El Bebek Gül Bebek Derneği’nden “Sıfır Ayrılık” çağrısı: Anne ve bebek arasındaki ten tene temas bir sevgi değil, hayatta kalma refleksidir
T24 kaynağından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com açıklama yapıyor.
El Bebek Gül Bebek Derneği, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Global Foundation For The Care Of Newborn Infants (GFCNI)’ın “Zero Separation” vizyonunu Türkiye’de görünür kılmak amacıyla başlattığı “Sıfır Ayrılık” kampanyasıyla, yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde 24 saat ebeveyn erişimi sağlanmasını, kanguru bakımının standart bir uygulama haline gelmesini ve her ünitenin aile dostu hale getirilmesini savunuyor. Bu kapsamda, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) “Zero Separation – Sıfır Ayrılık” ilkesi doğrultusunda düzenlenen toplantıda, prematüre bebeklerin ve ailelerinin haklarına yönelik toplumsal farkındalığa dikkat çekildi.
“Her bebek, annesinin kokusuna, dokunuşuna ihtiyaç duyar”El Bebek Gül Bebek Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Uzman Psikolog İlknur Okay, toplantıda yaptığı konuşmada “Sıfır Ayrılık” ilkesinin yalnızca bir sağlık yaklaşımı değil, bir yaşam hakkı olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Her bebeğin, annesinin kokusuyla, sesiyle, dokunuşuyla büyüme hakkı vardır. Biz bu hak için sesimizi yükseltiyoruz. Dünya Sağlık Örgütü’nün de vurguladığı gibi, ayrılık öldürür, yakınlık yaşatır. Ne yazık ki ülkemizde hâlâ birçok yenidoğan yoğun bakım ünitesinde ebeveyn erişimi sınırlı. Çok kısıtlı ziyaret dakikaları var. Anneler, bebeklerinin yanında kalamıyor, babalar sürece dâhil olamıyor. Oysa araştırmalar gösteriyor ki, ten tene temas ve anne babanın bebeğinin yanında olabilmesi yalnızca bir sevgi göstergesi değil, aynı zamanda bir tedavi yöntemidir. Derneğimiz yıllardır bu konuda farkındalık yaratmak için çalışıyor. Anne-bebek uyum odaları kurulması, kanguru koltuğu temini, anne sütü farkındalığı kampanyaları ve ‘Erken Anne Kiti’ projeleriyle hem ailelerin hem sağlık profesyonellerinin yanında olmaya devam ediyoruz. Bugün burada ‘Sıfır Ayrılık’ çağrımızı yineleyerek, Türkiye’de her bebeğin ailesinin kokusuyla büyümesini istiyoruz.”
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl dünya genelinde yaklaşık 15 milyon, Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de ise 100 bin bebek prematüre olarak doğuyor ve bu bebeklerin önemli bir kısmı, yaşamlarının ilk günlerinde ailelerinden ayrı kalıyor. Oysa bilimsel araştırmalar, ten tene temasla bakım gören bebeklerde ölüm oranlarının yüzde 25’e kadar azaldığını, emzirme oranlarının ise belirgin biçimde arttığını gösteriyor. Bu kapsamda anne ve bebek arasındaki temasın hem fiziksel hem psikolojik sağlık üzerindeki etkilerine değinen Türkiye Anne Bebek Ruh Sağlığı Farkındalık Birliği kurucusu Prof. Dr. Nazan Aydın, ten tene temasın, tıbbın en güçlü ama en basit tedavi biçimlerinden biri olduğunu belirtti.
Aydın yaptığı konuşmada “Bebek ve anne arasındaki temas yalnızca bebeğin değil, annenin de yaşama tutunma gücünü artırır. Prematüre bir bebeğin kalp ritmi, vücut ısısı ve solunumu annesinin bedeniyle temas ettiğinde dengelenir. Ayrı kalmak, yalnızca fiziksel değil, duygusal travma da yaratır. DSÖ’nün 2022’de yayınladığı rehberde, kanguru bakımının tüm prematüre bebekler için doğumdan hemen sonra başlatılması ve günde 8 ila 24 saat arasında sürdürülmesi öneriliyor. Türkiye’de El Bebek Gül Bebek Derneği’nin yaptığı araştırmaya göre ise, annelerin yalnızca yüzde 5’i doğumdan hemen sonra kanguru bakımı yapabiliyor; yarısından fazlası bebeğine günde sadece bir kez ve 15 dakika erişebiliyor. Bu tabloyu değiştirmek zorundayız. Her bebeğin, annesiyle birlikte büyümesi bir tercih değil, bir zorunluluktur. Çünkü her temas bir umuttur, her yakınlık bir yaşam desteğidir” dedi.
Gerçekleşen toplantıda, Türk Neonatoloji Derneği adına konuşan Prof. Dr. Hülya Selva Bilgen ise tüm prematüre bebekler, kuvözde de olsalar anne ve babalarından ayrılmamalıdır” diye belirtti. Bilgen sözlerini şöyle sürdürdü:
“Prematüre bebekler, kuvözde de olsalar anne ve babalarından ayrılmamalıdır. Çünkü ebeveynin varlığı, bebeğin yalnızca duygusal gelişimi için değil; tıbbi iyileşme süreci için de kritik öneme sahiptir.
Araştırmalar, anne ya da babanın sesiyle, dokunuşuyla temas eden bebeklerde solunum ve kalp ritminin daha hızlı dengelendiğini, enfeksiyon oranlarının azaldığını ve anne sütünün arttığını gösteriyor. Aileyi bakım sürecinin dışında tutmak, bebeğin iyileşme yolculuğunu da yavaşlatır. Biz sağlık profesyonelleri olarak, her yoğun bakım ünitesinde anne ve babaların ideali 24 saat erişimi olmakla birlikte ünitenin koşulları (hemşire sayısı, alanın genişliği) gereği bir saatten kısa olmayacak şekilde girebilmeleri hem anne hem de babaların daha uzun süre ten tene temas yapmaları konusunda desteklenmelerine olanak tanıyacak koşulların oluşturulmasını destekliyoruz.”
El Bebek Gül Bebek Derneği, “Sıfır Ayrılık” çağrısıyla Türkiye’deki her prematüre bebeğin, tıbben mümkün olduğu sürece, annesinin yanında ve onunla temas halinde büyümesi için çalışmalarını sürdürüyor.
Dernek, sağlık otoriteleri ve hastanelerle iş birliği içinde “Bebek Dostu 2.0 – Sıfır Ayrılık Standardı”nın hayata geçmesi ve her yenidoğan yoğun bakım ünitesinin aile dostu hale gelmesi için çağrıda bulundu.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:14
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 12 Kasım 2025 16:51 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















