AK Parti ile MHP Apo’ya teslim olacak Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan bilgilere göre, Ankara24.com açıklama yapıyor.
Pazar günü KKTC’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. İki devletli çözümü savunanlarla federasyondan yana tutum sergileyenler karşı karşıya. Geçtiğimiz günlerde KKTC’ye giden Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile KKTC seçimlerini, Suriye, Çözüm Süreci ve Serdar Öktem cinayetini konuştuk.
Geçen hafta Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kıbrıs’tan sorumlu eski Devlet Bakanı ve Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel ve yıllarca KKTC’de okumuş ve yaşamış Sözcünüz Azmi Karamahmutoğlu ile birlikte iki devletli çözüme destek vermek için KKTC’yi ziyaret ettiniz, KKTC’yi bekleyen riskler neler?
İki devletli çözümü savunan aday mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dır. CTP adayı ise federasyon görüşmelerinin tekrar başlaması gerektiğini ifade etmiştir. Türkiye ve Kıbrıs Türklüğü, Yunanistan ve Rumların, Türkleri azınlık ve Türkiye’yi ise işgalci kabul eden uzlaşmaz tutumundan ötürü federasyon görüşmeleri ile 50 yıl kaybetmiştir. İlk on yıl görüşme yapılması için makul bir süre kabul edilebilir. Ancak sonraki 40 yıl görüşmelerin sürdürülmesinin beyhude bir çaba olduğu görülmüştür. Üstelik bu 40 yıl içerisinde Annan planı gibi Kıbrıs Türklüğünü yok etme potansiyeline sahip süreçler de yaşanmıştır. Artık Kıbrıs Türklüğünün vakit kaybetmesinin hiçbir gerekçesi olamaz. Türkleri eşit kabul etmeyen Rumlarla masaya oturmanın bir faydası yoktur.
Özdağ, Boğaz şehitliğinde halasının oğlu Nafi Kıvanç’ın mezarının başında
Kıbrıs Türklüğü için en büyük sorun nedir?
Belirsizlik. Düşünün bir eviniz var evinizin size ait olup olmadığı belli değil. Düşünün bir devletiniz var yıkılıp yıkılmayacağı belli değil. Böyle bir durumda Kıbrıs Türklerinin kendilerini güven içinde hissetmelerini nasıl beklersiniz? İki devletli çözüm Kıbrıs Türklüğünün geleceğe güvenle bakmasını sağlayacaktır. Bu düşünceyle Kıbrıs’ta değişik temaslar yaptık. Bugün Gazze’de yaşananların küçük bir modelinin 1955-1974 arasında Kıbrıs’ta yaşandığını hatırlattık. Rum kesimi, Yunanistan ve saldırgan İsrail arasında stratejik bir ilişkinin kurulduğu bir dönemde Rumlarla yapılacak bir anlaşmanın KKTC için bir Filistinleşme süreci olduğunu ifade ettik. Çünkü Filistinleşme bir milletin elinden vatanının alınmasıdır. Kıbrıs Türklüğünün elinden vatanını alarak onu yok olmaya mahkûm bir azınlık haline getirilmesi hedeflenmektedir. Olayları doğru bir tarihsel dizin içinde hatırlamalıyız.
Hatırlatın lütfen.
Kıbrıs’ta bir federasyon vardı. Bu federasyon Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’ın genel çerçevesini çizdiği bir ortamda Kıbrıs Türkleri ve Rumlar tarafından kuruldu. Ancak Rumlar bu federasyonu yaşatmak için değil, İngiliz koloni yönetiminden kurtulup sonra Türkleri hemen yok edecekleri bir çözüme geçiş için ara model olarak gördüler. Ve 1963’te sonra da 1964’te bunu deneyerek federasyonu yıktılar. 1974’te ise Makarios’un zamana yayılan soykırım politikasını yavaş bulan EOKA-B Nikos Sampson yönetiminde Yunanistan tarafından desteklenen bir darbe düzenledi. Bu darbenin hemen ardından Kıbrıs Türklüğünü yok etmeye hedefleyen soykırım planı devreye sokulacaktı. Bu plana Akritas planı deniliyordu. Türkiye, darbeden beş gün sonra 20 Temmuz’da Barış Harekâtını düzenleyerek soykırımı engelledi. Ancak sonra Türkleri soykırımla yok etmek isteyen Rum yönetimi ile 50 yıl süren federasyon görüşmeleri yapılarak Kıbrıs Türklüğü belirsizlik içerisinde tutuldu. Şimdi CTP adayı 50 yıl sonra tekrar iki devletli çözümü kabul etmediğini ve Rumlarla federasyon görüşmelerini yapacağını söylüyor. Bu tutumu yanlış buluyoruz ve bunu Türk halkının zamanını çalmak olarak görüyoruz.
Siz Ersin Tatar’ı destekliyorsunuz. Ak Parti de Ersin Tatar’ı destekliyor. Türkiye’de AK Parti ile sert bir çatışma içindesiniz. Ama KKTC’de aynı adayı destekliyorsunuz. CHP ile Türkiye’de yakınsınız ancak KKTC’de farklı adayları mı destekliyorsunuz?
AK Parti adına KKTC’de Süleyman Soylu, Hulusi Akar ve Mesut Özdil çalışıyor. Türk milli takımı yerine Alman milli takımında oynamayı tercih eden birisini KKTC’de “CTP’ye oy vermeyin” kampanyasına yollamak, Süleyman Soylu ve Hulusi Akar gibi isimleri yollamak Ersin Tatar’ı desteklemek ise ben nasıl diye sorarım. İki, Zafer Partisi aday desteklemiyor, iki devletli çözümü destekliyor. CTP’de iki devletli çözüm deseydi Tatar’a destek vermezdik. CTP, KKTC halkı için zaman kaydı ve yeni hayal kırıklıkları anlamına gelecek. Evet, CHP CTP’yi destekliyorum diyor ancak Ercan Havaalanı’ndan dönerken CHP milletvekili Cemal Enginyurt adaya geldi. Sarıldık. Kucaklaştık. Ersin Tatar’a destek için geldim dedi.
Özdağ, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile
AK Parti bir mağlubiyet alacak, MHP baraj altında kalacak. DEM yüzde 13”ün de üzerine çıkacakBiraz da Suriye konuşalım. Son olarak Tom Barrack’ın YPG’nin lider kadrosuyla Hatay’ı Suriye içine alan haritasının önündeki pozunu gördünüz. O fotoğrafı nasıl okudunuz?
ABD’nin Ankara büyükelçisi ve Suriye temsilcisi Barrack’ın Türkiye tarafından terör örgütü kabul edilen ve iki üyesi daha kısa bir süre önce Ankara’da TUSAŞ‘a yönelik terör eylemi gerçekleştirmiş olan YPG ile görüşmesi Türk halkını incitmiştir. Bu fotoğrafın yayınlandığı zaman KKTC’de ziyaretim devam ediyordu ve birçok yurttaşımız bana ulaşarak tepki vermemi istedi. Diyebilirsiniz ki Amerika zaten YPG ile görüşüyor. Haklısınız! Ancak, şu iyice bilinmelidir ki ABD’nin YPG ile görüşmesi ve YPG’ye yapmış olduğu yardımlar Türk halkının vicdanında yaraya, zihninde ve yüreğinde öfkeye neden olmaktadır. Bu görüşmelerin şimdi de bir diplomat tarafından yapılması ve Türkiye’nin Hatay vilayetini Suriye sınırları içinde gösteren bir haritanın önünde yapılması bu öfkeyi daha da arttırdı. Bu konuda Tom Barrack bir açıklama yaptı. Ancak açıklamanın inandırıcı veya ikna edici olduğunu söylemek mümkün değil.
Suriye’yi ne bekliyor?
Suriye konusunu 2011’den beri en yakından takip eden siyasetçilerin başında geldiğimi biliyorum. Suriye ile ilgili kitaplar yazdım. Bazı gazetecileri ve akademisyenleri kitap yazmaları için teşvik ettim, böylece önemli bazı analizler yayınlanmış oldu. Geldiğimiz noktada Suriye ağır çekim veya hızlı çekim parçalanma süreci içerisinde. Ağır çekim parçalanma önce federasyon sonra dağılma şeklinde gerçekleşecek. Hızlı çekim parçalanma süreci ise önümüzdeki bir yıl içerisinde iç savaşın tekrar canlanması ile olacak. Ne yazık ki 2011’den bu yana Ak Parti’nin sürdürmüş olduğu Suriye politikası Suriye’nin bugünlere gelmesinin en temel iki nedeninden birisidir.
Diğeri?
Suriye’nin iç dengeleri. Suriye’deki mevcut durum İsrail’in Suriye politikasının gerçekleşmesidir. 1984’ten bu yana İsrail, Irak’ın üçe Suriye’nin dörde bölünmesi projesini savunuyordu. Bugün bu hedefe ne yazık ki yaklaşmış görünüyor.
Peki Türkiye’yi ne bekliyor?
Türkiye’de yaşanan ikinci terörle müzakere süreci Suriye’de Beşar Esad’ı deviren saldırının hemen öncesinde başlatıldı. Bu bir tesadüf değildi. Beşar Esad devrildikten sonra eğer Türkiye’de PKK’yla müzakerelere başlamamış olsaydı TSK’nın Suriye’ye askeri müdahalesi ve YPG‘yi tasviye etmesinin politik şartları oluşurdu. Ancak PKK’yla müzakere eden bir Türkiye Suriye’de YPG‘ye müdahale etmezdi. Öyle de oldu. PKK ile birinci müzakere süreci de Suriye iç savaşından önce başlamıştı. Türkiye içeride PKK’yla müzakere ettiği için Suriye de PKK’yı Beşar Esad’a karşı 2014’e kadar adeta müttefik olarak görmüştür. Suriye’deki bölünme sürecinin ağır çekim mi olacağı yoksa hızlı bir parçalanma mı olacağı Türkiye’yi farklı farklı etkileyecektir. Türkiye’nin her iki ihtimali de ortadan kaldırabileceği bir başka seçenek daha mevcuttur. Bu politika seçeneğinin uygulanması ancak Türkiye’de AK Parti iktidarı sonrasında mümkündür.
Çözüm süreci toplantıları nasıl gidiyor sizce? DEM Parti’nin ilk meclis toplantısında atılan APO sloganları için ne düşünüyorsunuz?
Öcalan ile müzakereler devam ediyor ve gelinen aşama Öcalan ile komisyonunun görüşmesi sonrasında TBMM’de anayasa ve yasaların Öcalan ve PKK’nın istekleri doğrultusunda değiştirilmeye başlanmasıdır. Bahçeli, Öcalan ile müzakerelerin itici dinamiğini oluşturuyor. Ancak Erdoğan da son dönemde başlangıçta gösterdiği tereddütleri aşmış görünüyor. Türk halkını Öcalan ile müzakerelere alıştırırken bir yandan da seri tutuklamalar ve düşman ceza hukuku uygulamaları ile toplumun müzakerelere tepkisini baskılıyorlar. Biz bu filmi daha önce Ergenekon-Balyoz sürecinde görmüştük. Benim haksız yere tutuklanmam, Antalya’daki konuşma için İstanbul başsavcılığı tarafından gözaltına alınmam, Kayseri olayları için İstanbul’da tutuklanmam, benim İstanbul’da tutuklandığım sırada Ankara’da ifadem dahi alınmadan hakkımda 9 iddianame hazırlanması Öcalan ile müzakerelere Türk milliyetçilerinin, Atatürkçülerin itirazını engellemek içindi. Ben Silivri’de iken PKK’lıların tahliyesine başlanmıştı. Ancak bu tutuklama, verilen 2 yıl 4 ay hapis cezası Zafer Partisi’nin Öcalan ile müzakerelere muhalefetini ortadan kaldırmadı. Şimdi Bursa, Adana, Gaziantep’te düzenlediğimiz “TBMM Öcalan komisyonu ne yapıyor?” konulu panellerimizi sürdürüyoruz. 3 dernek tarafından düzenlenen panellere Müstafi Tümamiral Prof. Dr. Cihat Yaycı, Prof. Dr. Süheyl Batum ve Prof. Dr. Necdet Basa katılıyor. Gelecek hafta Denizli, Aydın ve Manisa’da paneller düzenleyeceğiz. AK Parti ve MHP’den oluşan DAM ittifakı Türkiye’yi PKK ve Öcalan’a teslim olmaya hazırlarken Türk milleti ekonomik buhranın ezici etkisi altında adeta boğularak sandıkta iktidar ile hesaplaşmaya hazırlanıyor. AK Parti 15 Haziran 2015 seçimlerinden çok daha ağır bir mağlubiyet alacak. MHP ise baraj altında kalacak. DEM ise 2015 Haziran’da aldığı yüzde 13”ün de üzerine çıkacak.
GERÇEK KATİLİN KİM OLDUĞUNU TÜRK DEVLETİ DE TÜRK HALKI DA BİLİYORSinan Ateş cinayeti sanığı Serdar Öktem silahlı saldırıda öldürüldü. 13 kişi gözaltına alındı. 18 yaşın altındakiler dikkat çekti. Ve Türkiye yeniden çeteleri tartışmaya başladı. Bir de gençlerin suça bulaşmasını. Bu konuda yorumunuzu almak isterim.
Sinan Ateş cinayetini kimin azmettirdiğini, tetiği kimin çektiğini, gerçek katilin kim olduğunu Türk devleti de Türk halkı da biliyor. Keza Serdar Öktem’in kimlerin onayı ile öldürüldüğünü de Türk devleti ve Türk halkı biliyor. Gelecek seçimlerden sonra bu kişiler adalet önünde hesap verecekler ve muhtemelen uzun yıllar hapiste kalacaklar. Öte yandan çetelere gelince, çok haklısınız Türkiye’nin büyük bir çeteler sorunu var. 2011 veya 12 yıllarında emniyet istihbarat dairesinden tanıdığım ve sonra Terörle mücadele daire Başkanlığı da yapan bir arkadaşım “Hocam önümüzdeki on yıllarda Türkiye korkunç bir çete sorunu yaşayacak” dediğinde abarttığını düşünmüştüm. Bugün o sorunu yaşıyoruz sadece İstanbul’da 10 çete örgütlenmiş 1000’den fazla silahlı çeteci olduğu ifade ediliyor. İzmir, Adana gibi illerimizde de çeteler büyük güç kazandılar. İstanbul’da Kapalıçarşı’da kuyumcuları özel harekât polisleri koruyor. Adana’da valiliğe yakın bir noktada tehdit alan bir şirketin önünde polis zırhlı araçla nöbet tutuyor. Ayrıca dipten gelişen bir Afgan ve Suriye mafyası gerçeği de var. Zafer Partisi organize suç uyuşturucu ve sanal kumarla mücadele için “Tertemiz Türkiye” projesini geliştirdi. Divanımızda üç genel başkan yardımcısı organize suç, uyuşturucu ve sanal kumarı aşmakla ilgili projeyi sürdürüyorlar. İkisi emniyet müdürü diğeri ise bağımlılık konusunda uzman bir psikiyatri profesörü. Mevcut polis/jandarma yapı ve kaynaklarıyla, mevcut hukuk sistemiyle ve infaz sistemiyle çetelerle mücadele etmek mümkün değil. Ayrıca çeteleri besleyen insan kaynağı olan sokak çocukları gerçeğini görmeden çetelerin bitmesi mümkün değil. Sınır güvenliği sağlanmadan çetelerin bitmesi mümkün değil. Zafer Partisi önümüzdeki günlerde Tertemiz Türkiye projesini Türk kamuoyuyla paylaşacak.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:75
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 13 Ekim 2025 05:40 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















