Adriyatik kıyısının parlayan yıldızı Budva
Ankara24.com, Hurriyet kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Budva gerçekten de Karadağ’ın Adriyatik Denizi kıyılarındaki en güzel şehirlerinin başında geliyor. Sanki, Dubrovnik’in mini versiyonu gibi olan bu şehirde neredeyse yok yok!. Adriyatik kıyısındaki inanılmaz güzellikteki konumu, şirin mi şirin Orta Çağ eski şehri; birbirinden güzel plajların yer aldığı ‘Budva Rivierası’ ve renkli gece hayatıyla, Budva’nın son yıllarda Avrupa’nın en trend tatil yerlerinden biri haline gelmesi son derece normal. Budva, şu anda Karadağ turizminin en önemli merkezlerinden biri. Kısa bir süre öncesine kadar ‘Karadağ’ın Miamisi’ olarak anılan Budva, şimdilerde ‘ Balkanların İbizası ‘ olarak adlandırılıyor... 2.500 yılı aşkın bir geçmişe sahip olan şehir son derece zengin bir kültürel geçmişi de bünyesinde barındırıyor. Budva’nın eski şehir bölgesi UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde bulunuyor. 1979’da yaşanan depremde eski şehir bölgesi büyük hasar görmüş ama 10 yıl içinde aslına uygun bir şekilde restore edilip yeniden halka açılmış. Budva’yı gezmeye şehrin gezilmesi gereken yerlerinin başında yer alan Orta Çağ’dan kalma labirent gibi dar sokaklarıyla ünlü old town (Stari Grad) diye geçen eski şehir bölgesinden başlıyorum. Karadağ’ı gezerken sıklıkla karşılaşacağınız Stari Grad kelimesi ‘eski şehir’ anlamına geliyor!.
Holy Trinity Kilisesi (Church of the Holy Trinity): Budva eski şehir merkezindeki en iyi korunmuş kiliselerden biri ve Budva’nın kalbinde, şehrin eski kesiminde Starogradskaya Meydanındaki Budva Arkeoloji Müzesinin hemen karşısında yer alıyor. 1804 tarihinde yapılmış olan üç çanlı Ortodoks kilisesi, kırmızı beyaz tuğlalar ile kaplı dış cephesiyle hemen fark ediliyor. Kilise tavanı kaplayan rengarenk freskleri, ikonaları, duvar oymaları, mozaikleriyle son derecede güzel. Kilisenin önünde Budva doğumlu tanınmış yazar ve siyasetçi Stefan Mitrov Ljubisa’nın mezar taşı bulunuyor. Kilisenin hemen yanında ise festivaller ve kültürel etkinlikler sırasında çeşitli tiyatro gösterileri ve konser programlarının düzenlendiği bir yaz sahnesi bulunuyor.
Aziz Ivan Kilisesi (Saint Ivan Church): Eski şehir merkezinin en eski yapılarından olan kilise, Aziz John Kilisesi olarak da tanınıyor. Budva fotoğraflarının hemen hemen hepsinde gördüğünüz şehre hakim olan kule, bu kilisenin çan kulesi. Bugün ki kilise, VII. yüzyıldan kalma kilisenin kalıntıları üzerine 13. yüzyılda tekrar inşa edilmiş. Bir Katolik kilisesi olan kilisenin hemen yanına 1867 yılında bir saat kulesi eklenmiş. Kilise kuleyle birlikte eski şehir siluetinin tamamlayıcısı olan gotik bir mimariye sahip. Budva Şehir Müzesi: Müzenin arkeoloji kısmında, Antik dönemden, Yunan, Roma ve Rönesans dönemlerini de kapsayarak 19. yüzyıla kadar uzanan bir zaman aralığındaki buluntular, etnografya kısmında ise Budva’daki yaşam hakkında günümüze yakın eserler sergileniyor.
Jovo Ivanovic Modern Gallery: Karadağ ve eski Yugoslavya devletlerinden en önemli modern dönem sanatçıların eserlerinin bulunduğu, ülkenin bu alandaki en önemli koleksiyonlardan birine ev sahipliği yapan galerisi. Toplam iki sergi salonu olan galeride, Japon ressam Tabucchio, İsveçli ressam Lindstro gibi modern sanatın dünyadaki en önemli isimlerinin de eserleri sergileniyor.
Dans Eden Kız Heykeli (Statua Ballerina): Budva’nın, en ünlü Instagram fotoğraf noktası diyebiliriz. Özellikle gün batımında Budva’nın eşsiz eski şehir manzarasın keyfini çıkarabileceğiniz bir yer. Eski şehrin içini dolaştıktan sonra küçük şehir kapısından sahile inerek Mogren plajı yönünde ilerleyin. Yaklaşık 150 metre sonra Balerin Heykeli karşınıza çıkacak. Yol kumsalla başlayıp bir kanyonu andıran falezlerin altında ahşap bir patikayla devam ediyor. Heykeltıraş Gradimir Aleksić’in eseri olan bronzdan yapılmış ‘Balerin Heykeli ‘ sadece Budva’nın değil aynı zamanda Karadağ’ın da en çok fotoğraflanan noktalarından biri. Rivayete göre, bu heykeldeki kız, Budva’da boğularak ölmüş ve heykel de onun anısına yapılmış, heykele dokunduğunuzda size uğur getirdiğine inanılıyor.
Budva Surları (Tarihin Tanıkları): Budva'nın antik surlarından masmavi Adriyatik Denizi'ne bakerken bu nefes kesici manzaranın büyüsüne kapılmamak elde değil. 875 metre uzunluğunda ve 12 metre yüksekliğindeki kale gerçek bir mimari şaheser. Buraya çıktığınızda adeta geçmişe bir yolculuk yapıyormuş hissine kapılıyorsunuz. Kalenin içinde yer alan eski kilise ve diğer yapılar da gerçekten görülmeye değer.
Sveti Nikola Adası (Hawaii Adası): Sveti Nikola Adası eski şehir merkezi yani, Stari Grad’ın karşısında, denizin 1 km kadar açıklarında yer alan bir ada. Diğer bir adı da ‘Hawaii Adası’, buraya neden bu adın verildiğini adaya gidince daha iyi anlayacaksınız. Adada denize girmek için bir sürü inanılmaz güzellikte koylar ve plajlar var. Bunun yanısıra içinde restoran olan bir beach işletmeside bulunuyor. Adaya ulaşmak için ya deniz taksi kiralamanız (15-20 Euro) ya da Slovenska Plaža’dan kalkan toplu teknelere binmeniz (kişi başı 3 Euro ) gerekiyor.
Sveti Stefan Adası: Sveti Stefan, tüm Budva bölgesinin bence açık ara en güzel kartpostal tadında fotoğraflar çekebileceğiniz yeri. Zaten Budva’ya gelmemin en büyük nedenlerinden biri de burayı ziyaret etmekti. Adayı ziyaret ettiğimde, inanılmaz güzel manzarası karşısında gerçekten çok etkiledim. Sveti Stefan’ın içine giremesem de dışarıdan manzarası da o kadar etkileyici ki, adanın çeşitli noktalarında sürekli fotoğraf çekmekten kendimi alamadım. Yağmura yakalanmasam gece yarısına kadar kalmayı planlıyordum . Ana karaya, incecik bir yolla bağlı olan bu küçük ada, 15. yüzyıldan kalma dokusunu hala olduğu gibi koruyor ama maalesef artık lüks bir tatil yeri!. Aman Resorts’un sahibi Adriatic Properties tarafından, Karadağ hükümetinden 30 yıllığına kiralanmış ve özel mülkiyet olarak işletiliyor. Kiraya verildiği için, içindeki tarihi evler de bu resort’un bir parçası olarak otel hizmeti veriyor. Bu yüzden ne yazık ki sadece otel müşterisiyseniz ve geceliğine en az 1000 Dolar ödemeye hazırsanız adanın içine ayak basabiliyorsunuz!
Budva’nın Plajları: Budva deniz tatili açısından kelimenin tam anlamıyla bir cennet. 35’şe yakın inanılmaz güzellikte plajları ve koyları var. Yani anlayacağınız Budva’ya sadece deniz tatili için bile gelinir. Heryerde olduğu gibi plajlarda şemsiye ve şezlonglar ücretli ama şezlogların yanında kuma havlu atıp denize girmek serbest.
Milocer Beach: Sveti Stefan’dan orman içinde yapacağınız çok keyifli kısa bir yürüyüşle muhteşem bir koy olan Beach Milocer’e geliyorsunuz. Beach’in hemen arkasında ise Yugoslavya Kraliçesi Marija Karadjordjevic’in yazlık villası var. Daha sonra burası Tito’nun da yazlığı olmuş. Villa yine ‘Aman Resorts’ tarafından işletiliyor ama plajı halka açık. Budva’da yüzülebilecek en güzel yerlerden biri de burası.
Budva Old Town Beach: Eski şehir merkezinin hemen önünde bulunan bu plaja eski şehir merkezinden kumsala açılan küçük bir kapıdan giriyorsunuz. Arkanızda eski şehir merkezi karşınızda Sveti Nikola Adası (Hawaii Adası) daha ne olsun! Üstelik şehir merkezinde olmasına rağmen deniz suyu da tertemiz.
Mogren Plajı: Mogren Plajı, şehir merkezindeki plajlardan biri daha doğrusu ikisi. Bu plaj aslında birbirine tünel geçişi olan iki plajdan oluşuyor. Mogren 1 ve 2. Suyu kristal berraklığında ve plajı ince çakıl taşlarından oluşuyor. Mogren, özellikle fotoğrafçılar ve daha sakin bir ortam arayanlar için ideal bir yer çünkü buradan eski şehir merkezinin oldukça etkileyici bir manzarası var. Old Town Beach kadar eski şehirin hemen önünde olmasa da yürüyerek 10 dakika da gidebileceğiniz yakınlıkta kesinlikle gitmenizi tavsiye ederim. Dans eden kız heykelinden sonra biraz daha yürüdüğünüzde plaja geliyorsunuz.
Becici Plajı (Becici Beach): Şehrin biraz dışında kalan, yaklaşık 2 km sahiliyle Budva’nın en uzun plajı. Plajda hem ücretli tesisler hem de ücretsiz denize girebileceğiniz yerler var.
Jaz Beach: Avrupa’nın en güzel plajları arasında gösterilen Budva’daki büyük plajlardan biri. Jaz Beach’in, Becici’nin aksine kumluk bir denizi ve sahili var. Ayrıca Uluslararası müzik festivalleriyle (Sea Dance gibi) ünlü …Budva’da nerede yemek yiyelim diyorsanız size şehrin yerlilerinin önerdiği bir kaç restoran adı verebilirim.
Jadran Restoran: Bir aile işletmesi olan bu restoran, Akdeniz ve Adriyatik Denizi mutfağının en güzel örneklerini sunuyor. Günlük taze balık, ızgara karides, kalamar gibi lezzetlerle buluşabileceğiniz güzel bir restoran. Obala Restoran:
Hem deniz mahsüllerine doymak hem de deniz kenarında güzel bir manzara da yemek yemek istiyorsanız doğru seçim.
Casper Bar: Budva’nın en ünlü barlarından biri, konumu Kale içinde olan ve 1991’den beri işletilen bir caz bar. Yemekten sonra müzik dinleyip bir şeyler içmek için keyifli mekanlardan biri. Bu barın bir de oldukça güzel bir bahçesi var.
BUDVA’YA ULAŞIM:
Ne yazık ki Budva’da havalimanı bulunmuyor. Budva’ya uçakla gelecekseniz ya Karadağ’ın başkenti olan Podgorica’ya ya da Tivat’a uçacaksınız. Tivat Havalimanına uçmak gezilecek yerlere yakın olması bakımından aslında daha mantıklı ama uçuş fiyatları cep yakıyor. Hangi havalimanına inerseniz inin, araç kiralayarak veya toplu transfer aracıyla Budva’ya ulaşırsınız. Budva içerisinde toplu taşıma oldukça yaygın ve istediğiniz her yere kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Zaten gezilecek yerlerin mesafeleri de birbirlerine yakın. Hem şehir içine hem de şehirin biraz dışına sık sık otobüs veya bizdeki gibi minibüs seferleri var.
GÖZLEMLERİM:
Ne yazık ki, sanki bütün Karadağ inşaat halinde bir şehirden başka bir şehre kara yoluyla ulaşım santim santim ilerliyor!. Yerlilerin söylediğine göre yol yapım çalışmalarının tamamlanması daha uzun yıllar sürermiş!…Ülke genelinde inanılmaz bir inşaat yapımı söz konusu. Karadağ’ı otobüslerle karış karış dolaştım, o yüzden gözlemlediğim kadarıyla şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; o kadar ülke gezdim ama buradaki gibi bir Ülkenin neredeyse tamamının inşaat halinde veya satılık levhalarıyla dolu olduğu başka hiç bir ülke görmedim. Ülkenin her yerinde yeni oteller, tesisler ve işletmeler mantar gibi üremeye devam ederken bir de ülkeye göç sorunu başlamış. Özellikle Türkiye’den Karadağ’a gidip yerleşen, şirket kuran veya restoran açan ve inşaat sektöründe çalışan çok sayıda insan var. Ülkeye vize olmamasına turizmin hızla yükselmesiyle oluşan fırsatlar eklenince haliyle yurt dışında yeni bir hayat kurmak isteyenler Karadağ’a hücum etmişler. Belki de bu yüzden Ülkeyi dolaşırken nereye gidersen git, elini sallasan bir Türk’e çarpıyorsun. Karadağlıların bu durumdan pek de memnun olmadıkları hissiyatına kapıldım çünkü Türklere karşı sanki biraz tepkililer.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:22
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 25 Ekim 2025 10:06 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















