Bilim insanlarından önemli keşif: Bu dört yaş beynimiz için çok kritik! Bir bulgu uzmanları bile şaşırttı
Ankara24.com, Hurriyet kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Yaşımız ilerledikçe beynimizin değiştiğini hepimiz biliyoruz. Yeni bağlantılar kurarak bir dil öğrenmek veya yeni bir beceri edinmek yaşlandıkça zorlaşabiliyor.
Bilim insanları geçtiğimiz günlerde, bu zorluk seviyesinin farklı yaşlarda nasıl dramatik ve düzenli bir biçimde değiştiğini gözler önüne serdi.
Cambridge Üniversitesi'nde yapılan yeni araştırmada, insan ömrü boyunca beyin gelişiminin beş farklı aşaması belirlendi ve bu aşamalar, beynin yeniden yapılanma süreçlerinin değişime uğradığı dört dönüm noktası ile işaretlendi.
Cambridge Üniversitesi'nde araştırma görevlisi ve araştırmanın baş yazarı olan Alexa Mousley, National Geographic'e yaptığı açıklamada, bu dönüm noktalarının 9, 32, 66 ve 83 yaşları olduğunu belirterek, "Beynin farklı zamanlarda farklı şeyler yapmasını bekliyoruz. Bu aşamalar, beyin gelişiminin doğrusal olmadığını gösteriyor" dedi.
BEBEKLİKTEN 90 YAŞINA KADAR YAŞANANLAR HARİTALANDIRILDI
Araştırmacılar söz konusu aşamaları belirlemek için, yaklaşık 4.000 kişinin beyin taramalarından elde edilen verileri inceledi. Elektrik sinyallerinin sinir lifleri boyunca hareketini hızlandıran yağlı yalıtım maddesi olan miyeline ve suyun bu lifler boyunca hareketine odaklanan uzmanlar, bu sayede farklı bölgelerin birbirine nasıl bağlandığını ortaya çıkardı. Mousley, "Miyelin bağlantıyı yalıtıyor ve hızlandırıyor" dedi.
Bu özellikleri bebeklikten 90 yaşına kadar haritalandıran ekip, beynin iletişim yollarının nasıl güçlendiğini, nasıl stabilize olduğunu ve sonunda tanınabilir kalıplar halinde nasıl zayıfladığını gözler önüne serdi. Gelecekte bu kalıplar sayesinde, araştırmacıların belirli zihinsel sağlık sorunlarının yaşamın belirli dönemlerinde neden geliştiğini belirleyebilecekleri ve bilişsel yetenekleri değerlendirmek için bir kriter oluşturabilecekleri düşünülüyor.
İşte her aşamada beynimizde yaşananlar...
Bebeklikten çocukluğa (0-9): Beyin kendini yeniden yapılandırıyor
Erken çocukluk genellikle hızlı öğrenme dönemi olarak kabul ediliyor. Ancak araştırma ekibi bu dönemde beynin aslında daha az verimli hale geldiğini keşfetti.
Araştırmaya göre, doğumdan 9 yaşına kadar geçen sürede, yaş ilerledikçe sinapsların yani nöronların sinyalleri iletmesini sağlayan bağlantı noktalarının sayısı azalıyor. Sadece en aktif sinapslar hayatta kalırken, yaşanan bu budama süreci beynin devrelerini düzene sokmaya yardımcı oluyor.
Aynı zamanda, miyelinin sinyal iletimine yardımcı olduğu beyaz madde ve nöronlarla dolu gri madde miktarı da hızla artar. (Beyinde beyaz ve gri madde birlikte çalışarak öğrenme ve hafıza gibi kritik bilişsel yetenekleri kolaylaştırıyor.)
"Geçmişteki çalışmalarımızdan, demans ve ruh sağlığı gibi konuların beynin bağlantı yapısı ile ilişkili olduğunu biliyoruz" ifadelerini kullanan Mousley, bu bağlantı yapılarının çocuklukta ortaya çıkan ruh sağlığı bozuklukları ile ilişkili olduğunu kesin olarak söyleyemediklerini, bunun henüz doğrudan araştırılmamış makul bir hipotez olduğunu belirtti.
Ergenlik (9-32): Beynin verimliliği zirveye ulaşıyor
Kişi 30'lu yaşların başına geldiğinde, beynin verimliliği zirveye ulaşıyor. Bir başka deyişle bu dönemde beynin bölgeleri iletişim kurmak için en doğrudan yolları kullanıyor. Beyaz madde artmaya devam ederken beyin genelindeki bağlantılar da en verimli yolları izliyor.
Ancak Mousley, bunun bu aşamanın diğerlerinden daha iyi olması anlamına gelmediğini belirterek, "Verimliliğin 32'de zirve yapması sonraki aşamalarda yaşananların 'kötü' olduğu anlamına gelmiyor. Sadece farklı zaman dilimlerinden bahsediyoruz" dedi.
Öte yandan çalışmanın en şaşırtıcı sonucu, ergenlik döneminin genellikle düşündüğümüzden çok daha uzun sürmesi oldu. Zira beynin bağlantıları oluşturma ve geliştirme aşamaları bağlamında, ergenlik neredeyse 32 yaşına kadar devam ediyor.
Mousley, bu sınırın davranışlara değil, beynin bağlantı kurma verimliliğine bakılarak çizildiğini belirterek, "Çalışmamızda, 30'lu yaşlarınızda bir ergen gibi davranmanız gerektiğini gösteren hiçbir şey yok" dedi.
İnsanların ergenliğe ulaşmasının diğer memelilere kıyasla uzun zaman aldığını da hatırlatan Mousley, "30'lu yaşların başına kadar zirveye ulaşmadığımızı düşünürsek bu çok ama çok uzun bir süre. Bunun insanlar için ayırt edici bir özellik olduğunu görüyoruz. Bazı teorilere göre, insanların bu kadar çeşitli olmasının nedeni de bu. Gelişimin bu kadar yavaş olması, diğer türlere göre daha karmaşık bağlantılar kurmamızı sağlıyor" ifadelerini kullandı.
Yetişkinlik (32-66): Yetişkin beyni uzun bir duraklama dönemine giriyor
Yetişkinlik, beyin gelişiminin en uzun ve en istikrarlı dönemi. Mousley, araştırmacıların bu 30 yıl boyunca yapısal yeniden bağlanmada önemli bir değişiklik olmadığını keşfettiğini belirterek, "Değişiklikler oluyor, ama gerçekten göze çarpan bir şey yok" dedi.
Bu dönemde beyin uzun bir duraklama dönemine giriyor. İletişim yolları sabit kalırken önceki yıllarda görülen hızlı budama ve ince ayarlamalar azalıyor. Nitekim geçmişte yapılan başka çalışmalarda da, bu dönemde kişilik ve zekanın stabilize olduğunu görüldü.
Erken yaşlılık (66-83): Beynin bağlantıları bozulmaya başlıyor
66 yaş civarında, beyin bağlantılarının bozulmaya başladığı bir döneme giriyor. Bu dönem de beyaz madde de daha hızlı bir şekilde bozulmaya başlıyor.
Sonuç olarak, beynin ağı daha kümelenmiş hale geliyor: Bölgeler küçük ve sıkı sıkıya bağlı gruplar halinde verimli bir şekilde iletişim kuruyor, ancak tüm sistem genelinde iletişim kurmak zorlaşıyor. Mousley, "Küçük ve iyi bağlantılı gruplara ayrılmalar artıyor" derken daha önceki araştırmalarda bu dönemin demans ve hipertansiyonun daha yüksek oranda ortaya çıkmasıyla ilişkilendirildiğini de sözlerine ekledi.
Geç yaşlılık (83-90): Beynin ağının parçalanıyor
Son aşamada, beynin iletişim ağı daha da parçalanıyor. Mousley, geç yaşlanma aşamasını otobüs güzergâhlarına benzeterek, "Bazı otobüsler sefer yapmayı bırakır, bu nedenle eskiden tek bir direkt hatla yapılan yolculuklar artık birden fazla aktarma gerektirir" dedi.
Mousley, "Bizim tahminimiz, bağlantıların azaldığı ve potansiyel olarak daha az bağlantı olduğu yönünde. Bu nedenle, yapısal bağlantılar aracılığıyla beyin genelinde bilgi aktarımı sağlamak için belirli bölgeler bu süreçte çok önemli hale geliyor" ifadelerini kullandı.
BU DÖNÜM NOKTALARI BEYNİMİZ İÇİN NE ANLAMA GELİYOR?
Öncelikle şu detayın altını çizmekte fayda var: Bu çalışma, nüfus ortalamalarını yansıttığı için, bu dönüm noktaları keskin dönemeçler olarak değerlendirilmemeli. Bir başka deyişle çoğumuz 66'ncı yaş günümüzde aniden belirgin bir bilişsel değişim hissetmeyeceğiz.
Minnesota Üniversitesi'nden sinirbilimci Richard Betzel, "Diyelim ki doktorunuza gidip size ilaç vermesini isteyeceksiniz. Ben bana ortalama bir 40 yaşındaki bireye verilen ilacı istemem. Kendi özel ihtiyaçlarıma uygun tasarlanmış bir şey isterim. Her birey tam olarak o orta noktada değildir" dedi.
Yine de bu dönüm noktaları bilim insanlarının işlerine yarayacak referans noktaları olabilir. Bilim insanları söz konusu aşamalarda beynin hangi bağlantılarının güçlendiğini veya zayıfladığını ve bu değişikliklerin öğrenme, kişilik ve zihinsel sağlıkla nasıl ilişkili olduğunu daha iyi öğrendikçe, çeşitli soru işaretlerine yanıtlar bulunabilir.
Betzel, "'Bu dönüm noktalarından birine yaklaşıyorum. Bakalım neler olacak' diye düşünmek yararlı bir hedef olabilir. Bu, normalde beyin sağlığı hakkında düşünmeyen insanları bunu yapmaya biraz olsun teşvik edebilir. Bu araştırmanın gerçekten güçlü bir dolaylı etkisi olacağını görebiliyorum" ifadelerini kullandı.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:61
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 06 Aralık 2025 16:16 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















