Beyin nasıl yıkanır?
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com haber yayımlıyor.
Hayır, beyin salatası tarifi vermeyeceğim elbette!
Özellikle totaliter rejimlerde örneklerini gördüğümüz “beyin yıkama” konusuna dair çok ilginç bir örnek paylaşacağım.
Orwell’in “zamansız” şaheseri 1984 tam da bu konuyu anlatır bize. “BÜYÜK BİRADER” öyle bir sistem yaratmıştır ki, var olabilmek için, bugün savaş dediğine yarın barış diyorsa inanacaksın.
Dünü anında unutacak, bugünü belki yarına kalmadan unutacağını da unutacaksın.
Eğer buna uyum sağlayamıyorsan basit bir yolu var: Seni yakalayıp bir hücreye atacaklar. Zihnini temizleyip tamamen sıfırlayacaklar. Öyle ki yeni sisteme uygun yükleme bittiğinde eskisinden geriye hiçbir şey kalmayacak.
Erdoğan rejimi, toplumun en azından partiyi iktidarda tutacak kısmını böyle bir işlemden geçiriyor. Daha önce defalarca yazdığım gibi, Gramsci’nin geliştirdiği hegemonya.. Yani “gönüllü rıza” camiler, tarikatlar, parti lokalleri aracılığıyla yerleşiyor. Beyinlerin içinde sorgulamadan kabul edilen sloganlarla doluyor.
Bu uzun girizgahın nedeni şu: Her sabah olduğu gibi, dün sabah da gazetelerin birinci sayfalarını inceledim. Bir, iki derken dikkatimi çekti. Bazısı solda, bazısı sağda olsa da bir haber Saray medyasının gazetelerinde yan manşet olarak yer almıştı.
Haber, 5 büyükelçinin Erdoğan’a “güven mektubu” sunduğunu duyuruyordu.
“Bunda ne var” demeyeceksiniz umarım.
Çünkü; böyle bir konunun bütün yandaş gazetelerde yan manşet olarak verilmesini bırakın.. Güven mektubu haberinin, ABD gibi bir ülkenin merakla beklenen Büyükelçisi dışında “HABER” olduğunu hatırlamıyorum..
Söz konusu haberde ise Lübnan’dan Japonya’ya isimlerini bir kere duyup unutacağımız elçiler var.
Peki TRT yıllarında haberlerdeki kelime oyunlarıyla manipülasyonun alasına tanık olmuş bir gazeteci olarak, bu tablo bana ne anlatıyor?
Şunu:
Kökeninin ta Sümerler’e gittiği söylenen uygulamanın anlamı, bir ülkenin yeni elçiyi takdim edip eskisini geri çağırdığını beyan etmesi. O kadar!
Oysa başlıklardaki “GÜVEN” sözcüğü, başlıklardan ötesini okuma alışkanlığı olmayanlara bu “ERDOĞAN’A GÜVEN” beyanı olarak algılanıyor olmalı. Yoksa kim neden uğraşıp böyle bir planlama yapsın ki!
*. *. *
Abarttığımı düşünenlere için TRT yıllarından bir anımı paylaşayım”:
1970’lerin ikinci yarısı. Milliyetçi Cephe iktidarda. Ekranda bir haber”: “Samsun’da CHP il binasına bomba atıldığı öne sürüldü..”
Gidip şefimize sordum. Biz bu haberle ne demek istiyoruz?
“A) Böyle bir duyum geldi ama TRT’nin araştıracak imkanı olmadığı için “öne sürüldü” dedik!”
“B) Gerçekten bomba atıldı ama CHP söz konusu olunca “onlar öne sürmüş” gibi vermek zorundaydık.”
“C) Bomba atıldığı falan yok.. Ama bu hainler yalandan heyecan yapıyor. Biz de mecburen verdik!”
*. *. *
Zihinler böyle yıkanır işte. Hele iktidarın neredeyse tüm medyayı kontrol ettiği bir ülkede ve zamanda.
Dikkat edin: Gazze gündemden düşürüldü. İsrail ateşkese uymuyor. Mısır’daki imza seremonisinden bu yana yüzlerce insan daha öldürüldü. Ne var ki Erdoğan “barışa katkıları” nedeniyle Trump’a teşekkür ediyor.
İçerde de terörsüz Türkiye süreci ilerliyor-MUŞ..
Demirtaş’ın tahliyesi yargı kararına bağlıy-MIŞ..
Enflasyonun beli kırıl-MIŞ..
Masalları ve operasyonlarla memleketin son çivileri çakılıyor!
Bazen merak ederim; Ne uğruna bu yalanlar haber olur, ekranlarda savunulur?
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan yaptıkları bir araştırmanın sonuçlarını açıkladı da tablo netleşti:
“Ocak 2025 ile Ekim 2025 arasında 10 aylık dönemde, iktidarın kontrolünde olan TMSF bünyesindeki şirketlerden, iktidara destek olan televizyon kanallarına verilen REKLAM SÜRESİ 14 MİLYON 810 BİN 298 SANİYE.. Bu inanılmaz bir rakam. Peki bunun karşılığında, muhalif diye adlandırılan televizyon kanallarına verilen reklam süresi ne kadar? SIFIR! Gazeteler için de bu tür destekler yapıyorlar. Bu haksızlıktır, zulümdür.”
Zulüm sözcüğünü yadırgamayın. Aynı araştırmaya göre son bir ayda 500 gazeteci işsiz kalmış. Tele 1’e daha ortada iddianame bile yokken kayyum atanıp çalışanların istifa etmek zorunda kalması cabası!
*. *. *
Tüm bilgi kaynakları böyle Saray destekli medya olunca, sokağın beyniyle tanışıyorsunuz.
Kimileri zamları İmamoğlu’nun yaptığına inanıyor. Kimileri de Allah’ın!
Almanya’nın bizi kıskandığına samimiyetle inanıyorlar.
Reis giderse camilerin kapatılacağını zannedip korkuyorlar.
Her fırsatta ve platformda zihinlerine çakılan kelimeler onlara “neyi nasıl anlamaları gerektiğini” gösteriyor zaten.
Mesela Ankara’daki üniversite öğrencilerin son palalı saldırının haberini “karşıt görüşler” diye verirseniz gerçek saldırganı saklamış olursunuz.. Hele hele o taraflardan birinin “SOLCULAR” olduğunu ima ederseniz, hüküm kesinleşir.
12 Eylül böyle getirildi.. Sonrasında böyle sürdürüldü..
Bugün ise her şey birbirine karıştı.
Kusura bakmasın, son örneği Nevşin Mengü’den vereceğim: İmamoğlu’nun oğlu ve babası savcılığa ifadeye çağırıldı biliyorsunuz.. Daha ifade devam ederken Nevşin, her nereden edindiyse iddiaları paylaştı. Hem de şu cümlelerle:
“Ekrem İmamoğlu’nun oğlu Selim İmamoğlu Hırvatistan’da şirket kurmuş, annesinden, babasından, dedesinden yüklü miktarda para almış. İdeal bir şeyde tabii ki bir siyasetçinin oğlunun siyaset yaptığı ülkenin dışında şirket kurmaması gerekir. Etik mi? Etik değil elbette. Çünkü bir siyasetçi olmak bir ülkede ne demek? O ülkenin geleceğine ilişkin söz söylemek, geleceğine ilişkin iddiada bulunmak demek. Sizin kendi aileniz yurt dışında şirket kuruyorsa bu nasıl perhiz bu nasıl lahana turşusu denir.”
Daha ifadeler alınmadan bu tespit etik mi peki?
Ekrem İmamoğlu’nun gazetecilerle gittiği Roma gezisi etik miydi?
Ya sonrasında “Bizim seyahat parasını ödememiz boyumuzu aşar” itirafı?
Dahası, İmamoğlu ailesiyle ilgili son gelişmeler sanki normal bir ülkede ve hukukun işlediği bir zamanda yaşanıyormuş gibi “ETİK DERSİ” vermeler..
Zaten bir avuç gazeteci kaldı memlekette. “Günün haberini ilk kez duyuracak olmanın heyecanıyla gaza basıp gitmeyin”. Bir durun, bir düşünün.. O haberi size kim, hangi amaçla sızdırdı?
Ortalığı kasıp kavuran yalanlar, kumpas masalları kimler tarafından servis ediliyor.
Türkiye cumhuriyetinin bekası konusunda inanılmaz bir kavganın sürdüğü bir kavşakta ilk hedef gerçekler ve onları halka anlatacak olan gerçek gazetecilerdir.
Unutulmasın!
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:97
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 06 Kasım 2025 09:15 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















