Bahçeli’nin Alevi Açılımı ndan ne anlamalıyız?
Halktv sayfasından alınan verilere göre, Ankara24.com bilgi veriyor.
“İnsanlık giderken hep ileriye,
İnadına bizler kaldık geriye.
Gelmedikçe cehaletten beriye,
Alevi isem Sünni isem ne çıkar.
Gayet günahlı isem, gayet zorbalı,
Gündüz tespihliysem, gece kavgalı,
Olmadıkça insanlığa faydalı,
Alevi isem Sünni isem ne çıkar. ”
Aşık Daimi
Türkiye Cumhuriyeti, Alevilerin yüzyıllardır süren güvende olma ve inancını özgürce yaşama arayışına cevap veremedi.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Aleviler “özgürlük” ve “eşit yurttaşlık” umudunu taşıyordu. Çünkü demokratik cumhuriyetin laiklik ilkesi, teoride, herkesin inanç ve düşünce özgürlüğünü güvence altına alacak bir çerçeve sunuyordu.
Ancak Cumhuriyet’in Tekke ve Zaviyelerin kapatılması kararı, Cemevlerini de kapsayarak Alevilerin kurumsal yapısını önemli ölçüde işlevsiz hale getirdi. Bu dönemde Anadolu Alevi Ocak Sistemi hızla etki alanlarını yitirmeye yüz tuttu. Devletin laiklik ilkesine rağmen, bir fetva kurumuna dönüşen Diyanet İşleri Başkanlığı, Sünni-Selefi-Hanefiliği resmi din olarak yerleştirdi. Bu durum, Aleviliği kamusal alandan silmeye veya dönüştürmeye yönelik uygulamalara neden oldu. Günümüzde bir Alevi’nin kaymakam bile yapılmaması ile Alevi köylerine zorla ve tehditle cami yaptırılması bu anlayışın en bariz örneğidir.
***
Hünkar Hacı Bektaş Veli, Kadıncık Ana ile erenlerin yurdu olan Sulucakarahöyük’te (Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesi) Alevileri bölen, birbirine düşüren bir beton yığını yükseldi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bir zamanlar Hollanda Alevi Birlikleri Federasyonu Başkanı olan Hacıbektaşlı Fuat Doğan’dan satın aldığı arsayı, kendi yandaş derneğine bağışlayarak yaptırdığı binanın 11 Ekim’de açılışı gerçekleşti. Adına da ‘Dergah’ dediler. Anlayacağımız bu bina Hacı Bektaş Veli Dergahı’na alternatif bir sözde "Dergah".. Bu yapıya rızalığı olmayan Anadolu Alevileri’nin büyük çoğunluğu bu haddini aşan girişimi kabul etmemektedir.
***
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin TBMM’ndeki son parti gurubundaki açıklamaları, partisinin Alevi toplumuna yaklaşımındaki kavramsal çerçevesini de ortaya koydu. MHP’nin bu "Alevi Açılımı", siyaset kurumunun yakın tarihinde önemli bir dönemeç olabilir.
Türk-İslam Sentezci anlayışın önemli temsilcilerinden olan Bahçeli’nin bu çıkışının ana ekseni, “Alevi-İslam” kavramını merkeze koyan bir yaklaşımla şekilleniyor. Bahçeli, mezhep temelli ayrılıkları reddederek, Türk İslam şemsiyesi altında birleşmeyi vurgulayarak şöyle dedi:
"İşin özünde hepimiz Müslüman değil miyiz? Hepimizin Allah’ı bir, Peygamberi bir, kitabı bir, kıblesi bir, itikadı bir değil mi? Hepimiz Türk milletinin onurlu ve şerefli mensupları değil miyiz?"
Bu ifadeler, MHP’nin söylemini “Müslüman ve Türk kardeşliği” temelinde inşa etme, Alevi toplumunu bu ulusal ve inançsal eksende asimile etme çabasını açıkça göstermektedir. Bahçeli'nin "hem Alevi’yiz, hem Sünni; hepsinden evveli de Müslüman Türk milletiyiz." bu sözü, Alevileri asimilasyona tabi tutarak ‘birleştirici’ vizyonun özeti niteliğindedir.
***
Dahası, bu açılımda somut bir adımın sinyali de verildi:
"Cami ne kadar bizimse, Cemevi de bizimdir. (...) Cemevinin ibadethane olarak tescili hususunda atılgan olmak, engelleri birer birer kaldıracak irade cesaretini sergilemek gerekmektedir."
Bu ifade, uzun yıllardır süren Cemevlerinin statüsü tartışmasına, MHP kanadından gelen en güçlü söylemlerden biri olarak kaydedildi.
Oysa gerek anayasamızdaki din ve vicdan özgürlüğü ile eşit yurttaşlık tanımında, gerek Yargıtay 3. Dairesi’nin, T.C. Anayasa Mahkemesi, gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında inanç özgürlüğüne vurgu yapılarak kabul edilen ortak görüş ‘Cemevlerinin ibadethane’ olduğudur. Lakin MHP’nin de ortağı olduğu Cumhur İttifakı iktidarı tarafından Alevilerin en temel insan hakkı olan ibadethanesine yasal bir statü verilmedi.
***
Bahçeli’nin kullandığı “Alevi-İslam inancına mensup kardeşlerimiz” ifadesi, Cem Vakfı'nın kurucusu Prof. İzzettin Doğan’ın 1990’lardan bu yana savunduğu “Alevi İslam” görüşüyle de örtüşmektedir. Hatta CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun “Hakk - Muhammed - Ali inancıyla yetişmiş samimi bir Müslümanım” kimlik tanımını da kapsayan bir yelpazede yankı bulmaktadır.
***
Bahçeli’nin "Alevi Açılımı"na destek veren ve karşı çıkan Alevi demokratik kitle örgütleri ikiye bölünmüş durumda.. Bu açılımın, Alevi toplumu ve örgütleri nezdinde yarattığı olumsuz etki, tahmin edileceği üzere iki ayrı anlayışta ifadesini buldu.
MHP’nin açılımı, Aleviliği İslam içi gören yapılarla doğal bir örtüşme içindedir. Bu çerçevede, başta Bektaşi Tarikatı, Cem Vakfı çevresi, Alevi Vakıflar Federasyonu ve Horasan Erenleri Dernekler Federasyonu gibi kurumlar bu yaklaşıma destek vermektedir.
Diğer yandan, Aleviliği İslam dışı gören veya mesafeli duran lakin Hz. Ali’yi, Ehl-i Beyt’i, 12 İmamları, Kerbela şehidi Şah Hüseyin’i dillerinden düşürmeyen kesimler bu açılıma şüphe ile bakmaktadır. Bu kesimler, MHP'nin ideolojik geçmişine ve ülkücülerin 1980 öncesi Alevi katliamlarında önemli rol oynaması nedeniyle temkinli tutumlarını da koruyarak, ‘açılım’a kuşkuyla yaklaştıklarına dair açıklamada bulundular.
***
MHP'nin açılımı, sadece siyasi söylemde kalmıyor; devlet katında da kurumsal bir karşılık buluyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı bir asimilasyon kurumu olan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı bu girişimin ilk adımıydı. İkinci adım ‘Alevi Açılımı’nın ilk sinyallerini hazırladıkları bir raporla duyuran, Cumhurbaşkanlığı Sosyal ve Gençlik Politikaları Kurulu üyesi Ali Arif Özzeybek’ten geldi.
Bu iki girişimle birlikte oluşan siyasi, ilahiyatçı, akademik kadrolar, teolojik ve inançsal yaşamla ilgili çalışmalarında, danışmanlıklarını yandaş federasyonların Türkçülük çerçevesinde Aleviliği İslam içi gören çevrelerden sağlamaktadır.
Bu durum, açılımın hem siyasi hem de kurumsal ayağının, başından itibaren Aleviliği Türk-İslam çerçevesi içinde gören bir ideolojik yaklaşımla inşa edilmeye çalışıldığını göstermektedir.
***
MHP’nin bu yeni yönelimi, Alevi sorununu ulusal ve inançsal (Türk-İslam) kardeşlik çerçevesinde çözme arayışının bir tezahürüdür. Ancak bu yaklaşımın, Alevi toplumu içindeki farklı inanç ve kimlik tanımlamalarını ne ölçüde kapsayacağı, ne ölçüde kutuplaşmayı derinleştireceği, siyaset kurumunun önümüzdeki dönemlerde en temel, kritik tartışma konularından biri olacaktır.
Bakalım, görelim!
Alevilerin başına nasıl bir çorap örülecek!
Görüntülenme:13
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 16 Ekim 2025 05:10 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda
İletişim








En çok okunanlar



















