Ankara24.com
close
up
Menu

2025 halka arz takvimi: Yıl içerisinde halka arz olan şirketler ve halka arz sonuçları ile kişi başına kaç TL değerinde kaç lot düştü?

Minik ressamlar hayallerini ve oyunlarını çizecek Kültür Sanat Haberleri

İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’dan “protestocularla diyalog” mesajı

İsrail in en mahrem sırları ifşa oldu! Netanyahu nun sır küpü hacklendi!

Kayseri de gece saatlerinde başlayan kar yağışı kenti beyaza bürüdü Ekipler karla kaplanan yollarda çalışmalarını sürdürüyor Kayseri Haberleri

Bitlis te yarın (29 Aralık 2025) okullar tatil mi? Valilik duyurdu Son Dakika Haberleri

Hizbullah son sözünü söyledi: O planın arkasındaki güçleri açıkladı!

Büyük İsrail Devleti veya İmparatorluğu hazırlıklarına dikkat! Yusuf Kaplan

AKP’li Berlin’de eşini öptü, parti karıştı Sözcü Gazetesi

Kar yağışını gören soluğu dışarıda aldı: Kimi halay çekti, kimi kar topu oynadı Kastamonu Haberleri

Kızılyıldız da yılın oyuncusu Rade Krunic oldu Fanatik Gazetesi Fenerbahçe (FB) Haberleri Spor

New York borsası düşüşle kapandı

Kar ve soğuğa rağmen Ağrı Kadın Futbol Takımı ndan 4 gollü galibiyet Ağrı Haberleri

Trendyol 1. Lig de ilk yarı sona erdi! Amedspor gözünü Süper Lig e dikti

Vicdanları yaralayan kaza! Çarptığı kişiyi yerde bırakıp kaçtı

Gazi Mahallesi nde çete savaşları

Halk sağlığıyla oynayacaklardı: Yüzlerce sentetik ilaç ve kaçak alkol ele geçirildi

Sinem Kobal, 2025 e veda etti Magazin haberleri

Bolu da kar kalınlığı 30 santimetreyi aştı, onlarca araç rampalarda yolda kaldı Bolu Haberleri

Yalnız yaşayan kadından acı haber Aydın Haberleri

Ali Babacan: Enflasyonun patlamasının sebebi damat dönemi politikaları; Allah kimseyi Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz ın yanlışı savunmaları durumuna düşürmesin!

Ali Babacan: Enflasyonun patlamasının sebebi damat dönemi politikaları; Allah kimseyi Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz ın yanlışı savunmaları durumuna düşürmesin!

Ankara24.com, T24 kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.

T24 Ankara Bürosu

T24 Ankara Büro'nun başlattığı Haber Merkezi Sohbetleri'nin ilk konuğu DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan oldu.

T24 yazar, muhabir ve editörlerinin sorularını yanıtlayan Babacan, bir dönem birlikte çalıştığı, AKP’de ekonomiyi yöneten Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz için de “Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz’ın yetki alanı çok dar. Hele yeni sistemde bakanların münferit imzasının fazla kıymeti yok. Bakanların inisiyatifi, kendi ekibi üzerindeki ağırlığı eski sistemdeki gibi değil. Ama yanlışı savunmak kadar kötü bir şey de yok, Allah kimseyi o duruma düşürmesin” dedi. Babacan, AKP'yle iş birliği yapma ihtimalleri olup olmadığı sorusuna, "Yanlışların düzeltilmesiyle ilgili sahici bir irade oluşursa her partiyle konuşuruz" yanıtını verdi. 29 Ekim'den bu yana AKP'yle doğrudan ya da dolaylı bir temasının olmadığını söyleyen Babacan, bireysel olarak AKP’ye geçmesinin ise söz konusu olamayacağını, “Babacan, partiyi kapatıp ekibiyle geçer gibi bir algı varsa bu kapı kapalı” sözleriyle vurguladı. CHP’nin parti içi kavgasını kendileri üzerinden yapmasına üzüldüklerini söyleyen Babacan, uyuşturucu soruşturmalarında muhafazakâr kesimden isimlerin yer alması konusunda, "Muhafazakar camiada bazı insanlar güçle ve parayla sınanmada sınıfta kaldı" dedi. 

Babacan'ın T24 Ankara Bürosu'nun sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Fotoğraf: T24 "Türkiye'de siyasi çeşitliliğin olması çok kritik"

- DEVA Partisi bir çekim merkezi olarak yola çıktı, hatta bir iktidar alternatifi olarak görülüyordu. Gelinen noktada DEVA Partisi hala bir çekim merkezi mi yoksa bir tabela partisine dönüşme riski var mı?

En son büyük kongremizde, 14 ay önce bu dönemin stratejisini açıkladık ve dedik ki 'Türkiye iki kutuplu siyasete mahkûm olmamalı'. Yani bir iktidar bir de muhalefet tekelinin olduğu, siyaset sahasının çoraklaştığı ve 'Bu ikisinden birini seçeceksin' diye vatandaşlarımızı kısıtlayan bir ülke olmamalı' dedik.

19 Mart hadisesi ile bu yıl siyasette bizim hiç de istemediğimiz iki kutupluluk gittikçe derinleşti. Ana muhalefet tarafında mağduriyet kaynaklı bir çalışma var. Ama iktidar tarafında da her türlü yöntemle iktidar bloğunu genişletmek için yoğun bir çaba var. Tam da bu noktada bizim rolümüz ve sorumluluğumuz çok önemli. Türkiye'de siyasi çeşitliliğin olması çok kritik. Yani çok sesli bir siyaset gerekiyor Türkiye'de.

"DEVA Partisi'nin misyonu temiz siyaseti temsil etmek"

Bu çok sesli siyasette de temiz siyaseti temsil eden, siyasi etiğe vurgu yapan ve kadrolarıyla, programıyla ülkenin düzgün yönetilmesini hedefleyen bir siyasi partiye çok ihtiyaç var. DEVA Partisi'nin aslında en önemli misyonu, varlık sebebi belki de Türkiye'de temiz siyaseti temsil etmek.

"Türkiye'yi yönetmeye en hazır parti biziz"

Bunun yanında bugün itibariyle hiçbiri siyasi partide olmayan bir hazırlığımız var bizim. Hem kadro olarak hem de program ve yapılacak işler olarak. Onun için diyoruz Türkiye'yi yönetmeye en hazır ve Türkiye'yi yönetme konusundaki en iddialı parti biziz. Eğer bizim kadar geniş hazırlığı olan varsa koysun masaya beraber çalışalım, karşılaştıralım.

"İktidar eli kolu bağlı bir yönetim istemiyor"

Yargı eylem planımız tam 198 madde. Ya da mesele temel haklarsa tam 354 maddede temel haklar çalışmamız var. Türkiye nasıl Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği standartlarında yükselecek? Bunların hepsinin hazırlığı var. Bunu iktidar partisi yapamıyor. Çünkü bunları yaptığında eli kolu bağlanıyor. Ama eli kolu bağlı bir yönetim istemiyorlar. Akıllarına ne gelirse ne isterlerse 'yapalım olsun' diyorlar.

"Meseleler derinleştikçe ana muhalefetin iç tartışmaları ortaya çıkıyor"

Ana muhalefet tarafında da kendi içlerinde konsensüs sağlayacak bir tabloyu görmüyoruz. Çünkü meseleler derinleştikçe, detaylı hale geldikçe ana muhalefetin kendi iç tartışmalarını, kendi iç farklılıklarının daha da ortaya çıktığını görüyoruz.

Bu, en son komisyon raporunda da ortaya çıktı. Komisyonun asıl gündemi nedir? Terör örgütü üyelerinin ne olacağı. CHP raporunda bununla ilgili bir bölüm yok. Çünkü tehlikeli ve riskli alan. Detaylarına inme konusunda muhtemelen fikir birliği sağlayamadılar.

 - Sizin bu konudaki tavrınız net mi?

Bizim raporumuz çok açık. Dengeli ve derinlikli bir şekilde çatışma çözümü konusunda ne yapılmalı, hak ve özgürlükler konusunda ne yapılmalı ortaya konuldu.

"Herkesin iktidarla sınanması lazım, biz iktidar sınavlarından geçtik"

- Tüm bu anlattıklarınız seçmen tarafından da anlaşıldı mı? 2027'de seçim olursa yüzde 15 görebilir miyiz?

Biz, iktidar hedefiyle yola çıkmış bir siyasi partiyiz. Bu hedefimiz değişmedi. Bizden gerçekten daha hazır, daha iyi bir kadrosu olan bir siyasi parti olduğunu görsek inanın biz onlarla çalışırız. Ama sadece kadro hazırlığı değil bir de temiz yönetim konusundaki açık iddialarını da görmemiz lazım. Ülkenin yarınları konusunda mutabık olacağımız niyeti iyi, hedefleri iyi ve gerçekten yapabilecek kimler varsa onlarla da her zaman iş birliğine hazırız.

“AK Parti ile iş birliği için ikrar, düzeltme iradesi ve hedef birliği gerekiyor”

 - Önümüzdeki dönemde AKP’yle yol yürümeniz ne kadar mümkün?

Biliyorsunuz ben AK Parti'nin kurucularından olan ilk 73 kişiden biriyim. İyi tanıdığımız bir yer. Ancak biz niye ayrıldık? Bunun sebeplerini hep sormak lazım, hatırlatmak lazım. Kimse bize 'git' demedi. Kendi arzumuz ve irademizle ayrıldık. Dedik ki "Hukuk ve adaletle ilgili ciddi sorunlar var. Kadrolarla ilgili ciddi yanlışlıklar var. Düzgün insanlar azaldı. Yanlış insanlar sistemde çoğaldı. Kararlar istişaresiz alınıyor. Yolsuzlukla mücadelede gereken irade ortaya konmuyor.” Ben bütün bunları ayrıldıktan sonra söylemeye başlamadım. İçerideyken de söyledim. Baktım ki bunlarla ilgili bir düzelme yok. Ayrıldım. AK Parti'den ayrılıp da DEVA Partisi'ne olan bütün arkadaşlarımızdan ortak noktası bu.

Şimdi yeniden bir birliktelik olması için bu bahsettiğim sorunların farkında olmak gerekiyor. 'Gerçekten problemlerimiz var' denilmesi, yani bir ikrar gerekiyor, İkincisi bir düzeltme iradesi olması gerekiyor. Ve bütün bunlarla beraber de bir hedef birliği gerekiyor. Bunlar gerçekleşmeden zor açıkçası.

"1 Ekim ve 29 Ekim dışında AK Parti ile doğrudan ya da dolaylı irtibat olmadı"

Ama biz hiçbir partiye kapıları kapatmış değiliz. Hiçbir partiyle diyaloğu kesmiş değiliz. Ama 1 Ekim ve 29 Ekim dışında doğrudan ya da dolaylı bir irtibatımız olmadı AK Parti tarafıyla.

Fotoğraf: T24 "O eski güzel günler özleniyor"

- AKP’li eski isimler, partinin büyükleri denilebilecek kesimler temas kurmadı mı?

Yok benim doğrudan ya da dolaylı bir irtibatım olmadı ama arkadaşlarımızın eski dostlarla temaslarında şunu görüyoruz; o eski güzel günler biraz özleniyor. Bizim arkadaşlarımızın AK Parti'den arkadaşlarla yaptığı sosyal görüşmelerde, sosyal programlarda eski güzel günlerin özlendiğiyle ilgili bir intiba ediniyoruz.

 - DEVA Partisi'ni ilk kurduğunuzda 'Neden şu ana kadar beklediniz?' eleştirileri geldi. Siz de içeride mücadele ettiğinizi söylediniz. AKP içinden size ekonomi özelinde bir teklif gelse yine içeriden mücadele etmenin daha etkili olacağını düşünür müsünüz? Şartlarınız somut olarak ne olur?

Bizim hiçbir partiyle ilgili ön yargımız yok. Kategorik olarak 'kapıları kapatırız' demiyoruz. Örneğin Sayın Bahçeli'nin geçen sene Ekim'de açıkladığı çözüm sürecine Erdoğan'dan önce biz destek verdik. Biz Türkiye için çalışıyoruz. AK Parti içindeyken çok uzun bir mücadele verdik, bu mücadele hem doğruları yapmanın hem de yanlışları engellemenin mücadelesiydi. Ama iş öyle bir noktaya geldi ki doğrular konusunda bir katkımız ve yanlışları önlemeyle ilgili de artık bir yetkimiz kalmadı. Ama bunlar hep geçmişin değerlendirmesi, ileriye doğru makul bir çerçeve olursa, yanlışların düzeltilmesiyle ilgili gerçek, sahici bir irade oluşursa, biz her partiyle konuşuruz. Hiçbir parti ile ben bu parti ile konuşmam dememek lazım.

'Ali Babacan partiyi kapatıp AK Parti'ye geçer' kapısı tamamen kapalı

- Parti bazlı konuşuyorsunuz değil mi? Çünkü sizin ekibinizle birlikte geçeceğinize, Ekonomi ve Adalet Bakanlığı için düşünüldüğünüze dair söylentiler var.

Bizim DEVA Partisi diye kurumsal bir yapımız var. Buraya gönül vermiş insanlarımız, teşkilatlarımız var. Ali Babacan partiyi kapatıp, ekibiyle birlikte geçer gibi bir algı varsa bu kapı tamamen kapalı. 

Ekonomi ve Adalet Bakanlığı konusuna gelince; insanlar yakıştırıyor. Bakıyorlar, Ali Babacan nasıl razı olur? Acaba bir pazarlık olsa, iki bakanlık söz konusu olsa diye düşünüyorlar. Ama bunlar yakıştırmalar. İşin özüyle bir ilgisi yok. Bizim meselemiz o bakanlık bu bakanlık değil.

Siyaseti eğer sadece iktidar ve güç için yapıyorsanız, her türlü konuda müzakereye açık olabilirsiniz. Ama biz siyaseti ilkelerimizle, değerlerimiz için yapıyoruz. Bazen CHP mitinglerinde 'iktidar iktidar' diyorlar, ben biraz irkiliyorum. Kötü bir şekilde iktidar elinde olduğunda nasıl zarar verebildiğini de görmek lazım.

“Muhalefet tekellerine de karşıyız”

 - Partinizden CHP'ye geçişler oldu. Özgür Özel de bu geçişler için ‘sonunda baba ocağına geri döndüler’ dedi. Hem Özel'in bu açıklamasını hem CHP ile ilişkilerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz? İlerleyen süreçte CHP ile olası bir iş birliği gelir mi?

Aslında bu arkadaşlarımız yıllarca CHP oy vermiş ailelerden gelen insanlar. Fakat bizim kuruluşumuzda da üyelerimizden yüzde 20’si daha önceki seçimlerde CHP'ye oy veren insanlar. Ama bu iki kutuplu siyaset bazen insanları ya o kutba ya bu kutba doğru cezbedebiliyor. Siyaseti bireysel değil de gerçekten ülke için yapıyorsak o zaman Türkiye'de siyasi çeşitliliğin çok daha faydalı olacağına inanıyorum. Yoksa nasıl ekonomide biz tekellere karşıysak siyasette de tekellere karşıyız. Muhalefet tekellerine de karşıyız, iktidar tekellerine de karşıyız.

"Bakarsınız üç ittifak olur, dört ittifak olur"

 - Cumhurbaşkanlığı seçiminde, yüzde 50+1’e göre partiler arası iş birliği zaruri görünüyor. Bu durumda stratejiniz ne olacak?

Biz zaten onu ilan ettik. Her partinin genel başkanı doğal bir cumhurbaşkanı adayı dedik, bu benim için de geçerli. Doğrusunun daha çeşitli bir siyaset olması gerektiğini düşünüyoruz. Seçim tarihi yaklaştıkça da mevcut sistem partileri ittifaklara zorluyor ama sadece iki ittifak olmak zorunda değil. Bakarsınız üç ittifak olur, dört ittifak olur. Bunların hepsi önümüzdeki dönemde mümkün şeyler.

 - CHP ile ittifak kapısı kapalı mı?

CHP'nin kendisi şu anda aslında önemli bir ölçüde bugün için partiler arası bir ittifak istemiyor. CHP tabanda ittifak istiyor, 'diğer siyasi partileri istemiyoruz, onların seçmenlerine talibiz' diyor. Seçim takvimi yaklaştıkça bir mecburiyet hissederlerse dönüp dolaşıp gene öyle bir arayışa girebilirler. Bugün biz 'tek başımıza yaparız' anlayışındalar. Ama yerel seçimlerde tabii DEM Parti ile iş birliği yaptılar, bunu ihmal etmemek lazım. Ayrıca DEM Parti'nin bundan sonraki seçimlerde ne yapacağı da kendilerinin karar vereceği bir şey. Bir sonraki seçime giderken farklı oluşum, farklı ittifaklar ya da farklı iş birlikleri oluşabilir.

Fotoğraf: T24 "CHP'nin kendi iç kavgalarını bizim üzerimizden yapması doğru olmadı"

 - Özgür Özel’e, CHP'ye geçen milletvekillerine kırgın mısınız?

Kırgınlık ifadesini belki dikkatli kullanmak lazım ama arkadaşlarımızın ayrılma sebebine, açıklamalarına katılmıyorum.

CHP ile olan ilişkilerimizde de şu oldu; 6’lı Masa döneminde ortak liste teklifi onlardan geldi. Bize geldiler, uzun uzun sunuşlar yaptılar. Bunu uzun uzun bize anlatan, bunun şart olduğunu söyleyen CHP oldu. Ama ondan sonra yönetimleri değişince 'Bu çok yanlış bir işti' diye bizim üzerimizden kendi iç kavgalarını yaptılar. Yani eski yönetim, yeni yönetim kavgasını bizim üzerimizden yaptılar. O da bizi üzdü.

Kurumsal ilişkilerde süreklilik, devamlılık ilkesi diye bir şey var. Kurum olarak siz güven sağlamak istiyorsanız diğer kurumlarla olan ilişkilerde yönetim değişse bile süreklilik ilkesini korursunuz. Olmazsa o zaman ciddi bir kredibilite sorunu oluşur. Bundan sonra benzer bir şey olsa, benzer teklifleri yapsalar bir sonraki seçimde kim güvenir ki? Yarın bir genel başkan gider öbürü gelir ilişkiler tamamen değişebilir. Bunu ben Özgür Bey'e de söyledim. Kurumsal duruşlarını 180 derece değiştirip, kendi iç kavgalarını bizim üzerimizden yapmaları doğru olmadı.

“İmralı ziyareti konusunda süreç kötü yönetildi, risk atlatıldı” 

- Dahil olduğunuz Yeni Yol Grubu İmralı'ya gitmeme kararı aldı. Sizce İmralı'ya gidilmeli miydi?

İmralı ziyareti öyle anlıyoruz ki süreç yönetimi açısından bir aşamaydı. Bir bakıma Öcalan'ın muhataplık seviyesini biraz daha yukarıya taşımayla ilgili bir aşamaydı. Ve anlıyoruz ki devlet birimleri bunu Öcalan'la da daha önce konuşmuşlar. Ancak sürecin yönetimi çok kötü oldu. Bu konuyu iki ay boyunca tartıştırdılar. 2 ay boyunca tartışılınca toplumda soru işaretleri çoğaldı.

Biz dedik ki bir gönüllük sistemi olsun, Meclis Başkanı da bunu koordine etsin, isteyenler gönüllülük içerisinde giderler, görüşürler ve dönerler. Fakat olmadı. Hani bir araba böyle yalpalayarak gider de ondan sonra kaza yapar. Baktık araba yalpa yapıyor, sağ sol yapıyor. Bu araba gidip bir yerde toslayacak. Hiç olmazsa bir video kaydı olsun dedik. Çok yanlış bir süreç yönetimi oldu ve sonuçta da bu yol kazası oldu bana göre.

Risk atlatıldı. Kendi başına süreci engelleyebilecek bir sorun haline de dönebilirdi.

"Şimşek ve Yılmaz'ın yetki alanı çok dar ama yanlışı savunmak kadar kötü bir şey de yok"

- Ekonomi gündemine yavaş yavaş geçiş yaparsak; Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in kabinede kalmaya devam edeceğini düşünüyor musunuz?

Kendi aralarındaki anlaşma, ortak anlayış nasıldır; bilemiyorum. Ama Mehmet (Şimşek) Bey olsun, Cevdet (Yılmaz) Bey olsun bizim yakın çalışma ekibimizdeydi. Fakat şu anda her iki arkadaşımızın da yetki alanı çok dar. Hele yeni sistemde bakanların münferit imzasının fazla kıymeti yok. Bakanların inisiyatifi, kendi ekibi üzerindeki ağırlığı eski sistemdeki gibi değil. Ama yanlışı savunmak kadar kötü bir şey de yok. Allah kimseyi o duruma düşürmesin diyeyim.

"O eski güzel günler için çok farklı bir zihniyet lazım"

- Mehmet Şimşek'le Meclis koridorda yan yana fotoğrafınız da çok konuşuldu.

Çıkarken karşılaştık. Bir iki dakika yan yana yürüdük. O fotoğraf biraz eski güzel günleri çağrıştırmış galiba bazı kesimlerde. Ama o eski güzel günler için çok farklı bir zihniyet, farklı bir bakış açısı lazım.

O zaman bizim uyguladığımız sadece doğru bir ekonomi politikası değildi. O zaman Avrupa Birliği sürecimiz vardı. 2003 ve 2004'te sessiz devrim dediğimiz bir süreçte anayasa maddeleri değişti. Kopenhag siyasi kriterlerini yeterince karşıladığımız yıllar o iki yıl oldu. Bütün bu resim içerisinde doğru ekonomi politikalarıyla beraber Türkiye hemen ayağa kalktı. Enflasyon iki yılda tek haneye düştü. 10 yıl tek hane devam etti. Bunların hepsi sadece ekonomi politikası değil topyekûn bir toparlanma.

"Enflasyonun patlamasının sebebi damat döneminde uygulanan yanlış politikalardır"

Tayyip Bey geçenlerde bir konuşmasına 'gıda enflasyonu yüksek, sebep de pandemi' diyor. 'Bütün dünyada gıda fiyatları arttı. Bizde de arttı' diyor. Oysa OECD ülkelerinde 2020'den bu yana kümülatif gıda enflasyonu yüzde 40 civarında. Türkiye'de yüzde 713. Dolayısıyla 'enflasyonun sebebi dünyadır' dediğimizde kimse inanmıyor. Türkiye'de enflasyonun patlamasının sebebi damat döneminde uygulanan yanlış politikalardır. Merkez Bankası'nın bağımsızlığının son erdirmesidir.

"'O gün para boldu' ifadesi rakamsal olarak gerçeği yansıtmıyor"

- Sizin ekonominin başında olduğunuz dönemlerde her şeyin çok iyi olduğu ancak daha sonrasında bu politikalardan kopulmasıyla ekonomide kötü gidişatın ortaya çıktığına yönelik bir okuma var. Ancak sizin dönemizdeki borca dayalı büyüme modeli tıkandı, "birikim modeli krizi" ortaya çıktı. Sizce o dönem izlenen ekonomi politikaları, uzun vadede Türkiye ekonomisinin küresel ekonomideki sıkıntılara karşı dayanıksız kalmasına sebebiyet verdi mi?

Ben 2015 Ağustos'ta ayrıldım. 10 yılı geçmiş. Ne kadar sağlam bir ekonomik yapı bırakırsak bırakalım 10 yılda darmadağın olabilir. Ya da çok kötü bir yapı, 10 yılda bayağı düzeltebilir. Düşünün ki 34 yıllık yüksek enflasyon 2 yılda tek haneye inmiş ve 10 yıl boyunca da devam etmiş. Enflasyon Türkiye'nin en kronik, en büyük problemidir. Hiçbir hükümette çözülmemiş. Biz çözdük. Demirel demiş ya, 'GAP'ı gaptırmam'. Enflasyonu düşürme başarısını kimseye kaptırmayız.

İkincisi, 'dünyada o zaman para boldu' analizi rakamsal olarak doğru değil. Siyasi söylem olarak belki kullanıyorlar ama o günlerde FED'in ya da Merkez Bankası'nın bilanço büyüklüğü yaklaşık 8 milyar dolar. Daha sonra bu rakamlar 10 trilyon düzeyine çıktı. Bugünlerde de tekrar 6-7 trilyon civarı. 'O gün para boldu' ifadesi rakamsal olarak gerçeği yansıtmıyor.

Yani 'Ali Babacan geldi gitti' meselesi değil bu. Mesele adalet ilkesinin, ehliyet, liyakat ilkesinin takip edilmesi. Yani zaman bizim olduğumuz dönemlerde bu ilkelere daha çok dikkat ediliyordu. Bu ilkelerden uzaklaşıldığı için bugün pek çok konuda Türkiye'de dikiş tutmuyor.

Fotoğraf: T24 "Uyuşturucu operasyonları bir yandan da iletişim operasyonu"

- Giderek daha fazla insanın dahil olduğu bir uyuşturucu soruşturması var. Meselenin giderek medyatikleştirilmesi ve özel hayatın gizliliğini ihlal eden bir noktaya evrilmesini nasıl değerlendirirsiniz? İktidarın, İçişleri Bakanlığının uyuşturucuyla mücadelesini samimi ve etkili buluyor musunuz?

18-19 Mart'tan bu yana yürütülen pek çok operasyonun siyasi ve toplumsal ağırlıklı olduğunu görüyoruz. Normalde gizlilik içerisinde yürütülmesi gereken pek çok süreç 1-2 saat sonra internet sitelerinde, her yerde haber. Toplumda belli bir kanaati besleyecek unsurlar daha çok ön plana çıkarılıyor. Masumiyet karinesi, lekelenmeme hali çok önemli konular. Bütün bu süreçlerde bu iki ilkeyi sağlamca iki sütuna çakıp hareket etmedikten sonra yapılan her şey büyük bir vicdansızlıktır.

Acaba başka bir gündemi örtmek için mi bütün bunlar oluyor diye düşündürüyor. Bir yandan da bir iletişim operasyonu. Toplumsal algıyı meşgul etmek, asıl sorunları konuşturmamak… Tam da Meclis'te bütçe görüşülürken ekonominin en çok tartışılacağı günlerde bir bakıyorsunuz televizyonlarda başka şeyler anlatıyorlar. Aynı günlerdeki operasyonlara bakıyorsunuz, bu ekonomi gündeminin üzerini örtüyor.

Bu uyuşturucu meselesinde asıl önemli olan bu işin büyük miktarda ticaretini yapanları bulup onları halletmek. Yani suyu kaynağından kesmek. Türkiye hem büyük bir transfer noktası hem de büyük bir tüketim ülkesi haline geldi maalesef. Birileri 'nasılsa birileri kazanacak bu parayı' diye düşünüyorsa bu çok yanlış. Birileri çok büyük haksız para kazanıyor. Engellemesi de çok kolay.

- Bir de sanal kumar, sanal bahis var giderek yaygınlaşan. Kimler kazanç sağlıyor buralardan?

Sanal kumarda tek bir firma var biliyorsunuz. Bütün yetki, lisans tek bir firmaya verilmiş durumda. O da aynı zamanda büyük bir medya kuruluşunun sahibi. Sanal bahiste ise 6 firmaya verilmiş durumda bu yetki. Normalde reklam yasağı olması gerekirken sanal kumarın, sanal bahisin reklamı serbest. Yasal olanlar da yapıyor yasal olmayanlar da.

“İktidara yakın bir menfaat şebekesinin desteği olmadan olmaz”

- 'Engellenmesi çok kolay' dediniz? Neden engellenmiyor sizce? İktidarda bu meselelerden çıkar sağlayanlar olduğu iddialarına katılır mısınız?

İktidara yakın bir menfaat şebekesinin desteği olmadan bunların önü açılmaz. 'İktidar bunu yapıyor' demek için kanıt lazım ama bu yapılabiliyorsa demek ki menfaat sahibi olanların bir şekilde alan açmasıyla yapılıyordur. Başka türlü olmaz.

Dolayısıyla eğer sanal kumar, sanal bahis hala devam ediyorsa bu ülkede, bundan birilerinin menfaati vardır. Uyuşturucu için de aynı şekilde.

Kaldı ki o konularda da operasyonlar yapılıyor değil mi? Yasa dışı bahis, yasa dışı kumar operasyonları. Ama 10-15 yıldır yasa dışı bahis oynatan firmalar bugün mü akıllarına geliyor da bugün operasyon yapıyorlar?

“Banka sahibi olmasına nasıl izin verirsiniz?”

Mesela bunlardan bir tanesi biliyorsunuz banka satın almış. Banka sahibi olmak çok zor bir iştir. Fit and proper kriteri vardır; kim banka sahibi olabilir, kim olamaz diye. Bu işlerden para kazanan bir kişinin banka sahibi olmasına nasıl izin verirsiniz?

Çok katı bir şekilde ama bütün sistem olarak bu işin üzerine durulursa bu engellenir. Ama çok sağlam durmak lazım. Hiç kimsenin gözünün yaşına bakmamak lazım.

"Muhafazakâr camiada bazı insanlar güçle ve parayla sınanmada sınıfta kaldı"

- Son dönemde özellikle uyuşturucu soruşturmasında ismi geçen kişilerin bir bölümü muhafazakar camiadan… Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özellikle son 10-15 yıldır iktidar, muhafazakâr değerleri ve İslam dininin temsilcisi olmayı kolay kolay kimseye bırakmıyor. Kendi kimliğiyle bu değerleri tamamen özdeşleştirmiş durumda. Fakat bunun bir de muamele tarafına bakıyorsunuz. Örneğin bahis konusu, yasa dışı olanla mücadele ediliyor ama yasal olana hiç dokunmuyor.

 Zaman içerisinde şöyle bir şey oluştu. Muhafazakâr kimlikle yanlış muamele bir araya gelince muhafazakar camiada da İslam dininin gereklilikleri konusunda ciddi bir kafa karışıklığı başladı. Dinimizin o kutsallarıyla siyasetin iç içe geçmiş olması muhafazakâr camiada da hem gönül dünyalarında bir burukluk oluşturdu.

Öte yandan güçle ve parayla sınanmak denen ayrı bir şey vardır. Maddi imkanlar çoğalınca insanların kendine seçtiği farklı yaşam tarzları olabilir. Güçle sınanmak kadar parayla sınanmak da zor bir iş. Ve genelde muhafazakâr camia yoklukla sınanmada fena değil. Ama muhafazakâr camianın içindeki bazı insanların güçle ve parayla sınanmada sınıfta kaldıklarını görüyoruz.

- İstanbul'da yürütülen finans operasyonlarının iktidar içi çekişme sonucu başlatıldığı ve Erdoğan sonrası için yapılan hesaplarla bağlantılı olduğu konuşuluyor. Bu tabloyu siz nasıl okuyorsunuz?

Ahali ne diyor diye baktığımızda, burada klikler var, menfaat grupları var. Bu menfaat gruplarının birbirleriyle çekişmesi deniyor. Operasyon yapılıyor ama dur bakalım diyor, bunlar “şu’cular mı”, “bu’cular mı”?, Çünkü gerçekten 'devlet adalet için çalışıyor, hukuk uygulansın diye çalışıyor' hissiyatı yok.

"Şu sermaye grubu böyle olsun, bunun mallarına el koyalım, bu da TMSF’ye geçsin, bunu da devlet yönetsin" gibi bir motivasyon varsa arkasında, onu bilemiyorum. Arka planlarını bilmiyoruz, basına yansıyan tarafından izliyoruz.

 - Cumhurbaşkanı istese yasa dışı bahis gibi meseleleri bitirebilir mi?

Kesinlikle mümkün. İstese bakın bu gece 00.00’da bu iş biter. Bu kadar kolay. Teknik olarak çok kolay. Tamamen isteme, irade meselesi. 'Niye istemiyor?' diye sormak lazım.

'Bunun reklamı yapılamaz' diyorsunuz, bitti bu kadar. İdeal bir karar. Tek bir imza ya da erişim engeli. Ödeme sistemi vs hepsi BDDK'nın denetiminde. BDDK istediği ödeme sistemi kuruluşunu istediği anda kesebilir.

- T24 okurları yılın kelimesi olarak “Gözaltına alınıyorum”u seçti. 2026’nın kelimesinin ne olmasını umut edersiniz?

“Şu anda geldiler, evim aranıyor, mahkemeye götürülüyorum ya da karakola götürülüyorum" ifadelerinin çok duyulduğu, çok kullanıldığı bir yıl oldu 2025. Gönlümden geçen 2026’da bunların yaşanmaması. Ama gerçekçi olarak baktığımızda da yani yargıya bu kadar hükmetmeyi alışkanlık haline getirmiş ve ülkeyi yönetme tarzı haline getirmiş bir gücü iktidarın kolay kolay bırakmayacağını düşünüyorum. Umuyorum ki Türkiye'de gün gelir bu sorunlar çözülür. İktidar pek çok konuda U dönüşü yaptı. Keskin dönüşler yaptı. Dış politikada yaptı, faiz konusunda yaptı. Hukuk ve adalet konusunda da böyle keskin bir U dönüşü olursa biz çok şaşırırız. Ama mutlu da oluruz.

En son güncellemeleri ve haberleri takip etmek için Ankara24.com'ı izlemeye devam edin, biz durumu takip ediyor ve en güncel bilgileri sunuyoruz.
seeGörüntülenme:108
embedKaynak:https://t24.com.tr
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 30 Aralık 2025 19:09 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

2025 halka arz takvimi: Yıl içerisinde halka arz olan şirketler ve halka arz sonuçları ile kişi başına kaç TL değerinde kaç lot düştü?

29 Aralık 2025 17:51see154

Minik ressamlar hayallerini ve oyunlarını çizecek Kültür Sanat Haberleri

30 Aralık 2025 04:06see148

İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’dan “protestocularla diyalog” mesajı

30 Aralık 2025 01:05see147

İsrail in en mahrem sırları ifşa oldu! Netanyahu nun sır küpü hacklendi!

29 Aralık 2025 00:59see146

Kayseri de gece saatlerinde başlayan kar yağışı kenti beyaza bürüdü Ekipler karla kaplanan yollarda çalışmalarını sürdürüyor Kayseri Haberleri

29 Aralık 2025 03:48see145

Bitlis te yarın (29 Aralık 2025) okullar tatil mi? Valilik duyurdu Son Dakika Haberleri

28 Aralık 2025 20:54see145

Hizbullah son sözünü söyledi: O planın arkasındaki güçleri açıkladı!

28 Aralık 2025 22:22see144

Büyük İsrail Devleti veya İmparatorluğu hazırlıklarına dikkat! Yusuf Kaplan

29 Aralık 2025 04:04see141

AKP’li Berlin’de eşini öptü, parti karıştı Sözcü Gazetesi

29 Aralık 2025 05:44see140

Kar yağışını gören soluğu dışarıda aldı: Kimi halay çekti, kimi kar topu oynadı Kastamonu Haberleri

29 Aralık 2025 00:20see140

Kızılyıldız da yılın oyuncusu Rade Krunic oldu Fanatik Gazetesi Fenerbahçe (FB) Haberleri Spor

29 Aralık 2025 21:51see134

New York borsası düşüşle kapandı

30 Aralık 2025 00:53see133

Kar ve soğuğa rağmen Ağrı Kadın Futbol Takımı ndan 4 gollü galibiyet Ağrı Haberleri

29 Aralık 2025 00:20see130

Trendyol 1. Lig de ilk yarı sona erdi! Amedspor gözünü Süper Lig e dikti

30 Aralık 2025 00:07see129

Vicdanları yaralayan kaza! Çarptığı kişiyi yerde bırakıp kaçtı

30 Aralık 2025 00:05see127

Gazi Mahallesi nde çete savaşları

29 Aralık 2025 05:25see127

Halk sağlığıyla oynayacaklardı: Yüzlerce sentetik ilaç ve kaçak alkol ele geçirildi

30 Aralık 2025 00:05see127

Sinem Kobal, 2025 e veda etti Magazin haberleri

29 Aralık 2025 20:47see126

Bolu da kar kalınlığı 30 santimetreyi aştı, onlarca araç rampalarda yolda kaldı Bolu Haberleri

29 Aralık 2025 01:08see123

Yalnız yaşayan kadından acı haber Aydın Haberleri

30 Aralık 2025 00:44see122
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları