Ankara24.com
close
up
Menu

Sarıyer de sağanak sonrası göle dönen caddede domuz boğuldu

Kremlin den şaşırtan açıklama! İptal deniyordu ama... Trump ve Putin görüşecek

Merdan Yanardağ ın gözaltı süresi uzatıldı

Safi Arpaguş un iki büyük sınavı

Hamileyken kaç kere ihanete uğradığını bile sayamamıştı... Kızını doğurdu, hayırsız sevgilisini affetti

ABD de bütçe krizine bağış yaması!

Meteoroloji tek tek açıkladı! Sel su baskını ve dolu bir arada

Bisikletliler yine trafik kurbanı Son dakika haberleri

Alev savaşçıları , termal kameralı ısı tespit dronu ile gökyüzünden hayat kurtarıyor Bursa Haberleri

Putin: Sınırsız menzilli Burevestnik füzesinin testleri tamamlandı

Gece boyu uyuyana kadar saatleriniz mi geçiyor? Uykusuzluk çekiyorsanız daha derin bir uyku için uygulamanız gereken yöntemler!

Kuşadası Tenis Kulübü nde Cumhuriyet Kupası heyecanı başladı

Bakan Bak, 16. Zeytinburnu Cumhuriyet Koşusu etkinliğine katıldı Sözcü Gazetesi

TÜRKSOY 2. Türk Dünyası Gençlik Forumu nda gençliğe mesaj: Türk dünyasının umudusunuz

Yeni Torba Yasası nda neler var? 36 maddelik Torba Yasa içeriği, yeni düzenlemeleri ile yürürlüğe ne zaman girecek?

Türkiye ye 2 ülkeden 34 uçak: Eurofighter filosu geliyor

Kahverengi bela dünya ticaretinde lider olduğumuz ürünü de vurdu! Rekolte dibi gördü

Motosiklet sürücüsü ölümünü an an kaydetti Sözcü Gazetesi

Yeni Şafak yazarı TELE1 in kayyumu oldu Sözcü Gazetesi

150 sterline aldı, on binlerce sterline sattı! Salvador Dali ye ait çıktı

‘Bir annenin çocuğu için yapabileceği şeylerin sınırı yok’

‘Bir annenin çocuğu için yapabileceği şeylerin sınırı yok’

Hurriyet sayfasından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com haber yayımlıyor.

Onunla en son oğlu Civan karnındayken buluşmuştuk. O zaman anneliğe gün saymanın heyecanını yaşıyordu. Bu sefer çekime yanında Civan’la geliyor. O da annesinin kucağında sık sık sohbetimize dahil oluyor hatta arada gülümseyerek adeta sözlerimizi onaylıyor. Funda Eryiğit doğum sonrası çok kilo vermiş, annelik de ona çok yakışmış, her zamanki gibi çok güzel. Başlıyoruz sohbete.

İki buçuk sene önceki röportajımızda hamileydin. Civan şimdi 2 yaşında. Çocuğunu ilk kucağına aldığında ne hissettin?

Açıkçası çok hatırlamıyorum. Sadece doğumdan sonra ten tene temas olayında bir duygu yoğunlu-
ğu oldu, onu da nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum. Ama sonra Civan sarılık önlemi için bir ışık tedavisi gördü. İşte orada, kapıdan çıkışını beklerken bir an var, onu hatırlıyorum, kendime “Bu daha önce hiç yaşamadığım bir his” demiştim. Çok değişik bir hasret duygusuyla bekliyor, kapının önünde ‘ne zaman çıkacak’ diye sürekli volta atıyordum. ‘Anneyim ben’ duygusu biraz tanıdıkça, zaman geçirdikçe, o büyümeye başladıkça, ilişki kurma kısmında gelişmeye başladı.

Civan ismini nasıl seçtiniz?

Aslında aklımda iki isim vardı, bunlardan biri Civan’dı. Nereden duyduğumu hiç bilmiyorum ama Berkun’a (eşi Berkun Oya) söyledim. O da isme tutuldu, sonra “Çok mu erken karar verdik acaba, başka isimler de düşünelim” dedik ama Civan içimize çok sindi.

En klişe annelik sorusunu sorayım; annelik hayatında neleri değiştirdi?

İşte bak bu ağlama sesi, mesela bunu değiştirdi (o sırada içeride Civan ağlamaya başlıyor). Onun dışında tabii hayat ritmin, başlı başına rutinlerin değişiyor. Ne zaman parka gidecek, ne zaman yemek yiyecek, gezmeye nereye gidelim, bunlarla geçiyor hayat...

Sevdin mi anneliği?

Sevdim ya, bence iyi.

'Ölü Mevsim'

Bu süreçte mesleğine de hiç ara vermedin...

Evet, aslında haftalık dizi çekimleri başlayana kadar daha rahat bir tempom vardı, ‘Timsah Ateşi’ oyununa devam ettim, Civan 7 aylıkken ‘Adsız Âşıklar’ı çektim, ‘Ölü Mevsim’in tanıtım süreci oldu. Dolayısıyla işimden kopmadım. Civan’ı da mümkün mertebe götürebileceğim her yere götürdüm, tıpkı buraya getirdiğim gibi. Dolayısıyla 'İşimi yapabilecek miyim' gibi bir kaygı yaşamadım. Ama ilk kez bu sefer haftalık bir diziyle yoğun bir tempo başladı (Bu sırada Civan da bize katılıyor. Funda’nın kucağında bizi dinliyor). Alıştık bu duruma, değil mi Civo? (Civan evet dercesine kafasını sallıyor.)

Şimdi ekranda da bir anne karakterini canlandırıyorsun. Daha önce de anne karakteri oynadın. Gerçekten anne olduktan sonra oyunculuğuna yansıyan bir değişim oluyor mu?

Evet, özellikle gençlere bakışım çok değişti. Bir çocuk ya da genç gördüğümde daha anaç duygularla bakıyor, aşırı duygulanıyorum. Bu dizide çok fazla duygusal yoğunluklu sahneler çektik, buna maruz kalmaktan mı yoksa annelikle mi alakalı bilmiyorum ama, rol için ağlamaya başlayınca bir kanal açılıyormuş gibi, ağlamamı durduramıyorum gibi bir durum oluştu. Bunu ödül törenlerinde de
yaşıyorum. Mesela genç birileri ödül almaya sahneye çıkınca ağlıyorum.

‘Sen beni mahallede Civan’la gezerken gör’

Bebek sahibi olmak evliliği nasıl etkiliyor?

Evliliği demeyeyim ama ilişkiyi etkiliyor. Oradaki dengeler de yeniden kuruluyor. Hayatındaki bütün ilişkilerinin, bütün yaşam şeklinin dengeleri yeniden yazılıyor gibi.

Peki, tutku azalıyor mu?

Tutku, çocuk sahibi olmasan da sürekli olacak bir şey değil. Çocuk sahibi olmayanlar da
aynı tutkuyu 10 yıl nasıl devam ettirebilsin? Mümkün değil, işin doğasında yok. Tutku zaman zaman canlandırabileceğin bir şey. Çocukla beraber bir süre sonra o konuda da taşlar yerine oturmaya başlıyor.

◊ İki yıldır evlisiniz. Berkun yönetmen, yazıyor, sen zaten oyuncusun. Siz karı-koca olarak aşırı cool geliyorsunuz bana...

Ne gibi?

Havalı, entel, ulaşılmaz...

Sen beni mahallede parklarda, marketlerde, kasaplarda Civan’la gezerken gör. Eşofman, tişört, kot, gömlek... Saç baş dağınık geziyorum.

Kültür-sanat dolu bir ev mi sizinki?

Genelde çay içip o gün içinde sohbet ettiğimiz küçük bir anımız oluyor. Ben işimle ilgili bir şeyden bahsediyorum, Berkun yazdığı şeyleri anlatıyor. Bu ara çok başka şeyleri izlemeye, onların üzerinde konuşmaya çok da vaktimiz olduğunu söyleyemem.

Sanat konuşurken eve birden bebek ve bebek bezi düştü...

Bizde çok öyle olmadı. Civan hep varmış, çok uzun zamandır buradaymış gibi... Zaman zaman da 'Bu çocuk nereden çıktı' gibi anlar yaşıyoruz ama genelinde hep buradaymış gibi. Hele ilk başlarda, bakıma da muhtaç olduğu için bütün odak noktanız bebek oluyor. Ne yapacağını bilmiyorsun, doğru mu yapıyorsun yanlış mı, kendine çok güvenin olmuyor, o aralar bende biraz daha sis bulutu.


‘Tanımadığım biriyle niye durup dururken aşırı samimi hallerde bulunayım?’

40’ların en başındasın. Bu sana ne hissettiriyor?

Çok yakında 41 olacağım. Psikolojik ve mental olarak, hiçbir şey değişmiyormuşçasına en rahat girdiğim yaşım 40 oldu sanırım. Sadece 35 yaşında 'Ne oluyor ya!' olmuştum ama onun dışında yaşla ilgili büyük beklentilerim ya da kayıplarım olmadı.

Hayatta 'keşke'lerin mi çok, yoksa ‘iyi ki’lerin mi?

Aslında büyük bir fark yok ama az farkla keşkeler kazanıyor.

Mesleki olarak reddettiğin ama keşke kabul etseydim dediğin şeyler oldu mu?

Öyle birkaç proje oldu ama öyle büyük bir keşke yaşamadım. Daha çok içine girip “Ya bu hiç düşündüğüm gibi olmadı” dediğim şeylerde o keşkeyi yaşadım. “Keşke kabul etmeseydim” benim için daha büyük bir keşke oluyor.

Sence şimdiye kadar en yanlış anlaşıldığın şey ne oldu?

Yok sanırım.

İnsanlar seni biraz mesafeli, soğuk sanıyor...

Evet, insanlarla hemen kaynaşmam.

O duvarın sebebi ne?

O duvardan ziyade, bana tersi, birdenbire biriyle kaynaşmak değişik geliyor. Hele 20’li yaşlarda çok daha sahte gelirdi. İlk kez tanışır tanışmaz, birinin “Canım” falan demesi... Ne saçmalıyorlar derdim, daha keskindim. Yaşla birlikte daha yumuşadım. Ama yine de bence mesafeli olmak da bir samimiyet göstergesi. Tanımadığım bir insanla niye durup dururken aşırı samimi hallerde bulunayım? Tanırsın, birbirini seversin, kısa sürede kaynaşabilirsin, o da mesafelerle kurulan bir ilişki olur.

Peki, bu durumda şöhret olmayı sevdin mi?

Sevip sevmemekle alakalı değil ama ben ilk bu başıma geldiğinde utanırdım. Şimdi onu biraz yönetmeyi öğrendim. Çünkü bu yaptığım şeyin bir sonucu. Bunu yok saymak mümkün değil. Mesela bir gün sokakta Berkun’la dolaşırken tanıdılar, fotoğraf çektirmek istediler, “Tabii” dedim. Sonra Berkun “Nasıl rahat ediyorsun” dedi, ben de “Tanımasalardı daha büyük bir sorun olabilirdi. Bu kadar iş yapıyorsun, kimse seni görmemiş ya da karşılık bulmamış olsa, o daha kötü” dedim. Dolayısıyla kimse seni tanımıyor veya seninle fotoğraf çektirmiyor olsa o daha büyük sıkıntı olabilirdi.

Seni işlerin dışında pek görmüyoruz. Oyunculuk dışında tutkun ne?

Bunu geçen gün düşündüm, benim oyunculuk dışında bir tutkum yok ve bu beni çok üzdü. Yıllar önce de bunu düşünmüştüm hatta bir tenis macerasına atılmıştım, olmadı. Seramikle ilgileneyim dedim, çamurlarla falan oyalandım ama denediğim hiçbir şey oyunculuk kadar tutku duyduğum bir şey olmadı.

‘Güçlü kadınları canlandırmayı seviyorum’

Başrolünde olduğun ‘Ölü Mevsim’ filmi, Altın Koza’da sana En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandırdı ve film bir sürü başka ödül de aldı. Nasıl bir film?

‘Ölü Mevsim’ birbirine çok bağlıyken mahalle baskısıyla birlikte birbirlerine düşen iki kız kardeşin hikâyesi.

Ben ekrandan para kazanayım, bağımsız filmlerde de özgürce sanatımı yapayım kafasında mısın?

Bence hepsi oyunculuk. Televizyon ya da para kazandıracak işler yaptığımda da aynı ciddiyetle yaklaşıyorum. Kitlelere ulaşabilmeyi seviyorum. Tabii hepsinin çalışma şekilleri, çalıştığınız insanlar değiştikçe oyunculukla da ilgili belli bazı teknikler değişiyor. Mesela televizyonda çok hızlı olmak zorundasın. Sinema filminde daha iyi bir prova sürecinden geçiyorsun, tiyatroda o prova süreci, oyunla da beraber devam eden bir çalışma süreci oluşturuyor.

Yeni projelerin neler?

‘Ben Onun Annesiyim’ başlıyor. Canlandırdığım Ayşe ceza alıyor. Hapse girdiğinde bebeğini kayınvalidesine vermek durumunda kalıyor. 10 sene sonra çıktığında kayınvalidesi çocuğunu ona göstermiyor. Öğreniyor ki çocuğu evlatlık olarak verilmiş. Dolayısıyla Ayşe çocuğunun evlat verildiği eve önce bakıcı olarak girip çocuğuna yaklaşmaya, sonrasında da Kemal’i (Caner Cindoruk) tavlayarak çocuğuna üvey anne olmaya çalışıyor. Özellikle televizyonda, güçlü kadınları canlandırmayı seviyorum, bu kadının da oradaki kudreti ve neler yapabileceğini görmek beni heyecanlandırdı.

Sen çocuğuna ulaşmak için sevmediğin bir adamı tavlamaya çalışır mıydın?

Bence bir annenin çocuğu için yapabileceği şeylerin sınırı yok.

Çok zorlu bir kaynanası var Ayşe’nin. Senin kayınvalidenle ilişkin nasıl?

Çok iyi. Aşırı şanslıyım o konuda. Hiç Ayşe gibi değilim, kıyaslanamaz bile.

Sen ‘Son Yaz’da da anneyi oynamıştın. Yaptığım röportajlarda oyuncular, ekranda erkekler yaş alsa da jönü oynarken, kadın oyuncuların belli bir yaşı aştıktan sonra anne rolüne uygun görülmesini eleştiriyor, sen ne diyorsun? Bir de orta yaş erkek oyuncularla kadın oyuncuların yaş farkı meselesi var...

Beni karakterin anne olup olmamasından ziyade hikâyesi ilgilendiriyordu. Ama dediğin şeye katılıyorum. Bu artık çok konuşuluyor. Belki de bu sayede önceden kadın başrol ya da kadın hikâyesi odaklı bir dizi bile yoktu, şu an neyse ki onlar artmaya başladı. Biraz umudum var. Çünkü Avrupa’da da dünyada da biraz bu durum evriliyor. Bunun yanında orta yaş üzeri erkek jönlerin yanında gencecik kızlar görmek... Bana rahatsızlık veriyor, seyirciye de rahatsızlık verdiğini düşünüyorum ve tepki de görüyor. Olgun kadın ve olgun erkek hikâyeleri de artık çoğalıyor.

‘Bir şey yapamadım, susup devam ettim’

Çok güzelsin. 20’li yaşlardaki kadın oyuncuların estetikle birbirlerine benzemesi konuşuluyor. Sen özgün olmaktan mı yanasın, yoksa belli kalıplara girmekten mi?

Kesinlikle özgünlükten yanayım. Bu pompalamayı da biraz reklam, satış, ticaretin artık oyunculukta birinci plana konmasına bağlıyorum. Bence markalar sabit bir imaj üzerine gidiyor. Marka değerini bir karizma ya da bir özgünlükle birleştirmektense tamamen 'Nasıl hızlı ve rahat satarız'a odaklanmalarından kaynaklanıyor. Bunun yanında kültürel olarak artık çok daha başka bir hız ve başka bir tüketimde olmamız da etkili. Buna özellikle kadın oyuncuların düşmemesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü oyunculuk uzun vadeli bir şey. Bugün Nur Sürer’e, Zerrin Tekindor’a, Zuhal Olcay’a baktığımda hâlâ oyunculuk yapıyor olmaları, o özgünlüklerini koruyup oyunculuk adına düşünüyor olmalarından kaynaklanıyor. Bu işi uzun vadeli yapmak istiyorsanız uzun vadeli bir kariyer planlaması yapmak ve dolayısıyla özgün olmak durumundasınız.

25 yıldır bu işi yapıyorsun. Son dönemde ifşalar ve ‘MeToo’ hareketi gündemde. Kadınlar bu konularda sesini daha rahat çıkarıyor. Sen hiç setlerde psikolojik, fiziksel şiddete maruz kaldın mı?

Tabii. Türkiye’de hangi kadını çevirirseniz çevirin, hangi meslekten olurlarsa olsunlar, taciz, sözlü taciz, psikolojik ya da fiziksel şiddete mutlaka uğramıştır. Bunu yaşamadığını söyleyebilecek bir kadın yok.

Sen maruz kaldığında ne yaptın?

Bir şey yapamadım, susup devam ettim. Ama ‘MeToo’ hareketini aşırı değerli buluyorum. Çok iyi bir gelişim ve çok iyi bir basamak olarak görüyorum, çünkü artık biraz korkuyorlar bunun ifşa olmasından.

Durumu takip etmeye devam edin, Ankara24.com her zaman en yeni haberleri sunuyor.
seeGörüntülenme:61
embedKaynak:https://hurriyet.com.tr
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 18 Ekim 2025 08:16 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Sarıyer de sağanak sonrası göle dönen caddede domuz boğuldu

25 Ekim 2025 12:11see106

Kremlin den şaşırtan açıklama! İptal deniyordu ama... Trump ve Putin görüşecek

25 Ekim 2025 08:13see106

Merdan Yanardağ ın gözaltı süresi uzatıldı

25 Ekim 2025 09:27see105

Safi Arpaguş un iki büyük sınavı

25 Ekim 2025 12:17see105

Hamileyken kaç kere ihanete uğradığını bile sayamamıştı... Kızını doğurdu, hayırsız sevgilisini affetti

25 Ekim 2025 15:07see104

ABD de bütçe krizine bağış yaması!

25 Ekim 2025 13:29see104

Meteoroloji tek tek açıkladı! Sel su baskını ve dolu bir arada

25 Ekim 2025 07:47see104

Bisikletliler yine trafik kurbanı Son dakika haberleri

25 Ekim 2025 14:10see104

Alev savaşçıları , termal kameralı ısı tespit dronu ile gökyüzünden hayat kurtarıyor Bursa Haberleri

25 Ekim 2025 11:20see104

Putin: Sınırsız menzilli Burevestnik füzesinin testleri tamamlandı

26 Ekim 2025 13:25see104

Gece boyu uyuyana kadar saatleriniz mi geçiyor? Uykusuzluk çekiyorsanız daha derin bir uyku için uygulamanız gereken yöntemler!

25 Ekim 2025 11:56see104

Kuşadası Tenis Kulübü nde Cumhuriyet Kupası heyecanı başladı

25 Ekim 2025 12:06see104

Bakan Bak, 16. Zeytinburnu Cumhuriyet Koşusu etkinliğine katıldı Sözcü Gazetesi

26 Ekim 2025 10:21see103

TÜRKSOY 2. Türk Dünyası Gençlik Forumu nda gençliğe mesaj: Türk dünyasının umudusunuz

25 Ekim 2025 16:55see103

Yeni Torba Yasası nda neler var? 36 maddelik Torba Yasa içeriği, yeni düzenlemeleri ile yürürlüğe ne zaman girecek?

25 Ekim 2025 14:04see103

Türkiye ye 2 ülkeden 34 uçak: Eurofighter filosu geliyor

25 Ekim 2025 14:53see103

Kahverengi bela dünya ticaretinde lider olduğumuz ürünü de vurdu! Rekolte dibi gördü

25 Ekim 2025 13:04see103

Motosiklet sürücüsü ölümünü an an kaydetti Sözcü Gazetesi

25 Ekim 2025 18:27see103

Yeni Şafak yazarı TELE1 in kayyumu oldu Sözcü Gazetesi

25 Ekim 2025 10:07see103

150 sterline aldı, on binlerce sterline sattı! Salvador Dali ye ait çıktı

25 Ekim 2025 14:08see103
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları