Araştırma sonuçları şaşırttı! Haftada sadece bir kez bile peynir tüketmek demans riskini azaltabilir mi?
Ankara24.com, Hurriyet kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
DailyMail'de yer alan habere göre; Japon bilim insanları, yaklaşık 8000 katılımcıyı inceledi. Katılımcıların yarısı hiç peynir tüketmezken, diğer yarısı en az haftada bir kez peynir yedi.
Üç yıllık takibin sonunda, peynir tüketenlerin demans geliştirme olasılığı, peynir tüketmeyenlere göre %24 daha düşük bulundu. Çalışmanın sonunda, peynir tüketenlerin %3,39’u demans geliştirirken, tüketmeyenlerde bu oran %4,45 oldu.
Araştırma ekibi, katılımcıların meyve, sebze, et ve balık tüketimi gibi beslenme alışkanlıklarını da göz önünde bulundurdu. Bu faktörler hesaba katıldığında bile, peynir tüketiminin hastalık riskini %21 oranında azalttığı görüldü. Bu oran biraz daha düşük olsa da, istatistiksel olarak anlamlı bulundu ve peynirin koruyucu bir etkisi olabileceğini gösterdi.
Nutrients adlı bilimsel dergide yazan araştırmacılar, “Bulgularımız, süt ürünlerinin demansın önlenmesinde destekleyici bir rol oynayabileceğini öne süren önceki kanıtlarla uyumludur” dedi.
EN ÇOK İŞLENMİŞ PEYNİR TÜKETİLİYOR
Katılımcıların en çok tükettiği peynir türü işlenmiş peynirdi (%82,7), ardından beyaz küflü peynir (%7,8) geldi.
İşlenmiş peynir; süt ve çeşitli emülgatörlerle yapılan, örneğin tekli paketlenmiş peynir dilimleri veya sürülebilir krem peynirlerdir. Beyaz küflü peynir ise, dışı beyaz kabukla kaplı brie gibi yumuşak peynirleri ifade eder.
İÇERDİĞİ BESİN PROFİLİ ÇOK ZENGİN
Araştırmayı yürüten bilim insanları, peynirin koruyucu etkisinin içerdiği besin profili sayesinde olabileceğini öne sürdü. Çünkü peynir; protein, temel aminoasitler, K2 vitamini, antioksidanlar, peptitler ve probiyotikler açısından zengin bir gıdadır.
NÖRONLARIN KORUNMASINI SAĞLIYOR
Bu proteinler ve temel amino asitler, nöronların korunmasını sağlayan “nöronal bakım” sürecini destekler. K2 vitamini ise damar sağlığında ve kandaki kalsiyumun dengelenmesinde (kalsiyum homeostazı) rol oynar.
KALSİYUM SEVİYELERİ DEMANS RİSKİNİ ETKİLİYOR
Daha önceki çalışmalar, yüksek kolesterol gibi kalp sorunlarının demans riskini artırabileceğini göstermişti. Başka bir araştırma ise, yaşlı kadınlarda takviye yoluyla fazla kalsiyum alımının demans riskini artırabileceğini ortaya koydu.
İlginç bir şekilde, 2015 yılında yapılan bir çalışma, K2 vitamininin kandaki kalsiyum miktarını azaltmaya yardımcı olabileceğini ve böylece ilgili hastalıkların riskini düşürebileceğini ortaya koydu.
Benzer şekilde, diğer çalışmalar da antioksidanlar, peptitler (proteinlerin yapı taşları) ve probiyotiklerin (yararlı bakteriler) demans riskini azaltma ile ilişkili olduğunu gösterdi.
Ancak araştırmacılar, kesin önerilerde bulunmadan önce daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu belirtti.
Japonya'da yapılan önceki bir araştırma da peynir tüketmenin demans gelişme riskini azaltabileceğini ortaya koymuştu.
Araştırmacılar, 65 yaş üzerindeki 1500’den fazla kişinin sağlık ve beslenme alışkanlıklarını takip etti ve düzenli olarak peynir tüketenlerin bilişsel testlerde daha yüksek puan aldığını belirtti.
Demans, Britanya’nın en yaygın ölüm nedeni konumunda. İngiltere’de yaklaşık 944.000 kişinin bu hafızayı yok eden hastalıkla yaşadığı tahmin ediliyor. ABD’de ise bu rakam yaklaşık 7 milyon.
ERKEN TEŞHİS ÇOK KRİTİK
Uzmanlar, erken teşhisin kritik olduğunu söylüyor çünkü hastalık tedavi edilmese de erken dönemde uygulanan yöntemler belirtileri hafifletebiliyor ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatabiliyor.
Ancak demansla mücadele eden kişilerin yaklaşık üçte birinin henüz teşhis edilmediği tahmin ediliyor.
Demansın klasik belirtileri arasında hafıza sorunları, düşünme hızında azalma, zihinsel keskinlikte düşüş, konuşma, anlama, muhakeme ve ruh hali bozuklukları yer alır.
GÖRME, İŞİTME GİBİ DUYULARDA YAŞANAN DEĞİŞİMLER ÖNCÜ SEMPTOM OLABİLİR
Ancak son araştırmalar, görme, işitme, tat alma, dokunma ve denge gibi duyularda yaşanan değişimlerin, daha bilinen semptomlardan yıllar önce ortaya çıkabileceğini gösterdi.
Hastalık bireysel olarak aileleri etkilediği gibi, daha geniş ölçekte ekonomiyi de etkiliyor.
Alzheimer Derneği’nin analizine göre, demansın Birleşik Krallık’a yıllık toplam maliyeti 42 milyar sterlin civarında ve bu yükün büyük kısmını aileler taşıyor.
Alzheimer’s Research UK tarafından yapılan analizde, 2022 yılında demanstan ölen kişi sayısı 74.261 olarak kaydedildi. Bu sayı, bir önceki yılın (69.178) üzerinde ve demansı ülkenin en yaygın ölüm nedeni haline getiriyor.
Araştırmanın detaylarını ve peynirin demans üzerindeki etkilerini Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Zülküf Önal ve Diyetisyen Gülşah Erhan ile konuştuk.
Peynirin içerdiği K2 vitamini, antioksidanlar ve probiyotiklerin demans riskini azaltmadaki rolü nedir?
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Zülküf Önal: Peynirin içerdiği bazı bileşenlerin, özellikle K2 vitamini, antioksidanlar ve probiyotikler beyin sağlığını çeşitli mekanizmalarla desteklediğine dair giderek artan kanıtlar var. Ancak bunların demans riskini doğrudan ve tek başına azalttığı kesin olarak kanıtlanmış değil. K2 vitamini, beyin damarlarında kireçlenmeyi azaltarak vasküler demans riskini düşürme potansiyeline sahiptir. Aynı zamanda mitokondrilerin sağlıklı çalışmasını destekler ve sinir hücrelerinin enerji üretimini güçlendirir.
Vücutta iltihaplanmayı azaltıcı (anti-inflamatuar) etkiler gösterebilir. Bu özellikleri sayesinde, iltihapla bağlantılı beyin hücresi bozulmalarını (nörodejeneratif süreçleri) yavaşlatabilir.
K2 vitamini özellikle fermente peynirlerde (örneğin: Gouda, Edam, Brie) ve Natto gibi geleneksel fermente ürünlerde daha yüksek miktarda bulunur. Aşırı peynir tüketimi neden ile alınan doymuş yağ ve tuz doğrudan hipertansiyon ve kalp damar hastalığı riskinin artışına neden olur. Dengeli beslenme en önemlisidir.
Araştırmada en çok tüketilen peynir türü işlenmiş peynir olarak belirtilmiş. İşlenmiş peynirlerin genellikle daha az besleyici olduğu düşünülürken, bu sonuçlar sizi şaşırttı mı? İşlenmiş peynirin olası koruyucu etkisi nasıl açıklanabilir?
Diyetisyen Gülşah Erhan: Aslında ilk bakışta şaşırtıcı bir sonuç gibi görünse de, burada “işlenmiş peynir” ifadesinin Japon beslenme kültüründeki anlamı bizim ülkemizdekinden biraz farklı. Japonya’da süt ve süt ürünleri tüketimi oldukça sınırlıdır; bu nedenle “işlenmiş peynir” genellikle küçük porsiyonlarda, süt proteini ve mineral dengesi korunmuş, probiyotik içeriği nispeten stabil ürünleri kapsar. Bu tür peynirlerin kalsiyum, fosfor, D ve K2 vitamini gibi nörolojik sağlığı destekleyen mikro besinleri hâlâ içerdiğini biliyoruz. Fermantasyon sırasında oluşan biyoaktif peptitler, sinir hücrelerini zararlı oksidatif stresten koruyabilir ve beyin hücrelerinin zar yapısını esnek tutmaya yardımcı olabilir.
Her ne kadar işlenmiş peynirlerde yüksek tuz oranı ve katkı maddeleri olumsuz etkilere yol açabilecek gibi görünse de, ölçülü ve düzenli tüketimle alınan süt yağı ve fosfolipitler, beyindeki sinir hücreleri arasındaki iletişimi (sinaptik iletimi) destekleyebilir. Bu faydalar göz ardı edilmemelidir.. Yani burada belirleyici olan “peynir türü”nden çok, düzenli ve dengeli süt ürünü alımı gibi görünüyor.
Bu tür gözlemsel çalışmaların sonuçları ne kadar güvenilir kabul edilir? Peynir tüketimi ile demans arasında doğrudan bir nedensellik ilişkisi kurmak mümkün mü, yoksa başka faktörler etkili olabilir mi?
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Zülküf Önal: Tek başına hiçbir besin kaynağının doğrudan koruyucu veya tedavi edici olduğunu söylemek maalesef mümkün değildir. Hastalığın oluşumu ve ilerlemesini etkileyen birçok faktör vardır.
Araştırmada peynir tüketenlerin bilişsel testlerde daha iyi performans gösterdiği belirtilmiş. Bu tür test sonuçları uzun vadeli nörolojik sağlık hakkında ne kadar bilgi verir?
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Zülküf Önal: Bu konuda aslında elde edilen en önemli sonuç yeterli beslenme ile hastalık riskinin azaldığını söyleyebiliriz. Peynir yemeyenlerin, bu çalışmada tek yönlü beslendiği sonucunu çıkartabiliriz. Demek her şeyden ölçülü olmak kaydı ile beslenmeye dikkat etmemizin gerekliliğidir.
Kalsiyumun kandaki düzeyinin demansla ilişkili olabileceği belirtilmiş. Kalsiyum takviyelerinin aşırı kullanımının risk oluşturması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Zülküf Önal: Bazı çalışmalar, yüksek serum kalsiyum düzeylerinin vasküler demans riskini artırabileceğini göstermiştir. Beyin damarlarında kalsiyum birikimi, damarsal sertlik ve iskemik risk yaratabilir. Ancak bu ilişkinin nedensel olup olmadığı henüz net değil yani yüksek kalsiyum sebep mi oluyor, yoksa sonuçlardan biri mi, tartışmalı. Bu nedenle kalsiyum takviyesinin kontrolsüz olarak alınması yarardan çok zarar verici olabilir.
Kalsiyum fazlası; bilinç bulanıklığı, kabızlık, mide bulantısı, böbrek taşı, kalp damalarında kalsifiye plak oluşumu bu zararlardan bazıları olarak sayılabilir. Hatta bazı çalışmalarda yüksek kalsiyum seviyesinin vasküler demans riskini artırdığı gösterilmiştir.
Görme, işitme, tat alma gibi duyulardaki değişimlerin demanstan yıllar önce ortaya çıkabileceği söyleniyor. Bu duyusal belirtiler erken teşhis açısından nasıl değerlendirilmeli?
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Zülküf Önal: Erken teşhiste bu duyuların azalması oldukça önemlidir. Özellikle işitme azlığı olanlarda eğer cihaz gerektiği halde kullanmazlarsa demans riski iki katına çıkar. Bu tip ön belirtilerin dikkate alınması hastalığın gelişimini önlemek açısından çok önemlidir.
Peynir gibi süt ürünlerinin düzenli tüketimi, demansın önlenmesine yönelik beslenme önerilerine dahil edilmeli mi? Ne kadar çok tüketirsek o kadar iyi mi?
Diyetisyen Gülşah Erhan: Evet, kesinlikle “dengeli miktarda süt ürünü tüketimi” nörolojik sağlığı destekleyen genel beslenme planlarının bir parçası olmalı. Süt ve süt ürünleri, özellikle de fermente çeşitler (yoğurt, kefir, peynir); hem probiyotik mikroorganizmalar hem de beyin dostu yağ asitleri, B12, D ve K2 vitaminleri, triptofan ve tirozin gibi nörotransmitter öncülleri açısından zengindir.
Bu bileşenler, bağırsak-beyin ekseni üzerinden serotonin ve dopamin dengesini olumlu etkileyebilir; inflamasyonu azaltır. Özellikle orta yaş itibarıyla, düzenli peynir ve yoğurt tüketimi; sinaptik plastisiteyi, yani beyin hücrelerinin yeni bağlantılar kurma kapasitesini korumaya yardımcı olur.
Ancak bu öneri “fazla süt ürünü tüketimi” anlamına gelmemelidir. Günlük ortalama 1–2 porsiyon kadar, mümkünse az tuzlu, doğal fermente süt ürünleri tercih edilmelidir. Bu yaklaşım, hem kalp-damar sağlığına zarar vermeden hem de beyin yaşlanmasını yavaşlatacak şekilde dengeli bir koruma sağlar.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:71
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 04 Kasım 2025 07:53 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















