Buğra Gökçe nin eşi iddianamedeki mantık hatalarını canlı yayında tek tek anlattı
Ankara24.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
İBB iştiraklerinden İstanbul Planlama Ajansı Başkanı Buğra Gökçe, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturması kapsamında Silivri'deki Marmara Cezaevi'nde 250 gündür tutuklu bulunuyor.
Gökçe'nin cezaevinde evlendiği ancak henüz nikah fotoğrafları paylaşılmayan eşi Filiz Kahveci, 237 günde hazırlanan ve çelişkili ifadelerin yer aldığı tespit edilen İBB iddianamesindeki mantık hatalarını Halk TV canlı yayınında anlattı.
Gözde Şeker Fırtına'nın sunduğu Kırmızı Çizgi programına konuk olan Kahveci, yargılanmaya karşı olmadıklarını belirterek "Masumiyet karinemiz yok ediliyor" dedi.
Buğra Gökçe 7 aydır maruz kaldığı 'ağır tecriti' anlattı
Tutuklamaların siyasi olduğunu vurgulayan Kahveci, "Tutuklamadan önce 7 soru soruldu. 6 tane sorulan ihalede Buğra daha İstanbul'da çalışmıyordu. Yani İzmir'de görevli olduğu döneme aitti ya da istifa ettiği İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı aday adayı olduğu döneme aitti. Şimdi aldığımız iddianamede ve şu da bir gerçek; o zaman rüşvet ve suç örgütü üyeliğinden tutuklandı bakın. Bugün iddianamede rüşvet denilen suç yok. Tamamen ortadan kalkmış; gizli tanık yok, iftiracı yok, herhangi bir delil yok, rüşvete dair, paraya dair hiçbir şey yok" dedi.
Soruşturma devam ederken Gökçe'ye yöneltilen suçlamaların değiştiğini ifade eden Filiz Kahveci, rüşvet suçlamasının bir anda ortadan kalktığını belirtti.
Filiz Kahveci - Buğra GökçeDolayısıyla rüşvet suçlaması bir anda ortadan kalkmış durumda. Başka suçlamalar gelmiş. Bu konuda şaşkınlık içindeyiz. Çünkü 8,5 aydır neyle suçlandığımızı soruyoruz, kendimizi savunmak istiyoruz ve ilk günle bugün arasında bambaşka bir şeyle karşılaştık" diyen Kahveci şöyle konuştu:
"Şimdiki iddianamede yine aynı şey var. Dört tane ihalemiz var. İki tane ihale; Buğra 2022 Haziran'da İstanbul'da çalışmaya başladı, iki tane ihale 2020 yılına ait. Bakın gelmeden önceki, 3 yıl önceki ihaleden suçlanıyoruz. Diğer iki ihalede de Kasım 2023'te Buğra İzmir adaylığı için ayrıldı. Bir 4-5 aylık işsiz olduğu, hiçbir yerde çalışmadığı bir dönem var. İki tane ihalemiz de bu döneme ait ihaleler. Ne diyeceğimi bilemiyorum yani avukatlarımız böyle bir mantıksızlığı nasıl savunmaya çalışacaklar, onların işi tabii ki. Diğer ihalelerde de şöyle bir durum var; bakın Genel Sekreter Yardımcısı kamuda çalışan bir insan.""Ben bir vatandaşım ama prosedürü aşağı yukarı biliyorum. Dolayısıyla sorumluluk alanında ihale komisyonu şartnameyi yapıyor, bu bir sorumluluk alanı. Muhammen bedeli bir komisyon belirliyor, bu onların sorumluluk alanı. Dolayısıyla bunlar belirlendikten sonra Genel Sekreter Yardımcısına geliyor, prosedürel bir imza atıyor ki bu ihale yapılmak zorunda ve encümen ihale kararını alıyor. Burada bakarsanız aslında sorumlular tamamıyla farklı birimler ama tutuklu olan ve suçlanan Buğra Bey. Sadece o prosedürel imzayı atan kişi. Önceki ihalelerdekiler tutuksuz yargılanıyor, başkaları tutuksuz yargılanıyor ama Buğra Bey ve şehir plancıları birtakım nedenlerle tutuklu yargılanıyorlar. Yani bu şekildeki mantık hataları aslında tüm iddianamenin esasını oluşturuyor diye düşünüyorum."
Tutuklu Buğra Gökçe Mayıs ayında Filiz Kahveci ile Marmara Cezaevi'nde kıyılan nikahla evlendi. Nikah fotoğrafları cezaevi yönetimi tarafından çifte verilmedi.Yargılamaların tutuksuz yapılması gerektiğini vurgulayan Filiz Kahveci, tutuklama ile masumiyet karinesinin yok sayıldığını belirtti.
"Ben zaten hukukun ya da kanunların vicdansızlık ya da insani düzeyden uzak olduğunu kabul etmek istemem. Aileler bu süreçte, yani bizlerden ziyade aslında Buğra onu özellikle birçok memur ailesi, işte şoför ailesi gibi ihtiyaç sahibi aileler için söyledi. Memurların yine üçte biri kesiliyor ama bazı çalışanların tamamıyla maaşları elinden alındı. Çünkü sözleşmeli çalışıyordu onlar. Dolayısıyla çocukları, işte eşleri, aileleri ortada kaldılar" diyen Kahveci şu sözleri sarf etti:
"Yani siz daha suçlamadığınız, yargılamadığınız ve suçlu bulmadığınız insanları aç ve açık bırakıyorsunuz. Bu özellikle onlar için söylenmiş bir şeydi. Bu insanlığa uymuyor maalesef. Çok, yani ne diyeceğimi bilemiyorum, o kadar üzücü, kalbimizi kırıcı, yaralayıcı hikayeler var ki. Hasta anne babasına bakan bir memur arkadaşımız içeri girdiği için diğer kardeşi okumayı bırakıp çalışmak zorunda kaldı. Ya da işte 15 gün boyunca tansiyonu dindiremeyen çocuklar oldu ve sağlık masrafları yardımlarla karşılandı.""Bir sürü insanın gelirlerine el konulduğu için akrabaların, eş dostun desteğiyle yaşamak durumundalar. Ve en önemlisi, yani hep onu söylüyorum; bu insanlar suçlu değiller. Bu insanlar daha yargılanmadılar. Bu insanlar suçlu bulunmadılar. Bu insanlar hala masumlar. Yani bizlerin masumiyet karinesi yok sayılıyor. Bizler, yani herkes yargılansın; adalete, yargılamaya hiç karşı değiliz ama tabii ki eşit ve doğru bir yargılama istiyoruz. Ama tutuksuz yargılanalım. Yani bizlerin ailelerimizi aç açık bırakacak şekilde, direkt cezalandırma yöntemiyle bir yargılama olmaz."
Buğra Gökçe'nin cezaevinde yazdığı 22 Metrekare Gökyüzü: Silivri Günlükleri isimli kitabı raflarda yerini aldı"BU KİTAPTA İNSAN BUĞRA'YI GÖRECEKSİNİZ"Eşinin 8 aydır bulunduğu cezaevinde yazdığı 22 Metrekare Gökyüzü: Silivri Günlükleri isimli kitaptan da bahseden Filiz Kahveci, "Bu kitapta insan Buğra'yı göreceksiniz. Yani eşim diye demiyorum ama gerçekten çok iyi kalpli, çok düzgün, dürüst, ince düşünceli, yani yüreği iyi bir insandır. Bu kitapta bulacaksınız. Annesinin attığı bir kuş yavrusu için oturup ağlayan, hani gözleri dolan ve insan olarak nasıl bir insan olduğunu okuyacaksınız. Bir insanın böyle bir beton kafeste neler yaşadığına günbegün tanıklık edeceksiniz. Çünkü Buğra üretmeden, çalışmadan duramayan bir insan" dedi.
"YEMEĞİNİ MİNİCİK BİR PENCEREDEN VERİYORLAR"Buğra Gökçe'nin cezaevindeki yaşamından da bahseden Filiz Kahveci, "Yani ben öncelikle şunu söyleyeyim; dramatize etmek biz de istemiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti yılmaz insanların Cumhuriyeti. Yani bu yaşadığımız haksız hukuksuz dönemler bu ülke tarihinde ilk değil. Defalarca yaşandı, farklı şekillerde farklı düzeylerde yaşandı. Keşke bundan sonra hiç yaşanmasa. Umarım yaşanmaz" diyerek şu ifadeleri kullandı:
"Sabah kalkıyor, mutlaka, yani orada öz disiplin olması gerekiyor ayakta durmanız için. Bir rutini var. Sabah mutlaka yürüyüşünü yapıyor. Çok minicik, üzeri tel örgülerle çevrili, 10 metre duvarlardan neredeyse gökyüzünü çok zar zor gördüğünüz bir avlusu var. 8'de uyandırılıyorlar zaten ve kalkıp o avluda yürüyüş yapıyor. Daha sonra hücresine gelip, beton kafesine gelip bir kahvaltı ediyor. Eğer avukat ya da milletvekili biri gitmezse küçücük bir odada bütün gün yalnızsınız. Tamamıyla izolesiniz yani. Yemeğinizi minicik bir pencereden veriyorlar ya da bir giysi verdiklerinde oradan veriyorlar. Kahvaltıdan sonra tekrar sporunu yapıyor, kültür fiziğini yapıyor."
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:69
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 26 Kasım 2025 18:10 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















