış panelinde Mehmet Görmez Hoca “İslam Dünyası” kavramının hatta “İslam medeniyeti” kavramının bile 19. yüzyıldan önce hiç kullanılmamış olduğuna değindi. Müslümanların parçalanmışlığa ve bundan mütevellit acizliğe karşı verdikleri bir tepki ve sığınmak üzere ürettikleri bir kavramsal sığınaktır İslam dünyası. Daha sahih ve köklü bir kavram olarak “ümmet” ise bir Müslüman devlette tecessüm etmiş olmasa bile dünyanın herhangi bir yerindeki bir Müslümanı bir siyasal ve itikadi beden varlığına dahil eden bir müşterek şuur. GİBTU Üniversitesi rektörü Prof. Şehmus Demir, eskiden beri tanıdığım kadarıyla bu konuları çok iyi bilen, önemseyen, entelektüel yönü çok güçlü ve dertli biri. Hepimize ait bu derdi yönettiği üniversitenin de arayışının önemli bir etkinliği haline getirmiş. Üniversitenin bütün öğretim üyeleriyle Foruma kusursuz bir organizasyonla katkıda bulundular. Hem Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin hem Şahinbey Belediye başkanı Mehmet Tahmazoğlu Foruma katılan misafirlerle çok yakından ilgilendiler. Şahinbey belediyesinin yaptığı büyüleyici güzellikteki Millet Camii, Millet Kütüphanesi ve Kongre ve Sanat Merkezi belediyecilik konusunda kolay kolay aşılamayacak bir çıtayı işaret ediyor. Her biri özellikle gidilip ziyaret edilmeyi hak edecek güzellikte kültür varlığına dahil olmuş büyük eserler. Sempozyuma Diyanet İşleri Başkanı Prof. Safi Arpaguş, İDE Başkanı Prof. Mehmet Görmez’in yanı sıra İslam Dünyası Alimler Birliği Başkanı Prof. Ali Karadaği, Şark Forumu Başkanı ve son zamanlarda yazılmış en iddialı siyer kitabı İlbahar’ın yazarı Wadah Khanfar, Suriye Büyükelçimiz Prof. Burhan Köroğlu’nun yanı sıra çok sayıda tanınmış isimler tartışılan konular etrafında güçlü beyin fırtınaları estirdi. Forumla ilgili değerlendirmelerimize, daha sonra belki üç gündür İstanbul Üniversitesi’nde devam etmekte olan Gazze mahkemesi (Gaza Tribunal) ile de bir arada devam ederiz.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:21
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 25 Ekim 2025 04:05 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















