Avrupa’da aşırı sağ merkezi kendine çekti
Ankara24.com, Hurriyet kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
SANDIKTA aldıkları sonuçlarla merkez partilerin neredeyse korkulu rüyası haline gelen aşırı sağ eğilimli partilerin etkisi artık sadece seçimlerle sınırlı değil. Geçmişte Avrupa Birliği’nde (AB) genelde pasif kaldıkları ve politika belirleyici olmaktan uzak oldukları görülen aşırı sağ partiler son bir yıldır farklı bir dinamikle hareket ediyorlar. Artık politika belirlemede etkili, kurumların işleyişini çok daha akıllıca kullanan ve bazı dosyalarda belirleyici konumda bir aşırı sağ profil yerleşiyor. Bu tablonun oluşmasında merkez sağın tercihleri önemli rol oynuyor.
GÖÇ EN BÜYÜK ETKEN
Aşırı sağın AB politikaları anlamında en önemli etkisi göç ve sığınma konusunda merkez partileri kendi söylemlerini yansıtan bir çizgiye kaymaya zorlamak ve bunu başarmak oldu. Kural dışı girişler 2015 dönemiyle kıyaslandığında çok düşük olsa da göç hâlâ aşırı sağ tarafından koz ve propaganda aracı olarak kullanılıyor. Bu alanda insani kaygılar güvenlik konusuna verilen önem nedeniyle zaman zaman ikinci plana itiliyor.
Geçmişte aşırı sağa karşı uygulanan güvenlik duvarları etkili oluyordu. Oy oranları arttıkça ve iktidara erişim kolaylaştıkça bu tür kordonları sürdürmek de giderek daha zor hale geldi. Bunun en dikkat çekici örneği Avrupa Parlamentosu (AP).
‘GÜVENLİK DUVARI’ KALKTI
Aşırı sağın etkinliğinin diğer kurumlara kıyasla daha fazla arttığı AP’de siyasi dinamikler 2024 seçimlerinden bu yana belirgin şekilde değişti. En büyük siyasi grup olan merkez sağ eğilimli Avrupa Halk Partisi (EPP), çoğunluk elde etmek için artık diğer merkez partilerin desteğine bağlı değil. EPP, ters yöndeki beyanlarına rağmen göç, çevre ve Venezuela gibi başlıklarda aşırı sağ ile işbirliğine gitmekte sakınca görmedi. Üye ülkelerden oluşan AB Konseyi’nde de radikal sağa uygulanan bir güvenlik duvarı yok.
TOLERANS ARTTI
Avusturya’da 2000’de aşırı sağın koalisyon hükümetine dahil olmasına verilen tepkiyle 2024’de Hollanda’da aşırı sağın koalisyonun büyük ortağı olmasına verilen tepkiye bakıldığında AB Konseyi’ndeki toleransın da yükseldiği net şekilde görülüyor. Bu kurumdaki, Macaristan Başbakanı Viktor Orban’da şekil bulan “kötü aşırı sağ” ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’de şekil bulan “iyi aşırı sağ” ayrımı da dikkatlerden kaçmıyor. Buradaki farkı, Orban’ın çoğu zaman Brüksel’e ters hareket ederken Meloni’nin kendisini seçtiren fikirleri korumasına karşın daha konvansiyonel bir tavır takınması yaratıyor.
AB Komisyonu, radikal sağ çizgide iki komiser barındırmakla birlikte aşırı sağın doğrudan etkisinin en düşük seviyede olduğu Birlik kurumu olmayı sürdürüyor.
TRUMP’IN DESTEĞİ SÜREÇTE ETKİLİ Mİ
ABD Başkanı Donald Trump ve yönetiminin Avrupa’daki aşırı sağ eğilimlere sempatiyle baktığı bir sır değil. Bununla birlikte Trump’ın ilgi ve desteğinin her ülkede aşırı sağ partiler açısından pozitif etki yarattığını söylemek zor. Almanya İçin Alternatif (AfD), Trump’ın desteğini iç siyasette meşruiyet kazanma aracı olarak görüp memnuniyetle karşılarken Fransa’da tersi bir durum var. Aşırı sağ Ulusal Birlik (RN), Trump’a mesafeli durmayı tercih ediyor. Macaristan dışında Trump’ın çok popüler olduğunu söylemek oldukça zor.
Aşırı sağcı AfD’nin oylarını yükseltmesinin yarattığı endişeyle Almanya’da çok sayıda protesto gösterisi düzenlenmişti.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:45
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 15 Aralık 2025 07:16 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















