Biz ne bilek Beyim böyükler bilir! Serdar Tuncer
Ankara24.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Pastırma yazını fırsat bilip Üsküdar’da yürüyüşe çıkan Ali Bey, karşılaştığı Ahmet Bey’le iki çift lafın belini kırsa, sahil boyunca yürürken. Dünyanın ahvalinden, memleketin hal ve gidişinden laflasalar etraflıca, kendilerini takip eden iki şüpheli adamdan habersiz.
Salacak’ta bir çay bahçesinde Mahmut Bey’le birlikte çaylarını yudumlayan Fatih Bey, ayak üstü gençlerle sohbet eden Yavuz Bey’i görüp masalarına davet etseler ve onların sohbet mevzuu da Türkiye ve dünya gündemi olsa. Sohbet o kadar koyulaşsa ki masaya çayları bırakıp giden garsonun içeri girerken yakasındaki mikrofondan bir yere fısıltıyla bir haber uçurduğunu görmeseler bile.
Yatsı namazlarını Şemsi Paşa Camii’nde kılan Zekeriya Bey’le Müsavat Bey kapıda karşılaşsa ve arabalarını almak için aynı otoparka doğru yürürken birlikte bir kahve içme niyetiyle yönlerini değiştirseler, bu esnada otopark görevlisinin çektiği fotoğrafı da görmeseler, o fotoğrafı alelacele bir yerlere gönderdiğini de.
Arkalarındaki iki kişi yaklaşıp Ali Beyleri nezaketle çay ocağına davet etse, garson bütün masaları bir el hareketiyle kaldırsa ve bir tek Fatih Beyler kalsa, otoparktaki görevlinin gönderdiği fotoğrafı alan adam, Zekeriya Bey’leri en güzel kahve burada içilir diyerek o tek kalan masaya davet etse.
Bu büyük buluşmayı tezgahlayan adam sıfatıyla içeri bendeniz girsem ve hâzirunun her birine, dünya ve Türkiye gündeminin yer aldığı 100 maddelik bir liste versem. Desem ki: Sizden buradaki meselelerin her birini tartışıp bunlara dair kanaatlerinizi net bir şekilde birbirinize ifade etmenizi rica ediyorum. Hikâye bu ya; onlar da ya kırmasalar kardeşlerini ve aralarında o maddeleri enine boyuna mütalaa etseler.
Sabah ezanları okunurken neticeyi görmek üzere girsem çay ocağına, muhabbetli ama yorgun yüzleriyle baksa abiler ve mütalaanın neticesini hepimizin adına Yavuz Bey açıklayacak deseler. Öyle zannediyorum ki Yavuz Bey’in açıklaması aşağı yukarı şöyle olacaktır: “Gardaş! Yüz meselenin doksan beşinde hepimiz aynı düşünüyoruz, tam mutabık kaldık. Geri kalan beş meselenin birinde Fatih Bey’le Mahmut Bey, ikisinde Zekeriya Bey’le Müsavat Bey, birinde Ahmet Bey’le hepimiz ayrı düşünüyoruz. Ancak farklı düşündüğümüz bu beş meselenin hiç olmazsa dördünde tam mutabık kalmamız için bir gece daha sabahlamamız kâfi.”
O sırada zıpırın biri oradan çıkıp dese ki: Sayın Davutoğlu, Sayın Babacan, Sayın Arıkan, Sayın Erbakan, Sayın Yapıcıoğlu, Sayın Dervişoğlu, Sayın Ağıralioğlu size bir soru sormak istiyorum: Madem her meselede bu kadar aynı düşünüyorsunuz, farklı partilerin çatısı altında siyaset yapmanızın sebebi nedir? Yoksa yüz birinci mesele mi?
Sustururum o adamı! Bu kadar ‘Sayın’ ifadesini bir cümlede kullanıp yazımı mahvettiği için değil sadece; misafirlerimi, ima ettiği şey ile rencide ettiği için sustururum!
Adam arkasını dönüp giderken bağırsa bir de: Bizi bir olmaya davet edenlerin, meselenin memleket olduğu yerde ‘ben’ demeyi bırakması lazım kardeşim! Bir araya gelin, vakit birlik vaktidir!
Adama hem hak veririm hem de ifadelerinden dolayı misafirlerimden mahcubiyetle özür dilerim. Benimki yarım şair romantizmini yarı derviş gönlüyle harmanlayarak siyaset okuması yapmak olabilir; ama onunki biraz insafsızca bir yorum! Bu ayrılığın sebebinin sadece kimin genel başkan olacağı mevzuu olduğunu düşünmek bu kıymetli zevata büyük haksızlık olur. Bilmediğimiz bir şeyler vardır, bilemeyeceğimiz nice şeyler vardır! Ama bildiğimiz bir şey varsa o da: Ufağı tefeği, iciği cıcığı bir kenara bırakıp aslanlar gibi bir araya gelmenin vaktinin çoktan gelip hızla geçmekte olduğudur. Farklı siyasi partilerin çatısı altında siyaset yapmak için sebepler olabilir; biz bu sebepleri onaylamasak da anlayabiliriz. Ancak, Sayın Genel Başkanlar da bir araya gelmek için ne kadar çok mecburiyetleri olduğunu artık fark etmek borcundadırlar. Zira bu fark etmeyişi, biz artık hem anlayamıyor hem de onaylamıyoruz!
Yazının buraya kadarki kısmını okuyup, Sayın Erdoğan ve Bahçeli neden masada yoktu diye soran aziz okura iki hususu arz etmeyi borç bilirim.
Birincisi; onlar bu olayın yaşandığı gece Ankara’da idiler. İkincisi; bu çay ocağında baş başa oturup, birlik kararı alarak kol kola sabah namazına gittiklerinde 2016 senesinin
Temmuz ayı idi!
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:92
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 04 Kasım 2025 06:32 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















